sumeyye
Wed 21 September 2011, 01:05 pm GMT +0200
2. Kuranda Sünnet Kelimesi
"Allah size [helal ve haramı] açıkça bildirmek, sizi daha önce geçmiş [iyi] insanların yollarına {sünen) hidayet edip günahlarınızı bağışlamak ister. [74]
Kurtubî, ayetin tefsirinde şunlan kaydeder: "Sizi daha önce geçmiş insanların yollanna (sünen) hidayet eder, ifadesiyle daha önceki hakk ehlinin yolu kastedilmektedir. Bir görüşe göreayetteki 'hidayet'in açıkça bildirmek olduğu da rivayet edilmiştir.[75]
Ibni Kesir de ayetin tefsirinde şöyle der: "Allah (c.c), sizi daha önce geçmiş insanların iyi yollarına ve beğenip razı olduğu şeriatlara hidayet etmek istiyor. [76]
"Allah'ın öteden beri var olan sünneti budur. Ve sen Allah'ın sünnetinde bir değişiklik bulamazsın. [77]
îbni Kesîr der ki: "Allah'ın sünneti, Allah'ın yaratıkları hakkında öteden beri icra ettiği kanunu ve adeti demektir. [78]
3. Peygamber (S.A.V.)'in Hadislerinde Sünnet Kelimesinin Kullanımı
Peygamber (S.A.V.) de sünnet kelimesini bu çerçevede, yani yol ve adet anlamında kullanmıştır. Ancak bir resul vasfıyla Allah (c.c.) katından getirdiği yolu ifade etmek istediği zaman sünnet kelimesini kendi zâtına izafe edip "sünnetim" sünneti) demiştir ya da kelimeyi takisıyla birlikte kullanıp "es-sünne" şeklinde mutlak olarak kullanmıştır. Böylece kelime, izafeli veyatakısı almış şekliyle kullanıldığında "Peygamberin dînde izlediği yol" anlamında ele alınmıştır. Sünnet kelimesi, bu gibi durumlarda bidat kelimesinin mukabili ve karşıtı anlamında kullanılmıştır. Sonuç itibariyle Peygamber (S.A.V.)'in fiil ve takrirlerini ve O'na ait sözlü ifadelerin delalet ettiği hususları ifade eden bir terim olmuştur. Daha sonra gelen sahabe, tabiin ve tebe-i tabiîn kuşaklan da nebevî kullanıma tabi olmuşlardır. Bu kuşaklar da Peygamber (S.A.V.)'e izafe edilen ya da "el" takısı ile kullanılan sünneti Peygamber'in fiil ve takrirleri ve O'na ait sözlü ifadelerin medlulü manasında, başka bir ifadeyle onlar da sünneti, Peygamber'in dinde izlediği yol ve yöntem anlamında ele alıp bidatin mukabili ve karşıtı manasında kullanmışlardır. Şimdi de bu hususla ilgili bazı örnekler sunmak istiyoruz: [79]
[74] Nisa, 26
[75] Tefsiru'l-Kurtubî, 5/148
[76] Tefsiru İbni Kesîr, Daru'l-Endeiüs, Beyrut 2/252
[77] Fetih, 23
[78] Tefsiru İbni Kesîr, 6/343 Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 49-50.
[79] Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 50.