sidretül münteha
Thu 16 June 2011, 03:41 pm GMT +0200
c. Irk, Dil, Mezhep Ve Bölge Tarafgirliği
Cahil kimselerin belirli bir ırkı üstün tutup diğer ırkları küçük düşürme hususundaki taassupları da uydurma sebeplerindendir. İslâm, onları cahiliyet dönemi iddialarından kurtarmaya çalışmasına rağmen, Araplar'ın sırf Arap olmaları sebebiyle üstün; Türk, Fars ve diğer ırk ve renklerin ise, değersiz olduğunu ifade eden rivayetler böyledir. Halbuki İslâm, müslümanları dilleri, ırkları ve bölgeleri ne olursa olsun, tek bir ümmet olarak kabul etmiştir. Nitekim Allah bu konuda şöy'e buyurmuştur:
"Birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır." [92] Bu âyette görüldüğü üzere Allah gerçek ölçüyü takva olarak tespit etmiştir. Yükselen onunla yükselir, yükselemeyen ise ondan yoksun olduğu için bu duruma düşer. Ancak, Allah'ın İslâm'a gönüllerini açmadığı bazı kimselerin zihinlerinde kalan cahili taassup, onlardan bir kısmım Resulullah adına yalan söylemeye sevketmiş ve şu rivayetleri uydurmuşlardır:
"Allah'ın hiç hoşlanmadığı lisan Farsça, şeytanların lisanı Hûzice, cehennem halkının lisanı Buharâca, cennet ehlinin lisanı ise Arapça'dır" [93];
"Zenci, doyduğu zaman zina eder, aç kaldığı zaman hırsızlık yapar" [94],
"Size ilişmedikleri müddetçe siz de Türkler'e ilişmeyiniz, zira ümmetimin mülklerini ellerinden alacak ve Allah'ın kendilerini değiştireceği ilk topluluk onlardır "[95] ve
"Yetmişinci batında olsalar bile Sudanlı ve Hindlilerden sakının" [96].
Fıkhî mezheplerin artmasıyla aralarında düşmanlık doğmuş, bu sebeple de bazıları kendi mezhebini öven, diğerlerini yeren hadisler uydurmuştur. İslâm ve ehline en çok zarar verenler de bunlar olmuştur. "Benden sonra en-Nu'man b. Sabit denen ve künyesi Ebu Hanife olan biri gelecek; Allah'ın dini ve benim sünnetim onun sayesinde ihya olacaktır" [97],
"Ümmetimden Ebu Hanife denen kimse ümmetimin yıldızıdır." [98],
"Ahir zamanda Muhammed b. Kerram denen bir adam çıkacak, sünnet ve cemaati ihya edecektir. Benim Mekke'den Medine'ye hicretim gibi o da Horasan'dan Beyt-i Makdis'e hicret edecektir" [99] ve
"Ümmetimden Muhammed b. İdris adında bir şahıs zuhur edecektir; o ümmetime şeytandan daha zararlı olacaktır" [100] şeklindeki rivayetler bu amaçla uydurulmuştur.
Uydurma olayı bu noktada kalmamış, kendi mezhebini destekleyen ve diğer mezheplerin aleyhine olan hadisler uydurulmaya kadar gitmiştir. Hâkim en-Nısaburfnin anlattığı da bunun örneklerindendir. Hâkim şöyle anlatmaktadır:
Muhammed b. Ukkâşe, Allah için hadis uyduranlardandır. Ona, bazılarının rukûa varırken ve kalkarken ellerini kaldırdıkları soruldu da o; bize el-Müseyyeb b. Vâdik sildirdi, dedi ki;
Bize Abdullah b. Mübarek, Yunus b. Yezid'den, o ez-Zührî'den, o Salim b. Abdullah b. Ömer'den, o da babasından naklettiğine göre Resûlullah (s.a.) “rukuda elini kaldıran kimsenin namazı yoktur” buyurmuştur diye nakletti. Bu, yalanların en kötüsü olmakla birlikte bu isnadla Zührî'den rivayet edilmesi, "rukûa giderken ve rukûdan kalkarken ellerin kaldırılmasını kesin olarak ispat etmiş olup Muvatta ve diğer hadis kitaplarında yer almaktadır [101]. Fıkhî ihtilafların bir çoğunun uydurulmuş hadislerden kaynaklandığında şüphe yoktur. [102]
[92] el-Hucurat, 49/13.
[93] İbn Arrak, Tenzihu'l-şerta, I, 137.
[94] Ali el-Karî, el-Esrarü'l-metfua, s. 464.
[95] Ali el-Karî, a.e., s. 465; Rivayette geçen Kantura, İbrahim el-Halîl'in cariyesi olup ondan birçok çocuğu olmuştur. Türk ve Çinlilerin de bunların soyundan olduğu söylenmektedir.
[96] Şevkânî, el-Fevaid, s. 417.
[97] İbn Arrak, Tenzihu'ş-Şeria, II, 30.
[98] İbn Arrak, a.e, II, 30.
[99] İbn Arrak, a.e., II, 30.
[100] İbn Arrak, a.e, II, 30.
[101] İbn Hacer, Lisanü'l-mizan, V, 288-289.
[102] Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 35-36.