meryem
Fri 11 February 2011, 06:14 pm GMT +0200
Ahraca (Çıkardı) Fiili
"Hare" (çıkmak), "ihrâc" (çıkarmak) hem kullar için hem Allah için kullanılan fiillerdendir. Bilhassa "ihrâc" Kur'ân'da Allah'ın fiilleri hakkında geçer. Râgıb, "İhrâc'm Allah Teâlanın fi'illerin-den olan tekvin konusunda da kullanılabileceğini söyler ve şu örnekleri verir: "Allah sizi annelerinizin karnından çıkardığı (yuhricukum) zaman hiçbir şey bilmiyordunuz..." (Nahî, 16/78) Ayrıca {En'am, 9/99; Secde, 32/27) âyetlerini zikreder.
Tahric ise ekseriya ilimler ve san'atlar hakında kullanılır [270]. Lügat mânâsı malum olan bu fiil Allah'a nisbet edilince yaratma kavramı kazanmaktadır.
Yaratma mefhumu ile ilgili olarak ilk defa 8. sırada yer alan el-A'lâ sûresinde geçer.
"O (Rab) ki otlağı çıkardı" [271]. Yine bitkilerin çıkarılması (bitirilmesi, yaratılması) hakkında; çıkardı, çıkarır, çıkar, çıkardık, çıkarırız anlamında şu âyetlere de bakmalıdır[272].
İkinci olarak 34. sırada yer alan el-Kâf sûresinde geçer:
"O gün insanlar o çağrıyı gerçek olarak duyarlar. İşte bu, (dirilip) çıkış günüdür" [273]. Bu âyet-i kerîme de diriliş hakkındadır. Aynı konuda şu âyetleri de hatırlatalım [274]. Bunlar: çıkarsınız, çıkarlar, çıkarılırsınız, çıkarırsın, çıkarırız, çıkarır, şeklinde geçerler. Yine aynı konuda müşriklerin ba'su ba'de'l-mevt'e inanmayışlarını nakleden şu âyetlerde geçer: [275]
Üçüncü olarak 41. sırada bulunan Yâsîn sûresinde şu mealde geçer:
"Ölü toprak, onlar için bir âyettir (ölüleri nasıl dirilteceğimize işarettir): Biz onu dirilttik, ondan taneler çıkardık da ondan yiyorlar" [276]. Kur'ân'da öldükten sonra diriltme için yeryüzünün bahar mevsiminde, yağmurla yeşillenip canlandırılması, misal getirilir. Bu tema Kur'ân'da çokça geçer. Bunlardan başka suyu çıkarma konusunda şu âyetler de dikkatimizi çekiyor:
Allah kayadan su çıkarır [277] buluttan su çıkarır [278], ve denizlerden süs eşyaları çıkarma [279] konusundaki âyetler. Kuşluk vaktini, sabah aydınlığını çıkarır [280], Dâbbetu'l-ard'ı çıkarır (yaratır) [281]
Şu âyet-i kerîmeler genel anlamda canlıları yaratma kavramını ifade etmektedirler:
"Taneyi ve çekirdeği yaran Allah'tır. O ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarır, işte Allah budur. O halde nasıl (O'na inanmaktan) çevriliyorsunuz?" [282] âyeti de aynı mânâdadır.
Şu âyetlerde bu fiilin insanın yaratılması konusunda ne kadar açık oldukları görülüyor:
"...Dilediğimiz belirtilmiş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz, sonra sizi bir bebek olarak çıkarıyoruz..." [283] "Allah sizi annelerinizin karamdan çıkardığı zaman hiçbir şey bilmiyordunuz, size işitme (duygusu), gözler ve gönüller verdi ki, şükredesiniz" [284].
"O'dur ki (önce) size topraktan, sonra nutfe (sperma)dan, sonra kan pıhtısından yarattı. Sonra sizi çocuk olarak (annelerinizin karnından) çıkarıyor..." [285].
Bu kökten fiil çok geçmiş olmakla beraber isim ve sıfat şekli çok geçmemektedir. Sülasîden mastar şekli huruç (çıkış) beş defa geçmiş olmasına mukabil ancak iki tanesi -tesbitimizde yanılmıyorsak- yaratma ile ilgilidir. Her iki âyet de el-Kâf suresinde geçer. "Kullara rızık olması için. Ve o su ile ölü bir memlekete can verdik, işte çıkış da böyledir. (Nasıl ölen toprak canlanıyor. Ağaçlara taze bir hayat geliyor, bitkiler yerden çıkıyor, siz de kabirlerden öyle taze can bulup çıkacaksınız.)" [286]. Yani ikinci yaratılışla yaratılacak, diriltileceksiniz, demektir.
Aynı kökten if'âl babından ihraç (çıkarmak) mastarı, 6 defe geçmesine mukabil, ancak birisi yaratma ile [287]alâkalıdır. Bir sıfat olan "Muhric" üç defa geçmektedir. Bunların üçü de Allah'ı vasfeder. Ancak bir tanesi yaratma kavramı ile ilgilidir [288]. İkisi tenvinli, birisi izafet halindedir. İf'âl babından ism-i mef'ul şeklindeki "muhrac" bir defa, dört defa da cemi olarak geçmesine mukabil, bunlardan birisi yaratma ile alâkalıdır.
Allah'ın ölüleri diriltmesi (ba's) yaratmadır. Ölüm dahi bir yaratma olduğuna göre, ölüleri diriltmek, elbette önemli bir nevi yaratmadır. Bu mefhum, görüldüğü gibi, birçok âyetlerde bitkilerin yerden çıkarılmasına teşbih edilerek ifade edilmiştir. [289]
[270] Muf.,s. 145.
[271] A'la: 87/4
[272] Mü'minûn, 23/20; Fussilet, 41/47; A'râf, 7/58; Bakara, 2/22, 61, 267; A'râf, 7/32; İbrahim, 14/32; Fetih, 48/29; Nâziât, 79/29, 31; Lokman, 87/4, Nisa, 4/6, En'am, 6/99; Ar’âf, 7/57; Tâhâ, 20/53, 55; Fâtır, 35/27; Secde, 32/27; Nebe, 78/15; Neml, 27/25; Rûm, 30/19; Zümer, 39/21.
[273] Kaf: 50, 42
[274] Rum: 30/19, 25; Kamer, 54/7; Haşr, 59/12; Ar’âf, 7/25, 57; Şûra, 43/11; Âl-i İmrân, 3/27; Tahâ, 20/55; Nûh, 71/18; Kaf, 50/11
[275] Meryem: 19/66; Ahkâf, 46/17.
[276] Yasin: 36/33.
[277] Bakara: 2/74
[278] Nûr: 24/43; Rûm, 30/48
[279] Rahman: 55/22; Nahl, 16/14; Fâtır, 35/12
[280] Nâziât: 79/29
[281] Neml: 27,82.
[282] En'am: 6/95 Yûnus, 10/31
[283] Hacc: 22/5.
[284] Nahl: 16/78
[285] Mü'min: 40/67
[286] Kâf: 50/11, 42
[287] Nuh: 71/18
[288] En'am: 6/95
[289] Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim’de Yaratma Kavramı, İnsan Yayınları: 55-57.