saniyenur
Mon 2 January 2012, 06:40 pm GMT +0200
2. Allah'ın Kelâmı
10. Kelâm: Kelâm ezelî bir sıfattır. Bu sıfata “nazm” tabir edilir. Bu nazm, harflerden mürekkeb olan Kur'an'ın ismidir. Bunun sebebi de şudur: Emr etme, nehyetme ve haber verme durumunda bulunan herkes, önce içinde ve kendinde bir manâ bulur. Sonra söz, yazı ve işaretle bu manâyı anlatır. Bu manâ ilimden başka bir şeydir. Zira insan bazan bilmediğini, hatta aksini bildiği bir şeyi de haber verir. Kelâm irâde de değildir. Zira insan, bazan irâde etmediği bir şeyi emredebilir. Meselâ bazan bir kimse, kölesinin âsi olduğunu ortaya koymak ve verilen emre uymadığını göstermek maksadiyle faslında yapılmasını gönülden istemediği bir şeyi yapması için) ona emir verir. Bu manâdaki kelâm sıfatına, “kelâm-i nefsî” (insanın içinden konuşması, kendi kendine söylemesi, cümleleri zihninde düzenlemesi) adı verilir. Şair Ahtal, şu beytiyle buna işaret etmiştir.
“Gerçek kelâm, yani söz kaibtedir
Dil sadece gönülde olanın üzerine delildir”
Hz. Ömer (r.a.), “Ben içimden bir söz söylemeyi tasarlamıştım”, demişti. Bir insan ekseriya arkadaşına, “îçimde, sana anlatmak istediğim bir söz var”, der.
Kelâm sıfatının varolduğuna dair delil, ümmetin icmaı ve Allah Taâlâ'nın mütekellim (konuşan) olduğu konusunda peygamber (s.a.) den gelen mütevatir nakillerdir. Ayrıca, kelâm sıfatı mevcut olmadan tekellümün (Allah'ın peygamberlerle konuşmasının) imkânsız olduğu da kesindir. Böylece Allah Taâlâ'nın sekiz sıfatı bulunduğu sabit olmuştur. 1. îlim, 2. Kudret, 3. Hayat, 4. Sem', 5. Basar, 6. îrâde, 7. Tekvin, 8. Kelâm.
Son üç sıfat konusunda fazlaca ihtilaf edilmiştir, ayrıca bu sıfatlar biraz da. mübhemdir. Onun için müellif Ömer Nesefî, bu sıfatların var ve kadîm oldukları hususuna tekrar işaret etmiş ve bu meselede biraz daha tafsilat vermek maksadıyla demiştir ki:
“O” yani Allah Taâlâ “kendisinin sıfatı olan bir kelâmla mütekellimdir”
Zira bir kelimeyi türetmeye esas olan kök bir kelime olmadan, türetilen bir kelimenin varolması zarurî olarak imkânsızdır. (îlim olmadan âlim olmaz). Bu ifade ile: “Allah, başkasıyle kâim olan bir kelâm ile (meselâ Cebrail ve Levh-i mahfuzdaki bir kelâmla) mütekeîlimdir”, kanâatmda olan Mutezile reddedilmiştir.[26]
[26] Sadreddin Taftazani, Kelâm İlmi ve İslâm Akaidi (Şerhu’l-Akaid, Hazırlayan Süleyman Uludağ), Dergâh Yayınları: 166-167.