- İmam Buharî’nin İmtihanı

Adsense kodları


İmam Buharî’nin İmtihanı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Sat 2 June 2012, 11:04 pm GMT +0200
BİNBİR DAMLA


Yusuf Yavuz | Ocak 2012 |


İmam Buharî’nin İmtihanı


İmam Buharî rh.a. hazretleri, en güvenilir hadis kitabı olan “el-Câmiu’s-Sahîh” isimli eserin müellifi büyük muhaddistir. 194/810’da Buhara’da doğdu. On yaşında hadis öğrenmeye başladı ve elli yıl buna devam etti. Bu yolda birçok ülkeyi dolaştı. Bağdat, Basra, Mekke, Medine, Mısır, Nişabur bu ülkelerin başında gelir. Kendisinden toplam doksan bin talebenin hadis dinlediği söylenir. İmam Müslim ve Tirmizî de bunlardandır. Mezarı Semerkand-Hartenk’tedir (Özbekistan). Yirmi beş kadar eserinden en önemlisi “el-Câmiu’s-Sahîh/Sahîhu’l-Buhârî”dir (7563 hadis).

İmam Buharî rh.a., Bağdat’a gelişlerinden birinde çetin bir hadis imtihanı geçirmiştir. Şöyle ki: Henüz genç yaşlarında iken Bağdat’a geldiği zamanlarda meclisler tertip ederek isteklilere hadis yazdırıyordu. Bu meclislere bazan on bini aşkın dinleyici katılıyordu. Bir kere Bağdatlılardan bazı ileri gelen alimler, Buharî’nin ilmini ve zekâsını denemek için aralarında anlaşarak yüz hadis seçerler. Sonra da bu hadislerden her birinin metnini bir başkasına ve onun senedini (râvi zincirini) diğerine ekleyerek birbirleriyle karıştırırlar. Senet ve metinleri yer değiştirerek birbirine karıştırdıkları yüz hadisi, onar onar on kişiye dağıtırlar. Hepsine de bunları hadis meclisinde İmam Buharî’ye sormalarını tenbih ederler. Hadis meclisi toplanıp Buharî derse başlayacağı sırada, bu on kişiden biri kalkarak kendisine verilen karışık hadisleri teker teker sormaya başlar. Buharî, kendisine sunulan bu hadislerin hepsine tek tek “Bunu bilmiyorum” diye cevap verir. Sonra ikincisi kalkar, elindeki karışık on hadisi ayrı ayrı sorar. Buharî her biri için “Bilmiyorum bunu” der. Böylece on kişi, onardan senet ve metni birbirine karıştırılmış yüz hadisi ona sorarlar. Buharî hepsi için birer birer “bilmiyorum” deyip geçer. Buharî’nin ne yaptığını fark eden alimler, işaret diliyle birbirlerine “Adam durumu anlamış!” derler. Durumu farketmeyenler ise, onun cevaptan aciz kaldığını zannederler.

Sorular bittikten sonra İmam Buharî ilk adama dönerek: “Senin sorduğun ilk hadisin aslı şöyledir, ikincisi şöyle, üçüncüsü şöyle, dördüncüsü…” diyerek sonuna kadar hadisleri doğru senetleriyle açıklar. Böylece on kişinin sorduğu toplam yüz farklı ve karışık rivayetin hepsinin doğrusunu tek tek aktarıverir.

Hatîb el-Bağdâdî, Tarîhu Bağdâd (Beyrut 1997), 2/20-21; Yusuf el-Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl (Beyrut 1992), 24/453; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ (Beyrut 1986), 12/409.



Buharî ve Buhara Valisi

İmam Buharî rh.a. hazretleri, ömrünün son yıllarında Nişabur’a gitmiş ve orada hadis dersleri vermeye başlamıştı. Orada büyük bir iltifatla karşılanan büyük muhaddis, ne yazık ki bazı hasetçilerin onun aleyhinde tavır alıp huzursuzluk çıkartmaları yüzünden oradan ayrılıp Buhara’ya dönmüştü. Çocukluk dönemini öz vatanı Buhara’da geçiren İmam Buharî, ilim alıp vermek için nice şehirler dolaştıktan sonra ve kendi yurdundan kırk yıldan fazla bir ayrılık sonunda Buhara’ya dönmüş, yerli halk tarafından geçtiği yollara para ve şekerler saçılarak, büyük bir sevgi ve merasimle karşılanmıştır.

İmam Buharî rh.a. Buhara’da derslere başladıktan bir süre sonra Buhara valisinden bir teklif aldı. Vali Halid b. Ahmed, Buharî’nin “Sahihu’l-Buharî” ve “et-Tarihu’l-Kebir” isimli eserlerini sarayda özel olarak kendisine okutmasını istiyordu. İmam Buharî bu teklifi uygun görmedi ve valiye şu haberi gönderdi: “İlmi aşağılayamam, kimsenin ayağına da götüremem. Valinin ilme ihtiyacı varsa, halka açık derslere katılmak için mescide gelsin yahut evime şeref versin. Eğer halk arasına katılmaktan çekiniyorsa yetkili bir idareci olarak beni ders vermekten men edebilir. Bu da kıyamet günü benim için Allah katında bir mazeret olur. Çünkü ben Peygamber Aleyhisselam’ın: İlmini gizleyenin ağzına kıyamet günü ateşten bir gem vurulur, buyurduğunu bile bile ilmi herkesin istifadesinden esirgeyemem.”

Bu cevap üzerine vali ile Buharî arasında soğuk rüzgârlar esmeye başlamıştı ki, validen ikinci bir teklif geldi: Saray dışında ve mescidde valinin çocuklarına özel olarak ders vermesi isteniyordu. Fakat İmam Buharî derse katılmak isteyen diğer kişilere kapıyı kapayan bu teklife de yanaşmadı. Bunun üzerine vali, Buharî’nin Sünnet’e aykırı tavırları olduğunu iddia eden bazı muhaliflerden de destek alarak, Kur’an ve Sünnet yolundan hiç ayrılmayan bu muhterem alimi, öz vatanı Buhara’dan çıkmaya mecbur bıraktı. İmam Buharî pek üzgün ve kırgın olarak Buhara’dan Semerkand’a doğru yola çıktı. Giderken de “Allahım, bana yapmak istediklerini onlara da göster!” diyerek vali ve taraftarlarına beddua etti. Bir ay sonra vali de hakaretle Buhara’dan sürüldü. Valiye akıl veren fesatçılar ise çeşitli belalara uğradılar.

Tarîhu Bağdâd, 2/32; Tehzîbü’l-Kemâl, 24/464-466; Tâceddîn es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiyyeti’l-Kübrâ (Beyrut 1999), 1/440-441



İmam Buharî’nin Meziyetleri


Muhammed Buharî rh.a. hazretleri, çocukluğunda babasının ölümüyle yetim kalmış, ardından ağır bir hastalık geçirerek gözleri görmez olmuştu.

Bu münasebetle oğlunun şifa bulması için Allah’a çokça dua eden gözü yaşlı annesi, bir gece rüyasında İbrahim Aleyhisselam’ı görmüş, o kendisine: “Sen çok dua ettiğin için Allah Tealâ oğlunun gözlerini açıverdi.” demişti. Sabah olunca gerçekten Muhammed Buharî’nin gözleri açılmıştır.

Buharî henüz on beş yaşlarında iken yetmiş bin hadis rivayetini ezberlemişti. Bu işe hayret edenlere demiştir ki: “Evet, yetmiş bin küsur hadis ezberlediğim gibi, sahabe ve tabiîlerden bir hadis rivayet etsem, çoğunun doğum ve ölüm tarihlerini, yerleştikleri yeri dahi bilirim.”

Bir gün nafile namaz kılarken elbisesi altına giren bir arı tarafından rahatsız edilmişti. Namazdan sonra elbisesini kaldırarak yanındaki birine: “Bak hele, gömleğimin altında bir şey görüyor musun?” demiş. Bir de görülmüş ki o arı vücudunu on yedi yerinden iğnelemiş ve kabartılar oluşmuş! “Neden ilk iğnede namazdan çıkmadın?” diyenlere: “Okuduğum sureyi tamamlamak istemiştim..” demiş.

İmam Buharî rh.a., Buhara valisi tarafından hiç gereği yokken cebren memleketinden çıkarılınca, Semerkand’ın 8-10 kilometre yakınındaki Hartenk kasabasında akrabaları yanında konaklamıştı.

Bir gece namazdan sonra: “Allahım, dünya bana dar gelmeye başladı. Ruhumu kendine alıver.” diye dua etti. Bir aya kalmadan hastalığı artarak vefat etti (1 Şevval 256). Altmış yaşını geçmişti. Kabri Hartenk’tedir.

İmam Buharî rh.a. hazretleri zamanında yaşayan Abdülvahid b. Adem isimli bir zat demiş ki: Rüyamda Rasulullah Aleyhisselam’ı, yanında ashabından bir cemaatle bir yerde beklerken gördüm. Selam verdim ve selamımı aldılar. “Burada durmanızın sebebi nedir ya Rasulallah?” dedim. “Muhammed Buharî’yi bekliyoruz.” buyurdular. Günlerce sonra ölüm haberiyle öğrendim ki, tam o rüya sırasında vefat etmiş.

Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, 12/393-468; Tehzîbü’l-Kemâl, 24/445-467; Tabakâtü’ş-Şâfiyyeti’l-Kübrâ, 1/431-442