sümeyra
Sat 14 January 2012, 06:43 pm GMT +0200
Amelde Taklid
İçtihad bölümünde izah edildiği gibi; «Bir müçtehid, başka bir müçtehidi taklid edemez.» Fakat, bir meselede sahabenin ittifak veya ihtilâf ettiği bilinmiyorsa, bu meselede sahabenin sözünün veya fiilinin taklid edilip edilmeyeceği konusunda müçtehidler ihtilâf etmişlerdir:
Müçtehidlerden îmam-ı Kerhî'ye göre eğer o mesele kıyas yolu ile biiinemiyorsa taklid vaciptir. Aksi halde vacip değildir.
Ebu Sadî-i Berdeî'ye göre İse; sahabeyi mutlaka taklid vaciptir.
îmam-ı Şafiî'ye . göre de jsahabeyi mutlaka taklid etmek, vacip olmaz.
îmam-ı Azam, İmam-ı Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise; eğer o mesele kıyasla idrak edilemeyen bir husus ise sahabeyi taklid vacip olur. Eğer kıyas yolu ile mesele bil inebil iyorsa, bu durumda İmam-ı Azam, sahabeyi taklid etmeyi, imameyn ise kıyası tercih ederler.
Bir rivayette İmam-ı Azam der ki:
«Sahabe'den gelen, başımın üstündedir. Tahiûn'-dan gelene ise tâbi olmam. Çünkü, onlar da bizim gibidirler ve içtihad ederler. Bizim de onlardan farkımız yoktur ve biz de içtihad ederiz.»
Eğer sahabe, bir meselede ittifak etmişse, onları taklid etmek, bil-ittifak vaciptir. Şahaba bir meselede ihtilâf etmişse onları taklit caiz olmaz. Kişi, ihtilaflı taraflardan birini tercih ederek onunla amel eder. Te r.in mümkün değilse, kalbinin şahadetiyim amel der.
Müçtehid derecesinde olmayan insanlar ise, bir müçtehidi taklid ederler. Çünkü, halkın vazifesi müçtehidlerin sözü ila amel etmektir; kitap, sünnet vs sahabenin sözleriyle değil. Zira ha!k, kitabın ve sünnetin delâlet ettikleri mânâları, hükümleri, nâsih ve mensuh gibi meseleleri anlayamaz. Müçtehidler, bunları halktan daha güzel anlar ve hüküm olarak çıkarırlar. Bu hususta «Müçtehid, bu âyeti veya hadisi görmemiş olabilir» şeklinde bir söz de söylenemez. Çünkü bir kimse âyot ve hadisleri, sahabenin sözlerini bilmiyorsa, zaten müçtehid değildir.
Buradan çıkan netice şudur ki; bir mesebde, müçtehidin içtihadı ve fakihin fetvası; o husustaki bütün nass'ları bilmesine imkân olmayan halk için, nassa, yani âyet, hadis ve sahabe sözüne tercih edilir.
«Diyanet'ül - Mültekid» kitabından Hadimî'-nin nakline göre;
«Halk, geçmiş devrin âlimlerinden işittîk'erî sözlerle değü. kendi zamanlarında bulunan güvenilir âlimlerin sözleri ile amel etmeyi tercih etmelidir.»[360]
İçtihad bölümünde izah edildiği gibi; «Bir müçtehid, başka bir müçtehidi taklid edemez.» Fakat, bir meselede sahabenin ittifak veya ihtilâf ettiği bilinmiyorsa, bu meselede sahabenin sözünün veya fiilinin taklid edilip edilmeyeceği konusunda müçtehidler ihtilâf etmişlerdir:
Müçtehidlerden îmam-ı Kerhî'ye göre eğer o mesele kıyas yolu ile biiinemiyorsa taklid vaciptir. Aksi halde vacip değildir.
Ebu Sadî-i Berdeî'ye göre İse; sahabeyi mutlaka taklid vaciptir.
îmam-ı Şafiî'ye . göre de jsahabeyi mutlaka taklid etmek, vacip olmaz.
îmam-ı Azam, İmam-ı Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise; eğer o mesele kıyasla idrak edilemeyen bir husus ise sahabeyi taklid vacip olur. Eğer kıyas yolu ile mesele bil inebil iyorsa, bu durumda İmam-ı Azam, sahabeyi taklid etmeyi, imameyn ise kıyası tercih ederler.
Bir rivayette İmam-ı Azam der ki:
«Sahabe'den gelen, başımın üstündedir. Tahiûn'-dan gelene ise tâbi olmam. Çünkü, onlar da bizim gibidirler ve içtihad ederler. Bizim de onlardan farkımız yoktur ve biz de içtihad ederiz.»
Eğer sahabe, bir meselede ittifak etmişse, onları taklid etmek, bil-ittifak vaciptir. Şahaba bir meselede ihtilâf etmişse onları taklit caiz olmaz. Kişi, ihtilaflı taraflardan birini tercih ederek onunla amel eder. Te r.in mümkün değilse, kalbinin şahadetiyim amel der.
Müçtehid derecesinde olmayan insanlar ise, bir müçtehidi taklid ederler. Çünkü, halkın vazifesi müçtehidlerin sözü ila amel etmektir; kitap, sünnet vs sahabenin sözleriyle değil. Zira ha!k, kitabın ve sünnetin delâlet ettikleri mânâları, hükümleri, nâsih ve mensuh gibi meseleleri anlayamaz. Müçtehidler, bunları halktan daha güzel anlar ve hüküm olarak çıkarırlar. Bu hususta «Müçtehid, bu âyeti veya hadisi görmemiş olabilir» şeklinde bir söz de söylenemez. Çünkü bir kimse âyot ve hadisleri, sahabenin sözlerini bilmiyorsa, zaten müçtehid değildir.
Buradan çıkan netice şudur ki; bir mesebde, müçtehidin içtihadı ve fakihin fetvası; o husustaki bütün nass'ları bilmesine imkân olmayan halk için, nassa, yani âyet, hadis ve sahabe sözüne tercih edilir.
«Diyanet'ül - Mültekid» kitabından Hadimî'-nin nakline göre;
«Halk, geçmiş devrin âlimlerinden işittîk'erî sözlerle değü. kendi zamanlarında bulunan güvenilir âlimlerin sözleri ile amel etmeyi tercih etmelidir.»[360]