- Allah’tan Başkası Adına Yemin Caiz Değildir

Adsense kodları


Allah’tan Başkası Adına Yemin Caiz Değildir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
saniyenur
Tue 10 January 2012, 08:15 pm GMT +0200
Allah’tan Başkası Adına Yemin Caiz Değildir


Şâyet kastı "falancanın hakkı" diye Allah’a and vermek ise bu da sakıncalıdır. Çünkü mahluk’un adı ile mahluk’a and vermek caiz değilken Halik’a karşı bu nasıl caiz olabilir? Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- de: "Her kim Allah’tan başkasının adıyla yemin ederse (Allah’a) ortak koşmuş olur."[130] diye buyurmaktadır.

Bundan dolayı Ebu Hanife ve arkadaşları (Ebu Yusuf ile Muhammed) -Allah onlardan razı olsun- şöyle demişlerdir: Dua eden bir kimsenin, filanın hakkı ile Sen’den istiyorum, yahut peygamberlerinin ve rasûllerinin hakkı ile yahut Beyt-i Haram’ın, Meş’ar-î Haram’ın hakkı ile istiyorum ve buna benzer ifadeleri duada kullanması mekruhtur. Hatta Ebu Hanife ve Muhammed (Allah ikisinden de razı olsun) bir kimsenin: Allah’ım ben Sen’den Arş’ının izzet makamı hakkı için dilekte bulunuyorum, demesini dahi mekruh görmüşlerdir. Ebu Yusuf ise bu hususta kendisine ulaşan rivayet sebebiyle bunu mekruh görmemiştir.

Bazen de; "filanın Sen’in nezdindeki makamı hürmeti için" yahut ta: "Peygamberlerin, rasûllerin ve velilerinin yüzü suyu hürmeti için" diye bir ifade kullanılır. Bundan kasıt ise filan kişinin Sen’in yanında değeri, şerefi ve mevkiî vardır. Bundan ötürü de Sen bizim duamızı kabul buyur, demektir. Ancak bu da sakıncalıdır. Çünkü eğer Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in hayatta olduğu sırada Ashab-ı Kiram’ın tevessülü bu şekilde olsaydı, elbetteki ölümünden sonra da bunu yaparlardı. Ancak onlar peygamber hayatta iken, onun duası ile tevessül ediyorlardı.[131] Ondan kendilerine dua etmesini istiyorlardı, kendileri de onun duasına amin diyorlardı.

Nitekim istiska (yağmur duası) ve diğerlerinde bunu görüyoruz. Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- vefatından sonra Ömer -Radıyallahu anh- yağmur duasına çıktıkları sırada da şöylece dua etmişti: "Allah’ım bizler kuraklıkla karşı karşıya kaldığımızda Peygamberimiz ile sana tevessül ediyor, Sen de bize yağmur yağdırıyordun. Şimdi de peygamberimizin amcası vasıtası ile sana tevessül ediyoruz."[132]

Bu ise biz onun duasıyla, onun şefaatiyle ve onun dilemesi ile sana tevessül ediyoruz demektir. Yoksa onunla sana and veriyoruz yahut onun Sen’in nezdindeki mevkiî dolayısıyla Sen’den diliyoruz, demek değildir. Çünkü maksat bu olsaydı, elbetteki Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in mevkiî, Abbas -Radıyallahu anh-ın mevkiînden çok çok daha büyüktür.

Bazen dua edenler: Benim Rasûlüne tabi oluşum, ona olan sevgim ve imanım için diğer peygamberlerinin, rasûllerinin hakkı için ve onları tasdik ettiğim için... gibi ifadeler de kullanılabilir. Bunlar dua sırasında, tevessül ve şefaat istemek üzere kullanılan ifadelerin en uygun olanlarıdır.

Çünkü bir şahıs ile tevessül ve onun aracılığı ile yönelmek mücmel bir tutumdur. Bundan ötürü anlamını bilemiyenler hata etmişlerdir. Şâyet bu sözlerle dua eden; şefaati umulan bir kimse olduğu için onu sebeb kılmak maksadını güder ve bunu o hayatta iken yapar yahut dua eden kimse onu seven, emrine itaat eden, ona uyan bir kimse olmakla birlikte; bu kişi de sevilmeye, itaat edilmeye ve uyulmaya layık ise, o takdirde onun vesile kılınması ve şefaatinin kabul edilmesi için dua ederken tevessülde bulunulursa yahut ta dua edenin o şahsı sevmesi ve ona tabi olması ile tevessül olunursa; bu şekildeki dua ve tevesüller meşrû’dur. Eğer bu sözlerden kasıt kimsenin adı ile and vermek ve bizzat onun şahsıyla tevessülde bulunmak olursa, işte selef’in mekruh gördüğü ve yapılmamasını istediği tevessül budur.

Aynı şekilde bir şey vasıtasıyla dilekte bulunmakla da bazen onu -istenenin elde edilmesinde sebeb oluşu dolayısıyla- sebeb olması kastı güdülebilir. Bazen de onun ile and verilmek istenebilir.

Dua’da birinci türden vesile edilmeye örnek, mağaraya sığınan üç kişi ile ilgili hadis-i şerif’te görülebilir. Bu, Buharî ve Müslim’de ve başka eserlerde yer almış meşhur bir hadistir. Büyükçe bir kaya parçası gelip, onların sığındıkları mağaranın kapısını kapatmıştı. Onlar ihlas’la yapmış oldukları salih amellerini söz konusu ederek Yüce Allah’a tevessül ettiler ve onların her birisi şöylece dua etti: Eğer ben bu işi senin rızan için yaptı isem içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar. Bunun üzerine o kaya parçası mağaranın kapısından çekidi, onlar da yürüyerek oradan çıkıp gittiler.[133]

İşte onlar salih amelleri ile dua ettiler. Çünkü salih ameller kulun kendileriyle Yüce Allah’a tevessül edip yöneldiği ve onlar vasıtası ile dileklerde bulunduğu en büyük işlerdendir. Zira Yüce Allah iman edip, salih amel işleyenlerin duasını kabul edeceğini ve lütfundan onlara daha fazlasını vereceğini vaadetmiş bulunmaktadır.


[130] Müsned, II, 69, 87, 125; Ebû Dâvûd 3251.

[131] Tirmizî 3578.

[132] Buhârî 1010, 3710.

[133] Buhârî 2215, 2333, 3465, 5975; Müslim 2743.


ceren
Thu 5 July 2018, 03:28 am GMT +0200
Esselamu aleyküm. Yemin yalnizca allahin adina ve  hakkiyla tutacak sekilde etmektir.allahdan başka birinin adına yemin etmek ona sirk kosmaktir.Rabbim bizleri bu tur gunahlardan korusun inşallah. Ve sadece ondan ve onun sevdiği kullar aracılığı ile dua ederek her niyazimizi sana bildirip senden isteyen kullardan olalim inşallah. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..

Bilal2009
Thu 5 July 2018, 01:06 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğru işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Thu 5 July 2018, 11:34 pm GMT +0200
Aleyküm selam sadece Allah ın varlığı ve tekliği için yemin edilir inşaAllah