ehlidunya
Mon 13 August 2012, 01:40 pm GMT +0200
Ali Ünal
Kadir Gecesi
Fethullah Gülen Hocaefendi, bir defasında "Yıllardır, 'Ya Rabbi, Kadir Gecesi nedir, onun mahiyetini bana bildir!'" diye dua ediyorum buyurmuştu. Bu mübarek gecenin mahiyetini idrak elbette kolay değilse de, onun zahirî boyutuyla ilgili birkaç söz söylemekle inşallah hata yapmış olmayız.
Hz. Bediüzzaman'ın ifadeleriyle, yer ile gökler, bir hükümetin iki memleketi gibi olup, aralarında önemli irtibatlar ve mühim muameleler vardır. Yerin maddî hayatı için gerekli olan ışık, ısı, bereket ve rahmet, yağmur gibi şeyler, yerdekilerin manevî hayatı için gerekli vahiy, gökler cihetinden gelir, yani gönderilir. Yerden de buhar gibi şeyler göğe yükselir ve gökteki bulutlar, bu buharlardan oluşur. Ayrıca, gökten yere melekler ve rûhanîler inerler. Öyleyse, yeryüzünün sâkinleri için de göklere çıkmaya yol vardır. Meselâ, Miraç ve Hz. İsa ile Hz. İdris'in semaya kaldırılmasında olduğu gibi, peygamberler içinde ruh veya ruh-beden birlikte semaya çıkanlar olmuştur. Bilhassa ölen mü'minlerin ruhları da, göklerde, yıldızlar arasında seyahat ederler. Bu temiz ruhları taklitle cinler içinde bazı şerlileri de, şeytanlar da, semaya çıkma ve meleklerin konuşmalarına kulak hırsızlığı yapma teşebbüsünde bulunurlar. Bu teşebbüsler özellikle yılın bir gecesinde yoğunluk kazanır ve işte tam bir meteor yağmuruna sahne olan bu gecede sözkonusu şerli ruhlar, meteorlarla yok edilir.
Zıtlıkların bir arada bulunduğu varlık âleminde nasıl şerlilerin semaya doğru teşebbüslerinin yoğunlaştığı ve yok edildikleri bir gece varsa, aynı şekilde, tamamıyla hayırlı ve sadece hayırların semadan yere sağanak sağanak indiği bir gece de vardır. İşte bu gece, Kadir Gecesi'dir. Kur'ân-ı Kerim'de o gece hakkında, en kısa mealiyle, "Biz, Kur'ân'ı Kadir Gecesi'nde indirdik. Nedir o Kadir Gecesi bilir misin? Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır (hayrı, bereketi daha fazla). O gece melekler ve Ruh, Rabb'ilerinin izniyle her iş için iner de iner. Safi rahmet ve esenliktir o gece, tâ şafak atıncaya kadar." buyrulur.
Her şeyin Cenab-ı Allah'ın İlmi'nde muayyen bir ilmî varlığı vardır. Yaratma, O'nun, İlmi'ndeki mahiyetlere, ait kılınacakları âlemin ölçülerine, özelliklerine göre hariçte varlık vermesi demektir. İşte, Meşiet-i İlâhî var kılınması adına İlm-i İlâhî'deki bir mahiyete taallûk ettiğinde Kader, ona şeklini, suretini, fıtratını, kimliğini verir, yani onun vücut elbisesinin ölçülerini tayin ve ayrıca bütün bir gelecek hayatını takdir buyurur. Bu takdir buyurmada, insan gibi irade sahibi ve sorumlu varlıkların iradelerini ne yönde kullanacakları da elbette hesaba katılır. Kudret de, Kader'in ölçülerini tayin buyurduğu bu varlık veya vücut elbisesini diker, yani onu haricî varlık sahasına çıkarır ve hayatları boyunca fiillerini aynı şekilde yaratır.
Cenab-ı Allah, her "an" bir tecellidedir. O'nun tecellileriyle kâinat sürekli bir zeval-hudûs yaşar. Dolayısıyla kâinatın hayatında her bir an, yeni bir andır. O bakımdan, bahis mevzuu takdir ve yaratma fiilleri, bir defada bitmediği gibi, belki bir yıla ait takdirler, yılın bir gecesinde Ruh ve meleklerle birlikte Levh-i Mahfuz'dan semamıza, Levh-i Mahv ve İsbat'a indirilmektedir. Yine, Kur'ân, yeryüzüne ait bir yılın böyle bir gecesinde Levh-i Mahfuz'dan dünya semasına indirilmiştir. Yılın her gecesi böyle bir gece olmakla şereflensin diye bu gece, Ay Yılı'nı takip eder. Her bir gece, 354 yılda bir Kadir Gecesi olma şerefine ulaşır. Ve bu gece, Ramazan ayındadır. Şu halde, Kur'ân, bir defada, bir zamana ve bir topluma mahsus olarak inmiş bir Kitap olmadığına göre, belki O, her Kadir Gecesi bütün hayır ve bereketiyle bir defa daha tecelli etmekte, bütün İlâhî takdirlerle birlikte, o gece inen melekler ve Ruh eşliğinde bir defa daha bizi şereflendirmektedir.
Kadir Gecesi, bütünüyle hayır ve selâm gecesidir. 80 yıllık bir ömürde kazanılabilecekten daha fazla hayır ve bereket, o gecede kazanılabilir. En azından Ramazan'ın her, hiç olmazsa son 10, gecesi Kadir Gecesi gibi değerlendirilsin diye Cenab-ı Allah, o geceyi gizlemiştir.