sümeyra
Sun 1 January 2012, 10:31 am GMT +0200
4091) "... Nâfi bin Utbe bin Ebî Vakkas (Radıyallahü anh)'den rivayet
4091) "... Nâfi bin Utbe bin Ebî Vakkas (Radıyallahü anh)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur
Siz Arap Yarımadası (halkı) ile savaşacaksınız. Allah orayı (size) fethedecektir. Sonra rumlarla savaşacaksınız. Allah onların memleketini) de (size) fethedecektir. Daha sonra Deccâl ile savaşacaksınız. Allah onu da (size) fethedecektir (mağlûp edecektir).
Câbir (bin Semüre) demiştir ki: Bu itibarla rumlar fethedilmedikçe Deccâl çıkmaz,"[124]
İzahı
Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'm hadisi Zevâid nevin-dendir. Bu hadiste geçen Mevâlî: Mevlâ'nın çoğuludur. Mevlâ kelimesi, Rabb, mâlik, sâhib, efendi, nimet veren, ikramda bulunan, köleyi azadlayan, yardımcı, seven, tâbi olan, komşu, amcaoğlu, andlaşmah, sihri yönden akraba, köle, azadlanmış kişi ve kendisine nimet ve ikram edilen kişi gibi değişik mânâlara gelir.
Miftâhûl-Hâce'de bu mânâlar açıklandıktan sonra şöyle denilmiştir :
Bir de şu mânâ var: Bir işe bakan, yöneten kimseye mevlâ denilir. Hadîslerde ekseriyetle bu mânâda kullanılır. Hadîsteki Mevâlî sözcüğü ile Allah'ın emirlerine uyan ve yasaklarından sakınanların kasdedilmiş olması ihtimâli vardır. Bununla Mehdi' nin kasde-dilmiş olması kuvvetle umulur.
S i n d î ise Mevâli sözcüğünü Arapların azadlamış olduğu kimseler mânâsına yorumlamış ve hadîsin ifâde tarzının mevâlî diye anılan insanların Araplardan olduğuna delâlet ettiğini söylemiştir. Fakat hadîsin ifâde tarzı Mevâlî'nin Araplardan olduğuna kesin biçimde delâlet etmez.
Bilindiği gibi Araplar kendilerinden olmayanlara Mevâlî derler. Bu husus târih kitablannda da görülebilir. Bu itibarla İslâmiyet'i te'-yid ve takviye edeceği haber verilen toplumun Araplardan başka bir millet olması ihtimâli vardır. Kanaatımca haber verilen milletin yüce milletimiz olması muhtemeldir. Çünkü Abbasîler devrinden itibaren Türk milletinin İslâmiyet'e her bakımdan nasıl hizmet ettiği, yüce dinimizi Avrupa'da nasıl temsil ettiği, Viyana kapışma nasıl dayandığı ve özellikle Haçlı Seferleri karşısında kutsal topraklan korumak için asırlarca nasıl göğüs gerdiği târihin şeref levhalarında köklü yer etmiştir. Allah.Teâlâ en iyi bilendir.
N â f i (Radıyallâhü anh) 'in hadisini Müslim de rivayet etmiştir. Oradaki rivayette Arap yarımadasının fethinden sonra î r â n' in fethedileceği ve bundan sonra Rum memleketinin fethedileceği haber verilmektedir. Yine oradaki rivayete göre "Nâfi (Radı-yallâhü anh), Câbir bin Semûre (Radıyallâhü anh) 'a i Yâ Câbir Rumlar fethedilmedikçe Deccâl'ın çıkacağını sanmıyoruz, demiştir." Görüldüğü gibi bu noktaya âit cümle, Müellifimizin rivayetinde C â b i r' e aittir.
Bir Hâl Tercemesi:
Nâfi bin Utbe bin Ebl Vakkas (R.A.), Mekke'nin fetih günü müslüman olmuştur. Müslim onun bir hadisini (ki bu hadîstir) rivayet etmiştir. Ravisl Câbir bin Semûre CBJLyûu. (Hulâsa, 399)
4092) "... Muâz bin Cebel (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Büyük savaş, Kustuntiniyye fethi ve Deccâl'ın çıkması yedi ayda vuku bulur."
4091) "... Nâfi bin Utbe bin Ebî Vakkas (Radıyallahü anh)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur
Siz Arap Yarımadası (halkı) ile savaşacaksınız. Allah orayı (size) fethedecektir. Sonra rumlarla savaşacaksınız. Allah onların memleketini) de (size) fethedecektir. Daha sonra Deccâl ile savaşacaksınız. Allah onu da (size) fethedecektir (mağlûp edecektir).
Câbir (bin Semüre) demiştir ki: Bu itibarla rumlar fethedilmedikçe Deccâl çıkmaz,"[124]
İzahı
Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'm hadisi Zevâid nevin-dendir. Bu hadiste geçen Mevâlî: Mevlâ'nın çoğuludur. Mevlâ kelimesi, Rabb, mâlik, sâhib, efendi, nimet veren, ikramda bulunan, köleyi azadlayan, yardımcı, seven, tâbi olan, komşu, amcaoğlu, andlaşmah, sihri yönden akraba, köle, azadlanmış kişi ve kendisine nimet ve ikram edilen kişi gibi değişik mânâlara gelir.
Miftâhûl-Hâce'de bu mânâlar açıklandıktan sonra şöyle denilmiştir :
Bir de şu mânâ var: Bir işe bakan, yöneten kimseye mevlâ denilir. Hadîslerde ekseriyetle bu mânâda kullanılır. Hadîsteki Mevâlî sözcüğü ile Allah'ın emirlerine uyan ve yasaklarından sakınanların kasdedilmiş olması ihtimâli vardır. Bununla Mehdi' nin kasde-dilmiş olması kuvvetle umulur.
S i n d î ise Mevâli sözcüğünü Arapların azadlamış olduğu kimseler mânâsına yorumlamış ve hadîsin ifâde tarzının mevâlî diye anılan insanların Araplardan olduğuna delâlet ettiğini söylemiştir. Fakat hadîsin ifâde tarzı Mevâlî'nin Araplardan olduğuna kesin biçimde delâlet etmez.
Bilindiği gibi Araplar kendilerinden olmayanlara Mevâlî derler. Bu husus târih kitablannda da görülebilir. Bu itibarla İslâmiyet'i te'-yid ve takviye edeceği haber verilen toplumun Araplardan başka bir millet olması ihtimâli vardır. Kanaatımca haber verilen milletin yüce milletimiz olması muhtemeldir. Çünkü Abbasîler devrinden itibaren Türk milletinin İslâmiyet'e her bakımdan nasıl hizmet ettiği, yüce dinimizi Avrupa'da nasıl temsil ettiği, Viyana kapışma nasıl dayandığı ve özellikle Haçlı Seferleri karşısında kutsal topraklan korumak için asırlarca nasıl göğüs gerdiği târihin şeref levhalarında köklü yer etmiştir. Allah.Teâlâ en iyi bilendir.
N â f i (Radıyallâhü anh) 'in hadisini Müslim de rivayet etmiştir. Oradaki rivayette Arap yarımadasının fethinden sonra î r â n' in fethedileceği ve bundan sonra Rum memleketinin fethedileceği haber verilmektedir. Yine oradaki rivayete göre "Nâfi (Radı-yallâhü anh), Câbir bin Semûre (Radıyallâhü anh) 'a i Yâ Câbir Rumlar fethedilmedikçe Deccâl'ın çıkacağını sanmıyoruz, demiştir." Görüldüğü gibi bu noktaya âit cümle, Müellifimizin rivayetinde C â b i r' e aittir.
Bir Hâl Tercemesi:
Nâfi bin Utbe bin Ebl Vakkas (R.A.), Mekke'nin fetih günü müslüman olmuştur. Müslim onun bir hadisini (ki bu hadîstir) rivayet etmiştir. Ravisl Câbir bin Semûre CBJLyûu. (Hulâsa, 399)
4092) "... Muâz bin Cebel (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Büyük savaş, Kustuntiniyye fethi ve Deccâl'ın çıkması yedi ayda vuku bulur."