Esila
Sat 5 February 2011, 07:53 am GMT +0200
بِنُورِ جَلاَلٍ بَازِخٍ وَشَرَنْطَخٍ بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ 1
بِيَاهٍ وَيَايُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا بِطَمْطَامٍ مِهْرَاشٍ لِنَارِ الْعِدَاسَمَتْ 2
بِهَالٍ اَهِيلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ طَهِىٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَطَّهَتْ 3
اَنُوخٍ بِيَمْلوُخٍ وَاَبْرُوخٍ اُقْسِمَتْ بِتَمْلِيخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ
اَبَاذِيخَ بَيْذُوخٍ وَذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا خَمَارُوخٍِ يَشْروُخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْHAŞİYE-1
بِبَلْخٍ وَسِمْيَانٍ وَبَازُوخٍ بَعْدَهَا بِذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ
بِشَلْمَحَتِ اقْبَلْ دُعَاۤئِى...
diye dua ile hatmeder. Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) başta sarahatle haber verdiği Risale-i Nur’u, Siracü’n-Nur ve Siracü’s-Sürc namıyla birinci mertebede âşikâr onu gösterip tâdâd ederken, tâ yirmi beşe geldiği vakit
بِتَمْلِيخٍ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ der. Âyât-ı Kur’âniyenin i’cazlarını beyan ve Kur’ân’ın kırk vech ile mu’cize olduğunu yedi adet küllî vecihlerde ispat eden Risale-i Nur’un en meşhur ve parlak risalesi olan Yirmi Beşinci Söz namındaki Mu’cizat-ı Kur’âniye Risalesine işaret eder. Çünkü başta Siracü’n-Nur’un birinci mertebede sayılması, hem بِتَمْلِيخِ اٰيَاتٍ fıkrasında اٰيَاتٍ kelimesinin bulunması, hem yirmi beşinci mertebede zikretmesi, kuvvetli bir karinedir ki, pek çok âyetleri zikredip i’cazları ve sırları beyan eden Yirmi Beşinci Söze mânâ-yı mecazî ile bakar. Ve sûrelerin tâdâdında dahi yine yirmi beşinci mertebede ibareyi değiştirip, baştan başlar gibi بِحَقِّ تَبَارَكَ diyerek Risale-i Nur’un en mübarek
Dipnot-1
Rahîm, Celâl, Raûf, Münezzeh, Kuddûs ve Rahîm isimlerinin nuruyla fitne ve dalâlet ateşi söndürülecek.
Dipnot-2
Ma’bûd-u bilhak (el-İlâh) Hû, Samed, Zü’l-Batş (Düşmanlarını kıskıvrak yakalayan), Cebbar (Hükmüne karşı konulmaz) ve Halîm olan Zâtın yardımıyla (o nûr) düşmanlarının ateşini bastıracak.
Dipnot-3
Gerçek ma’bûd, Hak olan ve hakkı gerçekleştiren, Cemîl, Vedûd ve Mucîb olan Zâtın yardımıyla insanlara kendisini sevdirecektir.
Haşiye-1
Haşre dair meşhur Yirmi Dokuzuncu Söz’e, sonra Mi’rac ve zeyli Şakk-ı Kamere bakar.
Hazret-i İmam-ı Ali: [bk. bilgiler – Ali (r.a.)] Mucizat-ı Kur’âniye Risalesi: Kur’ân’ın mu’cizeliğini ispat eden risale; Sözler’de yer alan Yirmi Beşinci Söz
Siracü’n-Nur: “Nur Lambası” anlamında Risale-i Nur Külliyatı’nın diğer adı Siracü’s-Sürc: “Lambalar Lambası” anlamında Risale-i Nur’un diğer adı
beyan: açıklama, izah hatmetme: tamamlama, bitirme
ibâre: metin, ifade i’caz: mu’cize oluş
karine: karışık bir iş veya gizli bir meselenin anlaşılmasına, çözümlenmesine yarayan ek belirti, ipucu küllî: büyük ve kapsamlı
mertebe: derece, makam mânâ-yı mecazî: asıl anlam dışında kast edilen diğer bir anlam
mübarek: bereketli, hayırlı nam: ad, ünvan
risale: mektup; Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi sarahat: çok açık bir şekilde
tâdâd etme: sayma, sıralama vecih: şekil, tarz
zikretme: anma, söyleme Âyât-ı Kur’âniye: Kur’ân-ı Kerimin âyetleri
âşikâr: çok açık ve belirgin