Esila
Wed 2 February 2011, 02:06 am GMT +0200
Peygamber (S.A.V.)´İn Fars Hükümdarı Kisra´ya Elçi Göndermesi
Mu´te Gazvesi
Fasıl
Fasıl
Üç Emir; Zeyd, Cafer Ve Abdullah B. Revaha´nın Faziletleri
Mu´te Gazvesinde Şehid Düşen Müslümanlar.
Mu´te Gazvesi Hakkında Söylenen Şiirler.
Rasûlullah (S.A.V.)Tn Çevre Ülke Hükümdarlarına Heyetler Gönderip Onları Allah´a İmana Ve İslama Davet Edici Mektuplar Yazması
Peygamber (S.A.V.)´İn Şam´daki Hrîstiyan Arap Hükümdarlarına Elçi Ve Mektup Göndermesi
Peygamber (S.A.V.)´İn Fars Hükümdarı Kisra´ya Elçi Göndermesi
Peygamber (S.A.V.)´İn Mukavkis´e Elçi Göndermesi
Zatü´s-Selasil Gazvesi
Mu´te Gazvesi
Bu, Zeyd b. Harise komutasındaki 3.000 kişilik bir seriyyedir ki, Şam taraflarında Belka toprağına gönderilmiştir.
Muhammed b.İshak, Umretü´l Kazâ´yı anlattıktan sonra dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) Medine´de zilhiccenin kalan kısmında ikamet etti -o seneki haccın idaresini müşrikler yürüttüler- muharrem, safer, re-biyülevvel ayında Şam´a elçiler heyeti gönderdi, onlar orada öldürüldüler.
Muhammed b. Cafer b. Zübeyr, Urve b. Zübeyr´den naklen bana şu haberi verdi:
Rasûlullah (s.a.v.), hicretin sekizinci senesinin cemaziyelevvel a-ymda Mu´te´ye askeri bir birlik gönderdi. Onların başlarına da Zeyd b. Harise´yi komutan tayin etti ve şöyle dedi: "Eğer Zeyd öldürülürse, yerine Cafer b. Ebi Talib milletin üzerine komutan olsun. Eğer Cafer´e de birşey olursa onun yerine Abdullah b. Revaha geçsin."
Bunun üzerine halk (ordu) techizatlandı, sefer hazırlığı yaptı. Sayıları 3.000 kişi idi.
Vakidî, Rabia b. Osman kanalı ile Hakem´in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Yahudi Numan b. Fenhas gelip insanlarla birlikte duran Rasûlullah (s.a.v.)´ın önünde durdu. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle dedi:
- Zeyd b. Harise insanların emiridir. Eğer Zeyd öldürülürse, o zaman emirleri Cafer b. Ebi Talib olsun. Eğer Cafer öldürülürse, o zaman emirleri Abdullah b. Revaha olsun. Eğer Abdullah b. Revaha da öldürülürse, o zaman Müslümanlar kendi aralarında bir adamı beğenip seçsinler ve onu üzerlerine emir tayin etsinler.
Numan dedi ki:
- Ey Eba´l-Kasım! Eğer sen peygamber isen az veya çok emir olarak isimlendirdiğin bu adamların hepsi öldürülürler. Çünkü İsrailo-ğullarmdan olan peygamberler, kavmin üzerine emir olarak bir adamın ismini verip de: "Eğer falan öldürülürse emir falan olsun." deyip böylelikle yüz kişinin adını belirl es elerdi bile o yüz kişinin tamamı öldürülürdü.
Bundan sonra Numan, dönüp Zeyd´e şöyle dedi: "Hazırlan.... Eğer Muhammed peygamber ise, sen artık asla savaştan geri dönmiyecek-sin."
Zeyd de buna şu karşılığı verdi:
- Şahadet ederim ki, o, peygamberdir. Doğru sözlüdür. İyi bir kimsedir. Allah´ın salat-ü selamı onun üzerine olsun.
Bunu Beyhakî rivayet etmiştir.
İbn İshak dedi ki: Savaşa gidecek olanların Medine´den çıkış vakti geldiğinde insanlar, Rasûlullah (s.a.v.)´m ordu için tayin ettiği e-mirlerle vedalaşmaya başladılar. Abdullah b. Revaha vedalaştığı a-damlarla vedalaşırken ağlamaya başladı. Ona:
- Ey İbn Revaha, seni ağlatan nedir diye sordular. O da şu karşılığı verdi:
- Allah´a yemin ederim ki, bende ne dünya sevgisi ne de size karşı şiddetli bir aşk ve özlem var. Ama duydum ki Rasûlullah (s.a.v.), Allah´ın kitabından şöyle bir ayet okuyor ki, bu ayette .Cehennem ateşini hatırlatıyor:
"Sizden Cehennem´e uğramayacak yoktur. Bu, Rabbinîn, yapmayı üzerine aldığı kesinleşmiş bir hükümdür." (Meryem, 7i.) Şimdi ben Cehennem ateşine girdikten sonra oradan nasıl dönüp çıkabileceğimi bilemiyorum. Bu nasıl olacak
Müslümanlar dediler ki: ´Allah sizinle beraber olsun ve sizi muhafaza etsin. Sizi salih kimseler olarak bize tekrar geri göndersin."
Abdullah b. Revaha da şöyle dedi:
"Fakat ben Rahman´dan mağfiret dilerim ve kanın kaymağını üstüne atacak güçlü bir darbe isterim.
Veya Harra´nın iki eliyle bağırsaklara ve ciğere işleyen bir mızrak ile hızla Öldüren bir dürtme isterim.
Ta ki benim kabrimin yanma vardıkları zaman, Allah o gaziyi doğru yola iletsin, denilsin ve o doğru yolu tutmuş olsun."
İbn İshak dedi ki: Kavim daha sonra çıkmak için hazırlandı. Abdullah b. Revaha, Rasûlullah (s.a.v.)´m yanma geldi. Onunla vedalaş-tı ve sonra şöyle dedi:
"Allah, sana verdiği güzel şeyleri devamlı kılsın. Musa´yı sabit kılışı gibi. Ve yardım görenler gibi yardım etsin.
Şüphesiz ben, sende bolca hayır görüyorum.
Allah bilir ki, ben sabit görüşlüyüm.
Sen Peygambersin. Her kim ki senin hayrından mahrum kalsa, kader onu düşürmüş demektir."
İbn İshak dedi ki: Sonra millet, Medine´den çıkıp yola koyuldu. Rasûlullah (s.a.v.) da onlarla birlikte biraz yürüdü. Nihayet onlarla vedalaşıp geri döndü. Abdullah b. Revaha şöyle dedi:
"Hayırlı bir uğurlayıcı ve bir dost olarak Nahle´de kendisiyle vedalaştığım bir kişi üzerine selamlar olsun."
İmam Ahmed b. Hanbel, Abdullah b. Muhammed kanalı ile İbn Abbas´m şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Rasûlullah (s.a.v.), Mu´te´ye bir ordu gönderdi. Komutan olarak ordunun başına Zeyd´i tayin etti. Zeyd´in öldürülmesi halinde Cafer´in, Cafer´in öldürülmesi halinde ise Abdullah b. Revaha´nm komutan olacağını beyan etti.
Fakat Abdullah b. Revaha orduyla birlikte gitmeyip geride kaldı. Peygamber (s.a.v.)´le birlikte cuma namazını kıldı. Peygamber (s.a.v.) onu görünce; "Seni geride bırakan sebeb nedir " diye sordu. O da şu
cevabı verdi:
- Seninle beraber cuma namazı kılmak için geride kaldım. Peygamber (s.a.v.):
- Allah yolunda bir gidiş veya dönüş, dünyadan ve dünyadaki şeylerden daha hayırlıdır, diye cevab verdi."
İmam Ahmed b. Hanbel, Ebu Muaviye kanalı ile İbn Abbas´m şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Peygamber (s.a.v.), Abdullah b. Reva-ha´yı bir seriyye ile birlikte gönderdi. Gönderme günü cumaya rastlamıştı. O da arkadaşlarını yola çıkardı. Önceden gönderdi ve: "Ben burada kalır, Rasûlullah´la birlikte cumayı kılar, sonra arkadaşlarıma kavuşurum." dedi. Peygamber (s.a.v.), cuma namazını kıldıktan sonra
onu gördü ve:
- Niçin sabahleyin arkadaşlarınla birlikte yola çıkmadın Bunun sebebi nedir diye sordu.
Oda:
- İstedim ki, seninle birlikte cumayı kılayım, sonra arkadaşlarıma kavuşayım, diye cevab verdi. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:
- Eğer yeryüzündeki şeylerin hepsini Allah yolunda harcasan bile, onların sabahleyin çıkmakla elde ettikleri sevab kadar kazanamazsın."
Bütün bunlardan anlaşıldığına göre komutanlar cuma günü yola
çıkmışlardır.
İbn İshak dedi ki: Sonra yürüdüler ve Şam topraklarından Ma-an´a indiler. Halk burada şu haberi aldı ki, Herakliyus, Belka topraklarından Maab´a, Rumlardan 100.000 kişilik bir ordu ile gelip ordugah kurmuştur. Lahm, Cüzam, Kayn, Behra ve Bel kabilelerinden 100.000 kişi daha onlara katılmıştı. O katılanların başlarında Beli´-den olan İraşe kabilesinden Malik b. Zafile denilen bir adam vardı.
Denildi ki: Bizanslılar 200.000 kişi idiler. Onlardan başka 50.000 kişi de kendilerine katılmıştı. En azından Bizanslılar 100.000, Araplar ise 50.000 kişi idiler. Bunu Süheylî nakletmiş tir.
Bu haber Müslümanlara ulaşınca onlar, Maan´da iki gece kaldılar. Onların durumlarını düşünüyorlardı. Şöyle dediler: Durumu Ra-sûlullah (s.a.v.)´