- 47.Bölüm

Adsense kodları


47.Bölüm

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Thu 21 July 2011, 10:21 pm GMT +0200
47. BOLÜM


Şükretmek avlanmaktır, nîmeti bağlamaktır. Şükür sesini duydun mu nîmetin
çoğalmasına hazırlan. «Tanrı bir kulu sevdi mi sınar, belâlara uğratır.» Sabrederse onu seçer, şükrederse de akrânı arasında seçkin bir hale getirir onu. Kimi kullar vardır, kahrı yüzünden şükrederler. Tanrıya; kim
kullarda vardır, Lûtfu yüzünden şükrederler Tanrıya; bunların herbiri de hayırlıdır; çünkü şükretmek panzehirdir; kahrı lûtfa döndürür. Akıllı, olgun, o kişiye derler ki gizli-açık, cefâya şükreder; öylesine bir kişidir o ki Tanrı, seçmiştir onu, maksadı öç almak bile olsa şükürle maksadına ulaşmayı hızlaştırır; çünkü
ap açık şikâyetlenmek, içteki şikâyeti azaltmaktır. Esenlik ona, Peygamber, «Ben çok güle-güle öldüren kişiyim» dedi. Yâni, cefâ eden gülüşüm, onu öldürüştür sanki. Gülüşten maksat, şikâyet yerine şükretmektir. Hikâye edilmiştir ya, bir Yahûdi vardı; Tanrı Elçisi'nin ashâbından birinin evinin üst katında otururdu. Yahûdinin lâğmından pislikler, çocukların sidikleri, çamaşır suları, o zâtın evine akardı. Böyle olduğu halde o, teşekkürler ederdi. Yahûdiye, ayâline de Yahûdiye teşekkürler etmesini, işi belli etmemesini buyururdu. Böylece sekiz yıl geçti. Derken ashâptan olan o zat öldü. Yahudi, ev halkına başsağlığı vermek için sahâbeden bulunan zâtın katına indi. Evdeki pislikleri, pisliklerin aktığı delikleri
görünce bunca zamandır olup-biteni anladı, pek nâdim oldu. Ölen zâtın karısına, ne diye bana haber vermediniz, ne diye boyuna bana teşekkür edip durdunuz dedi. Ev halkı, o buyururdu teşekkür etmemizi,

teşekkürden vazgeçmememiz için bizi korkuturdu dediler. Yahûdi imana geldi, Müslüman oldu (1).
Çalgı, insanı nasıl şaraba düşürürse;
insan çalgıyla nasıl içtikçe içerse
İyileri anış da iyiliğini arttırır insanın (2).


Bu yüzdendir ki Tanrı, peygamberlerini, iyi kullarını Kur'ân'da anar, yaptıklarına şükürde bulunur;
gücü yettiği halde suçluyu bağışlıyanı över (3).
Şükretmek, nimet memesini emmektir. Meme dolu olsa bile emmezsen süt gelmez.
(Birisi,) şükretmemenin sebebi nedir, şükretmeye engel olan ne diye sordu.
Şeyh buyurdu ki:
Şükre engel olan, ham umut beslemedir. Elde ettiğinden daha çoğunu ummuştu; o ham umut, çok isteğe bağlamıştı onu. Gönlüne koyduğundan daha azını elde etmesi, şükre engel oldu. Onun, kendinde ki ayıptan, kendindeki kusurdan da haberi yoktu, ayıptan, kusurdan uzak gördüğü kişideki ayıptan, kusurdan da haberi yoktu. Hâsılı ham umut gütmek, ham meyve yemeye, pişmemiş ekmek yemeye, çiy et yemeye benzer; elbette bir hastalık belirtir, insanı şükretmekten alıkor. İnsanın, Zaran veren bir şey yediğini
anlayınca kusması gerek. Ulu Tanrı, onu kusturmak, o bozuk sanıdan kurtarmak için hikmetinden, onu şükretmemeye uğratmıştır ki o tek sayrılık, yüz sayrılık olmasın

(*). «Dönsünler, vazgeçsinler diye onları iyiliklere, kötülüklere uğrattık."Yâni, onları, ummadıkları yerlerden rızklandırdık; bu rızklar, gizli âlemden gelir; gözleri, Tanrının ortakları gibi görünen sebepleri görür, o sebeplerle örtülür. Hani Abû-Yezîd gibi. O
da yârabbi demişti, sana şirk koşmadım ben. Ulu tanrı, a Abû-Yezîd dedi, süt içtiğin gece yok mu? Hani
bir gece süt içmiştin de süt bana dokundu demiştin; oysa ki zarar veren de benim, fayda veren de. Sebebi göreni müşrik saydı Tanrı da sütü içtikten sonra zarar veren benim; fakat sütü bir suç, verdiği zararı da hocanın azarı haline kodum. Hoca talebesine meyve yeme der. Talebe yer; hoca talebeyi falakaya yıkar. Şimdi, meyve yedim de tabanlarıma zarar verdi dersen bu söz doğru olmaz. Kim dilini, Tanrıya şirk koşmadan korursa Tanrı da onun canını şirkten korur; işte bu da, buna dayanır. Az, Tanrının katında
çoktur. Hamdle şükür arasında ki fark şudur. Bir nimete şükredersin de meselâ, filânın güzelliğine, yiğitliğine şükrettin diyemezsin; hamd, şükre göre daha geneldir.

1. Bu fasıl, burayadek arapçadır.
2. Bu beyit farsçadır.
3. Bu cümleler gene arapçadır.

* Buraya kadar farsça, ondan sonra sonadek arapçadır.