- Ali İmran Suresinden

Adsense kodları


Ali İmran Suresinden

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafız_32
Thu 16 September 2010, 01:56 pm GMT +0200
Ali İmran Suresinden


Meali



“Ey iman eden kimseler, sebat gösteriniz, hem düşmanlarınızdan fazla sebat gösteriniz; daima muharebeye hazır bulununuz; bununla beraber, AİIahtan her zaman korkunuz ki, felah bulasınız.” [136].


Tefsiri



Bu âyeti celile ÂI-i îmran söresinin sonundadır (Isbîru) ve (Sabiru) emirlerinin ne olduğunu iyice anlıyabilmemiz için sabrın gerçek mahiyetini düşünmemiz icap ediyor.

İnsan için en büyük fazilet, sabırdır. Ahlâkî kuvvetlerin hiç biri bu pek değerli kuvvet ile boy ölçüşemez. Onun için Kitabullahta sabır kadar çok zikredilen sabır kadar sık emir olunan bir seciye daha yoktur. Sahabei kiram [137] (Radıyallahü anhüm)dan hiç birinin Surei Asrı okumadan arkadaşına veda etmediği malumdur. Bunun hikmeti de insanın hüsrandan yakayı kurtarabilmesi için Hakka, sabra dört el ile sarılmaktan başka çare olmadığını birbirine ihtar etmekti.

İyi amma sabır nedir? Biz müslümanlar sabır dediğimiz mukaddes kelimenin delâlet ettiğine sahip olmak şöyle dursun, manasına vakıf bile değiliz! Evet, sabır lafzı anıldığı gibi zihnimizi alçaklığa, düşkünlüğe yakm bir mefhum kaplar. Bize göre mutlak surette (katlanmak) demektir. Neye katlanmak? Her şeye... Daha doğrusu katlanılmıyacak şeylere! Meselâ: Zelil olmaya, hakaret görmeğe, döğülmeye, söğülmeğe; hulasa, insanlık şerefimizi lekeliyecek musibetlerin hepsine!..

Aman yarabbi! Kur´an-ı Kerîm ne söylüyor, biz ne anlıyoruz! Sabır katlanmak değil göğüs germek demektir. Neye göğüs germek? Evet, sonunda katlanılmıyacak acılara katlanmak iztirarına [138] mahkûm olmamak için, önceden her türlü güçlüğe, her türlü zahmete mertcesine, insancasma göğüs germek.

Allah yolunda, hak yolunda, din uğrunda, millet uğrunda rahatını, uykusunu, malını, canını feda edivermek yok mu? İşte sabır budur. Yoksa, bu fedakârlıkların semtine yaklaşmıyarak miskin miskin oturmak; sonra da hissesine düşecek rezilliği (Kader böyle imiş! tahammül etmeli.) diye hazma çalışmak hiç bir zaman sabır ile izah edilemez [139].

Ne hacet! Zimahşeri gibi müfessirlerin büyükleri sabra: tekâlifi diniyeyi [140] hakkiyle eda etmek manasını veriyorlar. Öyleya, teklif külfei; maddesinden geldiği için dinin bütün tekâlifi ufak, büyük birer fedakârlık ihtiyarım istihzam eder. Lakin bir kerre, o fedakârlığın kabulü yüzünden elde edilecek saadeti; bir kerre de terki dolayısiyle baş gösterecek felaketi düşünmeli!

Islâmm en birinci teklifi ilim değil midir? Pek âlâ! ilim tahsili için az fedakârlık, yani az sabır mı ister! Lakin evvelâ ilmin, gerek bugünkü hayatı fanide temin eylediği menfaatleri, gerek yarınki ömrü cavidanide [141] vereceği mevkii düşünürsek; sonra, cehaletin hem dünyada, hem ukbada ne büyük bir hecalet, ne yaman bir rezalet olduğunu gözümüzün önüne getirsek: Dinin o teklifini mahzi külfet [142] olsa bile yine bin can ile kabul etmemiz lâzımgelmez mi?

İşte sabır demek ulumu nafıayı [143] tahsil için her türlü sıkıntıya tahammül etmek demektir; yoksa cehaletin sürükleyip getireceği pislik içinde boğulup gitmek değildir!..

Son zamanlarda müslümanliğı ya büsbütün ortadan kaldırmak, yahut ötesini beri ederek din namına bir şeyler yapmak istiyenler türedi. Biz bu adamların söylediklerini işittik; yazdıklarını okuduk. (Dini kaldırmalı!) diyenlerin dünyadan:

(Dinde teceddüt husule getirmeli) fikrini besliyenlerinde dinden alabildiğine gafil olduklarına iman ettik.

Evet ,bu adamlar milyonlarca halkın hissiyatına, harekâtına hakim olan ruhu ezelîyi görmiyecek kadar gaflet göstermeselerdi; dini kaldırmanın ne lüzumunu, ne de imkânım tasavvur edemezlerdi. Kezalik dinin hüviyeti hakikasına dair azıcık malûmat edinmiş olsalardı; dine yenilik sokmak şöyle dursun, onun en eski, yani en sahih şekline dönmek intiyacı nıübrimini [144] gözleriyle görürlerdi.

İşte onların bu gafleti, bu cehaleti de hep demindenberi anlatmak istediğimiz seciyei mübarekei sabrın yokluğundandır. Öyleya demek ki, bu adamlar ne milleti tetkik edecek, ne de dini anlıyacak kadar fedakârlık göstermemişler!

Bir zamandan beridir, dillerde (Karakter) sözü dolaşıp gidiyor. Azim, sebat, seciye, metanet gibi sözler ile tercüme edilen bu kelimenin tam mukabili sabırdır. Öyle ise artık bu ümmete Alman, İngiliz, Fransız milletlerinin ahlakiyle mütehallik [145] olmayı tavsiyeden vaz geçelim de ona maaliyi islâmiyeyi [146] öğretmeye çalışalım.

En büyük, en metin ahlâk, hakiki Müslümanlarda; en müeyyet desatiri ahlakiye [147] ise hakiki müslümanlıktadır. (Ve inneke Ieala hülûkin azim) [148] tarzındaki tekrimi llâhiyeye mazhar olan Resuli muhterem Efendimiz secayayi fazılanın [149] bir timsali fev-kelhayali idi. [150] O zatı akdes´in [151] mektebi terbiyetine yetişen eshabi kiramın da nasıl kâmil, nasıl mükemmel birer insan oldukları hepimizin malumudur. Bu hakikatlan yalnız bizim kitaplar yazmıyor; frenklerin oldukça insaflıları da itiraf ediyor; (Gündüzün bütün mal, mülkünü kapısına gelen muhtaçlara veren Hz. Muhammed (s.a.v.) akşama tek hurmadan başka yiyeceği kalmamıştı.

Onu da en son gelen fakire tasadduk ederek geceyi Ayşe (Rd.) \e birlikte aç olarak geçirdi.) diyorlar.

Mevzumuza dönelim: Âyeti celile bizi sabra davet ediyor; hem de düşmanlarımızın göstereceğine kat kat faik bir sabra davet ediyor. Biz şimdiye kadar Kur´andaki o emri ilâhîyi dinlemiş, muktezasınc hareket etmiş olsaydık, bu gün mazimizi hasretle yâd etmez, namusu dini, namusu milliyi düşmanın murdar ayaklarına çiğnetmezdik; işte (Rabitu: harbe hazır bulununuz), (Düşmanlarınıza karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayınız.) tarzındaki açık kati emirlere kulak vermediğimiz için bütün âlemi İslâm bir sahnei kital oldu.

Evet, kuvvet hazırlamak hayli fedakârlık ihtiyarına mütevakkıf idi, hâlâ da öyledir. Lâkin o kuvveti elde etmek için ne kadar külfetler, ne kadar zahmetler varsa biz hepsini iktiham edecek, [152] hepsine göğüs gerecek idik. Zira Kur´an-ı Kerîm´in emrettiği sabır işte o idi. Yoksa vatanı islâmın şu elim felaketi karşısında kulaklarımızı sarkıtıp oturmak değil! [153]

ceren
Mon 30 January 2017, 05:49 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri bu ayetleri okuyan ve kendine rehber edindiren kullardan eylesin inşallah.Rabbim razi olsun paylasimdan...

Bilal2009
Mon 30 January 2017, 10:14 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri sabır ve sebat gösteren kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun