sumeyye
Tue 24 July 2012, 01:40 pm GMT +0200
C) Altın veya Gümüş Paralarla Fels veya Mağşuş Paralar Arasında Ekonomik Değer İlişkileri:
Altın veya gümüşten darbedilen paralar yüzyıllar boyunca alım satımlarda satış bedeli olarak kullanılmış, kâğıt para sistemlerine geçişte de uzun süre karşılık vazifesi görmüştür. Altın ve gümüş paranın semenlik niteliği öz varlığından gelir. Bunların külçe halinde, semen olarak kullanılması yaygın değildir [77]
Felsler ve Osmanlılarda mangır adı verilen bakır paralarla, mağşuş paralar, saf altın veya gümüşten basılan paralarla birlikte tedavülde bulunmuştur. Bunların birbirlerine göre satın alma gücü ve değeri, maden değeri yanında, piyasaya sürülen miktara ve halkın rağbet derecesine göre zaman içinde oluşmuş, ekonomik şartlara göre değişiklikler arzetmiştir. Başka bir deyimle fels, mangır ve mağşuş paraların değerinin düşmesi veya yükselmesi altın veya gümüş paraya göre olmuştur. Çoğu zaman, altın ve gümüşe göre fazla değişiklik göstermeyen eşya fiyatları, halkın fels, mangır veya mağşuş paraya rağbet etmemesi yüzünden, sadece bu paralara göre değişiklik arzetmiştir.- Fels ve mağşuş paralarda enflâsyon farkını caiz gören Ebu Yusuf'un görüşünü değerlendirirken bu noktayı da dikkate almak gerekir.
Felslerin maden değerleri, genellikle tedavüldeki değerlerinin altındadır. Altın ve gümüş paralar gibi mutlak değere sahip değildirler. İlk Bizans felsleri yaklaşık 30 gr dolaylarında iken müslümanlarm Suriye'yi fethi sırasında bu ağırlık 6 grama kadar düşmüştür. Arapların daha sonra Suriye ve Mısır yörelerinde bastığı felslerin de vezin tipi ve değeri, bölgeden bölgeye, hatta şehirden şehire farklılık göstermiştir [78]
Osmanlı hükümeti, 1633 m. yıllarında İran seferi için Mısır valisi Mirahur Ahmet Pasa'dan asker ve savaş malzemesi istemiş; Mısır hazînesinin ekonomik sıkıntı içinde bulunduğu ' bildirilince, İstanbul'dan Mısır'a 12.000 kantar bakır gönderilmiştir. Buna karşılık Mısır'dan 300.000 altın talep edilmiştir. Mısır'da, bu bakırların bir bölümünden «fels» basılmış, ancak mevsimin çok sıcak olması ve bazı darphâne işçilerinin bu yüzden ölümü üzerine fels basımından vazgeçilerek, bakır saçlar küçük parçalara ayrılmış ve bunlar halka zorla satılmıştır [79]
Sultan II. Süleyman devrinde 1687 yıllarında Osmanlı hazinesinin sıkıntıya düşmesi nedeniyle, ikisi bir akçeye geçmek üzere 1,7 gr ağırlığında hâlis bakırdan mangır kesilmişti. Bu mangırlar halk tarafından benimsenince, değerleri yükseltilmiş ve 1 mangır = 1 akçe üzerinden işlem görmesi emredilmiştir [80]
Mağşuş sikkeler de maden değerinin üzerinde nominal (itibarî) bir değere sahip olmuşlardır. 8 Nisan 1380 yılında «Meskûkât-ı Osmaniye Hakkında» çıkarılan bir kararnamede bu değer farkı açıkça görülür :
Madde 6 — «Hükümete mağşuş sikke olarak borçlu olanlar, borçlarım hep mağşuş sikkelerle ödemek isterlerse % 5'i itibarî değeri ile, kalan % 95'i hakîkî değeriyle kabul olunacaktır».
Madde 7 — «Mağşuş sikkelerin hakîkî değeri, itibarî değerinin yarısıdır» [81]
[77] es-Serahsî, el-Mebsût, c. XXII, s. 21; el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', c. VI, s. 82, Beyrut 1974.
[78] R. S. Poole-W. H. Valentine, «Fels» mad., İ. A. c. V, s. 539; Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, c. I, s. 639, «Fûlûs» mad.
[79] Pakalın, a.g.e., c. I, s. 637.
[80] İ. ve C. Artuk , kataloğ, c.II s. 602, den naklen a. Bayındır, a. ğ. e. . s. 18.
[81] Düstûr, Zeyl-i (tertîb-i evvel), s. 59, 60, Matbaa-i Âmira, 1298.
Dr. Hamdi Döndüren, Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar, İklim Yayınları: 39-41.