- 21.Gün

Adsense kodları


21.Gün

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
rabia
Fri 30 April 2010, 12:11 am GMT +0200
DEDENİN DUASI

Dede Abdulmuttalip'in, Kabe duvarı önünde serili bir minderi vardı.Oraya ondan başka kimse oturamazdı.Fakat Muhammed(s.a.v) oturduğu zaman dedesinin çok hoşuna giderdi.Onu oradan indirmek isteyenlere, "Oğlumu rahat bırakın!O ileride çok büyük bir insan olacak!" derdi.

Muhammed'den(s.a.v) başkası Abdulmuttalip'in odasına giremezdi.İyi kalpli dede, yemeğini onunla yerdi.Muhammed(s.a.v) gelmeden kimsenin yemeğe başlamasına izin vermezdi.Muhammed(s.a.v), ondan böyle sevgi gördüğü için mutluydu.

Dede Abdülmuttalip, çok çalışkan bir insandı.Bir an bile boş durmazdı.Başı sıkışan onun yanına koşardı.Herkese yardım eder, hiç bir işten kaçmazdı.

bir gün Abdulmuttalip'in devesi kaybolmuştu.Deveyi her yerde aradılar, bir türlü bulamadılar.Muhammed(s.a.v) dedesinin üzülmesini istemiyordu.O da herkes gibi deveyi aramaya çıktı.Dedesine yardım etmek istiyordu.Aradan epeyce zaman geçti.Muhammed(s.a.v) ortada yoktu.Gül kokulu yavru kaybolmuştu!Dedesi çok telaşlandı.Üzüntüden ne yapacağını bilemiyordu.Deveyi unutmuş biricik Muhammed'ini(s.a.v) arıyordu.Çaresiz ve perişan, Kabe'ye doğru koştu.Gözyaşları gür sakallarının arasından süzülüyordu.Uzaklara doğru uzun uzun baktı.Bu sırada çok uzaktan birinin geldiğini gördü.Evet, evet bu oydu! Gül yüzlü, güler yüzlü, nur tanesi Muhammed'iydi bu gelen.Yanında da kaybolan devesi vardı.Muhammed(s.a.v) deveyi bulmuş getiriyordu.Dedesi koştu onu kucakladı, "Yavrum senin için çok endişelendim!" diyerek onu bağrına bastı."Bundan sonra seni asla yanımdan ayırmayacağım.Yalnız başına bir yere göndermeyeceğim."

O günden sonra Abdülmuttalip torununu hiç yalnız bırakmadı.Muhammed(s.a.v) dedesinin yanında güven içinde büyüyordu.Herkesten sevgi görüyordu.Hep el üstünde tutuluyordu.Fakat asla şımarmıyordu.

Zeynep7D
Sun 5 January 2014, 10:01 pm GMT +0200
Abdulmuttalip nur yüzlü torununu sofrada yanı başına, bazen de dizine oturtur yemeğin en iyisini ona yedirir ve o gelmeden yemeye başlamaya müsaade etmezmiş. Yakalandığı rahatsızlıktan kurtulamayan Abdulmuttalib, torununun neşesine, sevgisine, tebessümüne doyamadan dünyaya gözlerini 80 yaşını aşkın bir ihtiyar olarak kapadı. Abdulmuttalib vefat etmeden birkaç gün önce, torunu Hz. Muhammed’i kime bırakacağını düşünmüş, Hz. Peygamberin babası Abdullah ile öz kardeş olan oğluna torununu vasiyet etmiştir.Ebu Talip gözleri dolu olarak: “Sen hiç merak etme babacığım! Onu öz çocuklarımdan daha iyi koruyacağım. Hayatta bulunduğum sürece ona kimsenin zarar vermesine fırsat vermeyeceğim. Bunun için sana söz veriyorum” dedi.  Ebu talip gerçekten de bu sözünü her şeye rağmen tuttu. Peygamberimizi hayatı boyunca korumaya devam etti ve.  Bunun için pek çok sıkıntıya da katlandı.

yagmur_7-c
Mon 6 January 2014, 03:52 pm GMT +0200
Abdülmuttalip gerçekten böyle güzel böyle ahlaklı böyle akıllı bir torunu olduğu için mutludur ve kendine benzeyen bir torunu olduğu için hem mutludur hem de sofrasının baştacıdır

8/A
Wed 8 January 2014, 08:36 pm GMT +0200
O her davranışı ile bütün ümmetine örnek olmuştur ki bizde öyle davranmalı hareket etmeliyiz...

Hafsa Nur 6.D
Wed 8 January 2014, 08:52 pm GMT +0200
Abdulmuttalib, Sevgili Peygamberimizin dedesidir. Vefatı sırasında oğullarını yanına çağırdı ve kendisine, oğlu Abdullah’ın emaneti olan henüz 9 yaşındaki Sevgili Peygamberimizi emanet edecek birini tesbit etmeye çalıştı. Oğullarından hiçbirini buna layık görmüyordu. Bunun üzerine en küçükleri olan Ebu Talib;
-Onu yetiştirmek için ben herkesten daha fazla arzuluyum. Ama ağabeylerim dururken onların önüne geçemezdim. Gerçi malım, mülküm az, yoksul sayılırım. Lakin sevgi ve ilgim herkesten ileridir, dedi. “Hep istişare ederim”
Abdulmuttalib;
-Bu değerli hizmet senin olmalı. Bununla beraber, her işimde O’nunla istişare eder ve işaretine göre hareket ederim. Bu usulle hep doğru sonuçlara vardım. Şimdi de kendisi ile meşveret edeceğim. Kimi seçeceğini bizzat kendisi tayin etmeli, dedi ve Resulullah’a sordu:
-Ey varlık hikmetim! İçim sevginle dolu olarak ahiret yolundayım... Artık senden mahrum kalıyorum. Amcalarından hangisinin manevi babalığını tercih edersin?
Dalgalı siyah saçlı, kara kaşlı, kara gözlü, kırmızının güzelleştirdiği beyaz yüzlü çocuk, bir anda koşup kollarını Ebu Talib’in boynuna doladı. Efendimiz, babası Hazret-i Abdullah’la anne bir kardeş olan Ebu Talib’i seçmişti.
Abdülmüttalib memnun...
-Allah’a hamdolsun! Netice isteğime uygun tecelli etti, dedi ve devamla;
-İyi dinle Ebu Talib! Bu narin yavru, ana-baba şefkatinden mahrum kalmıştır. O’na göre davran. Seni kardeşlerinden üstün tuttuğum için, yüksek emaneti ihtimamına bırakıyorum. O’nun babası ile sen, aynı anadan doğdunuz. Öz canın kadar aziz bil ve sıkı koruyup kolla. Yeğeninin Peygamberlik günlerini idrak edersen, âlemşümul da’vetine mutlaka tabi ol! Bunlar sana baba vasiyetidir. Kabul ediyor musun? dedi.
Ebu Talib;
-Kabul ettim. Allah, gizli ve aşikar her şeyi bilir, dedi.

“Şahid olun ki!..”
Abdülmuttalib;
-Elini uzat! Elini uzat ki bu yüce emaneti sana bizzat teslim etmiş olayım, dedi. Sonra Ebu Talib’in elini sıktı ve torununu yanına alarak, kâinatın en güzel başını ve en güzel gözlerini öpüp kokladı;
-Şahid olun ki, ben cihanda bundan daha güzel bir koku ve bundan daha güzel bir yüz görmedim, dedikten kısa bir zaman sonra ruhunu teslim etti...

mevlüdekalınsaz
Sat 11 January 2014, 10:14 am GMT +0200
Yüce Peyamberimiz(s.a.v) anne ve babasını kaybettikten sonra dedesinin himayesinde devam etmişti hayatına.
O Gül Yüzlü Sultanı dedesi çok seviyordu.Onu hiç yanından ayırmıyordu.
Ona ne kadar sevgi gösterilirse gösterilsin o asla güzel ahlakını bozmamıştı.Ne şımarmış ne de kibirlenmişti.

Onun çok sevdiği ümmeti olarak onu örnek almalıyız ve onun gibi bir hayat yaşamak için elimizden geleni yapmalıyız...

ykpcn
Sun 12 April 2015, 04:48 pm GMT +0200
Hangi dede Hz. Muhammed gibi torunu olmasını istemez ki.Allah onun gibi hayırlı torun olmayı nasip etsin bize.