- Amelî Yönden Bid'at

Adsense kodları


Amelî Yönden Bid'at

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
saniyenur
Wed 28 December 2011, 10:33 pm GMT +0200
B- Amelî Yönden Bid'at


Bu da Allah'a yakîn olmak, O'nun rızasını kazanıp hoşnudluğuna ermek için işlenen amellerdir. Bu, ya emredilmiş bir amelin aslını tahrif etmek şeklinde olur veya dinden ol­mayan bir şeyi, dindenmiş gibi kabul etmek suretiyle onunla amel edilmesi şeklinde olur. Mükellef olduğumuz bütün amellerde, zikredildiği şekillerden birisi ile, pek çok bid'atın mevcut olduğunu görmekteyiz. Bu münasebetle gerek itikâdî gerekse amelî açıdan bid'at konusu muhteva îtibâriyle çok geniştir. Bunu dikkate alan bazı İslam alimleri mesela bunlardan İzzeddin İbn Abdisselam, bid'ati hüküm açısından beşe ayırarak incelemiştir:[428] Fukaha bununla Hz. Peygamber (s.a.v.) ile ashab-ı kiramdan sonra ortaya çıkarılan şeyleri kasdetmektedir.[429]

1- Vacib  olan  bid'at: Bu  görüşü ileri sürenler, diyorlar ki mutlaka yapılması gereken bazı yenilikler vardır. Bunlardan vazgeçilemez. Mesela bazı sapık fırkaların iddialarına cevap vermek için (aklî-naklî) bir takım deliller tertip etmek, onları öğrenmek gibi. Dini zâyî olmaktan korumak ve tahrif etmek isteyenleri susturmak için gerekli olan yeni ilimler geliştirmek, Kur'an'ı anlamak için dil ilmi, tefsir ilmi, fıkıh ilmi gibi, hadislerin sahihini sakîminden ayırdetmek, yalancıların ve ehl-i hevânın bâtıl düşünceleriyle mücadele etmek için lazım olan ilim dallarını ihdas gibi hususlar, hep ihdası vâcib olan şeylerdir.[430]

Vacib olan bid'atlara, aslında bid'at denilmesi lügat iti­bariyledir. Yoksa kelimenin mezmum mânâsı dikkate alına­rak, ıstılah halinde kullanıldığını düşünürsek bunlara bid'at denilmesi doğru değildir.

2- Haram olan bid'atlar: Bu bid'atlar, tahrim kaidelerini ve bunun dindeki delillerini ihtiva eden bid'atlardır. Kur'an ve sünnete muhalif teşrî koymak gibi. Ehl-i bâtıl mezhep ve fırkaların görüşleri böyledir. Hülâsa, dine zarar veren, onun asıllarından bir aslı yıkan yahut bir sünneti öldüren bid'atlar, haram olan bid'atlardır.[431]

3- Mekruh olan bid'atlar: Dindeki kerahet[432] kaide­lerini ve onun delillerini ihtiva eden bid'atlardır. Dinen mendub olan ibadetlerde yapılan ziyâdeler gibi. Meselâ, namazdan sonra çekilen tesbihattaki tesbih  (sübhânellah), tahmid (elhamdülillah) ve tekbir (Allahû Ekber) lafızlarını, otuzüçten (Hz. Peygamber'in yaptığı şekilden) daha fazla yapmak.[433] Mescidleri süslemak, Kur'an'ı yaldızlamak[434], Kur'an'ı, mânâyı bozacak, harfleri değiştirecek şekilde hatalı okumak. Bunun, sahih olan görüşe göre haram olduğu da söylenmiştir.[435] Bazı günler yahut geceleri, -dinde olmadığı halde- münhasıran ibadete tahsis etmek gibi.[436]

4- Mendub olan bid'atlar: Dindeki  nedb-teşvik kaidelerini ve delillerini içeren bid'atlardır. Ramazanda teravih namazını cemaatle kılmak, şeriate muhalif olmayan ve asr-ı saadette bilinmeyen her türlü iyilik, hayatı kolaylaştıracak kuvvetli, sağlam ve geniş binalar yapmak, okullar, karakollar yapmak gibi.[437]

5- Mubah olan bid'atlar: Şeriatteki ibâhe kaidelerini ve onun delillerini ihtiva eden bid'atlardır. Haram ve mekruh olacak sınıra varmayacak derecede yemede, içmede, giyimde, meskende genişlik, öğle ve ikindi namazlarından sonra musafaha yapmak gibi.[438]

İmam Birgivî bu konuda şu bilgileri verir: "... îtikadda olan bid'atın tam zıddı, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaatın İtikadıdır. İbadette olan bid'atın zıddı ise Sünnet-i Hüdâdır. (Hz. Peygamber'in arasıra terketmekle beraber devam ettiği veya terkedene niçin terkettin demediği ibadetlerdir. İtikaf gibi.) Adetlerdeki bid'ati işlemek sapıklık (=dalalet) değildir. Bunun zıddı sünnet-i zâide'dir. Sünnet-i zâideyi işlemek müstehaptır.[439]

Burada ifade etmemiz gereken bir husus şudur: İzzüddin İbn Abdisselam'ın yapmış olduğu, hüküm açısından bid'at taksimindeki mubah, mendub ve vacib olan bid'atları, bid'at olarak kabul etmek anlamsız görülmektedir. Eğer bid'at kelimesini geniş manâsıyla anlarsak bunları, Bid'at-ı hasene grubuna dahil etmemiz yeterli olacaktır. Yok eğer, bid'at ke­limesini, dar mânâsı içinde anlarsak, o takdirde bunlara hiç bir surette bid'at diyemeyiz.[440]


[428] Karâfî, el-Furûk, IV, 202-205; Îzzeddin İbn Abdisselam, a.g.e., 1,173.

[429] Birgivî, Tarikatı MuhammediyeTrc. s.37.

[430] Akhisârî, Mecâlis, vr. 34 a; Risâtetü'l-Muhdes, vr. 93 a; Risâletü'I-Bid'a, vr. 63 b; İzzeddin Ibn Abdisselam, a.g.e., 1,173; Atıyye, el-Bid'a, s.294-295.

[431] Atıyye, el-Bid'a, s.294-295; Ali Mahfuz, el-İbdâ, s.73

[432] Burada "Kerahet" lafzıyla anlatılan daha çok kerâhet-i tenzihiye olmayıp kerâhet-i tahrimiyye olduğudur. Ancak bunun her ikisine hamledenler de vardır. (Ali Mahfuz, a.g.e., s.144-147)

[433] Atiyye, a.g.e., s.295-296 (Fazla yapmak, Peygamber (s.a.) böyle yaptı, sünnettir diye olursa mekruh, bid'at olur. Çünkü Hz. Peygamber öyle yapmamıştır, mekruhun bid'at oluşu, peygamberin yapmadığını yaptı di­yerek inanmadandır.)

[434] Şâfiîlere göre mekruh, Hanefilere göre mubahtır. (Mirkâtu'l-Mefâtih, 1, 368)

[435] İzzeddin Ibn Abdisselam, a.g.e., 1,173.

[436] Ali Mahfuz, a.g.e., s.73

[437] İzzeddin Ibn Abdisselam, a.g.e., 1,173; Atıyye, a.g.e., s.295-296

[438] İzzeddin Ibn Abdisselam, a.g.e. göst. yer; Atıyye, göst. yer.

[439] Birgivî, Tarikat-ı Muhammediye Trc. s.37-38. 152

[440] Ali Çelik, Kavram ve Mahiyet Olarak Sünnet ve Bid’at, Beyan Yayınları, İstanbul, 1997: 149-152.


ceren
Tue 24 May 2016, 07:46 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Bidat dinde yeri olmayan ve kisilerin yaptiklarindan kaynaklanan ve geleneklesmis olanlardir.Allahin emrine uyan ve bidat dan uzak duran ve allahin rizasini kazanan kullardan olalim inşallah...