- Mucizelerin Müsbet İlimlerle Münasebeti

Adsense kodları


Mucizelerin Müsbet İlimlerle Münasebeti

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ayten
Sun 17 October 2010, 11:52 pm GMT +0200
d- Mucizelerin Müsbet İlimlerle Münasebeti


Mucizeler, kâinattaki olaylarla ilgili olduğu için, o olayları inceleyen her çeşit ilimle ilgili tarafları vardır denilebilir.

Mucizeler tabiat kanunlarını değiştirmekle vücuda gelir. Tabiat kanunlarına "Din" ıstılahında, "Sünnetullah" denir. Yani Allah'ın, kâinatta cari olan âdetleridir. Allah, mucizelerle, mezkûr âdetlerini değiştirmiştir. Bunun için, her şeyden önce, bir şeyin mucize olduğunu bilmek için müsbet ilimlere bakmak gerekir. Meselâ, rüzgarla havada seyreden Süleyman aleyhisselâmın (Enbiyâ, 81), seyrini anlamak için, yerçekimini, seyahat hızını, hava şartlarını bilmek gerekir. Eğer, sadece havada seyahat etmeyi mucize telakki etsek o zaman uçaklarla yapılan seyahatları da, mucize kabul etmek icab ederdi. Halbuki, uçakla uçmak, birtakım Âdetullah'ın biraraya getirilmesiyle mümkün olmaktadır. Hz. İbrahim'in ateşte yanmaması olayı da böyledir. Elektriğin ocakta ateş, buzdolabında soğutucu olması birer mucize değil, tabiî kanunların (sünnetullah'ın) bir semeresidir. Ayrıca soğuğun derecesi vardır. Bu sebeble İbrahim’in (as) soğuktan da donmaması için Cenab-ı Hakk, "... Ey ateş, İbrahim'e karşı soğuk ve selâmetli ol" (Enbiyâ, 69) emirlerinde "selâmetti ol" buyurmuşlardır. Atomun yapısının bulunmasından sonra nükleer enerjinin önemi anlaşıldı. Atom bombası yapıldı. Atom çekirdeğinin zorla parçalanmasıyla ortaya büyük bir enerji çıkmaktadır. Bu enerji atom bombası olarak tahripte kullanılmıştır. Atom santrallerinde meydana çıkan ısı enerjisi elektrik enerjisine çevrilerek faydalı hale getirilmiştir. (İshak Halis, İman Dünyası s.86, İzmir 1992). Atomun ortaya koyduğu bu kuvvet, bir mucize değil, eşyanın yaratılışına konmuş özelliğidir. Bu özelliğini bilmeden, mucize olup olmadığını anlamak kolay olmaz.

Kısaca mucizeleri anlamak için fizik, kimya, matematik ve diğer ilimleri, hele tabiat kanunları dediğimiz "Sünnetullah'ı" çok iyi bilmek icabeder. Kışın, yaz meyvasının yetişmesi mucize sayılmıştır. Halbuki zamanımızda "seralar" sayesinde, bu yetiştirme işi, rahatlıkla yapılabilmektedir. Demek ki, şartları da bilmek lazımdır.

Velhasıl, bugün müsbet ilmin ortaya koyduğu baş döndüren bir çok şeyler vardır ki, zahiren mucize şeklinde gözükmektedir. Halbuki onlar, tabiat kanunları (sünnetullah)nın mahsulüdür. İleride mucizelerin müsbet ilme olan tesirini kısaca anlatacağız.

Mucizelerin Müsbet İlim Açışından Hikmetleri

Burada öncelikle geçmiş peygamberlerin Kur'ân-ı Kerim'de zikredilen mucizelerinin, peygamberliklerini isbat eden birer delil olmakla beraber müsbet ilme de çığır açtıklarını zikredelim. Allah Teâlâ insan cemaatına, manevi sahada yükselmeleri için birer önder olarak peygamberleri gönderdiği gibi, maddî sahada da kalkınmaları, yeni keşifler yapmalarına imkan vermesi için de her birinin eline bazı harikalar vermiştir. Çünkü sınırlı aklıyla insanın ilk başta bu şeyleri bilmesi zordur.

Meselâ Hz. Nuh'un bir mucizesi olan gemisi, Yusuf’un (as) saati. Bunları en evvel beşere hediye eden mucize'nin elidir.

Kur'ân-ı Kerîm, bu mucizeleri zikretmekle beşerin fen ve sanatının nihâî sınırını çizmiştir. Mesela Hz. Süleyman'ın rüzgar üzerinde havada uçması, bir günde iki aylık mesafeyi katetmesi (Sebe, 12) beşere havacılık hususunda yol açmış bulunmaktadır. Hz. Musa’nın (as) yerden suyu çıkarması (Bakara, 60), yerden artezyenle suların ve petrolün çıkarılacağına bir işarettir. Hz. İsa'nın ölüyü diriltmesi (Maide, 110) tıbbın son sınırını çizmiştir.. Dâvud’a (as) demirin yumuşatılması madenleri bulmaya, hizmette kullanmaya (Sebe, 10) yine yol göstermektedir. Süleyman’ın (as) vezirlerinden birinin, Kraliçe Belkıs'in uzak mesafedeki tahtını, göz açıp kapayacak kadar az bir zamanda getirmesi (Nemi, 40), eşyanın ses ve gölgesi hatta bizzat aynı ile kısa zamanda nakledilebileceğine parmak basmaktadır. Davud'un (as) sedasının dağlardaki yankısı (Sebe, 10) sesin nakline işaret etmektedir. Hz. İbrahim'in, Nemrud'un ateşinde yanmaması (Enbiya, 69) ateşin yakmayacağına soğutucu da olabileceğine birer işaret olabilir.

Elmalılı Hamdi Yazır, İslâm-İlim münasebetini anlatırken, ilimlerin ve fenlerin kendi sınırları içinde terakki ettirilmelerini inkar etmemenin icab ettiğini, hiç bir hadisenin ve şüphenin yıkamayacağı en doğru ve küllî esaslara inanılması ve mümkün olana muhal denilmemesi gerektiğini söyler206.

en-Nebhanînin zikrettiği on harikulade olan mucizelere göz atalım: Ölülerin diriltilmesi mucizesi, ölüme kadar teknik imkanlarla bir çok işin başarılacağına; hudhud kuşunu posta işlerinde kullanmak ise ajansların hizmetlerine işaret etmektedir. Kur'ân'ın mislinin getirilememesi, ilâhî kelamın icazını belirtir. Konuşmaktan aciz olanın konuşturulması yine tıbbın; cansızların hareket ettirilmesi, günümüzün fenninin; kış meyvalarının yazın yetişmesi veya aksinin olması, bitkiler için yetiştirme mevsiminin suni olarak yapılabileceğini göstermektedir. Netice olarak mümkün olanı muhal saymama ve vuku bulunca mucize telakki etmemek lazımdır. Eskiden insan havada uçamazdı. Ama alimlerimiz, havada uçmak mümkündür; zira kuşlar havada uçuyorlar, demişlerdir207. Bugün bu uçmak gerçekleşmiştir. Bundan da mucizelerin teknik sahada da yol gösterdiklerini anlamaktayız.


--------------------------------------------------------------------------------

206 Elmalılı, H.Yazır, a.g.e. I, 202.
207 İsmail Hakkı, Yeni İlm-i Kelâm s. 251 İstanbul 1341 H.

ceren
Sat 9 May 2015, 05:57 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.