- Ali B. Hüseyin (ra)'in Zühdü

Adsense kodları


Ali B. Hüseyin (ra)'in Zühdü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
derya
Thu 31 December 2009, 12:32 pm GMT +0200
Ali B. Hüseyin (ra)in Zühdü İle İlgili Haberler

920. Şeybe b. Nu´âme´nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ali b. Hüseyin (ra) cimrilikle itham edilirdi. Öldüğü vakit, onun Medi­ne´de yüz-ailenin geçimini sağladığı öğrenildi."

Cerîr bu hadis hakkında şöyle demiştir; "Hüseyin öldüğü va­kit, sırtında geceleri içinde fakirlere bir şeyler taşıdığı küfenin iz­lerini görmüşlerdir."

921. Süfyân b. Uyeyne´den Zührî´nin: "Ali b. Hüseyin´den daha üstün hiçbir Hâşimî görmedim" dediği rivayet edilmiştir.

922. Ebû´l-Minhâl et-Taî, Ali b. Hüseyin´in bir dilenciye sada­ka vermeden önce onu öpüp daha sonra sadakayı verdiğini söyle­miştir.

923. Fudayl b. Gazvân´dan Ali b. Hüseyin´in: "Kim katıla katı­la gülerse ilimden bir miktarını tükürüp atmış demektir" dediği rivayet edilmiştir.

924. Ebû´l-Minhâl et-Tâî, Ali b. Hüseyn´i eliyle fakire sadaka verirken gördüğünü söylemiştir.

925. Ali b. Hüseyin´den rivayet edildiğine göre, o sırtında ek­mek küfesi taşır ve: "Gece verilen sadaka Rab Teâlân'ın gazabını söndürür" dermiş.

926. Muhammed b. İshâk´ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Medine´de birtakım insanlar geçinip gidiyorlar. Fakat geçimleri­nin nereden karşılandığını bilmiyorlardı. Ali b. Hüseyin vefat edince, geceleri kendilerine gelen şeyi kaybettiler."

927. Mis´ar, Abdüla´lâ et-Teym'nin ona: "Kendisine ağlatma­yan bir ilim verilen kimse, faydası olmayan bir ilim elde etmiş de­mektir" dediğini nakletmiştir.

928. Yine Mis´âr, Abdüla´lâ et-Teym'nin secdede: "Ya Rabbi! Düşmanlarının nefretini artırdığı gibi Sana karşı haşyetimi artır. Ya Rabbi! Sana secde ettikten sonra yüzlerimizi cehennemde ka­vurma" diye dua ettiğini haber vermiştir.

929. Yahya b. Hânî´nin: "Şehid cennete kılıcını sıyırmış oldu­ğu halde girer" dediği rivayet edilmiştir.

930. Mansûr b. Zâzân´dan, keder ve hüznün günahları artıra cağı rivayet edilmiştir.

931. Muhammed b. Fudayl b. Gazvân babasından naklen şu­nu rivayet etmiştir: "Kürz´ün yanına kızı girmiş ve yanında içine ot doldurulmuş bir seccade olduğunu üzerine de boylu boyunca bir örtü serildiğini görmüş. Kürz gece ve gündüz Kur´ân´ı üç sefer okuyordu. Mihrabda da kendisim uyku bastığında yaslanacağı bir direk vardı."

932. İbn Şübrüme diyor ki: "Kürz ile bir yolculukta arkadaşlık ettim, temiz bir yer gördüğü zaman, hemen iner namaz kılardı."

933. Sa´îd b. Abdülaziz´den rivayet edildiğine göre o: "Ma´rûf b. Hânî´ye: ´Görüyorum ki dilin ALLAH´ın zikrinden bir an olsun ay­rılmıyor. Bir günde ne kadar teşbih ediyorsun?´ diye sordum. ´İki-yüz bin sefer. Ancak bazen sayıda hata edebiliyorum´ dedi."

934. Süfyân b. Uyeyne´nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Alim, hayrı serden ayırabilen kimse değildir. Esas alim, hayrı bi­lip ona tâbi olan şerri bilip ondan kaçınandır."

935. Abdulaziz b. Rufey´in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Mü´min Ölüp te ruhu semâya yükselince melekler şöyle derler: ´Bu kulu şeytandan kurtaran ALLAH ne yücedir, nasıl da onu kur­tardı.´"

936. Mansûr´un ALLAH Teâlânın: ´Dünyadaki nasibini de unut­ma´[54] âyeti hakkında: "(Nasibten maksad) dünya metâı değildir. Bilakis nasibin âhiretin için birşeyler takdim edebildiğin ömrün­dür" dediği rivayet edilmiştir.

937. Mücâhid´den ALLAH Teâlâ´nın: ´Nerede olursam olayım, o beni mübarek kıldı [55]âyetini yani, ´hayrı öğreten kıldı" olarak yo­rumladığı rivayet edilmiştir.

938. Evzâî´nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ubeyd b. Ebû Lubâbe´yi Kabe´yi tavaf ederken gördüm. Çok zayıftı. Ona: ´Nefsi­ne biraz acısan´ dedim. ´Mü´mine tahammül gerekir´ dedi."

939. Yûnus b. Meysere b. Halîs´in söylediğine göre: ALLAH´ın katında Levh-i mahfuz´da şöyle yazılıymış: "Ben, kendisinden baş­ka hiçbir ilah olmayan ALLAH´ım. Ben Rahmânürrahlm´im. Rah­met eder, kendisinden rahmet dilenirim. Rahmetim gazabımı, ba­ğışlamam, cezalandırmamı geçti. Üçyüz otuz tane şeriattan birini yerine getireni cennete koymaya izin verdim."

940. Ebû Affân, Yezîd b. Temîm´in şöyle dediğine şahit oldu­ğunu haber veriyor: "Kur´ân´ın ve ölümün ikaz edemediğini, gözü­nün önünde dağların birbirine girmesi de ikaz edemez."

941. Ebû Zür´a´nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Süleyman, veliahd olan oğlu Eyyûb´a, kızını istemek için Hânî b. Külsüm´e dünür olmuştur. Hânî, evlendirmeye yanaşmamış ve ehline döne­rek amcasının oğlunu çağırtmış ve onunla evlendirmiştir. Bunun üzerine Süleyman: ´Eğer biz dünya adamı olsaydık evlendirirdik´ demiştir."

942. Amr b. Ebû Seleme, Sa´îd b. Abdülaziz´in şöyle dediğini duyduğunu haber vermektedir: "Rüya dışında, Hûrü´l-´în´i ayan beyan gören Ebû Mahreme´den başka hiçbir kimseyi bilmiyoruz. O birgün ihtiyacı için çadıra girdi. Ve evin tavanında ve sedirin üzerinde huriler gördü. Görür görmez, yüzünü çevirdi. Bunun üzerine Huri: ´Ey Ebû Mahreme, ben senin eşinim, şu da falan kimsenin eşidir´ dedi. Hemen arkadaşlarının yanına döndü ve durumu onla­ra haber verdi. Hepsi vasiyetlerini yazdılar. Ve vasiyetini yazan herkes şehid düştü."

943. Evzâî´nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Şam´da İbn Ebû Zekeriyya´dan daha faziletli birisi yaşamamıştır. O: ´Dilimi, doğrultuncaya kadar, yirmi sene onu tedavi ettim´ demiştir."

944. Halid b. Umeyr´in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Utbe b. Gazvân bir hutbe irad etti ve ALLAH´a hamd ettikten sonra şöyle dedi: ´Kuşkusuz dünyanın sonu vardır ve çok çabuk geçer. Ondan geriye kalan, sizden birinin içip de kabın dibinde bıraktığı miktar ne ise işte kadar bir zamandır. Sizler, sonsuz bir âleme intikal edeceksiniz. Oraya hazırladığınız en hayırlı şeylerle intikal edin. Duyduğuma göre bir kaya cehennemin kıyısından bırakılınca, di­bine ancak yetmiş senede erişir. ALLAH´a yemin ederim ki, işte o ce­hennem doldurulacaktır. Şaşırdınız mı? Bana anlatıldığına göre cennetin iki yakasının arası kırk yıllık bir mesafedir. Ona öyle bir gün gelecek ki tıklım tıklım dolacaktır. Ben hatırlıyorum. Resûlullah´la (sav) beraber tam yedi kişiydik, yanımızda, ağaç yaprakla­rından başka hiçbir yiyeceğimiz yoktu. Öyle ki bu yüzden, damak­larımız yara oldu. Ben bir elbise kapmıştım. Onu ikiye böldüm, bir kısmını ben bir kısmını da Sa´d izar edindi. Bugün içimizden sağ olanların herbiri bir şehire emir oldu. Ben kendi gözümde büyük, ALLAH´ın katında küçük olmaktan ALLAH´a sığınırım. Nübüvvetlerin hepsi neticede mülke dönüştü. Sizler, bizden sonra birtakım idare­cilerle mübtela olup, deneneceksiniz."´
[/color][/b]