neslinur
Tue 13 July 2010, 12:57 am GMT +0200
3. İnsanlar Birbirlerine Muhtaçtırlar:
İnsanları diğer canlılardan ayıran hususiyetlerden biri de hemcinsine olan ihtiyâcıdır. Hayvanlar da şüphesiz hemcinslerine ihtiyaç duyarlar, ama bu, insanlarınki kadar çok yönlü ve zarurî değildir. Tabiatı icâbı medenî bir hayat yaşamak zorunda olan insanın ihtiyaçları çoktur ve bunların hepsini tek başına kendisi karşılayamaz.
Başkalarına olan ihtiyâç, iktisadî hayatta, rızıkların farklılığı şeklinde kendini ortaya koyar. Çalışmanın ve iktisâdi gelişmenin, binnetîce medenî ve teknik terakkinin de sebep ve zenbereği olan bu ekonomik farklılık ve ihtiyâç durumudur ki, cemiyette iş bölümünü ortaya çıkarmakta kimini terzi, kimini ayakkabıcı, dülger, bakkal, taksici, pilot, âmir, me'mûr, patron, işçi, asker, komutan vs. yapmaktadır. Bakkal dükkânını işleten bakkal, mesleğini icra için müşterilerine hizmet ederken kazandığı parayla ayakkabıcı,terzi, taksici gibi pek çok meslek sahibini çalıştırmakta, istihdam etmektedir. Hz. Peygamber'in, 'İnsanların efendisi insanlara hizmet sunandır"[221] sözünün ışığında değerlendirecek olursak herkesin fevkinde yer alan devlet reisliği bile "herkese hizmet" sunan bir vazife olarak değerlendirilebilir.
Medenî hayatın devamı bu iş bölümü olmaksızın düşünülemeyeceğinden, bâzı mütefekkirler, çok haklı olarak, insanlık için, en büyük felâketin, ferdler arasındaki her çeşit farklılığın kaldırılıp mutlak eşitliğin sağlanacağı günde geleceğini söylemişlerdir.[222]
Kur'ân-ı Kerim, mevzûmuz açısından son derece ehemmiyetli olan bir âyette bu karşılıklı ihtiyaç durumuna parmak basarak, rızıkların farklı kılınma-smdaki hikmeti belirtir: "İş bölümü ile birbirleri içincalışmak." .
Meâlen: "Rabbinin rahmetini onlar mı taksim edip paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimlerini aralarında biz taksim ettik. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini kimine derecelerle üstün kıldık."[223]
Âyette geçen "iş gördürme" tâbiri, asıl mevzûmuz olan "meslekî formasyon" mes'elesi açısından büyükehemmiyet taşır. Zira, gördürülen işler belli bir mesleği ilgilendirir. İnsanların, birbirlerinin işini görebilmesi için o işlerde yetişmesi gerekir. Her işi bilen veya hiçbir işi bilmeyen insanlardan müteşekkil bir cemiyet düşünülemez. Vasıflı mahareti en az isteyen "amelelik" ve "hamallık" bile belli bir tecrübe ve formasyon ister.
Şu halde, birbirlerine iş gördürme esâsına dayandırılan helâl rızık te'mini için, yeni yetişen nesillerin "iş görebilir" vasıfta olması şarttır. Bu da meslekî formasyonu gerektirir.[224]
İnsanları diğer canlılardan ayıran hususiyetlerden biri de hemcinsine olan ihtiyâcıdır. Hayvanlar da şüphesiz hemcinslerine ihtiyaç duyarlar, ama bu, insanlarınki kadar çok yönlü ve zarurî değildir. Tabiatı icâbı medenî bir hayat yaşamak zorunda olan insanın ihtiyaçları çoktur ve bunların hepsini tek başına kendisi karşılayamaz.
Başkalarına olan ihtiyâç, iktisadî hayatta, rızıkların farklılığı şeklinde kendini ortaya koyar. Çalışmanın ve iktisâdi gelişmenin, binnetîce medenî ve teknik terakkinin de sebep ve zenbereği olan bu ekonomik farklılık ve ihtiyâç durumudur ki, cemiyette iş bölümünü ortaya çıkarmakta kimini terzi, kimini ayakkabıcı, dülger, bakkal, taksici, pilot, âmir, me'mûr, patron, işçi, asker, komutan vs. yapmaktadır. Bakkal dükkânını işleten bakkal, mesleğini icra için müşterilerine hizmet ederken kazandığı parayla ayakkabıcı,terzi, taksici gibi pek çok meslek sahibini çalıştırmakta, istihdam etmektedir. Hz. Peygamber'in, 'İnsanların efendisi insanlara hizmet sunandır"[221] sözünün ışığında değerlendirecek olursak herkesin fevkinde yer alan devlet reisliği bile "herkese hizmet" sunan bir vazife olarak değerlendirilebilir.
Medenî hayatın devamı bu iş bölümü olmaksızın düşünülemeyeceğinden, bâzı mütefekkirler, çok haklı olarak, insanlık için, en büyük felâketin, ferdler arasındaki her çeşit farklılığın kaldırılıp mutlak eşitliğin sağlanacağı günde geleceğini söylemişlerdir.[222]
Kur'ân-ı Kerim, mevzûmuz açısından son derece ehemmiyetli olan bir âyette bu karşılıklı ihtiyaç durumuna parmak basarak, rızıkların farklı kılınma-smdaki hikmeti belirtir: "İş bölümü ile birbirleri içincalışmak." .
Meâlen: "Rabbinin rahmetini onlar mı taksim edip paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimlerini aralarında biz taksim ettik. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini kimine derecelerle üstün kıldık."[223]
Âyette geçen "iş gördürme" tâbiri, asıl mevzûmuz olan "meslekî formasyon" mes'elesi açısından büyükehemmiyet taşır. Zira, gördürülen işler belli bir mesleği ilgilendirir. İnsanların, birbirlerinin işini görebilmesi için o işlerde yetişmesi gerekir. Her işi bilen veya hiçbir işi bilmeyen insanlardan müteşekkil bir cemiyet düşünülemez. Vasıflı mahareti en az isteyen "amelelik" ve "hamallık" bile belli bir tecrübe ve formasyon ister.
Şu halde, birbirlerine iş gördürme esâsına dayandırılan helâl rızık te'mini için, yeni yetişen nesillerin "iş görebilir" vasıfta olması şarttır. Bu da meslekî formasyonu gerektirir.[224]