- ... ve Allah anneyi yarattı

Adsense kodları


... ve Allah anneyi yarattı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ayten
Mon 18 May 2009, 10:38 pm GMT +0200


Allah buyurdu: "Rahmetim herşeyi kuşatsın."

Ve bardaktan boşanırcasına yağdı rahmet yeryüzüne.

Ezelî ve sınırsız rahmetin bir parıltısı, dağları ve denizleri kuşattı.

Annelerin ve babaların yüreğine aktı, sinelerinden fışkırdı.

Yavru kuşlar ve yavru balinalar beraberce beslendiler o pınardan. Okyanuslar ve karalar o rahmetin neş'esiyle şenlendi. Yumurtalar o neş'eyle çatladı, memeler o neş'eyle dolup dolup boşaldı.

Anne ayı ve baba penguen, o neş'eyle yemek yemeyi unuttu. Üç ay boyunca biri yumurtayı beklerken, diğeri yavrusunu emzirdi. Baba balık, ağzındaki yumurtaların başına birşey gelmesin diye 80 gün boyunca aç dolaştı.

Hepsi de yalnız rahmetle beslendiler.

Yumurtasının kabuğunu kırıp bilmediği bir dünyaya gözünü açan kuş, rahmeti başucunda kanat çırparken buldu. Kanguru yavrusunun elinde harita vardı; o da tırmanıp anneciğinin kesesinde rahmetin sıcaklığıyla kucaklaştı. Yavru fil çayırın üzerine düştüğü zaman anne ve teyzeler şeklinde tecessüm etmiş bir rahmet halkasıyla karşılaştı. Yavru balina ağzını açtığında, mikroskopik planktonları günde 700 kilo süte çeviren rahmetin denizaltında bir şelâle gibi coştuğunu gördü.

Milyonlarca türden sayısız yavruların o rahmeti alkışlayan çığlıkları, gökyüzünden yüz milyar kere yüz milyar gözlerle dünyayı seyreden âlemlerde yankılandı.

Yıldızlar bir Cennete baktı, bir yeryüzüne. Ve bir cilvesinden bir Cennet çıkan rahmetin, bu minik gezegenin dağlarından, ormanlarından, çöllerinden, çalılıklarından, ırmaklarından ve denizlerinden rengârenk çağlayışını seyretti.

Dünyayı anlamak istiyorsanız eğer, hayata bakın. Hayatı anlamak istiyorsanız, annelere ve babalara bakın. Çünkü bir canlı ekseriyetle ya anne olmak için doğar, ya da baba olmak için.

Dünyanın niçin göklere denk bir kıymet aldığını ancak o zaman anlarsınız. Kendisini sayısız aynalarda birden seyretmek isteyen bir güzelliğin merhamet ve şefkat suretine büründüğünü gözünüzle görürsünüz. Bir parıltısıyla canlılar dünyasını birbirine bağlayan bir muhabbet deryasında yaşadığınızı bilirsiniz.

Ve bu minik gezegene gözlerini dikmiş milyarlarca yıldızla beraber, dünyanın simasında "Rahmetim herşeyi kuşatmıştır" âyetini okursunuz.

Fakat bir yavruda bütün yavruları, bir annede bütün anneleri görmek şartıyla. Yoksa tek bir annenin yüreği, kâinatı kuşatan bir rahmeti size nasıl anlatsın?

Bir selimiye, o muhteşem zarafetinin lisanıyla, "Benim mimarım ancak Süleymaniye'nin mimarı olabilir" der. Çünkü ikisinde de aynı sanatkârın fiili görünür.

Kanatlarının altındaki yavrularıyla birlikte poz veren anne kuşun bakışında da aynı ifade vardır: "Bütün annelerin ve bütün yavruların Rabbinden başkası bize rab olamaz."

Çünkü annelerde ve yavrularda hükmeden fiiller dünyanın her yerinde birdir. Öyleyse bütün bunların tek bir faili olabilir. İşte:

1. Bütün annelerin hizmeti, yavrunun mutlak ihtiyaç içinde bulunduğu bir sırada, tam zamanında gelir. Herşeyden âciz bir şekilde, hiç bilmediği bir dünyaya gözünü açtığı dakikada bir yavrunun başucunda bir anne görmesi ve sadece kendisi için özel olarak hazırlanmış rızkını ya onun gagasında, ya da sinesinde bulması, bütün canlılar dünyasını kuşatan tek bir fiildir. Bu fiilin faili hem vardır, hem birdir, hem de bütün yavruları kuşatan bir rahmet ve şefkatin yegâne sahibidir.

2. Denize açılan bir kanalizasyon borusunun ortasından bembeyaz bir süt fışkırdığını görsek bile inanmayız. Bir de anne vücudunda, sütün üretildiği yere bakın: kan ve fışkının tam ortası! Bu iki pisliğin içinden özel arıtma tesisleriyle süzülen, inceden inceye elenerek ölçülüp biçilen ve sadece o yavrunun ihtiyaçlarına göre terkip edilerek proteini, kreması, tuzu, şekeri en hassas terazilerle tartılan tertemiz bir gıdanın, yüz binlerce memeli türüne mensup sayısız annelerde birden aynı özenle üretilerek bulanmadan ve kirlenmeden yavrunun ağzına akıtılabileceğine kim ihtimal verebilir? Halbuki bu fiil vardır ve denizin dibinden dağın başına kadar dünyanın her yerinde birdir. Öyleyse bu fiilin faili de birdir; üstelik bütün yavruların bütün ihtiyaçlarını en ince ayrıntılarına kadar bilen bir ilmin ve bu ihtiyaçları en umulmadık bir yerden, hiç akla gelmeyen bir tarzda ve en mükemmel şekilde gönderen bir hikmet ve rahmetin sahibidir.

3. Bir annenin veya babanın bütün gayreti, yavrunun yaratılışındaki en mükemmel noktaya ulaşmasına hizmet etmekten ibarettir. Herşeyden âciz bir şekilde dünyaya gelen yavru, kendisinin her ihtiyacını karşılamak için çırpınan, kendisini besleyen ve büyüten bir anne ile baba sayesinde yetişir, olgunlaşır ve kendisinden beklenen fonksiyonları yerine getirecek mükemmel bir seviyeye ulaşır. Bütün yavruların birden bu şekilde merhametle ve ihtimamla yetiştirilmelerine baktığınız zaman, bütün canlılar dünyasına hükmeden bir "terbiye" fiili de bütün parlaklığıyla karşınızda beliriverir. Madem ki bu fiil vardır ve birdir; öyleyse herşeyi kuşatan bir rubûbiyetin eseridir.

4. Bir annenin fedâkârlığı sınır tanımaz. Yavrusunu korumak için eğer kendisini fedâ etmek gerekiyorsa eder. Bu öyle bir sırdır ki, en canavar bir hayvanı kendi yavrusu karşısında uysallaştırırken, en uysal ve çekingen bir hayvandan da yavrusunu savunma ânında bütün dünyayı karşısına alabilecek kahraman bir muharip çıkarır. Tehlikeyi sezdiği anda yavrularını çalılığın ardına saklayıp düşmanı kendi peşine takarak oradan uzaklaşan anne keklik, bu davranışıyla, "Ne pahasına olursa olsun yavrular korunacak" emrine hayatı pahasına uyan anneler ordusundan bir fert olduğunu gösterir. Aynı anda, her yerde, bütün yavrular üzerinde cereyan eden bu "koruma" fiili ise, bütün yavruları kuşatan bir rahmet ve hafîziyetin ve bütün anneleri birden emri altında tutan bir irade ve kudretin habercisidir.

5. Anne ile yavru doğum ânında tanışırlar. Daha evvel yumurtasının veya karnının içindekini hiçbir anne bilemez. Fakat tanıştıkları anda, bir dakika evvel mevcut olmayan yavru ile anne arasında âdetâ "hiçten" ortaya çıkan bağ, dünyada hiçbir şeyin koparamayacağı kuvvettedir. Her an yeryüzünde böyle nice bağlar kurulur. Yumurtalardan ve rahimlerden çıkan milyonlarca yavru ilk defa gördüğü annesine, milyonlarca anne de ilk defa gördüğü yavrusuna, sanki ezelden gelen bir beraberlikleri varmış gibi bağlanır. Hiçbir saniye yoktur ki, dünyanın karaları ve denizleri, böyle sayısız kucaklaşmalara şahit olmasın. Her yerde, her an görülen bu fiil de madem ki vardır ve tektir; öyleyse rahimlerde olanı bilen ve yeryüzünü mütemadiyen muhabbet ve şefkatle çalkalayıp yoğuran bir Fâil de vardır.

6. Annenin hizmeti karşılıksızdır. Yavrusunu besler, büyütür, yetiştirir; sonra yavrular uçar, gider. Sonra yeni yavrular gelir. Birbiri ardınca gelip giden yavrular uğruna çırpınan, zahmet çeken, tahammülü imkânsız açlıklara katlanan, gerekirse hayatını fedâ eden anne, bütün bunları hiçbir karşılık beklemeden ve görmeden yapar. Bunu yaptıran ise, aşkın da ötesinde bir iştir; çünkü âşık sevdiğinden karşılık ister. Öyleyse, bütün annelerin kalplerini birden tek bir kalp gibi kuşatan ve dolduran, saf ve katıksız bir şefkat var ki, maddî sebepler, "hiçten" ortaya çıkan bu şefkati açıklamaktan âcizdir. Her an, her yerde, bütün annelerde birden eserini gösteren bu şefkat de dünyayı kuşatan bir rahmete sahip tek bir Fâil ister.

Bir kuşun yumurtasında proteinlerin ve tüylerin programını bulabilirsiniz - gerçi bunlar da bir fâil ister. Fakat anne kalbindeki şefkat, nükleik asitlerin işi değildir. Oysa açıkça görülüyor ki, başlangıçta mevcut olmayan şey, neticede vardır. Bir yumurta hücresi bir anne olduğu zaman tepeden tırnağa şefkatle dolar. Peki, nereden gelir, nereden akar bu şefkat annenin yüreğine?

"Hiçbir şey yoktan var olmaz" diyenler, bütün canlılar dünyasını kuşatan bir şefkati açıklamak için, hiç yoktan bir "içgüdü" icad ettiler. Fakat dünyanın her köşesinde her an hükmünü sürdüren fiillerdeki birliği göremediler, yahut görmek istemediler. Bu yüzden, ilmi, kudreti, iradesi, hikmeti, rubûbiyeti, hafîziyeti ve rahmeti herşeyi kuşatan tek bir Yaratıcının vasıflarını, anneler sayısınca içgüdülerde aramak zorunda kaldılar. Lâkin hiçbiri de bu "içgüdünün" nasıl birşey olduğunu, nasıl ortaya çıktığını, kime nasıl hüküm geçirdiğini ve nasıl işlediğini açıklayamadı. Çünkü ellerindeki malzeme, tek bir hayvana bir içgüdü yaratmaya yetmedi. Gerçekte onlar birşey icad etmediler; sadece bâtıl inançlarına bir isim takmış oldular. Kendilerini de herşeyi kuşatan bir rahmetten ebediyen mahrum ettiler.

Onlar böylece avunadursunlar. Bacalarımızın üzerinde gagalarını takırdatarak annelerinin dönüşünü kutlayan leylek yavruları, o bacanın altındaki insanın gevezeliğine aldırmadan, kendi âlemini kuşatan bir rahmeti alkışlamaya devam ediyor. Kuş yuvalarındaki çığlıkların balina şarkılarıyla, kedi mırmırlarının kuzu melemeleriyle karıştığı şu günlerde bahar, tıpkı çok sesli bir koro gibi, o rahmeti terennüm ediyor. Sayısız sinelerden oluk oluk fışkıran sütler, tükenmez gayb hazinelerinden dünyaya her an tonlarca rahmet boşaltıyor.

Çünkü Allah, "Rahmetim herşeyi kuşatsın" buyurdu.

Ve bardaktan boşanırcasına yağdı rahmet yeryüzüne.

Dağları ve denizleri kuşattı.

Annelerin kalbinde şefkat, yavruların dilinde şükür çiçekleri açtı.

Her zerresi rahmetle yoğrulan dünya, o şevkle kanat açtı ve uçtu. Işık saçan yıldızlara bedel, her zerresinden şükür çığlıkları saçtı fezaya.

Ve o çığlıkların arasında, Kâinat Yolcusunun Arşta yankılanan sesini yıldızlar ve kehkeşanlar birlikte dinledi:

"Bütün zîhayatların hayatlarıyla gösterdikleri tesbihât-ı hayatiye ve Sânilerine takdim ettikleri fıtrî hediyeler, ey Rabbim, Sana mahsustur. Ben dahi bütün onları tasavvurumla ve imanımla Sana takdim ediyorum."

Ümit Şimşek

Talhaycsr8D
Wed 8 January 2014, 04:50 pm GMT +0200
allah razı olsun annesinin degerini bilmiyenler eger bu yazıyı okuyupinşallah annesini kıymetini bilir

Hanife 8.D
Wed 8 January 2014, 04:53 pm GMT +0200
Dünya da kaç kişi elleri olan fakat onu kullanamayan, ayakları olan ama yürüyemeyen, isteklerini ağlamasıyla bildiren, konuşamayan, geceleri tatlı uykulardan uyandıran birine bakmak ister? Kim bu kadar aciz biriyle hiç usanmadan ilgilenmek ister ya da bunu kim yapabilir? Ne kadar zor iş dediğimiz tüm bu işleri karşılık beklemeden, severek yapan tek canlı annelerdir.

Dünyanın en kutsal varlıklarıdır anneler. En duygusal, en vefalı, en çok değeri bilinen ve haklarının ödenmesi imkansız olan meleklerimizdir. Gözlerimizi açtığımız ilk günde başlar onlara bağlılığımız. Daha hiçbir şeyin farkında değilken onların kucağında ağlamamız kesilir ve her ağlamamızda bilir ne derdimiz olduğunu. Bizim ağlamamız başkalarına kötü gelebilir ama onlara değildir; onlar bıkmadan usanmadan yetişir imdadımıza. En güzel elbiseleri giyindirir, en güzel yiyecekleri yedirir bizlere. Hep sevgiyle büyütür bizleri.

Bizlerde mutluluk duyarız bunlarda ve hep hediye vermek isteriz onlara. Hatta bizim onlara ilk hediyemiz konuşmaya başladığımız gündür ve ilk öğrendiğimiz kelimenin “anne” olmasıdır. O an onun en mutlu anlarından biridir.

mevlüdekalınsaz
Sun 24 August 2014, 01:30 pm GMT +0200

anne başa tac imiş her derde ilaç imiş
bir evlat pir olsada anneye muhtaç imiş

annem hakın ööödenmez sevmeye ömür yetmez
bütün dünya benim olsa bir tane annem etmez


...Ve Allah (azze ve celle) anneyi yarattı..iyiki de yarattı...
bize anne gibi paha biçilemez bir nimet lutfeden Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun..canparem bitanecik annem,tek sığınağım,her düştüğümde elimden tutan koruyucu meleğim...
..İyiki varsın...Seni çok seviyorum annem..Rabbim iki cihanda da  seni en güzel mükafatlarla müjdelesin inşallah..amin amin amin

cerendemir
Sun 24 August 2014, 08:56 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Paylşaım için allah razı olsun inşallah.Ne benim annemin ne de diğer annelerin hakkı ödenmez.Sana karşılıksız,ücretsiz,minettisiz bakıp,büyütüyor.Her şeyi öğretiyor,ahlaki dini.Ben annemden binlerce kez razıyım.Rabbim onu hem bu dünyada hem de ahirette en güzel yerlerde  olmayı nasip etsin.Ve inşallah annemin de razı olabileceği bir evlad olmuşumdur.

saniyenur
Sun 24 August 2014, 08:59 pm GMT +0200
Çok güzel bir yazı imiş pür dikkat okudum. Rabimin rahmetinde sınır yoktur ve Rabbim ne yücedir ki bizlere annlik duygusunu tattırmış. Rabbim bu güzel yazıyı okumamıza vesile olanlardan razı olsun.

[Muhammet]
Sun 24 August 2014, 11:20 pm GMT +0200

anne başa tac imiş her derde ilaç imiş
bir evlat pir olsada anneye muhtaç imiş

annem hakın ööödenmez sevmeye ömür yetmez
bütün dünya benim olsa bir tane annem etmez


...Ve ALLAH (azze ve celle) anneyi yarattı..iyiki de yarattı...
bize anne gibi paha biçilemez bir nimet lutfeden Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun..canparem bitanecik annem,tek sığınağım,her düştüğümde elimden tutan koruyucu meleğim...
..İyiki varsın...Seni çok seviyorum annem..Rabbim iki cihanda da  seni en güzel mükafatlarla     müjdelesin inşALLAH..amin amin amin...

HALACAHAN
Sat 6 February 2016, 06:54 pm GMT +0200
anneyı anlatan en guzel yazılardan bırı.. kıymet bilen evlat olurum oluruz insaallah ..

HALACAHAN
Sat 6 February 2016, 07:02 pm GMT +0200
Annelerimize değer verelim, Onları incitmeyelim. Bizleri  canları pahasına önemseyen annelerimizin şefkatinin gücünü anlayalım. Unutmayalım Cennet Annelerimizin ayağı altındadır.

ikranur 7d
Sat 6 February 2016, 07:55 pm GMT +0200
selamun aleyküm.
Rabbim anelerimizi başımızdan ihç eksik etmesin onları herzaman baışımızımn üstünde tutmalıyız. Rabbim bütün annelerimize şifa versin inş.
Allah c.c. razı olsun.