- Allah (c.c.) Hepimizin Yaratıcısıdır

Adsense kodları


Allah (c.c.) Hepimizin Yaratıcısıdır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ecenur
Fri 12 February 2010, 12:01 am GMT +0200
Allah (c.c.) Hepimizin Yaratıcısıdır


İnsanların konuşurken içinde Allah kelimesi geçen cümleler kullandıklarını duyarsınız. Bunlar genellikle "Allah korusun", "Allah kısmet ederse", "İnşallah", "Allah bağışlasın", "Allah kabul etsin" gibi cümlelerdir.

Bu kelimeler Allah anıldığında kullanılan dua içeren veya Allah´ı yücelten ifadelerdir. Örneğin "Allah korusun", Allah´ın sizin ve çevrenizde gördüğünüz canlı cansız her varlığın üzerinde sonsuz gücü olduğu anlamına gelir. Sizi, anne ve babanızı, arkadaşlarınızı kötülüklerden koruyacak olan Allah´tır. Bu nedenle, bu söz özellikle bir sel ya da onun gibi istenmeyen bir olaydan bahsedildiğinde sıkça kullanılır. Bir düşünün, sizce anneniz, babanız ya da seller konusunda bilgi sahibi herhangi bir büyüğünüz bir seli durdurabilir mi? Tabii ki durduramaz. Çünkü insanın karşısına böyle bir olayı çıkaran da, onu durdurmaya gücü yeten de yalnızca Allah´tır.

"İnşallah" kelimesi de Türkçe´de, "eğer Allah dilerse" anlamına gelir. Bu yüzden gelecekle ilgili bir dilek ya da niyet belirtecek olduğumuzda, mutlaka "inşallah" deriz. Çünkü geleceği ancak Allah bilir ve herşeyi dilediği gibi yaratır. Allah´ın dilemesi dışında hiçbir şey olmaz.

Bir arkadaşınız örneğin, "yarın mutlaka okula gideceğim" dediğinde hata etmiş olur. Çünkü Allah´ın, gelecekte onun neler yapmasını dilediğini bilemeyiz. Belki de yarın hasta olup okula gidemeyecek veya hava bozacağı için okullar tatil olacaktır.

Bu yüzden geleceğe yönelik bir niyetimizi dile getirirken "inşallah" demekle Allah´ın herşeyi bildiğini, herşeyin ancak O´nun dilemesiyle olacağını, O´nun bize bildirdiği dışında hiçbir şey bilmediğimizi özlü bir biçimde söylemiş oluruz. Böylece sonsuz güç ve bilgi sahibi Rabbimiz olan Allah´a karşı gereken saygılı tavrı göstermiş oluruz.

Allah Kuran ayetlerinde böyle söylememiz gerektiğini bize bildirmektedir. Bunu bize haber veren ayet şöyledir:

Hiçbir şey hakkında: "Ben bunu yarın mutlaka yapacağım" deme. Ancak: "Allah dilerse" (inşallah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret (an) ve de ki: "Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir. (Kehf Suresi, 23-24)

Bu gibi önemli konular hakkında şimdiye kadar fazla bir şey öğrenmemiş olabilirsiniz, ancak bu önemli değil. Çünkü, Allah´ı tanımak için başkalarının size bir şeyler anlatmasına gerek yok. Bunun için şöyle bir etrafınıza bakmanız ve biraz düşünmeniz yeterli.

Her yer Allah´ı ve O´nun sonsuz gücünü tanıtan güzelliklerle doludur. Sevimli beyaz tavşanı, yunusların gülen yüzlerini, kelebeklerin kanatlarındaki muhteşem renkleri ya da masmavi denizi, yemyeşil ormanları, renk renk çiçekleri ve bunlar gibi saymakla bitmeyecek kadar çok güzelliği bir düşünün. İşte bunların tümünü yaratan Allah´tır. Gördüğünüz tüm evreni, dünyayı, canlıları Allah yoktan var etmiştir. Bu nedenle yarattığı bu güzelliklere bakarak, Allah´ın yüceliğini görebilirsiniz.

Tabii, herşeyden önce kendi varlığımız Allah´ın varlığının bir delilidir. O zaman ilk önce kendi varlığımız ve Allah´ın bizi nasıl kusursuzca yarattığı hakkında düşünelim.


İnsanın varoluşu


Bir insanın nasıl var olduğunu hiç düşündünüz mü? Bu soruya karşılık "her insanın anne ve babası var" diyebilirsiniz. Ama bu yeterli bir cevap olmaz. Çünkü bu ilk anne babanın, yani ilk insanların nasıl meydana gelmiş olduğunu açıklamaz. Size, bu konu ile ilgili okulda veya çevrenizde belki bazı şeyler anlatılmış olabilir. Ama tüm bu anlatılanların içinde doğru olan tek cevap, insanı Allah´ın yaratmış olduğudur. İleride daha detaylı göreceğiz, ama şimdi özet olarak bilmeniz gereken bir şey var; ilk insan Hazreti Adem´dir. Allah diğer bütün insanları onun soyundan meydana getirmiştir.

Hz. Adem de aynı bizim gibi yürüyen, konuşan, Allah´a dua eden, ibadet eden bir insandı. Allah, ilk insan olarak onu ve sonra da eşini yarattı. Böylece onların çocukları tüm dünyaya yayıldılar.

Şunu hiç unutmayın: Allah yaratmak için sadece emir verir. Bir şeyin olması için yalnızca "OL" demesi yeterlidir. Bunun için hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Örneğin Allah, Hz. Adem´içamurdan yaratmıştır. Allah için herşey çok kolaydır.

Ancak unutmayın ki, dünyada Allah´ın varlığını inkar edenler de vardır. Bu kişiler, insanın nasıl var olduğu sorusuna başka cevaplar aramaya çalışmışlardır. Bunların amacı doğruyu, gerçeği aramak değildir. Sakın şaşırmayın ama bu tür insanların amacı, sadece ve sadece Allah´ın varlığını kabul etmemek ve O´nun isteklerinden kaçmaktır. Ancak bu gibi insanların herşeyi Allah´ın yarattığını kabul etmemesiyle gerçek değişmez. Onlar ne kadar reddetseler de herşeyi olduğu gibi bu kişileri de Allah yaratmıştır.

Bu neye benzer biliyor musunuz, bir örnekle anlatalım:


Çizgi film karesindeki bu çocuk "beni oluşturan çizgiler tesadüfen mürekkebin kağıda dökülmesi sonucu oluştu" dese, bunun bir ressam tarafından çizildiğini bildiğimiz için bu söz bize çok komik gelir. Kendisini Allah´ın yarattığını kabul etmeyen insan da, aynı bu çizgi film kahramanı gibi komik duruma düşer.

Bir çizgi film kahramanı düşünün. Çok becerikli, kuvvetli, birçok zor işi yapabiliyor. Şimdi bu çizgi kahraman, film sırasında size şöyle dese:

"Ben kendi başıma varım. Beni kimse çizmedi. Beni oluşturan çizgiler zaten hep vardı. Vücudumun şekli, renklerim, gözlerim, kollarım, görmem, konuşmam, herşeyim bana ait. Kendi kendine oldular. Onları bir ressam çizmedi ve boyamadı. Bana hareket kabiliyetini hiç kimse vermedi. Seyrettiğiniz bütün özelliklerimin hiçbir planlayanı, tasarlayanı, şekil vereni, düzenleyeni yok."

Acaba bu çizgi kahramanın size böyle seslenmesi kafanızı karıştırır mı? Hiç söylediklerinin doğru olabileceğini düşünür müsünüz? Tabii ki hayır. O kahramana sorabilseniz ve size cevap verebilse, mesela şöyle sormaz mısınız:

"Sen böyle söylüyorsun ama bir kere senin çizgilerini çizen bir ressam var. Sen kendinin nasıl çizildiğini, renklendirildiğini ve hareket ettiğini sanıyorsun?"

Çizgi kahraman size şöyle cevap verse:

"Beni oluşturan çizgiler mürekkebin kağıda dökülmesi sonucunda tesadüfen oluştu. Boyalar da aynı şekilde tesadüfen döküldü ve renklendirdi. Yani benim oluşmam için beni çizen, şekil veren birine ihtiyacım yok, tesadüfen meydana gelebilirim ben."

Herhalde bu söylenenleri ciddiye almazsınız. Böyle mükemmel çizgilerin, renklerin, hareketlerin, boyaların dökülmesi sonucu tesadüfen ortaya çıkamayacağını bilirsiniz. Çünkü şişe dökülünce sadece mürekkep ve boya lekesi olur. Güzel, düzgün çizgilerden oluşan bir resim ortaya çıkmaz. Anlamlı, konulu, işe yarar şeylerin ortaya çıkabilmesi için onu birinin düşünüp tasarlaması ve çizmesi gerekir. Bütün bunları anlamanız için o çizgi kahramanı çizeni ve boyayanı görmenize gerek yoktur. O kahramanın özelliklerinin, şeklinin, renklerinin, konuşma kabiliyetinin, yürüme, zıplama yeteneklerinin çizgi filmi hazırlayan kişi tarafından verildiğini anlarsınız.


Çizgi filmlerdeki kahramanların tüm özelliklerinin, şekillerinin, renklerinin, yürüme, koşma, zıplama gibi yeteneklerinin çizgi filmi hazırlayan kişi tarafından oluşturulduğunu herkes bilir.

İşte bu verdiğimiz örnekten sonra şunu çok iyi düşünün: Kendisini Allah´ın yarattığını kabul etmeyen insan da, aynı bu örnekteki çizgi film kahramanı gibi yalancı durumuna düşer. Şimdi böyle bir kişinin bizimle konuştuğunu düşünelim. Tüm insanların ve kendinin varoluşunu bakın nasıl açıklamaya çalışır bu insan:

"Benim, annemin, babamın, onun babasının ve çok eski tarihlerde ilk anne ve babanın yani ilk insanın meydana gelmesi tamamen tesadüfen olmuştur. Bizim şeklimizi, gözümüzü, kulağımızı, bütün organlarımızı hep tesadüfler oluşturmuştur."


Yapay olarak üretilen gelişmiş robot organlar bile insanın kendi organlarının yanında çok kaba ve ilkel kalmaktadır. Allah insanı en ince detayına kadar mükemmel olarak yaratmıştır.
Kendisini Allah´ın yarattığını inkar eden bu insanın söyledikleri, çizgi kahramanın söylediklerine ne kadar da benziyor. Aradaki tek fark kahraman, kağıt üzerindeki çizgilerden ve boyalardan oluşmuştu. Bunu söyleyen ise hücrelerden oluşmuş canlı bir insan. Peki ne fark eder? Bunu söyleyen canlı insan, o çizgi insandan daha mükemmel ve daha çok organa sahip çok karmaşık bir makine gibi değil mi? Yani çizgi kahramanın tesadüfen meydana gelmesi imkansız ise, bu insanın tesadüfen oluşması bundan çok daha imkansız demektir. Şimdi bu insana soralım:

"Senin çok güzel ve kullanışlı bir vücudun var. Ellerin, eşyaları en mükemmel makinalardan bile daha hassas tutuyor, ayaklarınla koşabiliyorsun. Gözlerin en kaliteli kameralardan bile daha net görüyor. Kulakların en gelişmiş müzik setlerinden bile daha hışırtısız duyuyor. Ve bunun gibi daha pek çok organın senin haberin bile olmadan seni canlı tutuyor. Yaşamana sebep oluyor. Mesela kalbinin, böbreklerinin, karaciğerinin çalışmasını sen kontrol etmiyorsun. Ama onlar en mükemmel fabrikalardan bile daha kusursuz şekilde çalışıyorlar. Bütün bu organların benzerlerini fabrikalarda yapabilmek için yüzlerce bilim adamı mühendis çalışıyor, plan ve proje yapıyorlar. Yine de organların aynısını elde edemiyorlar. Yani sen çok mükemmelbir canlısın. Peki, şimdi bütün bunları nasıl açıklayacaksın? "Bunları Allah´ın yarattığını kabul etmeyen o insan şöyle diyecektir belki: "Ben de mükemmel bir vücuda ve organlara sahip olduğumuzu biliyorum. Ama ben şuna inanıyorum: Cansız ve şuursuz atomlar tamamen tesadüfler sonucunda biraraya gelerek hücrelerimizi, organlarımızı ve bizi meydana getirmişlerdir."



Gözlerimiz en hassas kameradan daha iyi görüyor, kulaklarımız sesi en iyi hoparlör sisteminden daha net algılayabiliyor. Elbette ki vücudumuzdaki bu üstün özellikler kendiliğinden oluşmamıştır. Bunların hepsini, vücudumuzdaki tüm diğer mükemmel sistemler gibi Rabbimiz yaratmıştır.

Herhalde artık bu insanın akıl dışı ve gülünç şeyler söylediğini fark etmişsinizdir. Böyle iddialarda bulunan bir insanın yaşı ve mesleği ne olursa olsun, doğru düzgün düşünemediği ve yanlış şeyler iddia ettiği ortadadır. Ne kadar şaşırtıcı olsa da, çevrenizde böyle imkansız ve saçma şeylere inanan kişilere rastlayabilirsiniz.

En basit bir makinanın bile bir tasarlayanı varken, insan gibi mükemmel bir varlık elbette kendi kendine, tesadüfen oluşamaz. Kuşkusuz ilk insanı yaratan Allah´tır. Ve diğer insanların doğabilmesi için ilk insanın bedeninde gerekli olan sistemleri yaratan da Allah´tır. Allah bütün canlıların soylarının devamlı olmasını hücrelerine yerleştirdiği bir programa bağlamıştır. Biz de Allah´ın yarattığı bu programa göre oluştuk ve bu programda yazılanlar doğrultusunda büyümeye devam ediyoruz. Bu konuyla ilgili şimdi okuyacaklarınız hepimizin yaratıcısı olan Allah´ın sonsuz güç ve bilgi sahibi olduğunu biraz daha iyi anlamanızı sağlayacak.