Esila
Sat 5 February 2011, 08:07 am GMT +0200
Evet, cifirce بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ 1: خ altı yüz (600), ت dört yüz (400), ر iki yüz (200), şeddeli ن yüz (100), م kırk (40), د ve üç ا yedi (7), بِهِ deki ب iki, ه beş, yekûnu bin üç yüz elli dört (1354) eder. Lillâhilhamd, Siracü’n-Nur’un el-Âyetü’l-Kübrâsı gibi çok risaleleri var. Herbiri kuvvetli birer lâmba hükmünde sırat‑ı müstakimi gösterip İmam-ı Ali Radıyallahu Anhın haberini tasdik ediyorlar.
Bu üçüncü sırrın münasebetiyle aynen بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ gibi bin üç yüz elli dört (1354) tarihine makam-ı cifrîsiyle bakan ve Said’in (r.a.) iki mâruf lâkabına remzen ve ismen îma eden ve “Kendini muhafaza et” emrini veren ve o tarihte herkesten ziyade müteaddit tehlikelere mâruz bulunacağını telvih eden Ercûze’nin âhirlerindeki
فَاسْئَلْ لِمَوْلاَكَ الْعَظِيمِ الشَّانِ يَا مُدْرِكًا لِذَلِكَ الزَّمَانِ
بِاَنْ يَقِيكَ شَرَّ تِلْكَ الْفِتْنَةِ وَشَرَّ كُلِّ كُرْبَةٍ وَمِحْنَةٍ 2
fıkrasıyla diyor: “Yâ Said el-Kürdî! 1354 tarihine yetişirsen, Mevlâ-yı Azîminden, o zamanın ve o asrın fitne ve şerlerinden muhafazanı iste ve yalvar.”
Evet, On Sekizinci Lem’ada birinci keramet-i Aleviyenin izahında, Kaside-i Ercûziyenin Risale-i Nur ve müellifine dair işârât-ı gaybiyesi beyan edilmiş. İsm-i Âzam ve “sekîne” tabir ettiği esmâ-i sitte-i meşhuruyla daima meşgul olan bir şakirdiyle konuştuğu ve teselli verdiği ve çok emareler ve karinelerle o şakirt, Said olduğu ispat edilmiş. Ve orada o şakirdine demiş:
Dipnot-1
Fitne ve dalâlet ateşi onunla söndürülecek.
Dipnot-2
Ey fitne ve felâket asrına yetişen kişi! Şanı yüce Mevlâ’dan, her türlü fitne, bela ve musibetin şerrinden korunmayı iste ve yalvar ki o fitne, sıkıntı ve azabın şerrinden seni korusun.
Ercûze: (bk. bilgiler) Kaside-i Ercûziye: (bk. bilgiler – Ercûze)
Mevlâ-i Azîm: en yakın dost ve gözetici olan, sonsuz büyüklük sahibi Allah Radıyallahu Anh: “Allah ondan razı olsun.”
Said: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî) Said el-Kürdî: Bediüzzaman Said Nursî
Siracü’n-Nur: “Nur Lambası” anlamında Risale-i Nur Külliyatı’nın diğer adı asr: yüzyıl
beyan: açıklama, izah cifir: (bk. bilgiler)
el-Âyetü’l-Kübrâ: en büyük delil; Şuâlar’da yer alan Yedinci Şua emare: belirti, işaret
esmâ-i sitte-i meşhure: Cenâb-ı Allah’ın isimlerinden çok yaygın olarak bilinen ve anılan altı ismi; Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl ve Kuddûs isimleri ismen: ince isim olarak
izah: açıklama işârât-ı gaybiye: geleceğe veya bilinmeyen bir olaya dair işaretler
karine: karışık bir iş veya gizli bir meselenin anlaşılmasına, çözümlenmesine yarayan ek belirti, ipucu kerâmet-i Aleviye: Hz. Ali’nin (r.a.) kerameti
lillâhilhamd: Allah’a şükürler olsun ki makam-ı cifrî: cifir hesabına göre ulaşılan netice, sayı değeri
muhafaza: koruma, saklama mâruf: bilinen
mâruz bulunma: yüz yüze gelme müellif: yazar
müteaddit: bir çok, çeşitli remzen: işaret şeklinde
risale: mektup; Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi sekîne: içerisinde on dokuz harfli on dokuz âyet bulunan çok önemli, sükûnet ve emniyet veren bir dua
sırat-ı müstakim: dosdoğru yol tabir: açıklama, yorum
telvih: kinaye şeklinde açıklama yekûn: bütün, toplam
ziyade: çok, fazla âhir: son
îma: ince işaret İmam-ı Ali: [bk. bilgiler – Ali (r.a.)]
İsm-i Âzam: Cenâb-ı Hakkın bin bir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı
Bu üçüncü sırrın münasebetiyle aynen بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ gibi bin üç yüz elli dört (1354) tarihine makam-ı cifrîsiyle bakan ve Said’in (r.a.) iki mâruf lâkabına remzen ve ismen îma eden ve “Kendini muhafaza et” emrini veren ve o tarihte herkesten ziyade müteaddit tehlikelere mâruz bulunacağını telvih eden Ercûze’nin âhirlerindeki
فَاسْئَلْ لِمَوْلاَكَ الْعَظِيمِ الشَّانِ يَا مُدْرِكًا لِذَلِكَ الزَّمَانِ
بِاَنْ يَقِيكَ شَرَّ تِلْكَ الْفِتْنَةِ وَشَرَّ كُلِّ كُرْبَةٍ وَمِحْنَةٍ 2
fıkrasıyla diyor: “Yâ Said el-Kürdî! 1354 tarihine yetişirsen, Mevlâ-yı Azîminden, o zamanın ve o asrın fitne ve şerlerinden muhafazanı iste ve yalvar.”
Evet, On Sekizinci Lem’ada birinci keramet-i Aleviyenin izahında, Kaside-i Ercûziyenin Risale-i Nur ve müellifine dair işârât-ı gaybiyesi beyan edilmiş. İsm-i Âzam ve “sekîne” tabir ettiği esmâ-i sitte-i meşhuruyla daima meşgul olan bir şakirdiyle konuştuğu ve teselli verdiği ve çok emareler ve karinelerle o şakirt, Said olduğu ispat edilmiş. Ve orada o şakirdine demiş:
Dipnot-1
Fitne ve dalâlet ateşi onunla söndürülecek.
Dipnot-2
Ey fitne ve felâket asrına yetişen kişi! Şanı yüce Mevlâ’dan, her türlü fitne, bela ve musibetin şerrinden korunmayı iste ve yalvar ki o fitne, sıkıntı ve azabın şerrinden seni korusun.
Ercûze: (bk. bilgiler) Kaside-i Ercûziye: (bk. bilgiler – Ercûze)
Mevlâ-i Azîm: en yakın dost ve gözetici olan, sonsuz büyüklük sahibi Allah Radıyallahu Anh: “Allah ondan razı olsun.”
Said: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî) Said el-Kürdî: Bediüzzaman Said Nursî
Siracü’n-Nur: “Nur Lambası” anlamında Risale-i Nur Külliyatı’nın diğer adı asr: yüzyıl
beyan: açıklama, izah cifir: (bk. bilgiler)
el-Âyetü’l-Kübrâ: en büyük delil; Şuâlar’da yer alan Yedinci Şua emare: belirti, işaret
esmâ-i sitte-i meşhure: Cenâb-ı Allah’ın isimlerinden çok yaygın olarak bilinen ve anılan altı ismi; Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl ve Kuddûs isimleri ismen: ince isim olarak
izah: açıklama işârât-ı gaybiye: geleceğe veya bilinmeyen bir olaya dair işaretler
karine: karışık bir iş veya gizli bir meselenin anlaşılmasına, çözümlenmesine yarayan ek belirti, ipucu kerâmet-i Aleviye: Hz. Ali’nin (r.a.) kerameti
lillâhilhamd: Allah’a şükürler olsun ki makam-ı cifrî: cifir hesabına göre ulaşılan netice, sayı değeri
muhafaza: koruma, saklama mâruf: bilinen
mâruz bulunma: yüz yüze gelme müellif: yazar
müteaddit: bir çok, çeşitli remzen: işaret şeklinde
risale: mektup; Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi sekîne: içerisinde on dokuz harfli on dokuz âyet bulunan çok önemli, sükûnet ve emniyet veren bir dua
sırat-ı müstakim: dosdoğru yol tabir: açıklama, yorum
telvih: kinaye şeklinde açıklama yekûn: bütün, toplam
ziyade: çok, fazla âhir: son
îma: ince işaret İmam-ı Ali: [bk. bilgiler – Ali (r.a.)]
İsm-i Âzam: Cenâb-ı Hakkın bin bir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı