neslinur
Thu 15 July 2010, 04:01 pm GMT +0200
2. Allah'ın "Rahman" İsmi
Evrende Allah-insan ilişkisinde Âlemlerin İlâhî terbiye altında bulunması ölçeğini getiren Yüce Allah, bu konudaki yönteminin de rahmet içerdiğini haber vermesi açısından kendisi için sık sık Rahman sıfatını gündeme getirmiştir. Cenâb-ı Hak, Rahîm sıfatının bir tecellisi olarak insanları irade sahi-11 Kılmış, Rahman oluşu sebebiyle de çalışanla çalışmayanı 'ırmak için külli iradesinden insana bir parça vermiştir. [177] n' ıradesiyle fıtrî sermayesini geliştirebilir, kendi potan-guçlerini gerçekleştirebilir, maharet, beceri, iş, güç sahibi olur.
Kur'ân'da 57 defa kullanılan Rahman kelimesi bunların tümünde sadece Allah'a nispet edilmiştir. Ulûhiyyetin Özel bir ismi olarak kullanıldığı gibi 6 âyette de sıfat olarak kullanılmıştır. [178] Sıfat sadece Allah'a nispet edildiği ve eşi ve benzeri de bulunmadığı için tesniye ve cemîsi de yoktur. [179] Kur'ân'da Allah kelimesinden sonra en çok geçen sıfat "Rab"; "Rab"dan sonra en çok geçen sıfat da Rahman sıfatıdır. İlk defa Fatiha sûresinde Allah'ın sıfatı olarak geçen Rahman kelimesi, kime delâlet ettiği bilindiği için bunun dışında mev-sufsuz olarak geçmektedir.
Yüce Allah'ın Evren ve insanla ilişkisini bir rahmet ve merhamet ortamı içinde eğîtici-eğitilen konumları ile kurması insan için çok büyük bir ihsan, çok büyük bir nimettir. Bundan dolayı Allah-Evren ilişkisinin vurgulandığı Fatiha suresi insanın bu lütuf için Allah'a hamd (övme ve şükür) etmesi ile başlar. Allah'ın her sıfatının tecellisi biraz da kulun onu algılamasına bağlıdır. Bir kudsî hadiste şöyle buyurulmaktadır: "Ben kulumun zannettiği gibiyim." [180]Allah ile kul arasında en gerçekçi ve en kestirme iletişim ancak bu ifadelerle kurulurdu. Onun için Allah Teâlâ kulun aklı, duyguları, anlayışı, yeteneği ve hatta kültürü ve bilgisijtin durumuna göre sıfatlarının tecellisinin mümkün olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla O'nun rahmeti de kulun O'nu algılamasına, O'nu hissetmesine, O'na yaklaşmasına, O'ndan isteklerine göre şekillenir. Nitelik ve niceliğini biraz da bu bireysel farklılıklar belirler. Onun için insanlar O'nu sınırsız bir rahmet sahibi olarak algılamalı ve hiçbir zaman da O'nun rahmetinden ümidi kesmemelidir. [181]
Evrende Allah-insan ilişkisinde Âlemlerin İlâhî terbiye altında bulunması ölçeğini getiren Yüce Allah, bu konudaki yönteminin de rahmet içerdiğini haber vermesi açısından kendisi için sık sık Rahman sıfatını gündeme getirmiştir. Cenâb-ı Hak, Rahîm sıfatının bir tecellisi olarak insanları irade sahi-11 Kılmış, Rahman oluşu sebebiyle de çalışanla çalışmayanı 'ırmak için külli iradesinden insana bir parça vermiştir. [177] n' ıradesiyle fıtrî sermayesini geliştirebilir, kendi potan-guçlerini gerçekleştirebilir, maharet, beceri, iş, güç sahibi olur.
Kur'ân'da 57 defa kullanılan Rahman kelimesi bunların tümünde sadece Allah'a nispet edilmiştir. Ulûhiyyetin Özel bir ismi olarak kullanıldığı gibi 6 âyette de sıfat olarak kullanılmıştır. [178] Sıfat sadece Allah'a nispet edildiği ve eşi ve benzeri de bulunmadığı için tesniye ve cemîsi de yoktur. [179] Kur'ân'da Allah kelimesinden sonra en çok geçen sıfat "Rab"; "Rab"dan sonra en çok geçen sıfat da Rahman sıfatıdır. İlk defa Fatiha sûresinde Allah'ın sıfatı olarak geçen Rahman kelimesi, kime delâlet ettiği bilindiği için bunun dışında mev-sufsuz olarak geçmektedir.
Yüce Allah'ın Evren ve insanla ilişkisini bir rahmet ve merhamet ortamı içinde eğîtici-eğitilen konumları ile kurması insan için çok büyük bir ihsan, çok büyük bir nimettir. Bundan dolayı Allah-Evren ilişkisinin vurgulandığı Fatiha suresi insanın bu lütuf için Allah'a hamd (övme ve şükür) etmesi ile başlar. Allah'ın her sıfatının tecellisi biraz da kulun onu algılamasına bağlıdır. Bir kudsî hadiste şöyle buyurulmaktadır: "Ben kulumun zannettiği gibiyim." [180]Allah ile kul arasında en gerçekçi ve en kestirme iletişim ancak bu ifadelerle kurulurdu. Onun için Allah Teâlâ kulun aklı, duyguları, anlayışı, yeteneği ve hatta kültürü ve bilgisijtin durumuna göre sıfatlarının tecellisinin mümkün olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla O'nun rahmeti de kulun O'nu algılamasına, O'nu hissetmesine, O'na yaklaşmasına, O'ndan isteklerine göre şekillenir. Nitelik ve niceliğini biraz da bu bireysel farklılıklar belirler. Onun için insanlar O'nu sınırsız bir rahmet sahibi olarak algılamalı ve hiçbir zaman da O'nun rahmetinden ümidi kesmemelidir. [181]