- Şafii için İmametin Önemi ve Hükmü

Adsense kodları


Şafii için İmametin Önemi ve Hükmü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ezelinur
Wed 24 February 2010, 07:35 pm GMT +0200
İmametin Önemini ve Hükmünü ve İslâm Toplumunun Ayakta Durmasının İmametin Selâmetine Bağlı Olduğunu Beyan Etmek İçin Bir Mukaddime

İmamet´ul-Uzmâ dinî bir mertebe ve nübüvvetin halefidir; yani imam (halife) Rasûlullah´in halifesidir, müslümanların idaresinde Peygamber´i temsil etmektedir. Fakat bir fark ile ki Rasûlullah (s.a) ümmeti ilzam eden kanunları vahiy olarak alırken, imam, bu kanunları Kur´an ve Sünnet´in sabit olan nasslarından, ümmetin icmasından almakta veya İslâmî kaidelere göre ictihad etmektedir.

İmamet (hilafet) mertebesi, müslümanların manevî varlığının tesbitinde en büyük ehemmiyeti taşımaktadır. Bu bakımdan bir imam (halife) seçilmesi, şu sebeplerden ötürü gereklidir:

A. Allah´ın müslümanlara emrettiği vaciblerin en büyüğü, müslü­manların Allah´ın ipine sarılması, tek vücud gibi olmaları, tefrikaya düşmemeleri ve birbirleriye mücadele etmemeleridir.

Hiçbir toplum, içlerinden birini idareci yapıp onun emrine uyma­dıkça tefrikaya düşmekten kurtulamaz. Bu idareci, onların birliğini sağlar, hâkimiyeti ile onların gücünü birleştirip bir araya getirir. Bu idareci, nizam ve intizamın sağlanması, kanunların uygulanması için zaruridir. Hayvanlar bile birliğin gerekli olduğunu sezmektedirler.

B. İslâm şeriatının hükümlerinin büyük bir bölümünün uygulan­ması, imamın (halifer;n) varlığına bağlıdır.

Husûmetlerde meseleyi hail u fasl etmek, delilleri tayin etmek, hacr´ı ilan etmek, sulhu ikrar etmek ve benzeri meseleler ancak imamın iradesiyle çözülebilir. Bu bakımdan onun varlığı -şer´î ahkâmın tam ve doğru bir şekilde tatbik edilebilmesi için- zaruridir. Evet, tüm bunları yerine getirmek ve meriyete sokmak bir imamın (halifenin) varlığına bağlıdır.

C. İslâm şeriatında bir kısım hükümler (meseleler) vardır ki onlara imamet hükümleri veya sıyaset-i seriye hükümleri denir. Şârî, bu hükümler (meseleler) hakkında kesin bir emir vermemiş, onları imamın (halifenin) basiretine veya imamların -maslahat ve duruma göre-ictihadına bırakmıştır.

Bunlar malî tazminatlar, askerin eğitilmesi, esirlerle ilgili meseleler ve benzerleridir. Eğer ortada imamet mertebesini ihraz eden bir halife yoksa, bu meseleler muallakta kalır ve onlar hakkında bir hüküm veri­lemez.

D. İslâm ümmeti, her zaman belâ ve felaketlere maruz kalabilir; zira her an heva ve hevesine uyan, din namına ortaya atılan bir grubun çıkıp isyan etmesi, birlik ve beraberliği bozması mümkündür. Böyle fitnelerin ateşini söndürmenin tek yolu, müslüman ve adil bir imamın bulunmasıdır. Bu imam, ümmete doğru yolu gösterir ve onu başka yollara sapmaktan alıkoymaya çalışır; zira ortada bir imam olduğunda ümmet şaşkınlığa düşmez; imamın emrettiğini yapar, gösterdiği yoldan yürür. Çünkü imama itaat etmek farzdır. Müslümanların başında bir imam bulunmadığı zaman, çeşitli fikir sahipleri müslümanları şaşkınlık içerisinde değişik gruplara ayırır. Böyle bir tehlike müslümanları felakete götürür. Çünkü değişik gruplara ayrılan müslümanlar birbirleriyle çarpışır, birbirlerini yok ederler. Böyece ayrılık ve ihtilaf bütün müslümanların helak olmasına sebep olur.

İmametin Şartlan

İmamet (hilafet) görevini yüklenecek kişide şu şartların bulunması gerekir:

1. Müslüman olmak

Müslüman olmayan bir kişinin imameti sahih olmaz. Çünkü imamet şer´î işlerdendir Müslümanların durumlarını tanzim etmek, hükme bağlamaktır. Müslümanların durumlarının tanzim edilmesini, bu hü­kümlere iman etmeyen bir kişiye tevdi etmek mümkün değildir.

2. Erkek olmak

Kadının imameti sahih olmaz. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Başlarına emîr olarak bir kadım seçen toplum felah bulmaz.[1]

Ayrıca imam (halife), müslümanların maruz kaldığı çeşitli müşkilat-ları halletmek zorundadır. Bu müşkilatlann bazılarını kadının halletmesi mümkün değildir.

3- Reşid olmak

Çocuğun, sefihin ve delinin imameti sahih olmaz. Çocuğun, sefihin ve delinin; etrafında binlerce vezir, müsteşar, danışman olsa dahi imam (halife) olması caiz değildir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Çocukların emir olmasından Allah´a sığının.[2]

4. Adil olmak

Adil olmaktan maksat; kati, zina, faiz gibi büyük günahları işlememek, küçük günahlarda ısrar etmemektir. Bu bakımdan fasık bir kimsenin halife olması sahih değildir.

5. Dinî hükümleri ve delillerini bilmek, yeni çıkan meselelerde ic-tihad yeteneğine sahip olmak. Zira Hz. Peygamber´den sonra meydana gelen birtakım meseleler vardır ki onlar hakkında ancak halife -müslümanların maslahatına göre- hüküm verebilir.

6. Kulak, göz, dil gibi hassalarının sağlam olması gerekir.

Halife olacak kişinin duyu organları sağlam olmazsa, gerektiği şe­kilde davranmaktan mahrum olur.

7. Uyanık ve umûmi bir sezgiye sahip olmalıdır,

Bu uyanıklık ona idarî bir kabiliyet vermeli, devleti ve milleti tehdit eden tehlikeleri sezip onlardan korunmalıdır. Bu uyanıklığın bulunup bulunmadığına ise şura ehli ol in kişiler karar verir.

8. Kureyş kabilesinden olmalıdır, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

İmamlar Kureyştendir.[3]

Bu iş (halifelik) Kureyşe aittir.[4]

İnsanlar şu iş (hilafet) hususunda Kureyş´e tabidirler.[5]


Maverdi´nin dediği gibi, bu nasslar varken bu hususta herhangibir şüphe olamaz ve bu nasslara muhalef eden bir kişinin sözüne de itibar edilmez. Ancak İmam olacak kişinin Kureyş kabilesinden olması şart olduğu gibi, diğer hilafet şartlarına da sahip olması gerekir. Eğer Kureyş kabilesinden olan kişide hilafetin diğer şartları mevcut değilse, diğer Arab kabilelerinden bir kişi halife seçilir. Arab kabilelerinde de hilafet şartlarına sahip olan bir kişi yoksa, hilafet şartlarına sahip olan herhangibir müslüman -hangi soydan olursa olsun- halife seçilir. Hilafet şartlarının tümüne sahip olan yoksa, yeterli vasıflara sahip olan bir kişi -şahsî salaha sahip olan kişi tercih edilerek- halife seçilir. Meselâ hükümleri bilen, idarî kabiliyete sahip olan bir kişi, şahsî bir hatası nedeniyle cerhedilmiş olsa da salih ve adil olmakla beraber idarî kabiliyete sahip olmayan bir kişiye tercih edilir. Ancak halife seçilecek kişinin, her halükârda müslüman olması- şarttır, hiçbir durum bu şartı ilga edemez.

İmametin Akdedilme Şekli İmamet, şu yollardan biriyle akdedilir:

Biat yoluyla

Biat´ın keyfiyetinden ve şartlarından aşağıda bahsedeceğiz.

? Veliaht tayin etmek suretiyle

Yani halifenin kendisinden sonra halife olacak kişiyi tayin etmesiyle imamet akdedilmiş olur. Bu yol da şer´î bir yoldur ve bu şekilde halife tayin edilen kişinin hilafeti sahihtir. Ancak şu iki şartın mevcut olması gerekir:

a. Veliaht tayin edilen kişi, sözkonusu imamet şartlarına sahip olmalıdır.

Yani imamet şartlarına sahip olması ve bu hususta kendisinden daha üstün bir kişinin bulunmaması gerekir. Eğer imamet şartlarına sahip olmazsa veya imamet şartlarına sahip olan ve kendinden üstün olan biri varsa, imamet akdi sahih olmaz.

b. Veliahd, imameti kabul ettiğini açıkça söylemelidir.

En sahih görüşe göre veliahd, imameti kabul ettiğini, kendisini tayin eden halife hayattayken söylemelidir. Bu iki şart mevcut olduğunda kendisini veliahd tayin eden halifenin ölümü ile o kişi halife olur. Onun halife olması için ehl-i hâl ve´1-akd´m -ne veliahd tayin eden halifenin yaşadığı sırada, ne de öldükten sonra- rızası şart değildir. Bunun delili ise Hz. Ebubekir´in, Hz. Ömer´i kendisinden sonrası için halife tayin etmesi ve bunun sahih olduğu hususunda bütün müslümanların icma etmesidir. Hz. Ebubekir, şu meşhur sözleriyle Hz. Ömer´i halife tayin ettiğini bildirmiştir: ´İşte bu, Rasûlullah´ın halifesi Ebubekir´in dünyadan ayrılıp ahirete varacağı bir anda söylediği sözdür. Bu an öyle bir an ki o anda kâfir müslüman olur, facir ittika eder´.

Bundan sonra Hz. Ebubekir şöyle devam etmiştir: ´Ben size Ömer b. Hattab´ı halife seçtim. Eğer doğru söyler, adaletli davranırsa, benim onun hakkındaki kanaatim budur. Eğer zulmeder, İslâm´ı tebdil ederse, ben gaybı bilmem. Benim kasdım hayırdır´.

Bu durum, halifenin tek kişiyi halife seçmesi halinde böyledir. Eğer halife, imamet meselesini bir gruba havale ederse, halifenin vefatından sonra onlar kendi aralarında imamet şartlarına sahip olan birini halife seçerler. Bunun delili de Hz. Ömer´in hilafet meselesini altı kişilik bir gruba havale etmesi ve bütün müslümanların bunun sahih olduğu hususunda ittifak etmeleridir. Hz. Ömer, kendisinden sonra bir kişiyi halife tayin etmeyerek, bu meseleyi Hz. Ali, Hz. Osman, Zübeyir b. Avvam, Talha b. Ubeydullah, Hz. Abdurrahman b. Avf ve Hz. Sa´d b. Ebî Vakkas´a havale etmiş ve aralarından birini halife seçmelerini tenbih etmiştir.

? Kuvvet yoluyla hilafet makamına gelmek.

Kuvvet yoluyla hilafete gelen kişinin hilafetinin sahih olması için şu şartlara sahip olması gerekir:

a. Kuvvet yoluyla hilafet makamına gelen kişi, sözkonusu imamet şartlarına sahip olmalıdır veya mevcut insanlar arasında en fazla şarta sahip olan kişi olmalıdır. Hilafet makamını kuvvet yoluyla ele geçiren kişide adalet olmaması halinde, o kişinin imametinin sahih olup olmadığı hususunda ihtilaf vardır. Ancak doğru olan şudur ki hilafet makamını kuvvet yoluyla ele geçiren kişinin imameti sahihtir, fakat kendisi âsi sayılır.

ceren
Sat 12 September 2015, 04:07 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim.İmametin ne olduğunu,önemini  ve hükmünü öğrenmiş oldum...