- Allah Öncekilerin Haberlerini Anlatıyor

Adsense kodları


Allah Öncekilerin Haberlerini Anlatıyor

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
meryem
Sun 12 December 2010, 02:26 pm GMT +0200
Allah Öncekilerin Haberlerini Anlatıyor

Yüce    Allah,    Kur'an'da    öncekilerin    haberlerini Hz.Peygambere   anlatmakta   ve   şöyle  buyurmaktadır: "Böylece sana öncekilerin haberlerinden anlatıyoruz. Sana da katımızdan bir kitap verdik"[16]

Araf suresinde önceki milletler ve onların başından geçen olaylarla ilgili de şöyle buyurmaktadır: "Bu kasabaların haberlerinden sana anlatıyoruz. Peygamberleri onlara apaaçık âyetler getirmişti."[17]

Hud suresinde de anlatılan öykülerle ilgili olarak da şöyle buyurur: "Bunlar kasabaların haberlerindendir. Onları sana anlatıyoruz. Onların bir kısmı hâla duruyor, bir kısmı da silinip gitmiştir. Biz onlara haksızlık etmedik, ama onlar kendilerine haksızlık yaptılar. Rabbinin buyruğu gelince, Allahı bırakıp taptıkları tanrılar kendilerine hiçbir yarar sağlamadı,   kayıplarını  artırmaktan  başka  bir  şeye  de yaramadı. Allah, kasabaların zalim halkını yakalayınca, böyle yakalar. Yakalaması da şiddetli ve acıklıdır"[18]

Kur'anda Yüce Allanın öncekilerin haberlerini bize anlatması, onun bir iyiliği ve lutfudur. Bize rahmetinin ve lutfunun bir Örneğidir. Çünkü böylece bizi ıslah edecek şeyleri bize anlatmış, sevgi ve hoşnutluğunu kazanmanın yolunu göstermiş, kızdıracak ve azabına uğratacak yolu izlemekten bizi sakındırmış olmaktadır. Bütün bunları öncekilerin haberlerini anlatarak sağlamış bulunmaktadır.

Yüce Allanın anlattığı nimeti kabul etmemiz, bize açıkladıklarıyla yetinmemiz, bu rabbani, doğru ve gerçek anlatımları bırakıp varsayımlara, iddilara, mitoloji ve israiliyattan alınan rivayetlere iltifat etmememiz gerekir. Allanın bize anlattıklarıyla yetinmeyip her türlü tahrife ve değişikliğe uğrayan beşeri kaynaklara yönelen kişilere ne demeli!?[19]

 Öyküleri Anlat:
 
Yüce Allah, Hz.Peygambere, öyküleri insanlara anlatmasını emretmiştir. Bunun dinleyenleri düşünmeye ve ibret almaya sevkedebileceğini belirtmiştir. Bu emir Araf suresinde açık bir şekilde yapılmaktadır. Kur'an, Allanın kendisine ilim verdiği, ama kendisi o ilmi bırakıp batıla sapmış, şeytanın peşine düşmüş ve sürekli soluyan köpek gibi devamlı bir soluma içine girmiş adamın öyüsünü anlattıktan sonra şöyle buyurur:

"Onlara, şeytanın peşine taktığı ve kendisine verdiğimiz âyetlerden sıyrılarak azgınlardan olan kişinin haberini anlat, isteseydik onu âyetlerimizle üstün yapardık. Fakat o, yere yapıştı ve hevesine uydu. Üstüne varsan da, kendi haline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe benzer, işte bu, âyetlerimizi yalan sayan kimselerin örneğidir. Sen onlara bu öyküyü anlat, belki üzerinde düşünürler. âyetlerimizi yaian sayan millet, ne kötü örnektir. Onlar kendi kendilerine haksızlık yaptılar"[20]

Allanın verdiği ilmi bir yana atan bu adamın öyküsünü anlattıktan   sonra   peygambere   öyküleri   anlatmasını emretmesi,   insanlar  için  Kur'an  öykülerinin  önemini, davetin yerleştirilmesi, inanç temellerinin oturtulması ve davetçilerin çağrısını yaptıkları anlamlar için insanlardan Örneklerin verilmesi amacıyla öykülerin yayınlanması gereğini göstermektedir.

Yazarlar, konferansçılar ve vaizler tarafından müslümanlara Kur'an öykülerinin anlatılması, temel bir hedef olmaktan çıkıp köklü bir islami hedefi gerçekleştirmek için zorunlu bir araca dönüşmelidir.

Öncekilerin Öykülerini anlatmaktan hedefemizin de değişmesi gerekir. Onların öykülerini sadece dinleyicileri eğlendirmek, dinlendirmek veya edebiyat zevklerini tatmin etmek yahut coşturmak için anlatmamalıyız. Aksine düşünmelerini, iman, davet, sebat ve cihad konularında kendilerine dersler ve örnekler çıkarmalarını sağlamak için anlatmalıyız.

Şüphesiz   Kur'an   öykülerinin   anlatılması,   davetin araçlarından kaçınılmaz bir araçtır. Hakkı gerçekleştirmek ve batılı yıkmak için izlenmesi gereken zorunlu bir üsluptur,

Dinleyiciler şu iki adam arasında fark görürler;  Biri düşüncelerini     ve     çağrısını     Kur'an     öyküleriyle örneklendirerek    dinleyicilere    sunuyor.    Diğeri    ise düşüncelerini kuru, soyut ve idealist bir üslupla sunuyor. Dinleyiciler birinci adamı dinler, anlattıklarından etkilenir, onunla kaynaşır, onu destekler ve dediklerini tutarlar.

Davetçiler olarak Yüce Allahın "Öyküleri anlat" emrini yerine getirmemiz ve bu hikmetli üslubu kullanmamız gerekir. Ancak bunu yaparken, Öykülerin boş bırakılmış ayrıntılarını doldurmak için Kur'an ve sahih hadisin dışına çıkmaktan, bu iki kesin kaynak dışından dolgu malzemesi almaktan kaçınmamız gerekir.[21]

 Belki Düşünürler:
 
Kuran, bu öyküleri temel üç hedef için anlattığını belirtir. Onları okuyup üzerinde düşünürken bu hedeflere yönelmeye ve gerçekleştirmeye çağırır. Birinci hedef: Belki düşünürler.

Kur'an öykülerini dinlemek, onları düşünüp taşınmaya götürür. Düşünmek akli bir işlemdir, insan düşünerek aklını 've zihnini çalıştırır. Böylece ibret ve ders alınacak yerleri yakalar.

Kur'an düşünüp ders almamızı istiyor. Pek çok âyette düşünüp öğüt almaya çağırıyor. Örneğin şöyle buyuruyor:" Deki, size tek bir öğüdüm vardır; Allah için ikişer ikişer ve tek tek kalkınız, sonra düşününüz."[22]

Düşünmek Kur'anın bir emridir, islamın bir fazdır ve hayati bir zorunluluktur. Bu farzı yerine getirmeyenler, bu görevi yapmayanlar Yüce Allahın kendilerine bağışladığı bu rabbani nimeti yitirmekte ve verdiği bu büyük gücü boşa götürmektedirler.

Düşünmek,   kavramak   ve   öğüt   almak   Kur'anda öncekilerin öykülerini okumanın meyvelerinden bir meyve, Kur'an öykülerini dinlemenin verilerinden bir veri ve onları okuyan,   dinleyen  veya  başkalarına   anlatan   herkesin gerçekleştirmeye çalışması gereken üstün bir hedeftir. Yüce Allah buyuruyor:

"Haksızlık yapan nice kasabaları yok ettik. Evleri yıkılmış, kuyuları terkedilmiş ve sarayları ıssız kalmıştır. Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki orada olanları anlayacak kalbleri, işitecek kulakları olsun. Ama kör olan gözler değil, göğüslerdeki kalbler körleşir"[23] . "Sabah akşam onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?"[24]

Dikkat edilirse, Saffat suresinden alınan son iki âyeti Kur'an, Lut kavmi öyküsünün ardından getirmektedir. Bu iki âyette Kureyş'e seslenmekte ve Şam'a ticarete giderken yollan üzerinde bulunan Lut kavminin köylerinden sabah akşam geçtiklerini hatırlatmaktadır. Akıllarını kullanmadıkları, düşünmedikleri ve Lut kavminin başından geçenlerden ibret almadıkları, böylece Allaha inanmaya, kendisini kızdıracak ve cezalandırmasına sebep olacak şeyleri bırakmaya yönelmedikleri için kınamaktadır.[25]

 Kalbini Pekiştirecek Şeyler:
 
ikinci hedef: Kalbin pekiştirilmesi.Kur'an, Öykülerinden ikinci hedefin Rasulullahm kalbinin pekiştirilmesi olduğunu belirterek şöyle demektedir: "Peygamberlerin öykülerinden senin kalbini pekiştirecek her şeyi anlatıyoruz. Bunlarla sana gerçek anlatılmakta, onlarda müminlere öğüt ve hatırlatma bulunmaktadır."[26]

Hak ile kalbin pekiştirilmesi ve onunla her türlü batılın üstüne çıkması, Allanın vereceği şeyleri tercih etmesi, Allanın vadettiklerine kesin olarak inanması, Allanın erleriyle beraber kalması, Allanın düşmanlarına karşı koyması ve ölüme kadar bu metod üzerinde devam etmesi demektir.

Bütün bu anlamlan mümin, peygamberlerin ve öncekilerin öykülerinden almaktadır. Hud suresinde Hz.Peygambere seslenen bu âyet Nuh, Hud, Salih, İbrahim, Lut, Şuayb ve Musa peygamberlerin öykülerinden sonra gelmiştir. Hud suresi Mekke'de, davetin geçtiği en sıkıntılı dönemlerden birinde Hz.Peygambere inmiştir. Rasulullah  ve  beraberinde  müslümanlar bu dönemde tesbite, pekiştirmeye, teselli ve moral desteğe ihtiyaç duymuştur. Peygamberlerin öyküleri Kur'anın bu büyük hedefini gerçekleştirmek üzere anlatılmıştır

Şüphesiz âyet, Hz.Peygamberin şahsına seslenmekle beraber, hangi zamanda ve zeminde olursa olsunlar bütün müslümanlara da seslenmektedir. Çünkü Hz.Peygambere yapılan seslenme, kendisine özgü olduğunu gösteren bir delil olmadıkça, ümmetin içinden herkese ayrı ayrı yapılmış demektir.

Öncekilerin öykülerinde ashaptan herkes kalbini tesbit edip pekiştirecek azığı bulmuştur. Kur'anda öncekilerin öykülerini gerektiği gibi okuyan ve değerlendiren her müslüman da onlarda kalbini güçlendirecek ve pekiştirecek şeyler bulacaktır.

Günümüzde   müslümanlar   Kur'an   öykülerinin   bu hedefini  gerçekleştirmeye  her zamankinden  daha çok muhtaçtır. Kalplerimizi Kur'an öyküleriyle pekiştirmeye, onlara   huzur   ve   güven   kazandırmaya,   hak  yolunda mevzilerimizi    sağlamlaştırmaya    ve    o    mevzilerde ayaklarımızı sağlam tutmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız bulunmaktadır.

Hak ile batıl arasında savaşın kızıştığı, batıl sahiplerinin hak erlerine barbarca saldırdıkları ve çağımızın en bariz özelliği olarak engellerin, aldatanların ve baştan çıkaranların alabildiğine çoğaldığı, Islamın devlet, sistem ve toplum olarak bulunmadığı bir zamanda biz bu Öykülerle yukarıda sayılan şeyleri sağlamaya her zamankinden daha çok muhtacız. âyet, Kur'anın Öykülerinde müminlere hak, öğüt ve derslerin anlatıldığını belirtmektedir. Önemli olan, bu anlamlan iyice kavramamız ve elde etmemizdir.[27]

 
Akıl Sahipleri İçin Ders:

 
Üçüncü hedef: Akıl sahiplerine ders. Yüce Allah bunu şöyle belirtir: "Onların öykülerinde akıl sahiplerine ders vardır. Kur'an, uydurulan bir söz değildir. O, kendisinden önceki kitapları doğrulayan, inanan millete her şeyi açıklayan, doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmettir."[28]

Bu, Yusuf suresinin son âyetidir. Sanki surenin tümünde anlatılan Yusuf öyküsünün hedefini iyice düşünüp taşınmaya bizi çağırmaktadır. Yusuf suresinin başında Kur'an öykülerinin metodunu belirten "Bu Kur'anı sana vahyederek öykülerin en güzelini anlatıyoruz" âyeti geçmişti. Her iki âyete baktığımızda şu ilginç tesbiti görüyoru:

Surenin başında bir âyet, Kur'an öykülerinin kaynağını bize açıklıyor, onları en güzel öyküler olarak niteliyor, bu öyküleri nasıl ele alacağımızı, nasıl düşünüp onlardan dersler   ve   öğütler   çıkaracağımızı   gösteren   metodu öğretiyor.

Surenin  sonunda bir  âyet,   Kur'anda  bu  öykülerin anlatılmasından hedefin ne olduğunu bize gösteriyor. Sanki bizi,    Öyküleri    okuyup    anlatmaya    ve    bu    hedefi gerçekleştirmeye çağınyor.

Surenin başında bir âyet metodu öğretiyor, sonunda da bir âyet öykülerden hedefi belirliyor.Keşke insanlar bunları kavrasa![29]



[16] Taha,99

[17] Araf, 101

[18] Hud,100-102

[19] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/20-21.

[20] Araf, 175-177

[21] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/21-22.

[22] Sebe',46

[23] Hac,45-46

[24] Saffat, 137-138

[25] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/23-24.

[26] Hud, 120

[27] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/24-26.

[28] Yusuf,111

[29] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/26.


ceren
Thu 23 April 2015, 08:24 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim...

saniye
Thu 23 April 2015, 09:01 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Kur-an kıssalarının niçin önemli olduğunu, önemli olanın bi hikayelerden ders çıkarmak olduğunu tekrar düşündük. Rabbim razı olsun.

Kaan8/B
Thu 23 April 2015, 09:03 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan