sidretül münteha
Thu 17 March 2011, 04:31 pm GMT +0200
4- AİLE VE MAHREMİYET
1- Evlilikte Denklik (Kefaet)
1- Evlilikte Denklik (Kefaet)
Soru: Evlenecek eşler arasındaki kefâetin (denkliğin) bulunup bulunmadığına kim karar verecektir? Aynı fakülteden mezun iki genç ailelerinin ekonomik güçlerinin farklılığı yüzünden evlenemeyecek mi?
Cevap: Aile huzurunu teminde çok büyük hikmetler içeren denklik, İslâm'da sadece kadından yana ve onun ve ailesinin onurunu korumayı hedefleyen bir müessesedir. Nikâhın sahih olmasının değil geçerli olmasının şartıdır. Yani denklik bulunmasa da nikah sahihtir. Ancak kadının velisinin onayına bağlıdır. Buna göre; nesep, dindarlık ve takva, meslek, hürriyet ve servet konularında kendisinden daha aşağı itibar edilen bir erkeğe nikahlanan kadının velileri, denksizliği bahane ederek evliliğe mani olabilirler. Kabul ederlerse sahih olan bu nikah yürür ve artık vazgeçme hakları olmaz. Denksizliğe bir İslâm ülkesinde kız velisinin başvurusu ile mahkeme karar verir. Diğer yerlerde bunu "Eminül-kavm" yani inananların güvendiği ehli ilim belirler. Ancak bunun bir bağlayıcılığı olmaz. Bu yüzden günümüzde imam Serahsinin tercihiyle, dengini bulmadan nikah yaptıran kadının nikahını velileri –istemiyorlarsa- hepten geçersiz saymaları ve kabul etmemeleri uygun olur. Buna göre dini bütün ve kapalı bir bayan, namazsız-nivazsız birisine, toplumda cazip, itibar edilen bir meslek erbabının kızı, bayağı sayılan bir meslek erbabına, zengin bir aile kızı, kendisinin nafakasını dahi teminden aciz bir erkeğe sırf kendi isteğiyle varması ve meselâ dinî nikah yaptırmaları halinde velilerin bu nikahı hiç hesaba katmamaları mümkündür ve doğru olandır. Nesep ve hürriyet şartı ülkemiz için artık geçerli değildir. Yalnız bu müessesenin iyi anlaşılmaması halinde başkalarınca istismar edilmesi mümkündür. Onun için şu noktaların tekrar hatırlatılmasında yarar vardır:
1- Denkliğin bulunmaması nikahın sıhhatine mani değildir. Binanaleyh, kız da velileri de istiyorlarsa kadın istediği ile evlenebilir.
2- Denklik müessesesi kadın lehine bir sonucu hedefler. Çünkü genellikle kadın ve onun velileri daha aşağı itibar edilen birisine eş ya da hısım olmayı kendilerine yediremezler ve böyle bir şeyin olması halinde kadın erkeği küçümseyici ve hukukunu tanımaz bir tavır alır, huzur ortamı olması gereken aile, Cehenhem'e dönüşür, boşanmalar ve yıkımlar olur.
3- Meşru olan her türlü işin adisi ve şereflisi olmaz. Şeref, insanlara ve Hakk'a hizmetle ölçülür. İbadet'du'ygusu ile sokağı süpüren bir çöpçü şerefli, istediği parayı veremeyen hastasını ameliyat etmeyip ölüme terkeden doktor ise şerefsizdir. Ancak halkın genel kabullenişinin bu müessese için etkisi vardır. Bu yüzden sırf öyle itibar edildiği için hesaba katılması aklın gereğidir.
4- Günümüzde velilerinin kabulü olmadan kendi kendisini evlendiren kadının velileri, güvenilir bir ehli ilimden onun dengine gitmediğini tesbit ettirmeleri halinde kendi başına yaptırdığı dini nikahı geçersiz sayar ve kızlarını geri alabilirler. Ancak denksizlik sözkonusu olmaması halinde kendi rızası ile evlenen bir kadının nikahını geçersiz saymak kimsenin elinde değildir. Böyle bir durumda velilerin kızlarını almaları, erkeğin de boşamıyorum demesi halinde kadının bir başkası ile evlenmesi -Hanefi mezhebine göre- gayr-i meşru olur ve zinayı sonuç verir. [414]
[414] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 173-175.