hafız_32
Sat 16 October 2010, 12:14 pm GMT +0200
Allah Yolunda Cihad
Cihad her müslümana vacibdir. Malile cihad in-fak etmek, beden ile cihad savaşmaktır. Ayrıca dil ve kalem ile cihadı savunmak ve cihada teşviktir. ; Cihadın çeşitleri;
1- Farz-ı ayn olan cihad: Müslüman ülkeleri işgal eden düşmana karşı yapılan cihadtır. Mesela: Filistin'i İşgal eden yahudilere karşı yapılan cihad gibi. Gücü yeten Müslümanların yahudileri malları ve canlarıyla mücadele ederek oradan çıkarmaları gerekir.
2- Farz-ı kifâye olan cihad: Bazı müslümanların yapmasıyla diğerlerinin üzerinden düşen cihad. Mesela İslâm davetini başka ülkelere İslami hükümler yerleşene kadar cihad ederek yaymak gibi. Onlardan kim müslüman olursa kurtulur. Kim de reddederek karşı koyarsa Allah'ın sözü yükselinceye dek savaş yapılır. Bu cihad kıyamete kadar devam eder ve birinci şıktan daha üstündür.
Müslümanlar dünyaya dalıp ziraat ve ticaretle uğraşıp cihadı terk edince zillete düştüler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisi doğrulandı:
"Siz faizli alışveriş yapar, sabanı elinize alır, ziraata razı olur ve Allah yolunda cihadı terk ederseniz, Allah zilleti üzerinize bırakır. Bu durumdan da ancak dininize dönmekle kurtulursunuz."[164]
3- Müslüman idarecilere karşı cihad: Bu cihad, ancak onlara ve yardımcılarına nasihat etmekle olur. Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Din nasihattir." Biz: "Kimin için yâ Rasûlullah?" dedik. O: "Allah için, Kitabı için, Rasulü için, müslüman idareciler ve onların hepsi için" dedi.[165]
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Cihadın en üstünü, zalim idarecinin yanında hakkı söylemektir."[166]
«Ht Başımızdaki zalim idarecilerin zulmünden kurtulmanın tek yolu, onların idaresi altındaki müslü-manların günahlarından tevbe edip, itikadlannı düzeltmeleri, kendilerini ve çocuklarını gerçek İslâm üzerine eğitmeleridir. Müslüman yöneticilere onların günahkârlıklarını gerekçe göstererek isyan etmek kesinlikle caiz değildir. Bize emredilen husus dinlemek ve itaat etmektir. Bu şekilde Allah Teâlâ'nın şu âyeti gerçekleşmiş olur:
"Allah bir kavmi, onlar kendilerini değiştirmedikleri sürece değiştirmez,"
Ra'd: 11
Doğrusu binayı yapmadan önce onun temelini iyi atmak gerekir. O temel de toplumu oluşturmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah, sizlerden iman edip salih amellerde bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vadetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler, hiç-162
bir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte bunlar asıl büyük günahkârlardır."
Nur: 55
4- Kâfir, komünist ve ehl-i kitaba karşı cihad: Bu cihad mal, can ve dil ile olmaktadır. Rasûlullah sal-îaîlahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Malınızla, canınızla ve dilinizle müşriklere karşı cihad ediniz."
Ahmed: Sahih hadis
5- Fasık ve günahkârlara karşı cihad: Bu cihad, el, dil ve kalp ile olmaktadır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Eğer buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Eğer buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. İşte bu, imanın en düşük derecesidir."[167]
6- Şeytana karşı cihad: Bu cihad şeytanın vesveselerine uymamak ve ona karşı gelmekle olur. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düş-frıan sayın. O, kendisine uyanları ancak ateş ehlinden Cflmaya çağırır."
Fâtır: 6
7- Nefisle cihad: Bu cihad nefse uymamak ve onu Allah'a itaat ettirip, günahlardan kaçmaya yönlendirmekle olur. Allah Teâlâ Yusuf (as)'a ilgi duyan vezirin hanımının ağzından şöyle diyor:
"Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder, ancak Rabbim'in acıyıp koruduğu kişi başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir."
Yusuf: 53
Allah'ım, Sen bizi hakkıyla cihad eden ihlaslı rhücahidlerden eyle! [168]
Düşmana Karşı Galip Gelmenin Yolları
Mü'minlerin emiri Ömer b. Hattab radıyaliahu anh, İran'ı fethetmek için gönderdiği ordunun komutanı Sa'd b. Ebî Vakkas radıyaliahu anh'a şu ahitleşmeyi yazmıştır:
"1-Allah korkusu:
Ben, sana ve senin emrinde olan askerlere her halinizde Allah'a karşı takvalı olmanızı emrediyorum. Çünkü takva, düşmanın gücünü kırmada en üstün güç ve harp oyunlarının en güçlü tuzağıdır.
2- Günahları terk etmek:
Sana ve senin beraberinde olan askerlere, düşmana karşı kendinizi günahlardan korumanızı emrediyorum. Çünkü askerin günaha düşmesi, düşmana nisbeten onlara daha endişe vericidir. Müslümanlar zaferi ancak düşmanlarının, Allah'a isyanları ile kazanırlar. Eğer bu olmasaydı onlara galip gelemezdik. Çünkü bizim sayımız, onların sayısı kadar değil, hazırlıklarımız da onların hazırlıkları kadar değildir. Eğer biz de günah işlersek, işte o zaman bu onların bizim üzerimizdeki güç üstünlüğü olur. eğer bizim onlara karşı iman üstünlüğümüz olmasa, biz onları kuvvetimizle yenemeyiz.
Unutmayınız ki, Allah yanında sizin her hal ve hareketinizi gözetleyen ve sizin işlediğiniz amelleri bilen melekler vardır. Onlardan utanın ve çekinin ve Allah yolunda olduğumuz halde O'na karşı günah işlemeyin. Sakın: "Bizim düşmanımız bizden kötü insanlardır, biz hata etsek de bize musallat olamazlar" demeyin. Günah işlemelerinden dolayı İsrailoğulla-rı'na, Mecusilerin galip geldiği gibi, nice kötü kavimler vardır ki, kendilerinden iyi olanlara galip gelmişlerdir.[169]
3- Allah'tan yardım dilemek:
ısım. Düşmana karşı galip gelmeyi istediğiniz gibi, [170]kendi nefislerinizi yenmek için de Allah'tan yardım isteyin. Allah bize de, size de bu zaferi göstersin." [171]
Her Müslümanın Bir Vasiyeti Olmalı
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Müslüman bir kişinin başının altında yazılı vasiyeti olmadan üst üste iki gece gecelemesi doğru olmaz." İbn Ömer diyor ki: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in bu hadisini duyduktan sonra, yanımda vasiyetim yazılı olmadan bir gece dahi geçmemiştir."[172]
1- Ben kadar parayla akrabalarıma, komşularıma ve fakirlere verilmesini ve dini kitap alınıp dağıtılmasını vasiyet ediyorum. (Bu para malın üçte birini geçemez ve mirasçılara da verilemez.)
2- Ölüm anımda benim yanımda dindar kişiler hazır bulundurulsun ki bana Allah'a karşı hayırlı düşüncelerde bulunmamı hatırlatsınlar.
3- Ölürken bana kelime-i tevhidi söylememi telkin edin. Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ölmek üzere olanlara la ilahe illallah' demelerini telkin ediniz."[173]
"Kimin ölürken son sözü La ilahe illallah olursa cennete girer."[174]
4- Ben son nefesimi verdikten sonra başımda hazır bulunanlar bana: "Allah'ım, onu bağışla, onun derecesini yükselt, ona merhamet et..." gibi dualar etsinler.
5- Akraba ve diğer İnsanlara ölüm haberimin duyurulması için haberciler gönderilsin. Cami imamı da cemaate benim için dua ve istiğfar etmelerini söylesin.
6- Borçlarım varsa hemen ödensin. Zira Rasû-lullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Mü'min kişinin ruhu borcu ödeninceye kadar bağlıdır.[175]
Akıllı Müslüman zor duruma düşmemek için borcunu hayatta iken öder.
7- Cenazeyi taşırken sessiz olunması, namaz kılan cemaatin sayısının çok olması ve samimi olarak dua edilmesi.
8- Defnedildikten sonra ölüye dua edilmesi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ölüyü defnettikten sonra başında durmuş ve şöyle demiştir:
"Kardeşinizin bağışlanması için dua ediniz, sorulara doğru cevap vermesini dileyiniz, zira o şu an sorgulanmaktadır."
Hakim: Sahih hadis.
9- Ölünün ailesine başsağlığı dilemek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ölenin ailesine şöyle başsağlığı dilemiştir:
"Aldığı Allah'ındır, verdiği Allah'ındır. Her şey O'nun katında belli bir ecel iledir. Sabret ve karşılığını Allah'tan bekle."[176]
Taziyenin belirli bir vakiti belirli bir zamanı yoktur. Ölünün akrabaları sabretmeli ve Allah'ın kaderine rıza göstermelidir.
10- Ölünün yakınları, komşuları ve arkaâaşla-rı ölü evine yemek hazırlamalıdır. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: [177]
"Cafer ailesine yemek hazırlayın. Zira onların başında meşgul eden bir olay vardır." [178]
Dinen Yasak Olan Şeyler
1- Varislerden birine mirastan bir şey vasiyet etmek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Varise vasiyet yoktur."
Darekutnî rivayet etmiş, el-Elbânî Sahihu'l-Cami'de sahihlemiştir.
2- Ölünün arkasından çok sesli ağlamak, saçları yolup, üst baş yırtmak, yanakları dövmek ve siyah elbise giymek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ölü, kendisi için ağlayanlardan dolayı kabrinde azab görür." [179]
3- Gazetelerde, ilan panolarında ve buna benzer yerlerde vefat ilanları vermek, çelenk yaptırmak. Çünkü bu bid'attir, onda malın zayi edilmesi ve gayri muslimlere benzeme de vardır.
K\m bir kavme benzerse o da onlardandır."[180]
4- Kur'an okutmak için hocaları evlere toplamak. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Kur'an'ı okuyun ve onunla amel edin. Onun aracılığı ile yemeyin, para kazanarak dünya malına sahip olmayın."[181]
Bu konuda okuyana para vermek de almak da haramdır. Eğer o parayı ölüler adına fakirlere verirsek bunun sevabı ölüye ulaşır ve fayda verir.
6- Evde veya camide ölünün ailesine başsağlığı dilemek için toplanmak ve yemek yemek. Sahabeden Cerir radıyallahu anh şöyle diyor:
"Biz, defninden sonra başsağlığı dilemek için ölünün evinde toplanıp yemek yemeği yasaklandık."
Ahmed: Sahih hadis.
İmam Şafiî ve Nevevî bunu mekruh saymışlardır. Hanefilerden İbn Âbidin, ölü evinde yemek ziyafetinin mekruh olduğunu yazmaktadır. Çünkü üzüntü anında değil, sevinç anında ziyafet verilir.
Yine Hanefiler'den Bezzâzî'ye göre ölü için ilk gün, üçüncü gün ve haftasında yemek vermek mekruhtur. Sene-i devriyesinde kabrinde yemek vermek, Kur'an okuyup hatim etmek de mekruhtur.
7- Ölünün kabrinde Kur'an okumak, mevlit töreni düzenlemek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve sahabe böyle bir şey yapmadığı için caiz değildir.
6- Mezar taşı yaptırmak, üzerine yazı yazmak haramdır. Zira:
"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mezar taşı yapılmasını ve süslenmesini yasaklamıştır."
Tirmizî rivayet etmiş, Hakim sahihlemiş, Zehebî de ona muvafakat etmiştir.
Ancak kabrin bilinmesi için baş tarafına bir taş koymak müstehabdır. Zira Rasûlullah saîlallahu aleyhi ve sellem Osman b. Maz'un'un kabrine böyle yapmış ve şöyle buyurmuştur:
"Kardeşimin kabrini tanımak ve ailemden ölenleri buraya defnetmek için böyle yaptım."[182]
Sakalı Bırakmak Vacibdir
1- Allah Teâlâ, şeytan hakkında şöyle buyuruyor:
"Muhakkak onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler."
Nisa: 119
Sakalı kesmek, şeytana uymak ve Allah'ın yarjattığı şeyi değiştirmektir.
2- Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Peygambersizeneverdiyseonualın,sizeeasakladıysa ondan da sakının.
Haşr: 7
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sakalı uzatmayı emretmiş, onu kesmeyi yasaklamıştır.
3- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Bıyıklarınızı kısaltınız, sakalınızı uzatınız. lOlecusiiere muhalefet ediniz."[183]
Yani dudaklarınızı aşan bıyıklarınızı kısaltın, sakalınızı uzatarak kafirlere muhalefet edin.
4- Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"On şey fıtrattandır: Bıyıkları kısaltmak, sakalı uzatmak, misvak kullanmak, su ile burnu temizlemek (istinşak), tırnakları kısaltmak..."[184]
Sakalı uzatmak fıtrattan, yani yaratılıştan gelen bir özelliktir. Onu kesmek haramdır.
5- "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem erkeklerin kadına benzeyenlerine lanet etmiştir."[185]
Erkek sakalını keserse kadına benzer, bu da Allah'ın lanetine sebep olur.
6- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"... Rabbim bana sakalımı uzatmamı ve bıyığımı kısaltmamı emretti." [186]
Sakalı bırakmak Allah ve Rasulü'nün emridir. Öyleyse onu bırakmak vacibdir. Ayrıca sakalı kesmenin yasak olduğuna dair bir çok hadis vardır.
7- Yanak üzerindeki kılları kesmek caiz değildir. Çünkü sözlükte yanak üzerindeki kıllar sakal olarak geçmektedir.
8- Tıb ilminin de kabul ettiğine göre sakal, bademcikleri güneşe karşı korumaktadır. Ayrıca sakalı kesmenin cilde zararı olmaktadır.
9- Sakal erkeğin süsüdür. Kadınla erkek arasındaki ayırt edici özelliktir. Günümüzde bazı kadınlar sakallı erkekle evlenen bir kadına: "Ben erkek birisiyle evlendim, kadın birisiyle değil" diye cevap vermiştir.
10- Sakal kesmek hoş olmayan köktü davranışlardandır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Sizden kim bir münker/kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. Zira bu, imanın en düşük derecesidir." [187]
Bu hadise göre sakalını kesenlere engel olmamız gerekir.
11- Sakalını kesen bir adama: "Sen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i seviyor musun?" dedim. O da: "Evet, çok seviyorum" dedi. Ben: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sakalını uzatın" diye buyuruyor. O'nu seven insan O'na karşı mı gelir, yoksa O'na uyar mı?" dedim. O: "Uyar" dedi ve sakalını bırakmaya söz verdi.
12- Eğer hanımın senin sakal bırakmana engel olursa, ona şöyle söyle:[188]
."Ben Müslüman bir adamım, Rabbim'in emrine karşı gelmekten korkarım." Sonra ona güzel bir hediye al ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisini oku: "Allah'a isyan konusunda insana itaat yoktur." [189]
Şarkı Ve Müziğin İslâm'daki Hükmü
1- Allalh Teâlâ şöyle buyuruyor: "
"İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla eğlenmek için boş lâfı satın alır.
Lokman: 6
Müfessirlerin çoğuna göre âyetteki boş lâftan kasıt şarkıdır.
İbn Mes'ud: "O şarkıdır" demiştir. Hasan Bas-rî: "Bu âyet şarkı ve nefesli çalgı hakkında inmiştir" demiştir.
2- Allah Teâlâ şeytana hitap ederek şöyle buyuruyor:
"Onlardan gücünün yettiği kimseleri sözünle şaşırt."
İsra: 64
Yani, şarkı ve çalgı ile. 3- RasCıılullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ümmetimden öyle topluluklar olacak ki, zinayı, ipeği, içki ve müzik aletlerini helal sayacaklar."[190]
Yani; Müslümanlar içinden öyle topluluklar gelecek ki, zina yapmayı, içki içmeyi, müzik çalmayı helal sayacaklar. Oysa vurarak ve üfleyerek ses ve nağme çıkaran her alet haramdır. Mesela: Ud, ney, davul, def gibi. Hatta zil bile. Zira Rasûlullah sallalia-hu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Zil şeytanın düdüğüdür."[191]
Sesin çirkinliğinden dolayı böyle denilmiştir. Bu hadis, zil sesinin çirkin bir şey olduğunu göstermektedir. Çünkü insanlar onu Hıristiyanların çanına benzer şekliyle hayvanların boynuna takmaktadırlar. Belki de zil sesi rahatsız bir şey olduğu içindir.
4- İmam Şafii'den "Kitabu'l-Kadâ" da şöyle dediği naklediliyor: "Şarkı kötü bir eğlencedir. Boş bir 'Şe benzer. Kim çok şarkı söyler ve dinlerse o kişi aptaldır ve şahitliği kabul edilmez. [192]
Şarkı Ve Müziğin Zerarları
İslâm bir şeyi yasaklamışsa, o şeyin mutlaka bir zararı vardır. Şarkı ve müziğin zararı da çoktur. İbn Teymiye onları şöyle sıralıyor:
1- Çalgı âletleri nefsin içkisidir. Onun verdiği sarhoşluk kadehteki içkiden daha etkilidir. Eğer nefis o âletlerin sesiyle sarhoş olursa şirk koşmaya, fuhuş yapmaya ve adam öldürmeye başlar. İşte bu üç şey şarkı ve müzik dinleyen insanlarda çok görülmektedir. Buna ıslık çalmak ve alkışta dahildir.
2- Şirk koşmalarına gelince, çünkü onlar müzik söyleyen şarkıcıları Allah'ı sever gibi severler ve hatta onlara taparlar.
3- Fuhuş yapmalarına gelince, şarkı zinaya giden bir yoldur ve kötü yola düşmenin en büyük sebeplerindendir. Kadın, erkek ve gençler, müzik ve şarkı dinleyerek özgürlüklerinin son haddinde cinsel arzu ve isteklerini ön plana çıkararak zinaya düşmektedirler. Aynı, içki içenlerde olduğu gibi.
4- Adam öldürmeye gelince, bu da şarkı dinlemeyi ve söylemeyi meslek edineneler arasında çokça görülür. Onlar: "Fulan filanı tek başına öldürdü" diyerek, bunu onun kendi gücüyle yaptığını sanmaktadırlar. Oysa onların hepsinin beraberinde bir şeytanı vardır. Hangisinin şeytanı kuvvetli ise diğerini öldürür.
5- Şarkı ve müzik dinlemek kalbe hiçbir faydası ve bir maslahatı olmadığı gibi, ona zarar veren, onu ifsad edip sapıklığa düşüren bir şeydir. Müziğin ruha verdiği zarar, içkinin bedene verdiği zarardan daha fazladır. Ruhun müzikten aldığı lezzet, vücudun içkiden aldığı sarhoşluk lezzetinden daha büyüktür.
6- Müziğin dini amaçla ibadet olarak dinleyenlere şeytanlar oyun oynamaktadır. Onları ateş üzerinde yürütür, onlardan biri kızgın demiri aiır ve vücuduna basar. Bunun gibi şeyler. Onlar namaz kılarken, Kur'an okurken böyle şeyler yapmazlar. Çünkü bu şeyler imana dayalı dini ibadetlerdir. Şeytanları def eder. Öteki şeyler ise şirk ve bid'at olan şeytani işlerdir." [193]
Vücuda Şiş Sokmak
Vücuda şiş sokmayı ne Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ne de sahabe yapmamıştır. Eğer böyle bir şeyi yapmak hayırlı olsa idi, onlar bizden önce bunu yaparlardı. Oysa şiş sokmak bid'atçilerin ve sofilerden bazılarının yaptığı bir iştir.
Ben onların böyle bir şey yaptıklarını gözlerimle gördüm. Onlar ellerinde defler, bir camide toplanıp içinde şarap ve içkiden bahseden ilahiler söylüyorlardı. Üstelik camide bu tür şeyleri söylemekten de utanmıyorlardı. Sonra çok ses çıkartacak şekilde defleri çalmaya başladılar. Sonra Allah'tan ayrı olarak başkalarından yardım istediler. Şeytan onları çıldırttı ve içlerinden birisi gömleğini çıkartarak soyundu ve eline bir şiş aldı, vücuduna sokmaya başladı. Sonra bir başkası bir şişe alıp onu kırdı ve ağzında çiğnemeye başladı. Ben kendi kendime: "Eğer yaptığı bu şey doğru olsa, böyie yapmaz, gider Müslümanların topraklarını işgal eden ve çocuklarımızı öldüren Yahudilerle savaşırdı" dedim.
Onların böyle yapmalarına etraflarında toplanan şeytanlar yardım etmektedir. Çünkü onlar Allah'ın zikrinden yüz çevirip, başkalarından yardım isteyerek O'na şirk koşmaktadırlar. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Kim Rahman'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz."
Zuhruf: 36
Allah, onların sapıklıklarını artırsın diye şeytanları onlara musallat etmektedir. Nitekim şöyle buyuruyor:
"De ki: Kim sapıklıkta ise, Allah ona sapıklığını artırması için mühlet versin."
Meryem: 75
Şeytanların yardım ettiklerine şaşmamak lazım. Zira Süleyman aleyhisselam cinlerden, Belkıs'ın tahtını kendine getirmelerini istemişti. Kur'an'da şöyle geçiyor:
"Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsin, dedi."
Nemi: 39
İbn Batuta gibi Hindistan'a gidenler, vücutlarına şiş sokanların orada bulunan Mecusiler olduğunu görmüşlerdir. Mecusiler ise ateşe tapan kâfirlerdir.
Mesela, velilik ve keramet göstermek değil. Bu, açıkça şarkı ve müzik etrafında toplanan şeytanların işidir. Çünkü vücutlarına şiş sokanların çoğu, günah işleyen ve şeyhlerinden medet isteyerek açıkça Allah'a şirk koşan kimselerdir. Nasıl olur da bunların yaptığı, keramet veya evliyalık olur! Allah Teala evliyalar hakkında şöyle buyuruyor:
"Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de. Onlar, iman edip de takvaya ermiş olanlardır."
Yunus: 62-63 ,
Veli, sadece Allah'tan yardım dileyen mü'min ve muttaki kişidir, şirk ve günahtan kaçınan kişidir. \ Keramet ona, Allah'tan istemeden bir yardım olarak : gelir, İnsanların önünde meşhur olmak için değil. [194]
Günümüzde Şarkı Ve Müzik
Günümüzde şarkı ve müzik en çok düğün ve cemiyetlerde görülmektedir. Radyolarda ise sevgi, aşk, arzu, öpmek, buluşmak, boy, fizik, ölçü, yüz hatları gibi gençlenn şehvetlerini etkileyen cinsi konular konuşulmaktadır. Bu şekilde onlar fuhşa ve zinaya teşvik edilerek ahlâkî değerler bozulmaktadır.
Şarkı ve müzik icracıları, sanat adı altında insanların paralarını haksız yere alarak kendilerine lüks villalar, arabalar alıp Avrupa ve Amerikalarda tatil yapmaktadırlar. Onların bu yaşantılarına özenen, şarkı ve ahlâk dışı filmlerini izleyen gençlerin de ahlâkları bozulmakta ve sanki onları taparcasına sevmektedirler. Öyle ki 1967 yılında Araplarla Yahudiler arasındaki savaşta radyodan yapılan ilanda şöyle diyordu: "Öne doğru hücum edin. Sizinle birlikte falanca şarkıcı, falanca artist bulunmaktadır..."Ancak Yahudilerin önünde yenilmekten kurtulamadılar. Aslında şöyle ilan etmesi gerekirdi: "İleri! Allah'ın yardımı sizinledir..." Yine savaştan önce bir bayan şarkıcı, Kahire'de verdiği haftalık konserini, yenerlerse savaştan sonra Tel-Avivrde yapacağını söylüyordu. Oysa Yahudiler savaştan sonra Kudüs'te Ağlama Duvarı'nda savaşı kazandıkları için Allah'a dua ediyorlardı. [195]
Kadınların Cilveli Konuşması
Bera b. Malik radıyallahu anh sesi güzel bir sa-habi idi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yolculuklarında ona marşlar okurdu. Yine böyle bir yolculuğunda şiir okurken kadınlara yaklaşınca Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona "Kadınlara dikkat et, sesini kes" dedi. Hakim rivayet etmiş, Zehebî de ona katılmıştır. Hakim diyor ki: "Rasûluilah sallallahu aleyhi ve sellem o kadınların Bera'nın sesini dinlemelerini hoş görmedi."
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem güzel bir sesle söylenen basit bir mırıldanmayla kadınların cilvelenmelerinden korkuyorsa, günümüzdeki açık saçık kadınların vücutlarıyla insanların gönüllerini hoplatan şarkılarını dinleseydi acaba nasıl olurdu? [196]
Islık Çalmak Ve El Çırpmak
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Onların Kabe yanındaki ıslık çalmai&eel çırpmaktan başka bir şey değildir."
Enfal35
Öyleyse ıslık çalmak ve el çarpmaktan sakınmak gerekir, çünkü bu hem kadınlara benzemek hem de müşriklere ve fasıklara benzemektir. Eğer hoşumuza giden acayip bir şey görürsek "Maşallah" veya "Sübhanallah" diyelim. [197]
Şarkı Ve Müzik Dinlemek İnsanda Nifak Oluşturur
1- İbn Mes'ud radıyaliahu anh şöyle diyor: "Şarkı dinlemek tıpkı suyun bitkiyi yetiştirdiği gibi kalpte nifak doğurur. Allah'ı zikretmek ise kalpte iman yeşertir."
2- İbn Kayyım diyor ki: "Kim şarkı dinlemeye devam ederse hiç haberi olmadan kalbinde nifak oluşur. Böyle bir kişi eğer nifakın ne demek olduğunu iyi bilse idi, onun etkisini böyle görürdü. Çünkü kulun kalbinde Kur'an sevgisi ile şarkı sevgisi bir arada bulunmaz. İkisinden biri diğerini kovar. Nitekim şarkı dinleyenlere Kur'an sesinin ağır geldiğine çoğu kere şahit olmuşuzdur. Ondan sıkılmakta, okuduklarından faydalanmamakta ve kalpleri titreme-mektedir. Ama şarkı sesini duyduklarında kulak kesilmekte ve mutlu olmaktadırlar. İşte bu yüzden onlar şarkı ve müzik dinlemeyi Kur'an dinlemeye tercih ederler. Şarkı ve müzik dinleyip de vaktinde namaza yetişen insan sayısı azdır. Özellikle camide cemaat namazına.
3- Hanbelî alimi İbn Akil diyor ki: "Hanbelilere göre, eğer şarkı söyleyen na mahrem bir kadın ise, onun sesini dinlemek haramdır."
4- İbn Hazm ise Müslüman bir erkeğin namahrem bir kadın sesini dinleyip ondan zevk almasının haram olduğunu söylemektedir[198]
Şarkı Ve Müziğin İlacı
1- Radyo dinlemekten ve televizyon seyretmekten uzak durmak. Özellikle şehvet uyandırıcı ve tahrik edici müzikleri dinlememek.
2- Şarkı ve müziğin en büyük ilacı Kur'an dinlemektir. Özellikle Bakara Sûresi'nİ. Çünkü Rasûlul-lah sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisinde şöyle buyuruyor: "Şeytan, içinde Bakara Sûresi okunan evden kaçar."[199]
Ayrıca Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönül-lerdekine şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir."
Yunus:57
3- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hayatını ve şahsiyetini okumak. Yine sahabenin hayatını okumak. [200]
[164] Ahmed: Sahih hadis
[165] Müslim
[166] Ebû Davud ve Tirmizî: Hasen hadis
[167] Müslim
[168] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 160-164.
[169] Tıpkı^bugün yahudilerin Filistin konusunda Araplara galip gel- mesîi'gibi.
[170] İbn Kesir el-Bidâye'de nakletmiştir.
[171] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:165-166.
[172] Buhârî, Müslim
[173] Müslim
[174] Hakim: Hasen Sahih
[175] Ahmed: Sahih hadis
[176] Buhârî
[177] Ebû Dâvûd ve Tirmizi: Hasen Hadis
[178] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 167-170.
[179] Buhârî, Müslim.
[180] Ebû Dâvûd: Sahih
[181] Ahmed: Sahih hadis.
[182] Ebû Dâvûd: Hasen hadis.
Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 171-173.
[183] Müslim
[184] Müslim
[185] Buharı.
[186] Cerir: Hasen hadis.
[187] Müslim
[188] Ahmed: Sahih hadis.
[189] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:174-177.
[190] Buhârî, Ebû Davud: Sahih hadis
[191] Müslim
[192] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 178-179.
[193] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 180-181.
[194] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 182-184.
[195] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 185-186.
[196] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 187.
[197] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 188.
[198] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 189-190.
[199] Müslim
[200] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:191.
Cihad her müslümana vacibdir. Malile cihad in-fak etmek, beden ile cihad savaşmaktır. Ayrıca dil ve kalem ile cihadı savunmak ve cihada teşviktir. ; Cihadın çeşitleri;
1- Farz-ı ayn olan cihad: Müslüman ülkeleri işgal eden düşmana karşı yapılan cihadtır. Mesela: Filistin'i İşgal eden yahudilere karşı yapılan cihad gibi. Gücü yeten Müslümanların yahudileri malları ve canlarıyla mücadele ederek oradan çıkarmaları gerekir.
2- Farz-ı kifâye olan cihad: Bazı müslümanların yapmasıyla diğerlerinin üzerinden düşen cihad. Mesela İslâm davetini başka ülkelere İslami hükümler yerleşene kadar cihad ederek yaymak gibi. Onlardan kim müslüman olursa kurtulur. Kim de reddederek karşı koyarsa Allah'ın sözü yükselinceye dek savaş yapılır. Bu cihad kıyamete kadar devam eder ve birinci şıktan daha üstündür.
Müslümanlar dünyaya dalıp ziraat ve ticaretle uğraşıp cihadı terk edince zillete düştüler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisi doğrulandı:
"Siz faizli alışveriş yapar, sabanı elinize alır, ziraata razı olur ve Allah yolunda cihadı terk ederseniz, Allah zilleti üzerinize bırakır. Bu durumdan da ancak dininize dönmekle kurtulursunuz."[164]
3- Müslüman idarecilere karşı cihad: Bu cihad, ancak onlara ve yardımcılarına nasihat etmekle olur. Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Din nasihattir." Biz: "Kimin için yâ Rasûlullah?" dedik. O: "Allah için, Kitabı için, Rasulü için, müslüman idareciler ve onların hepsi için" dedi.[165]
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Cihadın en üstünü, zalim idarecinin yanında hakkı söylemektir."[166]
«Ht Başımızdaki zalim idarecilerin zulmünden kurtulmanın tek yolu, onların idaresi altındaki müslü-manların günahlarından tevbe edip, itikadlannı düzeltmeleri, kendilerini ve çocuklarını gerçek İslâm üzerine eğitmeleridir. Müslüman yöneticilere onların günahkârlıklarını gerekçe göstererek isyan etmek kesinlikle caiz değildir. Bize emredilen husus dinlemek ve itaat etmektir. Bu şekilde Allah Teâlâ'nın şu âyeti gerçekleşmiş olur:
"Allah bir kavmi, onlar kendilerini değiştirmedikleri sürece değiştirmez,"
Ra'd: 11
Doğrusu binayı yapmadan önce onun temelini iyi atmak gerekir. O temel de toplumu oluşturmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah, sizlerden iman edip salih amellerde bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vadetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler, hiç-162
bir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte bunlar asıl büyük günahkârlardır."
Nur: 55
4- Kâfir, komünist ve ehl-i kitaba karşı cihad: Bu cihad mal, can ve dil ile olmaktadır. Rasûlullah sal-îaîlahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Malınızla, canınızla ve dilinizle müşriklere karşı cihad ediniz."
Ahmed: Sahih hadis
5- Fasık ve günahkârlara karşı cihad: Bu cihad, el, dil ve kalp ile olmaktadır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Eğer buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Eğer buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. İşte bu, imanın en düşük derecesidir."[167]
6- Şeytana karşı cihad: Bu cihad şeytanın vesveselerine uymamak ve ona karşı gelmekle olur. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düş-frıan sayın. O, kendisine uyanları ancak ateş ehlinden Cflmaya çağırır."
Fâtır: 6
7- Nefisle cihad: Bu cihad nefse uymamak ve onu Allah'a itaat ettirip, günahlardan kaçmaya yönlendirmekle olur. Allah Teâlâ Yusuf (as)'a ilgi duyan vezirin hanımının ağzından şöyle diyor:
"Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder, ancak Rabbim'in acıyıp koruduğu kişi başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir."
Yusuf: 53
Allah'ım, Sen bizi hakkıyla cihad eden ihlaslı rhücahidlerden eyle! [168]
Düşmana Karşı Galip Gelmenin Yolları
Mü'minlerin emiri Ömer b. Hattab radıyaliahu anh, İran'ı fethetmek için gönderdiği ordunun komutanı Sa'd b. Ebî Vakkas radıyaliahu anh'a şu ahitleşmeyi yazmıştır:
"1-Allah korkusu:
Ben, sana ve senin emrinde olan askerlere her halinizde Allah'a karşı takvalı olmanızı emrediyorum. Çünkü takva, düşmanın gücünü kırmada en üstün güç ve harp oyunlarının en güçlü tuzağıdır.
2- Günahları terk etmek:
Sana ve senin beraberinde olan askerlere, düşmana karşı kendinizi günahlardan korumanızı emrediyorum. Çünkü askerin günaha düşmesi, düşmana nisbeten onlara daha endişe vericidir. Müslümanlar zaferi ancak düşmanlarının, Allah'a isyanları ile kazanırlar. Eğer bu olmasaydı onlara galip gelemezdik. Çünkü bizim sayımız, onların sayısı kadar değil, hazırlıklarımız da onların hazırlıkları kadar değildir. Eğer biz de günah işlersek, işte o zaman bu onların bizim üzerimizdeki güç üstünlüğü olur. eğer bizim onlara karşı iman üstünlüğümüz olmasa, biz onları kuvvetimizle yenemeyiz.
Unutmayınız ki, Allah yanında sizin her hal ve hareketinizi gözetleyen ve sizin işlediğiniz amelleri bilen melekler vardır. Onlardan utanın ve çekinin ve Allah yolunda olduğumuz halde O'na karşı günah işlemeyin. Sakın: "Bizim düşmanımız bizden kötü insanlardır, biz hata etsek de bize musallat olamazlar" demeyin. Günah işlemelerinden dolayı İsrailoğulla-rı'na, Mecusilerin galip geldiği gibi, nice kötü kavimler vardır ki, kendilerinden iyi olanlara galip gelmişlerdir.[169]
3- Allah'tan yardım dilemek:
ısım. Düşmana karşı galip gelmeyi istediğiniz gibi, [170]kendi nefislerinizi yenmek için de Allah'tan yardım isteyin. Allah bize de, size de bu zaferi göstersin." [171]
Her Müslümanın Bir Vasiyeti Olmalı
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Müslüman bir kişinin başının altında yazılı vasiyeti olmadan üst üste iki gece gecelemesi doğru olmaz." İbn Ömer diyor ki: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in bu hadisini duyduktan sonra, yanımda vasiyetim yazılı olmadan bir gece dahi geçmemiştir."[172]
1- Ben kadar parayla akrabalarıma, komşularıma ve fakirlere verilmesini ve dini kitap alınıp dağıtılmasını vasiyet ediyorum. (Bu para malın üçte birini geçemez ve mirasçılara da verilemez.)
2- Ölüm anımda benim yanımda dindar kişiler hazır bulundurulsun ki bana Allah'a karşı hayırlı düşüncelerde bulunmamı hatırlatsınlar.
3- Ölürken bana kelime-i tevhidi söylememi telkin edin. Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ölmek üzere olanlara la ilahe illallah' demelerini telkin ediniz."[173]
"Kimin ölürken son sözü La ilahe illallah olursa cennete girer."[174]
4- Ben son nefesimi verdikten sonra başımda hazır bulunanlar bana: "Allah'ım, onu bağışla, onun derecesini yükselt, ona merhamet et..." gibi dualar etsinler.
5- Akraba ve diğer İnsanlara ölüm haberimin duyurulması için haberciler gönderilsin. Cami imamı da cemaate benim için dua ve istiğfar etmelerini söylesin.
6- Borçlarım varsa hemen ödensin. Zira Rasû-lullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Mü'min kişinin ruhu borcu ödeninceye kadar bağlıdır.[175]
Akıllı Müslüman zor duruma düşmemek için borcunu hayatta iken öder.
7- Cenazeyi taşırken sessiz olunması, namaz kılan cemaatin sayısının çok olması ve samimi olarak dua edilmesi.
8- Defnedildikten sonra ölüye dua edilmesi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ölüyü defnettikten sonra başında durmuş ve şöyle demiştir:
"Kardeşinizin bağışlanması için dua ediniz, sorulara doğru cevap vermesini dileyiniz, zira o şu an sorgulanmaktadır."
Hakim: Sahih hadis.
9- Ölünün ailesine başsağlığı dilemek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ölenin ailesine şöyle başsağlığı dilemiştir:
"Aldığı Allah'ındır, verdiği Allah'ındır. Her şey O'nun katında belli bir ecel iledir. Sabret ve karşılığını Allah'tan bekle."[176]
Taziyenin belirli bir vakiti belirli bir zamanı yoktur. Ölünün akrabaları sabretmeli ve Allah'ın kaderine rıza göstermelidir.
10- Ölünün yakınları, komşuları ve arkaâaşla-rı ölü evine yemek hazırlamalıdır. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: [177]
"Cafer ailesine yemek hazırlayın. Zira onların başında meşgul eden bir olay vardır." [178]
Dinen Yasak Olan Şeyler
1- Varislerden birine mirastan bir şey vasiyet etmek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Varise vasiyet yoktur."
Darekutnî rivayet etmiş, el-Elbânî Sahihu'l-Cami'de sahihlemiştir.
2- Ölünün arkasından çok sesli ağlamak, saçları yolup, üst baş yırtmak, yanakları dövmek ve siyah elbise giymek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ölü, kendisi için ağlayanlardan dolayı kabrinde azab görür." [179]
3- Gazetelerde, ilan panolarında ve buna benzer yerlerde vefat ilanları vermek, çelenk yaptırmak. Çünkü bu bid'attir, onda malın zayi edilmesi ve gayri muslimlere benzeme de vardır.
K\m bir kavme benzerse o da onlardandır."[180]
4- Kur'an okutmak için hocaları evlere toplamak. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Kur'an'ı okuyun ve onunla amel edin. Onun aracılığı ile yemeyin, para kazanarak dünya malına sahip olmayın."[181]
Bu konuda okuyana para vermek de almak da haramdır. Eğer o parayı ölüler adına fakirlere verirsek bunun sevabı ölüye ulaşır ve fayda verir.
6- Evde veya camide ölünün ailesine başsağlığı dilemek için toplanmak ve yemek yemek. Sahabeden Cerir radıyallahu anh şöyle diyor:
"Biz, defninden sonra başsağlığı dilemek için ölünün evinde toplanıp yemek yemeği yasaklandık."
Ahmed: Sahih hadis.
İmam Şafiî ve Nevevî bunu mekruh saymışlardır. Hanefilerden İbn Âbidin, ölü evinde yemek ziyafetinin mekruh olduğunu yazmaktadır. Çünkü üzüntü anında değil, sevinç anında ziyafet verilir.
Yine Hanefiler'den Bezzâzî'ye göre ölü için ilk gün, üçüncü gün ve haftasında yemek vermek mekruhtur. Sene-i devriyesinde kabrinde yemek vermek, Kur'an okuyup hatim etmek de mekruhtur.
7- Ölünün kabrinde Kur'an okumak, mevlit töreni düzenlemek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve sahabe böyle bir şey yapmadığı için caiz değildir.
6- Mezar taşı yaptırmak, üzerine yazı yazmak haramdır. Zira:
"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mezar taşı yapılmasını ve süslenmesini yasaklamıştır."
Tirmizî rivayet etmiş, Hakim sahihlemiş, Zehebî de ona muvafakat etmiştir.
Ancak kabrin bilinmesi için baş tarafına bir taş koymak müstehabdır. Zira Rasûlullah saîlallahu aleyhi ve sellem Osman b. Maz'un'un kabrine böyle yapmış ve şöyle buyurmuştur:
"Kardeşimin kabrini tanımak ve ailemden ölenleri buraya defnetmek için böyle yaptım."[182]
Sakalı Bırakmak Vacibdir
1- Allah Teâlâ, şeytan hakkında şöyle buyuruyor:
"Muhakkak onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler."
Nisa: 119
Sakalı kesmek, şeytana uymak ve Allah'ın yarjattığı şeyi değiştirmektir.
2- Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Peygambersizeneverdiyseonualın,sizeeasakladıysa ondan da sakının.
Haşr: 7
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sakalı uzatmayı emretmiş, onu kesmeyi yasaklamıştır.
3- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Bıyıklarınızı kısaltınız, sakalınızı uzatınız. lOlecusiiere muhalefet ediniz."[183]
Yani dudaklarınızı aşan bıyıklarınızı kısaltın, sakalınızı uzatarak kafirlere muhalefet edin.
4- Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"On şey fıtrattandır: Bıyıkları kısaltmak, sakalı uzatmak, misvak kullanmak, su ile burnu temizlemek (istinşak), tırnakları kısaltmak..."[184]
Sakalı uzatmak fıtrattan, yani yaratılıştan gelen bir özelliktir. Onu kesmek haramdır.
5- "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem erkeklerin kadına benzeyenlerine lanet etmiştir."[185]
Erkek sakalını keserse kadına benzer, bu da Allah'ın lanetine sebep olur.
6- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"... Rabbim bana sakalımı uzatmamı ve bıyığımı kısaltmamı emretti." [186]
Sakalı bırakmak Allah ve Rasulü'nün emridir. Öyleyse onu bırakmak vacibdir. Ayrıca sakalı kesmenin yasak olduğuna dair bir çok hadis vardır.
7- Yanak üzerindeki kılları kesmek caiz değildir. Çünkü sözlükte yanak üzerindeki kıllar sakal olarak geçmektedir.
8- Tıb ilminin de kabul ettiğine göre sakal, bademcikleri güneşe karşı korumaktadır. Ayrıca sakalı kesmenin cilde zararı olmaktadır.
9- Sakal erkeğin süsüdür. Kadınla erkek arasındaki ayırt edici özelliktir. Günümüzde bazı kadınlar sakallı erkekle evlenen bir kadına: "Ben erkek birisiyle evlendim, kadın birisiyle değil" diye cevap vermiştir.
10- Sakal kesmek hoş olmayan köktü davranışlardandır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Sizden kim bir münker/kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. Zira bu, imanın en düşük derecesidir." [187]
Bu hadise göre sakalını kesenlere engel olmamız gerekir.
11- Sakalını kesen bir adama: "Sen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i seviyor musun?" dedim. O da: "Evet, çok seviyorum" dedi. Ben: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sakalını uzatın" diye buyuruyor. O'nu seven insan O'na karşı mı gelir, yoksa O'na uyar mı?" dedim. O: "Uyar" dedi ve sakalını bırakmaya söz verdi.
12- Eğer hanımın senin sakal bırakmana engel olursa, ona şöyle söyle:[188]
."Ben Müslüman bir adamım, Rabbim'in emrine karşı gelmekten korkarım." Sonra ona güzel bir hediye al ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisini oku: "Allah'a isyan konusunda insana itaat yoktur." [189]
Şarkı Ve Müziğin İslâm'daki Hükmü
1- Allalh Teâlâ şöyle buyuruyor: "
"İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla eğlenmek için boş lâfı satın alır.
Lokman: 6
Müfessirlerin çoğuna göre âyetteki boş lâftan kasıt şarkıdır.
İbn Mes'ud: "O şarkıdır" demiştir. Hasan Bas-rî: "Bu âyet şarkı ve nefesli çalgı hakkında inmiştir" demiştir.
2- Allah Teâlâ şeytana hitap ederek şöyle buyuruyor:
"Onlardan gücünün yettiği kimseleri sözünle şaşırt."
İsra: 64
Yani, şarkı ve çalgı ile. 3- RasCıılullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ümmetimden öyle topluluklar olacak ki, zinayı, ipeği, içki ve müzik aletlerini helal sayacaklar."[190]
Yani; Müslümanlar içinden öyle topluluklar gelecek ki, zina yapmayı, içki içmeyi, müzik çalmayı helal sayacaklar. Oysa vurarak ve üfleyerek ses ve nağme çıkaran her alet haramdır. Mesela: Ud, ney, davul, def gibi. Hatta zil bile. Zira Rasûlullah sallalia-hu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Zil şeytanın düdüğüdür."[191]
Sesin çirkinliğinden dolayı böyle denilmiştir. Bu hadis, zil sesinin çirkin bir şey olduğunu göstermektedir. Çünkü insanlar onu Hıristiyanların çanına benzer şekliyle hayvanların boynuna takmaktadırlar. Belki de zil sesi rahatsız bir şey olduğu içindir.
4- İmam Şafii'den "Kitabu'l-Kadâ" da şöyle dediği naklediliyor: "Şarkı kötü bir eğlencedir. Boş bir 'Şe benzer. Kim çok şarkı söyler ve dinlerse o kişi aptaldır ve şahitliği kabul edilmez. [192]
Şarkı Ve Müziğin Zerarları
İslâm bir şeyi yasaklamışsa, o şeyin mutlaka bir zararı vardır. Şarkı ve müziğin zararı da çoktur. İbn Teymiye onları şöyle sıralıyor:
1- Çalgı âletleri nefsin içkisidir. Onun verdiği sarhoşluk kadehteki içkiden daha etkilidir. Eğer nefis o âletlerin sesiyle sarhoş olursa şirk koşmaya, fuhuş yapmaya ve adam öldürmeye başlar. İşte bu üç şey şarkı ve müzik dinleyen insanlarda çok görülmektedir. Buna ıslık çalmak ve alkışta dahildir.
2- Şirk koşmalarına gelince, çünkü onlar müzik söyleyen şarkıcıları Allah'ı sever gibi severler ve hatta onlara taparlar.
3- Fuhuş yapmalarına gelince, şarkı zinaya giden bir yoldur ve kötü yola düşmenin en büyük sebeplerindendir. Kadın, erkek ve gençler, müzik ve şarkı dinleyerek özgürlüklerinin son haddinde cinsel arzu ve isteklerini ön plana çıkararak zinaya düşmektedirler. Aynı, içki içenlerde olduğu gibi.
4- Adam öldürmeye gelince, bu da şarkı dinlemeyi ve söylemeyi meslek edineneler arasında çokça görülür. Onlar: "Fulan filanı tek başına öldürdü" diyerek, bunu onun kendi gücüyle yaptığını sanmaktadırlar. Oysa onların hepsinin beraberinde bir şeytanı vardır. Hangisinin şeytanı kuvvetli ise diğerini öldürür.
5- Şarkı ve müzik dinlemek kalbe hiçbir faydası ve bir maslahatı olmadığı gibi, ona zarar veren, onu ifsad edip sapıklığa düşüren bir şeydir. Müziğin ruha verdiği zarar, içkinin bedene verdiği zarardan daha fazladır. Ruhun müzikten aldığı lezzet, vücudun içkiden aldığı sarhoşluk lezzetinden daha büyüktür.
6- Müziğin dini amaçla ibadet olarak dinleyenlere şeytanlar oyun oynamaktadır. Onları ateş üzerinde yürütür, onlardan biri kızgın demiri aiır ve vücuduna basar. Bunun gibi şeyler. Onlar namaz kılarken, Kur'an okurken böyle şeyler yapmazlar. Çünkü bu şeyler imana dayalı dini ibadetlerdir. Şeytanları def eder. Öteki şeyler ise şirk ve bid'at olan şeytani işlerdir." [193]
Vücuda Şiş Sokmak
Vücuda şiş sokmayı ne Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ne de sahabe yapmamıştır. Eğer böyle bir şeyi yapmak hayırlı olsa idi, onlar bizden önce bunu yaparlardı. Oysa şiş sokmak bid'atçilerin ve sofilerden bazılarının yaptığı bir iştir.
Ben onların böyle bir şey yaptıklarını gözlerimle gördüm. Onlar ellerinde defler, bir camide toplanıp içinde şarap ve içkiden bahseden ilahiler söylüyorlardı. Üstelik camide bu tür şeyleri söylemekten de utanmıyorlardı. Sonra çok ses çıkartacak şekilde defleri çalmaya başladılar. Sonra Allah'tan ayrı olarak başkalarından yardım istediler. Şeytan onları çıldırttı ve içlerinden birisi gömleğini çıkartarak soyundu ve eline bir şiş aldı, vücuduna sokmaya başladı. Sonra bir başkası bir şişe alıp onu kırdı ve ağzında çiğnemeye başladı. Ben kendi kendime: "Eğer yaptığı bu şey doğru olsa, böyie yapmaz, gider Müslümanların topraklarını işgal eden ve çocuklarımızı öldüren Yahudilerle savaşırdı" dedim.
Onların böyle yapmalarına etraflarında toplanan şeytanlar yardım etmektedir. Çünkü onlar Allah'ın zikrinden yüz çevirip, başkalarından yardım isteyerek O'na şirk koşmaktadırlar. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Kim Rahman'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz."
Zuhruf: 36
Allah, onların sapıklıklarını artırsın diye şeytanları onlara musallat etmektedir. Nitekim şöyle buyuruyor:
"De ki: Kim sapıklıkta ise, Allah ona sapıklığını artırması için mühlet versin."
Meryem: 75
Şeytanların yardım ettiklerine şaşmamak lazım. Zira Süleyman aleyhisselam cinlerden, Belkıs'ın tahtını kendine getirmelerini istemişti. Kur'an'da şöyle geçiyor:
"Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsin, dedi."
Nemi: 39
İbn Batuta gibi Hindistan'a gidenler, vücutlarına şiş sokanların orada bulunan Mecusiler olduğunu görmüşlerdir. Mecusiler ise ateşe tapan kâfirlerdir.
Mesela, velilik ve keramet göstermek değil. Bu, açıkça şarkı ve müzik etrafında toplanan şeytanların işidir. Çünkü vücutlarına şiş sokanların çoğu, günah işleyen ve şeyhlerinden medet isteyerek açıkça Allah'a şirk koşan kimselerdir. Nasıl olur da bunların yaptığı, keramet veya evliyalık olur! Allah Teala evliyalar hakkında şöyle buyuruyor:
"Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de. Onlar, iman edip de takvaya ermiş olanlardır."
Yunus: 62-63 ,
Veli, sadece Allah'tan yardım dileyen mü'min ve muttaki kişidir, şirk ve günahtan kaçınan kişidir. \ Keramet ona, Allah'tan istemeden bir yardım olarak : gelir, İnsanların önünde meşhur olmak için değil. [194]
Günümüzde Şarkı Ve Müzik
Günümüzde şarkı ve müzik en çok düğün ve cemiyetlerde görülmektedir. Radyolarda ise sevgi, aşk, arzu, öpmek, buluşmak, boy, fizik, ölçü, yüz hatları gibi gençlenn şehvetlerini etkileyen cinsi konular konuşulmaktadır. Bu şekilde onlar fuhşa ve zinaya teşvik edilerek ahlâkî değerler bozulmaktadır.
Şarkı ve müzik icracıları, sanat adı altında insanların paralarını haksız yere alarak kendilerine lüks villalar, arabalar alıp Avrupa ve Amerikalarda tatil yapmaktadırlar. Onların bu yaşantılarına özenen, şarkı ve ahlâk dışı filmlerini izleyen gençlerin de ahlâkları bozulmakta ve sanki onları taparcasına sevmektedirler. Öyle ki 1967 yılında Araplarla Yahudiler arasındaki savaşta radyodan yapılan ilanda şöyle diyordu: "Öne doğru hücum edin. Sizinle birlikte falanca şarkıcı, falanca artist bulunmaktadır..."Ancak Yahudilerin önünde yenilmekten kurtulamadılar. Aslında şöyle ilan etmesi gerekirdi: "İleri! Allah'ın yardımı sizinledir..." Yine savaştan önce bir bayan şarkıcı, Kahire'de verdiği haftalık konserini, yenerlerse savaştan sonra Tel-Avivrde yapacağını söylüyordu. Oysa Yahudiler savaştan sonra Kudüs'te Ağlama Duvarı'nda savaşı kazandıkları için Allah'a dua ediyorlardı. [195]
Kadınların Cilveli Konuşması
Bera b. Malik radıyallahu anh sesi güzel bir sa-habi idi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yolculuklarında ona marşlar okurdu. Yine böyle bir yolculuğunda şiir okurken kadınlara yaklaşınca Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona "Kadınlara dikkat et, sesini kes" dedi. Hakim rivayet etmiş, Zehebî de ona katılmıştır. Hakim diyor ki: "Rasûluilah sallallahu aleyhi ve sellem o kadınların Bera'nın sesini dinlemelerini hoş görmedi."
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem güzel bir sesle söylenen basit bir mırıldanmayla kadınların cilvelenmelerinden korkuyorsa, günümüzdeki açık saçık kadınların vücutlarıyla insanların gönüllerini hoplatan şarkılarını dinleseydi acaba nasıl olurdu? [196]
Islık Çalmak Ve El Çırpmak
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Onların Kabe yanındaki ıslık çalmai&eel çırpmaktan başka bir şey değildir."
Enfal35
Öyleyse ıslık çalmak ve el çarpmaktan sakınmak gerekir, çünkü bu hem kadınlara benzemek hem de müşriklere ve fasıklara benzemektir. Eğer hoşumuza giden acayip bir şey görürsek "Maşallah" veya "Sübhanallah" diyelim. [197]
Şarkı Ve Müzik Dinlemek İnsanda Nifak Oluşturur
1- İbn Mes'ud radıyaliahu anh şöyle diyor: "Şarkı dinlemek tıpkı suyun bitkiyi yetiştirdiği gibi kalpte nifak doğurur. Allah'ı zikretmek ise kalpte iman yeşertir."
2- İbn Kayyım diyor ki: "Kim şarkı dinlemeye devam ederse hiç haberi olmadan kalbinde nifak oluşur. Böyle bir kişi eğer nifakın ne demek olduğunu iyi bilse idi, onun etkisini böyle görürdü. Çünkü kulun kalbinde Kur'an sevgisi ile şarkı sevgisi bir arada bulunmaz. İkisinden biri diğerini kovar. Nitekim şarkı dinleyenlere Kur'an sesinin ağır geldiğine çoğu kere şahit olmuşuzdur. Ondan sıkılmakta, okuduklarından faydalanmamakta ve kalpleri titreme-mektedir. Ama şarkı sesini duyduklarında kulak kesilmekte ve mutlu olmaktadırlar. İşte bu yüzden onlar şarkı ve müzik dinlemeyi Kur'an dinlemeye tercih ederler. Şarkı ve müzik dinleyip de vaktinde namaza yetişen insan sayısı azdır. Özellikle camide cemaat namazına.
3- Hanbelî alimi İbn Akil diyor ki: "Hanbelilere göre, eğer şarkı söyleyen na mahrem bir kadın ise, onun sesini dinlemek haramdır."
4- İbn Hazm ise Müslüman bir erkeğin namahrem bir kadın sesini dinleyip ondan zevk almasının haram olduğunu söylemektedir[198]
Şarkı Ve Müziğin İlacı
1- Radyo dinlemekten ve televizyon seyretmekten uzak durmak. Özellikle şehvet uyandırıcı ve tahrik edici müzikleri dinlememek.
2- Şarkı ve müziğin en büyük ilacı Kur'an dinlemektir. Özellikle Bakara Sûresi'nİ. Çünkü Rasûlul-lah sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisinde şöyle buyuruyor: "Şeytan, içinde Bakara Sûresi okunan evden kaçar."[199]
Ayrıca Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönül-lerdekine şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir."
Yunus:57
3- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hayatını ve şahsiyetini okumak. Yine sahabenin hayatını okumak. [200]
[164] Ahmed: Sahih hadis
[165] Müslim
[166] Ebû Davud ve Tirmizî: Hasen hadis
[167] Müslim
[168] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 160-164.
[169] Tıpkı^bugün yahudilerin Filistin konusunda Araplara galip gel- mesîi'gibi.
[170] İbn Kesir el-Bidâye'de nakletmiştir.
[171] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:165-166.
[172] Buhârî, Müslim
[173] Müslim
[174] Hakim: Hasen Sahih
[175] Ahmed: Sahih hadis
[176] Buhârî
[177] Ebû Dâvûd ve Tirmizi: Hasen Hadis
[178] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 167-170.
[179] Buhârî, Müslim.
[180] Ebû Dâvûd: Sahih
[181] Ahmed: Sahih hadis.
[182] Ebû Dâvûd: Hasen hadis.
Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 171-173.
[183] Müslim
[184] Müslim
[185] Buharı.
[186] Cerir: Hasen hadis.
[187] Müslim
[188] Ahmed: Sahih hadis.
[189] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:174-177.
[190] Buhârî, Ebû Davud: Sahih hadis
[191] Müslim
[192] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 178-179.
[193] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 180-181.
[194] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 182-184.
[195] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 185-186.
[196] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 187.
[197] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 188.
[198] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 189-190.
[199] Müslim
[200] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:191.