sumeyye
Wed 4 May 2011, 01:42 pm GMT +0200
4- Mala Hakim Olma İzzeti
Allah'ın insana emanet ettiği bütün mallar, zenginlikler, paralar ve eşyalar, yalnızca dünyalık geçimliklerdir. Bütün insanların az çok, kendi durumlarına ve çağlarına göre bunlara ihtiyacı vardır. Zaten Allah (c.c.) canlı veya cansız eşyayı insan dünyada geçinebilsin diye yaratmıştır.
Ancak insanların dünyadan yiyecekleri son derece sınırlıdır. Bir kişi diğerinden ne kadar fazla yiyebilir, ne kadar fazla tüketebilir? Belki biri diğerinden daha lüks eşya kullanabilir.
Ancak sonunda herkes aynı toprağın kucağına dönüyor.
Gerçek bu olunca bir takım insanların yalnızca dünyalık yaşamaları, hayatın merkezine yalnızca geçinme idealini koymaları onlar için cidden büyük bir zarardır.
Para kazanmak, eşyalara sahip olmak, tüketimi hayat anlayışı haline getirmek; bütün bunların peşine çılgın gibi koşmak yaratılışın amacı değildir. Geçimlikleri kutsal hale getirmek, paradan, eşyadan daha değerli bir şey tanımamak İnsan için bir körlüktür.
Peygamberimiz (s.a.v.) böyle insanlara dinarın (paranın) kölesi diyor ve sonra da ekliyor:
'Paranın kölesi olanlara yazıklar olsun!'
Çağımız insanının eşya tutkusunu, paraya olan aşkını, dünyalıklar uğruna düştüğe sefil durumu bundan daha güzel hangi söz ortaya koyabilir?
Dinarın kölelerine yazıklar olsun.
Bu söz paradan, maldan, zenginliklerden daha kutsal bir şey tanımayan ahmaklar içindir. Bütün insani değerleri para uğruna bir tarafa atan maddeperestleredir. Allah'ı unutup, çıkarını ve mal peşinden koşmayı put haline getirenleredir. Makamları, saltanatları, maddi planda yükselmeyi, köşe dönmeyi, zenginliklerle insanlara hükmetmeyi amaç haline getiren şaşkınlaradır.
İnsanlann pek çoğunu, dünyalıklar oyalamaktadır. 'Buna sahip olayım, onu da elde edeyim, daha falancanın seviyesine bile gelemedim, ona bir kavuşayım', ümniyyeleri (hayalleri) ile oyalanan niceleri, böylelikle Rablerini, O'na kulluğu ve Ahiret hesabını, yani edebî mutluluğu unutuyorlar.
Malın kulu kölesi olanlar, kahredici bir tutsaklığı, çirkin bir esareti yaşamaktadırlar. Geçimliklerin ve çıkarın uğruna kişiliksiz hale gelenler, utanılacak bir zilletin içerisindedirler. Üstünlüğü, fazileti, önde olmayı mala, dünyalıklara sahip olmakta görenler, müthiş bir aldanıştadırlar.
insan için özgürlük en büyük şereftir ve en önemli mutluluk kaynağıdır.
Dünyalık geçimlikler ve mal karşısında özgürlüğü kazabilen, ona hak ettiği değerden daha fazlasını vermeyen, onu bir emanet olarak değerlendiren kişiler, özgürlüklerini de kazanırlar.
Malın, paranın, çıkarın ve eşyanın mahkûmu ve tutsağı değil, hakimi olmak. Eşyanın peşine sürüklenen aç gözlü bir doymaz olmak yerine; mala hükmeden, eşyayı iyi amaçlar uğruna kullanabilen, maldan diğer kulları da yararlandıran cömert bir kişi olmak...
İnsana izzet ve şeref kazandıran bu ilkedir.
Hz. Süleyman'ın kişiliğinde bu izzeti görüyoruz. O, eline emanet verilen mülkü ve dünyalıkları yerinde, hayırlı amaçlar için kullandı.
Malın hakimi oldu, eşya karşısında insanlık onurunu ve seçilmiş kul olma izzetini korudu. Dinara değil, Allah'a kulluk yapmaya devam etti. [370]
[370] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 197-199.