sumeyye
Sun 13 February 2011, 01:12 pm GMT +0200
Amellere Karşılık Sorumluluk, Zamana Göre Değişir:
Üçüncü sebep dolayısıyla yapılan fiillerden karşılık görülmesine gelince, zamanın değişmesiyle bu da değişir. Nebi ve rasûllerin gönderilmesini gerekli kılan şey de bu tür sorumluluktur. Şu hadiste de buna işaret edilmektedir:
“Şüphesiz benim ve Allah’ın benimle gönderdiği şeyin misali, bir kavme gelen bir adamın haline benzer. O adam şöyle der: ‘Ey kavmim! Ben orduyu iki gözümle gördüm. Ben gerçekten çıplak [199] bir uyarıcıyım. Kurtulmaya bakın! Kurtulmaya bakın!’ Kavminden bir grup onun uyarısına kulak verir ve geceden yola çıkarak yavaş yavaş giderler ve kurtulurlar. Onlardan bir grup da onuyalanlarlar ve oldukları yerde sabahlarlar. Sonunda ordu onlar üzerine bir baskın yapar ve onları helak eder, köklerini kurutur. İşte bana itaat eden, getirdiğime tabi olan kimse ile bana isyan eden ve Hakk’tan getirdiklerimi yalanlayan kimsenin durumu da aynı bu misaldeki gibidir.” [200]
Sevap Ya da Azap, Tebliğden Ve Şüphelerin İzalesinden Sonradır:
Dördüncü sebep dolayısıyla olan karşılık görme ise, ancak peygamberlerin gönderilmesinden, şüphelerin izalesinden ve gerçek manada tebliğin yapılmasından sonra olur. Nitekim bu manada Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Helak olanın açık bir delille helak olması; yaşayanın da açık bir delille yaşaması için böyle yaptı.” [201]
9) İnsanların Yaratılış ÖzellikleriFarklıdır Ve Bu Farklılık OnlarınAhlâklarına, Fiillerine Ve KemâlMertebelerine Etki Eder
Karakter Değişmez:
Bu konuda delil, Rasûlullah’tan (s.a.) rivayet edilen şu hadislerdir:
“Eğer bir dağın yer değiştirdiğini duyarsanız inanınız; fakat bir insanın huyunu değiştirdiğini duyarsanız inanmayınız. Çünkü o, yaratıldığı hal üzere olur.” [202]
“Dikkat edin! Âdem oğulları farklı derecelerde yaratılmışlardır; onlardan bazısı vardır ki mü’min olarak doğar...” [203]
Başka bir hadislerinde insanların öfke ve borç tahsili konusunda derece derece olduklarını beyanla şöyle demiştir:
“İnsanlar; altın ve gümüş madenleri gibi madenlere benzerler...” [204]
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“De ki: Herkes kendi karakteri üzere hareket eder.” [205]
[199] Araplar bir casus gönderdiğinde, eğer o düşman askerini görürse kavmine soyunarak çıplak vaziyette döner ve onları uyarırdı. Daha etkin olması için böyle yaparlardı.
[200] Buhârî, İ'tisâm, 2; Müslim, Fedâil, 16.
[201] Enfâl: 8/42.
[202] Ahmed, 6/443.
[203] Tirmizî, Fiten, 26; Ahmed, 3/19.
[204] Hadisin devamı şöyle: "Onların câhiliyet devrinde hayırlı olanları, dinin özünü kavramak şartıyla İslâm'da da hayırlıdırlar. Ruhlar da (ezelde) bir arada bulunan topluluklardır. (Ruhlar âleminde) birbiriyle tanışık olanlar kaynaşır, tanışık olmayanlar ayrılırlar." Buhârî, Enbiyâ, 2; Müslim, Birr, 159-160; Ebû Dâvûd, Edeb, 16. (Ç)
[205] İsrâ: 17/84.