- Afgani Ve Reşid Rıza Hareketi

Adsense kodları


Afgani Ve Reşid Rıza Hareketi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
seymanur K
Thu 22 September 2011, 04:47 pm GMT +0200
Afgani ve Reşid Rıza Hareketi (1860-1920)


1839 yılında Afganistan'da doğan ve son yüzyılın ön­de gelen alimlerinden olan Cemaleddin Afgani, öğrenimi­ni Afganistan, İran ve Hindistan'da yaptı. Afgani'nin ha­yatının en önemli devresi, Mısır Ezher'de müderrislik yaptığı dönemdir. Her zaman olduğu gibi bu dönemde de İngiliz-emperyalizmi her tarafı kasıp kavuruyordu. Bu ne­denle Afgani, Üniversite kürsüsünde olsun, halkın arasın­da olsun; İslam aleminin siyasi hürriyetinin Avrupa emperyalizminin tehdidi karşısında muhafaza edilebilmesi, güçlü bir lider önderliğinde birleşip mücadele etmekle mümkündür', diyordu. Bu da yine fikirlerin anlaşılması ve çağdaş düşünce paralelinde yürütülmesiyle mümkündü. Konferans! arında İslam'ın geçmişteki parlak üstünlüğü, insanlara getirdiği refah ve mutluluktan bahsederek batı kültürüne karşı İslam'ın üstünlüğünü savunuyordu. Bu gayretli çalışmalarını Ezher'de sürdürürken işgalci İngilizleri oldukça rahatsız etmişti, İngilizler mevcut kukla hükümetten/Tevfık Paşa'dan Afgani'nin Mısır'dan uzak­laştırılmasını istediler. Böylece Afgani, Mısır'dan Hindistan'a geçmek zorunda kaldı. Afgani, Hindistan'da 'Mad­decilere Cevap' adlı bir kitap yazarak mevcut rejimi İngi­lizlerle işbirliği yapmakla suçlamış ve neticede buradan da sürgün edilerek soluğu Paris'te almıştı.

Afgani'nin, Ezher kürsüsünde iken kendisine mürit olarak yetiştirdiği Muhammed Abduh, zamanla milliyetçi Arap hareketine sempati beslemiş, 1833'te Mısır'dan ayrı­larak Paris'te üstadı Afgani'ye katılmıştı. Burada Afgani ve müridi Abduh elele vererek, bütün müslümanları Av­rupa tahakkümüne karşı güç birliğine çağırdı ve çalışma­larını 'El-Ürvetül Vuska' adlı dergiyi çıkarmakla sürdür­dü. Derginin sesi İslam dünyasında duyulur duyulmaz ve yankıları işlerlik kazanır kazanmaz İngilizlerin baskıları sonucu hemen kapatıldı. Afgani daha sonra Rusya, Münih ve İstanbul'da kaldı. 1897'de İstanbul'da öldü.

Afgani hiç bir ön yargı veya bir takım hesaplar peşin­de değildi. O, sadece kendisini ümmetin hayrına adamıştı. Bütün hayatım iç ve dış tehlikelere, ahlaki çöküntüye, ya­bancıların şigaline, emperyalizme karşı direnişe adeta vakfetmişti. Bunun için Afgani, reformist ve modemist olarak tanıtılmış olabilir. Ama o günün Avrupasının, İs­lam dünyasındaki işgal ve sömürülerinde ve bu sömürüle­rini ilim ve teknik adına yaptıkları, beri taraftan halkın ilerleme ve terakkiye kin beslemesi, tekke ve zaviyelere kapanıp bid'at ve hurafelerle uğraşması, molla geçinen bir takım insanların da saray çevresinde kümelenip, cihad ve tebliği terketmeleri düşünülürse herhalde Afgani ve mü­ritlerine hak verilecektir.

Temelde Afgani'nin izlediği çizgi, İmam Ebu Hanife ve İbni Teymiye'nin izlediği çizginin benzeriydi. Evet, halk ne zaman İslam'ın cihad melkuresini bir yana bıra­kıp, bid'at ve hurafelerle iştigal etmeye başlamışsa, alternatif olarak karşılarında böyle mücahid ve alimleri gör­müştü. Bu alim ve mücahidlerin verdiği mücadele, hem halkı bid'at ve sapıklıklardan kurtarıp İslam'ın özüne çek­mek, hem de dıştan gelen emperyalizm gibi akımları durdurmak olmuştu. İşte ne zaman ki böylesine sağlıklı mü­cadeleden halk rahatsız olmuş, o zaman veryansına başla­mıştır. Bu nedenle tarihi, hiç bir ön yargıyla okumamak gerekir ki doğruları elde edebilelim.

Afgani'nin hareketine bağlı olarak Muhammed Reşid Rıza'nın mücadelesini müşahade ediyoruz. Reşit Rıza, 1856 Suriye doğumludur. Öğrenimini Suriye ve Trab­lus'ta yaptı. Özellikle Gazali'nin 'İhya'sından etkilenmiş­tir. Sonra Afgani ve Abduh'un çıkarmış oludğu 'El-Urvetul Vuska' adlı dergi siyasi alanda onu çok etkilemiştir. Dergiden Afgani'yi tanıyınca hemen kalkıp İstanbul'a git­miş, Avrupa emperyalizmine karşı İslam birliği konusun­da Afgani ile birlikte çalışmalara girişmiştir. Ancak za­manla Afgani ölünce, İstanbul'u terkederek Abduh'un ya­nına gitmek üzere Mısır'a yerleşti. Bundan sonra artık Abduh'a öğrencilik yapan Reşid Rıza, 1905 yılında Ab­duh'un ölümüne kadar Mısır'da başarılı çalışmalarda bu­lunmuştur.

Reşid Rıza, Urvetul Vuska kapandıktan sonra bu'der­gi ile aynı fikirleri paylaşan 'El-Menar/Deniz Feneri' adlı dergiyi çıkarttı. Ve yayın hayatına bununla başladı. Reşit Rıza'nın hayatının sonuna kadar dergi çıkmaya devam etmiş, ölümünün akabinde İhvan'ın lideri Hasan el-Benna, dergiyi devralmış ve devam ettirmiştir. Hasan el-Benna Reşit Rıza'nın talebesi olduğundan, dergiyi aynı doğrul­tuda devam ettirmiştir.

Reşit Rıza, hocaları Afgani ve Abduh gibi, İslam'ın batıl lü'kadlardan, sufilerin eseri olan bazı etkilerden arındırılması, İslam eğitiminin çağdaş düzeye getirilmesi ve çağdaş düşünce ışığında tefsir edilmesi, İslam'ın Avrupa ve Hıristiyan dünyasının etkisinden muhafaza edilmesi konularına ağırlık veriyordu. Ancak Reşid Rıza'nın önemle üzerinde durduğu husus Avrupa ve Hıristiyan dünyasının etkisinden İslam'ı muhafaza etmekti. Reşit Rı­za, hocası Abduh'u da zaman zaman Mısır milliyetçiliği ve hadise önem vermemesinden dolayı eleştirmiştir. Abduh'a göre, çağdaş rasyonalizm ışığında yapılacak Kur'an tefsiri yeterliydi. İşte Reşid Rıza, bunu yeterli görmeyip, Abduh'u eleştirmiş ve İslam'ın ancak Kur'an ve Sünnetle anlaşılabilirliğini iddia etmiş ve ispatlamıştır.

Hülasa, Reşit Rıza'ya göre, bütün milliyetçilik akım­ları ümmeti parçalamak için kasıtlı olarak sokulmuş nifak tohumlandır. Bu ırkçı ve milliyetçi akım en az dış güçler kadar ümmet için tehlikelidir. Reşit Rıza bu akımların tehlikesini ve İslam'a vereceği zaran en açık bir şekilde görüp tedbir alanlardan biridir. Afgani-Reşid Rıza hare­keti, İslam dünyasında çağın değişen ihtiyaçlarına cevap olmuş, bu açıdan tefsirleri hayata ışık tutmuştur. [206]


[206] Beşir İslamoğlu, İslami Hareketin Tarihi Seyri, Denge Yayınları, İstanbul, 1993: 237-240.