sidretül münteha
Sun 12 June 2011, 05:29 pm GMT +0200
6. İ'lâm.
Şeyhin talibine -rivayetine icazet verdiğini açıklamadan- falan kitabın veya hadîsin, falan şeyhten aldığı veya duyduğu rivayetlerinden olduğunu sâdece söylemekle iktifa etmesine i'lâm denir. [359]Birçok muhaddislef, şeyhe olan tam itimâdın devam ettiği müddetçe tahammülü 'l-hadîsin bu çeşidinin cevazına taraftardır; zîrâ bu îtimâd, şeyhin, kendi rivayetinden olmayan bir şeyi tilmizine söylemesine engel teşkil eder. Şeyhin, duyduğu rivayetlerden bir kısmır; tilmizine sâdece söylemekle, onun bu rivayetleri tahammül ve nakl etmesine razı olduğunu imâ etmiş sayılır. Şeyh rivayete izin verdiğini açıkça söylemese bile, bu keyfiyet zımnen anlaşılmış olur. Eğer şeyh aşağıda zikredileceği üzere - kendinden rivayet etmesine razı olmadığını talebesine açıkça söylemişse, o takdirde muhaddislerin çoğu ilâm yoluyla rivayete müsâade etmemişlerdir. Bu durumda şeyh şöyle der yâni bu benim semâyım veya bu benim rivâyetimdir; fakat bunları benden rivayet etmeni istemiyorum veya müsâade etmiyorum veya sana icazet vermiyorum yahut fakat bunları benden rivayet etme".
Bu mesele "şahitliğe şahitlik etme" ye çok benzediği için, böyle bir rivayete müsâade etmemişlerdir; çünkü ikinci şahsın kendi şahadetine şahitlik etmesine birinci şahit izin vermedikçe, o şahsın şahitliği kabul edilmez.[360] Fakat Kadı bu kıyâsı doğru bulmayarak, böyle bir i'lâm ile şahitliğe şahitlik arasında hiçbir benzerlik olmadığını söylüyor ve diyor ki :
"Zîrâ şahitliğe şahitlik, izinsiz katiyen caiz olmaz, Kirâct ve semâ yoluyla alman hadîsi rivayet etmek için de izin almaya ihtiyaç olmadığında ittifak edilmiştir. Ayrıca şahadet birçok bakımlardan rivayetten ayrılır. [361]
Talebe, şeyh tarafından hadîs rivayet etmekten nıen'edilse bile, i'lâm yoluyla rivayetinin yine de caiz olduğu hususundaki Kâdî 'Iyâz'in istidlali gayet açıktır. Zâhiriyye mezhebinin birtakım mensupları[362] şeyhin i'lâm yoluyla haber verdiği hadîsleri nakletmekten talebesini menetmesi, semâ" yoluyla kendinden hadîs alan talebesini rivayetten menetmesi gibidir, diyorlar.[363]
[359] Tedrîbu'r-râvî, s. 148.
[360] el-Bâ'isu'1-basîs, s. 140.
[361] Tedribu'r-iâvî, s. 148.
[362] Zahirîler, Dâvûd b. Alî ez-Zâhirî (v. 27o)'nin taraftarlarıdır. Nassların zahirlerini dikkate aldıkları için kendilerine bu ad verilmiştir.
[363] Dr. Subhi es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadîs Istılahları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 79-80.