sidretül münteha
Wed 8 June 2011, 02:53 pm GMT +0200
Adem (As)'İn Zuhdu İle İlgili Haberler
255. Selmân-ı Fârisî'den (ra) şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Allah (cc) Adem'i (as) yarattığı vakit ona 'Bir şey var ki, yalnızca bana aittir. Birşey vardır ki, o da yalnız sana hastır. Bir başka şey de vardır ki, o ikimizin arasında ortaktır. Bana ait olan, senin Bana perestiş edip, başkasını Bana ortak koşmamandır. Sana ait olan ise, amelinin karşılığını sana vermemdir. Ben bağışlarım, ben çok bağışlayan ve çok merhamet edenim. İkimizin arasında ortak olana gelince, senden dua ve niyaz etmek, benden ise duana icabet edip, istediğini vermektir' demiştir."
256. Bekr diyor ki: "Adem'e (as) zürriyeti gösterildiği vakit, bakmış ki bir kısmı diğerine üstün kılınmış. Hemen: 'Yâ Rabbi! Hepsini eşit kılsaydin?' demiş. Cenab-ı Hak da, '(Ben böylece) insanların bana şükretmelerini arzuladım' buyurmuştur."
257. İbrahim en-Nehaî diyor ki: "Allah'a şükretmek, yemek yediğin vakit Besmele ile başlaman, bitirdiğin vakit de O'na hamd etmendir."
258. Alkame b. Mersed'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Eğer bütün yeryüzü halkı, hepsi ağlayacak olsalar, (onların göz yaşları) Dâvud (as)'un işlediği hatadan dolayı döktüğü gözyaşlarına müsavi olamaz. Eğer bütün yeryüzü halkının gözyaşı ile Davud'un gözyaşları, birleştirilse (yine de) Âdem'in (as) cennetten çıkarıldığı zaman döktüğü gözyaşlarına müsavi olamaz."
259. Hasan diyor ki: "Âdem (as) cennette gündüz saatlerinden bir saat kalmıştır ki, bu dünya günleri hesabı ile yüz otuz seneye tekabül eder."
260. Ma'bed el-Cühenî diyor ki: "Adem'i (as) (yasak) ağaçtan yemeye, cimrilikten başka birşey sevk etmemiştir."
261. Saîd b. Cübeyr diyor ki: "Âdem (as) cennette öğle ile ikindi arası kadar bir vakit kalmıştır."
262. Hasan diyor ki: "Âdem (as) ma'lûm hatayı işlemeden önce ecelini daima gözünün önünde tutar, emelini ise sırtının arkasına atardı (uzun emeller taşımazdı.) Hata ettikten sonra ise emelini gözünün önüne dikmiş, ecelini sırtının arkasına atmıştır. (Artık hatırlamaz olmuştur)."
263. Şuayb el-Cübbâî'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Allah Teâlâ'nın Âdem (as) ile eşi Havva'ya (ra) yaklaşmalarını men ettiği ağaç, buğdaya benzemekteydi, adı ise 'ed-dea* idi. O vakit elbiseleri ise nurdandı."
264. Enes b. Mâlik (ra) Resûlullah (sav)'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Allah Tebâreke ve Teâlâ, Adem (as)'e şeklini verince onu (bir müddet) bıraktı. İblis ona bakmaya ve etrafını dolaşmaya başladı. İçinin boş olduğunu görünce, 'Ele avuca sığmaz bir yaratık buldum.[189]
265. Ubey b. Ka'b, Resûlullah (as)'tan şöyle bir rivayette bulunmuştur: 'Adem (as) sık saçlı, uzun bir adamdı. Adeta uzun bir hurma ağacı gibiydi. Kendisine yasaklanan fiili yapınca avret mahalli açılıverdi. Daha önceleri hiç görmemişti. Hemen koşarak kaçmaya başladı. Cennet ağaçlarından bir ağaç kafasından tutuverdi. Adem (as) ona 'Bırak beni!' dedi. Ağaç 'Seni bırakmam!' cevabını verdi. Rabbi ona nida ederek, 'Ne zamana kadar kaçacaksın?' dedi. O Tâ Rabbi, senden haya etmeyeyim mi?' dedi. Rabbi 'Mü'min işlediği günahtan dolayı Azız ve Celîl olan Rabbinden haya eder. Sonra Allah'a hamd ederek işlediği günahtan kurtuluşun nasıl olacağını bilir. Bilir ki, kurtuluş Allah Teâlâ'ya tevbe ve bağışlanma dilemesidir'[190] dedi."
[189] Müsned 3/229.
[190] Ibnü'l-Mübarek, ez-Zühd s.45.