- Adalet (Kul Hakkını Korumak)

Adsense kodları


Adalet (Kul Hakkını Korumak)

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Thu 15 July 2010, 03:57 pm GMT +0200
2. Adalet (Kul Hakkını Korumak)
 

 Yüce Allah'ın kuşatıcı rahmetinin sınırları içine gire­bilmenin ikinci şartı adaleti gözetmek, insanlara haklarını vermektir. Bu husus Kur'ân'ın temel emirlerinden biri, belki de Tevhîd'den hemen sonra gelenidir.

Kelime olarak adalet "adi" kökünden gelir. Anlamı ise eş yapma, dengeyi kurma demektir. Terim olarak ise adalet "bir şeyi yerine koymak" demektir. Toplumsal ilişkiler söz konusu olduğunda bu terim haklı olana hakkını vermek anla­mına gelir. Kur'ân'da ele almış şeklini biraz daha açacak o-lursak, düzen, denge, eşitlik, doğruluk, hakikate uygun hüküm verme, tarafsızlık anlamlarında kullanılmış olduğu söylene­bilir. Bu içerik ile adalet bireysel ve. toplumsal yaşantıda doğ­ruluk, eşitlik ve haklılık ilkesini benimsemek, bunlara uygun yaşamak, dirlik ve düzeni bunların üzerine kurmak demektir.

Kur'ân, adaletli olmayı 27 âyetin konusu yapmış, onu tamamlayan bir kavram olarak ele aldığı doğruluğu da sıdk kelimesi ve türevleriyle 76, istikamet kelimesiyle 47 âyette konu etmiştir. [209] Kur'ân'ın doğrudan doğruluk ve adaleti emret­tiği örnekler olarak şu âyetler sıralanabilir.

"Emrolunduğun gibi dosdoğru ol."  [210]

"Muhakkak ki  Allah  adaleti emreder." [211]

"Söz söylediğiniz zaman adaletli olun. Velev ki yakın­larınız bile olsa. " [212]

"Ey îmân edenler! Allah'tan korkun ve sözü doğru olarak söyleyin. (Böyle yaparsanız) Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı   bağışlar." [213]

"Ey îmân edenler! Allah için hakkı ayakta tutun. Ada­letle şahitlik eden kimseler olun.  Bir topluluğa  duyduğunuz kin sizi adaletten ayrılmaya itmesin. Bilakis adaletli olun. Butakvâya en uygun davranıştır. Allah ile olan ilişkilerinizi bozmaktan sakının Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmekte-d-ir/' [214]

İslâm'da her türlü emrin ve düşüncenin merkezinde insan vardır. Konulan bütün emir ve yasaklar onun mutluluğunu temin etmeye yöneliktir. Bu mutluluğun yolu olarak da takva ile Al­lah'la ilişkilerini düzenleyen insana, dosdoğru ve adaletli ol­makla da diğer insanlarla ilişkilerini düzenlemesini gösterir. Kur'ân'da gösterilen bu İlke Hz. Peygamberi kendi ifadesi ile "kocatmıştır." Bu işin zorluğuna kendisini örnek göstererek dik­kat çeken Hz. Peygamber gene Kur'ân'm ifadesi ile "Rabbinin kendisine  adaleti  emrettiğini" [215] ifade eder.

Kur'ân bu emri ile şüphesiz sağlıklı toplumların oluşma­sını ve ayakta kalmasını sağlar. Bu toplumlarda yaşamak, insanlar için büyük bir nimet, bir zevk, bir sanat haline dönüşür. Bu toplumlar, Kur'ân'da, filizim yarıp çıkan genç bir fidanın gittikçe güçlenerek gövdesinin kalınlaşması ve görkemle a-yakta durmasına benzetilir. Bu görünüşüyle dostlarda hayran­lık, düşmanlarda öfke uyandırır. Bu toplumu oluşturanları Al­lah mağfiret edecek ve onlara ecir verecektir. [216]

Kur'ân her yerinde ve her yaklaşımında temel ilke ola­rak vurguladığı adaleti gözetmenin çok İlginç ölçütlerini de

vermektedir. "Zerre miktarı", "hardal tanesi", "nefîrâ", "fetîlâ" gibi çok küçük ve ince ölçütler getirerek kul hakkı konusunda ne kadar ince elenip sık dokunulması gerektiğini gözler önüne sermiştir.

Toplumda adaleti kurmak ve zulmü kaldırmak için gel­miş Rahmet Peygamberi, haksızlığa hiç bir şekilde göz yum­mamış, ümmetine de haksızlığa düşmemelerini vurgulu bir şe­kilde öğütlemiştir. Bu hususu şu ifadelerle vurgulamıştır:

"Helâli talep, farz üstüne farzdır."

"Şehidin bütün günahları affolunur. Ancak kul borcu ha­riç. "

Hz. Peygamber, kul hakkına kendi şahsı açısından da özen göstermiş, vefatından hemen önce insanları toplamış ve onlardan şu sözlerle helâllik istemiştir:

"Ey insanlar! Bana karşı şikâyetleriniz olabilir. Eğer birinizin sırtına vıınnussam İşte sırtım, benim sırtımda kısas yapsın. Şayet birinize hakaret etmiş veya şerefine saîdırmış-$am, işte intikamım alabilmesi için şerefim. Eğer birinin malını ümışsam, işte malım. Kimse benden bir itiraz gelecek diye çekinmesin. Çünkü itiraz etmek âdetim değildir. Gerçek şu ki, benim yanımda sizin en değerliniz, hakkı varsa o isteğini elde eden veya ondan vazgeçendir. Böylece ben Rabbime kusursuz varabilme kurtuluşunu elde etmiş olacağım." [217]

Hz. Peygamber'in bu ifadesinden sonra, Ashâb'dan birisi  kalkmış ve Peygamber'den üç dirhem alacağı olduğunu söyle­yerek, bu parayı ondan tahsil etmiştir. [218]

Haklıya hakkını vermemenin dışında kalan her türlü kulluk borcu, rahmet kapsamı içindedir. İnsanın Yüce Yaratıcı ile ilişkilerinin bir bölümünü teşkil eden ibadetler de böyledir. Bunlardan yalnızca zekâtın hak ile olan bağlantısı onun ada­lete ilişkin yönünü teşkil eder. Kur'ân'ın ifadesi ile "Zenginle­rin mallarında açık ve gizli yoksullar için bir hak vardır." İşte bu hak zekâtı sadece ibadet olmaktan çıkarıp onu hem ibadet, hem de toplumsal yükümlülük konumuna getirmektedir. Zekâtın sadece ibadet olarak nitelendirilmesi kanaatimizce onun toplumsal hayatla alâkalı boyutunun gözden kaçırılma­sına sebep olmaktadır Toplumsal hayat ile bağlantısı olması bakımından, zekât diğer ibadetlerden farklıdır. O bir bakıma vergi gibi yapılması zorunlu bir görevdir. Bundan dolayı, diğer ibadetler gibi insanın isteklerine bırakılmamıştır. İnsanlar diğer ibadetleri yapmaları hususunda kendi iradelerine terkedilmişlerdir. Yapmayanlar bunun her türlü sonucuna kat­lanırlar. Bunlar üzerinde hukuken bir baskı kurmak yanlıştır. Fakat zekât bu mânâda insanın İstemesine bırakılmamıştır. Onun toplanması ve yerine dağıtılması için bir kurum ihdas edilmiştir. Kur'ân'da özel adı "Âmil" [219] olarak geçen bu kurum zekâtı bireysel bir İbadet konumundan çıkartıp toplumsal bîr konuma getirmenin gerekliliğini gösterir. [220] Hz. Peygamber Sakîf Kabilesi elçilerine namaz konusunda bir izin vermediği halde zekât ve cihat hususunda onlara müsaade etmiştir. İs­lâm'ın yayılma siyasetindeki yerinin önemi dolayısıyla Sakîf Kabilesine zekât konusunda tanınan bu ayrıcalık, büyük ihti­malle onlara askeri koruma ve kolluk hizmetlerinin yapılma­ması sebebiyledir. Zaten Taîf heyeti gidince bu yükümlülükle­rin İslâm'dan ayrı düşünülemeyeceğini bildirmiştir. [221]

Zekât dışında diğer ibadetler rahmet kapsamına girdiği halde zekâtını vermeyenin, adaletli gözetmediği ve toplum­daki yoksulların hakkını vermediği için rahmet kapsamının dışında bırakılması tehlikesi mevcuttur. [222]

yagmur_7-c
Tue 8 April 2014, 04:11 pm GMT +0200
selamunaleykum;
Rabbime sağınmak için ben
” Allahümme inni e-uzü bike min şerri ma alimtü ve min şerri malem a’lem.” okurum...
Rabbim kimseyi kul hakkıyla diğer tarafa göndermesin...

8c nazlı
Tue 31 March 2015, 04:00 pm GMT +0200
Hz. Peygamber, kul hakkına kendi şahsı açısından da özen göstermiş, vefatından hemen önce insanları toplamış ve onlardan  hellalik istemiştir.
kul hakkı yemek çok günahtır. kimse kul hakkı yemekten ahirette sınanmasın
kul hakkı yediğinden hellalik istesin...

Tuğçe 7/D
Tue 31 March 2015, 04:47 pm GMT +0200
 Hiçbir şekilde geri dönüşü olmayan, belki de en büyük günahlardan birisi adaleti sağlayamamak, kul hakkına girmektir. Belki o sırada kazandığımızı düşünüp işi kendi lehimize kullanırız. Fakat yapılan her haksızlık bir gün dönüp dolaşıp yine bizi bulacaktır. Bizim olmayan bir şeye el sürmemeli ve insanların hayatlarıyla oynamamalıyız. Peygamber Efendimiz de adalete büyük önem vermiş, haksız yapıldığında insanları hemen uyarmış, onlara yol göstermiştir. Paylaşım için teşekkürler.

Liyla
Sat 4 April 2015, 07:32 pm GMT +0200
Haksızlığa göz yummamalı ve kul hakkına dikkat etmeliyiz

muhammet7/c
Mon 6 April 2015, 04:07 pm GMT +0200
Ödevime cok yardimci oldu teşekkürler ve burda kul hakkı çok güzel anlatılmış

Rabia K
Wed 8 April 2015, 03:28 pm GMT +0200
Kul hakkı  sahibinin rizası ve gönlü alınmadıkça affedilemez  davranışlar olarak nitelendirilir.

Haktan7/b
Wed 8 April 2015, 04:19 pm GMT +0200
Ve Aleyküm Selam . Yüce Rabbim Bizlere Kul Hakkını Korumayı Nasip Etsin . Paylaşım İçin Allah Razı Olsun .

sultan aktay
Wed 8 April 2015, 04:24 pm GMT +0200
selamun aleyküm
allah bize kul hakkını kötü olduğunu bi şekilde duyurmuştur kul hakkı yemek çok günahtır siz siz olun kul hakkı yemeyin kul hakkı yediğinizi düşünüyorsanız o kişiden helallik isteyin ve öbür dünyada sınanmayın

besiye7A
Wed 8 April 2015, 04:32 pm GMT +0200
Allah bize kul hakkının kötü olduğunu bir sekilde duyurmuştur.
haksızlığa göz yummamamız gerekiyor

MELİKE 7D
Wed 15 April 2015, 08:30 pm GMT +0200
kul hakkı çok kötu bir şey.isterseni ölün ama kul hakkı yemeyin. bu paylaşım için çok teşekkur ederim.

besiye7A
Wed 15 April 2015, 11:53 pm GMT +0200
Paylasim için teşekürler.

cansu8/D
Wed 6 May 2015, 03:57 pm GMT +0200
daima kimse başkalarının hakkını yememelidirler.
Yerlerse de kul hakkına girmiş olurlar

sultan aktay
Sun 31 May 2015, 02:14 pm GMT +0200
selamun aleyküm
paylaşım için allah razı olsun
kul hakkı çok kötü bişeydr ne yazıkki bizim milletmz genelde tüm milletlr çok kul hakkı yiypr istersnz ölün kul hakkı ymeyn
paylaşım için saolun teşekür ederrim

besiye7A
Sun 31 May 2015, 03:32 pm GMT +0200
Allah razi olsun

Bilal2009
Sat 23 April 2016, 12:12 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Bizler adaletli olursak kul hakkını işlememize bir neden kalır mı? Rabbim bizlere adaletli olmayı nasip eylesin. Rabbim paylaşım için razı olsun.

HALACAHAN
Mon 25 April 2016, 09:12 pm GMT +0200
Selamun aleykum..Adaletli davranmamak kul hakkına girmenin bir sebebidir.. Birine toleranslı davranıp diğerini irdemek hakka girmenin en büyük sebebidir.. Rabbimiz de Adaletlidir adaletli olanlardı sevmektedir. .

selinay 7b
Mon 25 April 2016, 10:02 pm GMT +0200
Selamun Aleykum
Peygamber efendimiz (sav)  her zaman adaletli idi. Bizlere de adaletli olmamızı öğütlemiştir. Bizlerde her zaman adaletli ve kul hakkına girmemeliyiz
Allah razı olsun

damla6d
Tue 10 May 2016, 03:36 pm GMT +0200
#Esselamu aleykum..Allah a.c. bize adaletli olmayı ve kul hakkından kesinlikle uzak olmayı emretmiştir..Adaletli olmak ayrıca sünnettir..Peygamber efendimiz vefatından bir gün önce yaptığı konuşmadada bunu vurgulamıştır..Rabbim bizi adaletli kullarından eylesin inşAllah..Rabbim razı olsun..#

Busra 8-B
Tue 10 May 2016, 03:41 pm GMT +0200
Esselamun aleykum
Hz. Peygamber, kul hakkına kendi şahsı açısından da özen göstermiş, vefatından hemen önce insanları toplamış ve onlardan  hellalik istemiştir.  Bizde İnsallah paygamberimiz gibi oluduz alkah c.c rzi olsn

Lal-i Hal
Tue 10 May 2016, 05:31 pm GMT +0200
Ve aleykumusselamve rahmetullah
Rabbim adaletten ayirmasin bizleri insallah.Allah razi olsun paylsm icn