meryem
Mon 25 October 2010, 11:00 pm GMT +0200
Kelamcıların İddialarına Göre Kur' an a Muhalif Olan Nazar Ve Aklın Delillerinin Reddettiği Hadisler
1-Kur'an a Muhalif Olduğunu Söyledikleri Hadis
İddia:Siz Allahu taâlâmn.Âdem'in (A.S)sırtını sıvazladığını,ve sırtından Kıyamete kadar meydana gelecek olan ve güne^ ışığının huzmesinde görülen toz zerreleri gibi sayısız zürriyetini çıkardığını,"Ben sizin Rabbiniz değilmiyim?"diyerek onları kendi nefisleri üzerine şahid kıldığını ve onların da"Evet (sen bizim Rabbimizsin..) dediğim [399]rivayet ettiniz^Bu ise Cenâb-ı Hakkın"Hatırla ki.Rabbin.Âdem oğullan-nın sulblerinden zürriyyetlerini çıkarıp da onları nefislerine karşı Şahit tutarak:" - Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye buyuduğu vakit onlar da :"-Evet, Rabbimizsin, şâhid oiduk."demişlerdi." (7.el-A'râf: 172)kavl-i şerifine muhâliftir.Çünküha-dis,Cenâb-ı Hakkın,Âdemin zürriyetini.onun (Âde-min) sırtından(sulbünden) çıkardığını, Kur'an ise Âdem oğullarının sırtlarından aldığını haber veriyor.
Cevap:Biz deriz ki.bu iş onların sandığı gibi de-ğildir.Bilakis her iki mana-AUahın lütfü sayesinde-müttefıktir.ve her ikisi de doğrudur.Çünkü Kur'anın mücmel ve özet olarak gelen cümlelerini hadis ve sünnet açıklar.
Görmüyor musun ki ALLAH,hadiste vârid olduğu üzre Âdem'in (A.S) sırtını sıvazlayıp,ondan,Kıyamete kadar olacak ve toz zerreleri gibi sayısız olan zürriye-tini çıkarmıştır ki.bu zürriyetin içersinde tâ Kıyamete kadar meydana gelecek olan çocukları ve çocuklarının çocukları vardır.Bunların hepsinden ahid (söz) aldığı,ve nefislerine karşı onları şahid kıldığı za-man,bütün Âdem oğullarmdan.onların sırtlarından zürriyetlerini almış ve nefislerini şâhid tutmuş olur..
Cenâb-ı Hakkm"Gerçekten ilk defa sizi (ruhlarınızı] yarattık, sonra size şekil verdik ve sonra da meleklere: "-Âdeme secde edin...!"dedik"(7.el-A'râf: 11) âyeti de buna benzer.Burada ALLAH,melekle-re söylemiş olduğu "Âdeme secde edin"sÖzünü,"..sizi yarattık" ve "..size şekil verdik"sözlerinden sonra söylemiş tir. Şüphe yok ki ALLAH "..sizi yarattık" ve "..size şekil verdik" kavl-i celîli ile, Âdemi yarattığını ve ona şekil verdiğini, sonra da meleklere "Ademe secde edin" dediğini kasdetmiştir,ve bu da caizdİr.Çünkü Âdemi yarattığı zaman,bizi de onun sulbünde yaratmış ve bizi dilediği şekilde hazırlamış ve bu şekilde Âdemi yaratmakla, bizi yaratmış oldu.Çünkü biz hepimiz Âdemdeniz.
Bunun misali şuna benzenBen bir adama bir dişi,bir de erkek iki koyun veririm ve ona:"-Sana pek-çok davar bağışladım. "derim.Burada benim maksadım, "Ben sana bu iki koyunu bağışlamakla,bunların yavrulamasından hâsıl olacak pekçok davan bağışlamış oldum, "demektir.
Ömer b.Abdilaziz ( -101),[400]recezci şâirDu-keyn'e[401] bin dirhem bağışlamış, o da bu parayla bir kaç deve satın almıştı.Allahu Taâla da ona bereket ihsan etü,develer artıp çoğaldı.
Dukeyn,"-Bunlar Ömer b.Abdilaziz'in bağışlandır. "derdi.Halbuki o hayvanların hepsini ona.Ömer
b.Abdilaziz vermemişti.O,sadece hayvanların ana ve babalarını vermişti.Dukeyn de.çoğalan bu hayvanları Ömer b.Abdilaziz'e nisbet etmiştir.Çünkü onların hepsi d e, bağışladığı hayvanların yavrularıydı
Buna benzeyen diğer bir söz de el-Abbas b.Ab-dil-muttalib'in [402] Rasûlulah hakkındaki şu sözüdür. (Şiir:)
"..ondan önce sen,gölgeler altında ve yapraklar la örtünülen emanet yerinde de pâk idin."
Demek istiyor ki:Sen,Cennetin gölgelerinde pâk idin."...emânet yerinde" yani "Âdeme Cennette emanet (geçici)olarak verilen yerde"... "...yaprakla örtünülen yer." yani,Âdem ve Havva (A. M. S) nın, Cennet yapraklan ile örtündükleri yerde.." demektir ve bundan Peygamberimizin o zaman Âdem'in (A.S) sulbünde pâk olduğunu kasdetmektedir.
Sonra devam ederek şöyle demiştir.
"Sonra insan olmayan yerlere tndin.Halbuki daha henüz,ne rahimde asılı bir et parçası ne de bir çiğnem et parçası değildin."
Demek istiyor ki:Âdem (A.S) yeryüzüne indi,sen de onun sulbünde yeryüzüne indin ve sen o zaman ne bir insan idin,ne bir çiğnem et parçası.ne de rahimde asılı bir et parçası.."
Sonra şöyle dedi:
"Bilâkis bir nufte idin ve Nesr [403] ve ona tapanlar sulara garkolurken sen gemiye binmiştin.'Yani: Sen ,Nûh (A.S) gemiye bindiğinde,onun sulbünde nutfe idin ."
Devam ederek şöyle dedi:
"Sulblerden rahimlere naklonursun; Bir âlem (nesil) kaybolup gittiği zaman.yeni bir nesil ortaya çıkar."
Yani:"Rasûlullah sulblerde ve rahimlerde intikal ediyordu, "demek istiyor.
(el-Abbas),Rasûlullahı daha yaratılmamış iken,pâk olarak nitelemiş, yeryüzüne indirmiş ve gemiye bindirmiştir.Bundan maksadı ise.Rasûlulla-hın.kendilerinin sulblerinden geldiği babalan ve ecdadıdır. [404]
2-Mütenakız iki Hadis
Iddia: Rasûlullahın (S.A.V) "Gerek küçük.ge-rek büyük hacetinizi giderirken kıbleye dönmeviniz.[405] dediğini rivayet ettiniz.Bir de Isâ b.Yûnus'dan,o da Ebû Avâne'den.o da Hâlid el-Hazzâ'dan o da Arrâk b.Mâlik'den,o daÂişe'den (R.A)onun "Rasulullaha (S.A.V),l)ir kısım insanların,küçük ve büyük hacet için kıbleye dönülmesini hoş karşılamadıkları söylenince,Rasulullah (S.A.V) kendi helâ'sınin kıbleye döndürülmesin! emretti. [406] dediğini rivayet ettiniz.Bu ise önceki rivayetinizin tersinedir.
Cevap:Biz deriz ki: ikinci hadîsin nesholun-muş olması mümkündür. Çünkü emir ve nehiyle ilgilidir. O halde niçin onlar bu iki hadisin mânâsını kavrayamadıkları zaman bunlardan birinin nâsih diğerinin mensuh olabileceğini düşünmediler?
Bize göre bunlar ne nâsih ne de mensûhtur-lar.Fakat herbir hadîsin kullanılacağı yer vardır.
Büyük ve küçük hâcet'in defi esnasında kıbleye dönülmesi caiz olmayan yerler sahralar ve açık arazilerdir. (Birinci hadiste zikri geçenler)yolculuklan esnasında namaz için bineklerinden indikleri za-man.bir kısmı namaz için kıbleye dönmüş, diğer bir kısmı ise hacetini gidermek için kıbleye dönmüşler-di.Rasulullah da namazı tenzihen ve kıbleye ikrâmen ne küçük ve ne de büyük hacet esnasında kıbleye dönmemelerini onlara emretti.Bazıları kıbleye dönmenin evlerde ve çukur helalarda da mekruh olduğunu zannettiler.Rasulullah da helasının kıbleye döndürülmesini emretti ve böylece evlerde, pisliklerin örtüldüğü çukur yerlerde ve namaz caiz olmayan,boş yerlerde kıbleye dönmenin mekruh olmadığını onlara öğretmek istedi. [407]
3-Mutenakız Ikı Hadis
Iddia; Vekfden.o el-A'meş'den,o da Ebu Sâ-lih'den, o da Ebû Hurayra'dan o da Rasulullah1 tan (S.A.V) onun Birinîzln ayakkabısının tasması koptuğu zaman,tek ayakkabı ile yürümesin.[408]
dediğini ve sonra da:
Mindel'den,o Leys'den,o da Abdurrahman b.el-Kâsım'dan.o da babasından,o da Âişe'den (RA).onun "Bazan Rasululahın ayakkabısının tasması kopardı da onu tamir ettirene kadar tek ayakkabı ile yürürdü. [409] dediğini rivayet ettiniz.Bu hadis bir öncekinin tersidir.
Cevap;Biz deriz ki: Elhamdülillah burada herhangi bir terslik yoktur. Çünkü bir kimsenin ayakkabısının tasması koparsa,ya o ayakkabıyı atar veya eline alır ve onu tamir edinceye kadar tek ayakkabı ile yürür.
İki ayakkabı,iki mest ve diğer.ikili olarak kullanılan elbiselerdcbunlardan birinin kullanılıp diğerinin kullanılmaması çirkin ve hoş karşılanmayan bir harekettir.
Keza ridâ (abâ,cübbe gibi üste giyilen elbisej'nın sadece bir omuza atılıp,diğer omuzun açık bırakılması da çirkindir.Fakat bir kimsenin tasması kopabilir ve onu tamir ettirene kadar bu halde.bir iki veya üç adım atabilir.Elbette bu,ne çirkindir ve ne de kötü görülen bir harekettir.
Az'ın hükmü,pekçok yerde,çok'un hükmüne muhalif olabilir.GÖrmüyor musun.namaz kılan bir kimsenin rükû halinde iken önündeki boş saffa doğru bir-iki veya daha çok adım atması caizdir de,yine rükû halinde olduğu halde,yüz veya iki yüz zira'far-şınjyürümesi caiz değildir...
Keza ndâ'sı düşünce onu omuzlarına atıvermesi (namazda)câizdir de.namazda elbisesini toplaması veya uzunca bir iş yapması caiz değildir.
Yine bir kimse namazda tebessüm ederse namazı bozulmaz.Fakat kahkaha ile gülerse namazı bozulur. [410]
4-Mütenakız İki Hadis
İddia:Hz,Âişe (R.A) "Rasulullah (S.A.V) asla ayakta bevletmedi"[411]dediğini, sonra da Huzey-fe'den (R.A) "Rasuîullah'm (S.A.V) ayakta bevlettigini"[412] rivayet ettiniz.Bu ise evvelki hadisin tersidir
Cevap:Biz deriz ki.burada-Elhamdülillâh-herhangi bir aykırılık yoktur.
Rasulullah, evinde ve Hz.Âişe'nin de bulunduğu yerde asla ayakta bevletmemiştir.Fakat balçık.sulu çamur veya pislik sebebiyle oturmak mümkün olmayan yerlerde ayakta bevletmiştir.Nitekim Huzeyfe'nin Rasûlullahı ayakta bevlederken gördüğü yer .birilerinin çöplüğü(mezbeleliği) idi.Orada ne oturmak,ve ne de düzgün bir şekilde durmak mümkün değildi.
Üstelik zaruretin hükmü,iradeye bağlı olanın hükmünün hilâfına (aksine) dır.
EBÜ MÜHAMMED: Bana Muhammed b. Ziyad ez-Ziyâdî tahdis etti,(ve) dedi:bize İsâ b.Yunus haber verdi (ve) dedi:bize el-A'meş,Ebû Vâil'den,o da Huzey-fe'den (R.A) haber verdi. (Huzeyfe şöyle) dedi: "Rasûlullahı gördüm.Bir kavmin çöplüğüne (subâta) geldi ve ayakta bevletti.Ben uzaklaşmak için geri gittim.ba-na:"-Yaklaş" dedi.Ben de ona yaklaştım ve arkasında durdum.Rasulullah (S.A.V) abdest aldı ve mestleri üzerine mesnetti."...
es-Subâta,mezbele,yani çöplük demektir.el-Kusâha ve el-Kumâme de çöplük demektir. [413]
5-Kur'âna Muhalif Zannettikleri Hadis
İddia:Suryân b.Uyeyne'den,o ez-Zuhrî'den,o da Ubeydullah b.Abdillah b.Utbe'den o da Ebû Hu-rayra.Zeyd b.Hâlid (R.A) ve Şibl'den.rivayet ettiniz ki"Bir adam kalktı ve RasÛluUaha (S.A.V) dedi ki: "- Tâ Rasûlallah! ALLAH İçin.aramızda ALLAHın kitabı ile hükmetmeni istiyorum." Sonra hasmı kalktı-Bu diğerinden daha zeki İdi-ve:"-Doğru söyledi,aramızda ALLAH'ın kltab İle hükmet .yalnız bana müsaade ef'dedi.
Rasûluilah:Iı-Söyle"dedi
Adam;Benim oğlum,bu adamın yanında işçi
idi.Onun karısı ile zina etti.Ben de ondan,yüz koyun ve bir köle mukabilinde oğlumu serbest bırakmasını istedim.Sonra İlim ehlinden olanlara sordum,bana,"oğluna yüz değnek ye bir sene sürgün cezası,bu adamın karısına İse recin cezası gerekeceğini" söylediler,dedi.
RasûlullahrNefsimi elinde bulunduran Allah'a andolsun ki,ikinizin arasında ALLAH'ın kitabı ile hükmedeceğim:Yüz koyun ve köle sana İade edilmiştir.Senin oğluna yüz değnek ve bir sene sürgün cezası, bu adamın karısına İse recm cezası! Yâ Uneys.bu adamın karısına git, eğer suçunu itiraf ederse onu recmet.dedi.Uneys gitti,kadın suçunu itiraf etti,o da onu recmetti" [414]
EBÛ MUHAMMED:Bunu bana Muhammed b. Ubeydjbnu Uyeyne'den bu şekilde tahdis etti.
Bu hadis ALLAH azze ve ceîle'nin Kitabına muha-liftir.Çünkü adam,ondan aralarında ALLAH Taâlâ' run Kitab'ı ile hükmetmesini istedi.O da adama:Nefsimi elinde bulunduran ALLAH'a andolsun ki.ikinizin arasında ALLAH'ın kitab'ı ile hükmedeceğim,dedi.Sonra da recm ve sürgün cezalan ile hükmetti.Halbuki Kur'an'da ne recm, ne de sürgün cezalarının ismi geç-memektedir.Ya bu hadis asıîsızdır,ya da,şayet doğru ise o zaman ALLAH'ın kitabından recim ve sürgün eksilmiş demektir.
Cevap: Biz deriz ki;Rasûlullah (S.A.V) buradaki "...ikinizin arasında Allanın Kitabı ile hükmedeceğim" " sözü ile Kur'an'ı kasdetmemiştir.O sadece "ikinizin arasında Allahu taâlânın hükmü ile hükmedece-ğim"demek istemiştir.
Kitap(yazı) kelimesi çeşitli manalarda kullanılır.
Bu manalardan birisi.ALLAH azze ve cel le'nin"...buiılar,üzerinize ALLAH yazısı olarak ha ramdır.Haram kılınanların dışında kalanlar size helal kılındı. " (4.en-Nisâ:24) ayetinde de olduğu gibi hüküm ve farz demektir. "... ALLAH'ın yazısı olarak " demek, ALLAH'ın sizin üzerinize farzı olarak demektir.
Yine ALLAH "... size kısas yazıldı " (2,el-Bakara, 178) buyurmuştur. Yani size farz kılındı, demektir.
"-Ey Rabbimiz, üzerimize şu savaşı niye yaz-dm ..." dediler. (4.en-Nisa, 77} ayeti,"...niye farz kıldın'^ emektir.
Keza "Tevratta İsrail oğulları üzerine şunu yazdık:Cana can." (5.el-Mâide:45) buyurmuştur.Ya-ni "...şunu hükmettik ve farz kıldık" demektir.
en-Nâbiğatul-Ca'dî'de şöyle demiştir:
"Velâ bağlan,bizim (şerefli) soyumuzu lekele-di.Siz de (zâten)lekeliydiniz.Fakat yazdığı zaman Allah böyle dememişti."
Yani:Akrabalık bağlan,bizim soylu şerefimizi lekeledi. Hükümde bulunuyorken ALLAH bunu vâcib kılmış değildir, "demektir. [415]
[399] HAN: 1/ 272; 6/ 441; 5/ 239,krş.HAN: 3/ 127; 5/ 135.
[400] Bkz.s.l60 (ve dipnot).
[401] Dukcyn b.Racâ .Şâir (Bkz.:eş-Şl'r: 143,Mısır 1322 tab'if
[402] Hz,Peygamber'in amcası .(M).
[403] en-Nesr:Nûh'un (A.S) kavminin putlarından biri.
[404] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 173-176.
[405] BUH:4 /12,14;HAN: 3 / 12; S / 300.
[406] BUH:4/ 11.
[407] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 176-177.
[408] BUH: 77 /40;HAN: 1/ 321;TIR: 4 / 242
[409] TIR: 25 / 36 (4/ 244).
[410] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 177-178.
[411] HAN: 4 / 196; 6 / 136,192, 213.
[412] BUH:4 / 60.62; HAN: 4 / 246; S / 382, 394.
[413] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 178-179.
[414] BUH: 53 / S ; 54 / 9; 83 / 3 (Bkz.s.300)
[415] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 179-181.
1-Kur'an a Muhalif Olduğunu Söyledikleri Hadis
İddia:Siz Allahu taâlâmn.Âdem'in (A.S)sırtını sıvazladığını,ve sırtından Kıyamete kadar meydana gelecek olan ve güne^ ışığının huzmesinde görülen toz zerreleri gibi sayısız zürriyetini çıkardığını,"Ben sizin Rabbiniz değilmiyim?"diyerek onları kendi nefisleri üzerine şahid kıldığını ve onların da"Evet (sen bizim Rabbimizsin..) dediğim [399]rivayet ettiniz^Bu ise Cenâb-ı Hakkın"Hatırla ki.Rabbin.Âdem oğullan-nın sulblerinden zürriyyetlerini çıkarıp da onları nefislerine karşı Şahit tutarak:" - Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye buyuduğu vakit onlar da :"-Evet, Rabbimizsin, şâhid oiduk."demişlerdi." (7.el-A'râf: 172)kavl-i şerifine muhâliftir.Çünküha-dis,Cenâb-ı Hakkın,Âdemin zürriyetini.onun (Âde-min) sırtından(sulbünden) çıkardığını, Kur'an ise Âdem oğullarının sırtlarından aldığını haber veriyor.
Cevap:Biz deriz ki.bu iş onların sandığı gibi de-ğildir.Bilakis her iki mana-AUahın lütfü sayesinde-müttefıktir.ve her ikisi de doğrudur.Çünkü Kur'anın mücmel ve özet olarak gelen cümlelerini hadis ve sünnet açıklar.
Görmüyor musun ki ALLAH,hadiste vârid olduğu üzre Âdem'in (A.S) sırtını sıvazlayıp,ondan,Kıyamete kadar olacak ve toz zerreleri gibi sayısız olan zürriye-tini çıkarmıştır ki.bu zürriyetin içersinde tâ Kıyamete kadar meydana gelecek olan çocukları ve çocuklarının çocukları vardır.Bunların hepsinden ahid (söz) aldığı,ve nefislerine karşı onları şahid kıldığı za-man,bütün Âdem oğullarmdan.onların sırtlarından zürriyetlerini almış ve nefislerini şâhid tutmuş olur..
Cenâb-ı Hakkm"Gerçekten ilk defa sizi (ruhlarınızı] yarattık, sonra size şekil verdik ve sonra da meleklere: "-Âdeme secde edin...!"dedik"(7.el-A'râf: 11) âyeti de buna benzer.Burada ALLAH,melekle-re söylemiş olduğu "Âdeme secde edin"sÖzünü,"..sizi yarattık" ve "..size şekil verdik"sözlerinden sonra söylemiş tir. Şüphe yok ki ALLAH "..sizi yarattık" ve "..size şekil verdik" kavl-i celîli ile, Âdemi yarattığını ve ona şekil verdiğini, sonra da meleklere "Ademe secde edin" dediğini kasdetmiştir,ve bu da caizdİr.Çünkü Âdemi yarattığı zaman,bizi de onun sulbünde yaratmış ve bizi dilediği şekilde hazırlamış ve bu şekilde Âdemi yaratmakla, bizi yaratmış oldu.Çünkü biz hepimiz Âdemdeniz.
Bunun misali şuna benzenBen bir adama bir dişi,bir de erkek iki koyun veririm ve ona:"-Sana pek-çok davar bağışladım. "derim.Burada benim maksadım, "Ben sana bu iki koyunu bağışlamakla,bunların yavrulamasından hâsıl olacak pekçok davan bağışlamış oldum, "demektir.
Ömer b.Abdilaziz ( -101),[400]recezci şâirDu-keyn'e[401] bin dirhem bağışlamış, o da bu parayla bir kaç deve satın almıştı.Allahu Taâla da ona bereket ihsan etü,develer artıp çoğaldı.
Dukeyn,"-Bunlar Ömer b.Abdilaziz'in bağışlandır. "derdi.Halbuki o hayvanların hepsini ona.Ömer
b.Abdilaziz vermemişti.O,sadece hayvanların ana ve babalarını vermişti.Dukeyn de.çoğalan bu hayvanları Ömer b.Abdilaziz'e nisbet etmiştir.Çünkü onların hepsi d e, bağışladığı hayvanların yavrularıydı
Buna benzeyen diğer bir söz de el-Abbas b.Ab-dil-muttalib'in [402] Rasûlulah hakkındaki şu sözüdür. (Şiir:)
"..ondan önce sen,gölgeler altında ve yapraklar la örtünülen emanet yerinde de pâk idin."
Demek istiyor ki:Sen,Cennetin gölgelerinde pâk idin."...emânet yerinde" yani "Âdeme Cennette emanet (geçici)olarak verilen yerde"... "...yaprakla örtünülen yer." yani,Âdem ve Havva (A. M. S) nın, Cennet yapraklan ile örtündükleri yerde.." demektir ve bundan Peygamberimizin o zaman Âdem'in (A.S) sulbünde pâk olduğunu kasdetmektedir.
Sonra devam ederek şöyle demiştir.
"Sonra insan olmayan yerlere tndin.Halbuki daha henüz,ne rahimde asılı bir et parçası ne de bir çiğnem et parçası değildin."
Demek istiyor ki:Âdem (A.S) yeryüzüne indi,sen de onun sulbünde yeryüzüne indin ve sen o zaman ne bir insan idin,ne bir çiğnem et parçası.ne de rahimde asılı bir et parçası.."
Sonra şöyle dedi:
"Bilâkis bir nufte idin ve Nesr [403] ve ona tapanlar sulara garkolurken sen gemiye binmiştin.'Yani: Sen ,Nûh (A.S) gemiye bindiğinde,onun sulbünde nutfe idin ."
Devam ederek şöyle dedi:
"Sulblerden rahimlere naklonursun; Bir âlem (nesil) kaybolup gittiği zaman.yeni bir nesil ortaya çıkar."
Yani:"Rasûlullah sulblerde ve rahimlerde intikal ediyordu, "demek istiyor.
(el-Abbas),Rasûlullahı daha yaratılmamış iken,pâk olarak nitelemiş, yeryüzüne indirmiş ve gemiye bindirmiştir.Bundan maksadı ise.Rasûlulla-hın.kendilerinin sulblerinden geldiği babalan ve ecdadıdır. [404]
2-Mütenakız iki Hadis
Iddia: Rasûlullahın (S.A.V) "Gerek küçük.ge-rek büyük hacetinizi giderirken kıbleye dönmeviniz.[405] dediğini rivayet ettiniz.Bir de Isâ b.Yûnus'dan,o da Ebû Avâne'den.o da Hâlid el-Hazzâ'dan o da Arrâk b.Mâlik'den,o daÂişe'den (R.A)onun "Rasulullaha (S.A.V),l)ir kısım insanların,küçük ve büyük hacet için kıbleye dönülmesini hoş karşılamadıkları söylenince,Rasulullah (S.A.V) kendi helâ'sınin kıbleye döndürülmesin! emretti. [406] dediğini rivayet ettiniz.Bu ise önceki rivayetinizin tersinedir.
Cevap:Biz deriz ki: ikinci hadîsin nesholun-muş olması mümkündür. Çünkü emir ve nehiyle ilgilidir. O halde niçin onlar bu iki hadisin mânâsını kavrayamadıkları zaman bunlardan birinin nâsih diğerinin mensuh olabileceğini düşünmediler?
Bize göre bunlar ne nâsih ne de mensûhtur-lar.Fakat herbir hadîsin kullanılacağı yer vardır.
Büyük ve küçük hâcet'in defi esnasında kıbleye dönülmesi caiz olmayan yerler sahralar ve açık arazilerdir. (Birinci hadiste zikri geçenler)yolculuklan esnasında namaz için bineklerinden indikleri za-man.bir kısmı namaz için kıbleye dönmüş, diğer bir kısmı ise hacetini gidermek için kıbleye dönmüşler-di.Rasulullah da namazı tenzihen ve kıbleye ikrâmen ne küçük ve ne de büyük hacet esnasında kıbleye dönmemelerini onlara emretti.Bazıları kıbleye dönmenin evlerde ve çukur helalarda da mekruh olduğunu zannettiler.Rasulullah da helasının kıbleye döndürülmesini emretti ve böylece evlerde, pisliklerin örtüldüğü çukur yerlerde ve namaz caiz olmayan,boş yerlerde kıbleye dönmenin mekruh olmadığını onlara öğretmek istedi. [407]
3-Mutenakız Ikı Hadis
Iddia; Vekfden.o el-A'meş'den,o da Ebu Sâ-lih'den, o da Ebû Hurayra'dan o da Rasulullah1 tan (S.A.V) onun Birinîzln ayakkabısının tasması koptuğu zaman,tek ayakkabı ile yürümesin.[408]
dediğini ve sonra da:
Mindel'den,o Leys'den,o da Abdurrahman b.el-Kâsım'dan.o da babasından,o da Âişe'den (RA).onun "Bazan Rasululahın ayakkabısının tasması kopardı da onu tamir ettirene kadar tek ayakkabı ile yürürdü. [409] dediğini rivayet ettiniz.Bu hadis bir öncekinin tersidir.
Cevap;Biz deriz ki: Elhamdülillah burada herhangi bir terslik yoktur. Çünkü bir kimsenin ayakkabısının tasması koparsa,ya o ayakkabıyı atar veya eline alır ve onu tamir edinceye kadar tek ayakkabı ile yürür.
İki ayakkabı,iki mest ve diğer.ikili olarak kullanılan elbiselerdcbunlardan birinin kullanılıp diğerinin kullanılmaması çirkin ve hoş karşılanmayan bir harekettir.
Keza ridâ (abâ,cübbe gibi üste giyilen elbisej'nın sadece bir omuza atılıp,diğer omuzun açık bırakılması da çirkindir.Fakat bir kimsenin tasması kopabilir ve onu tamir ettirene kadar bu halde.bir iki veya üç adım atabilir.Elbette bu,ne çirkindir ve ne de kötü görülen bir harekettir.
Az'ın hükmü,pekçok yerde,çok'un hükmüne muhalif olabilir.GÖrmüyor musun.namaz kılan bir kimsenin rükû halinde iken önündeki boş saffa doğru bir-iki veya daha çok adım atması caizdir de,yine rükû halinde olduğu halde,yüz veya iki yüz zira'far-şınjyürümesi caiz değildir...
Keza ndâ'sı düşünce onu omuzlarına atıvermesi (namazda)câizdir de.namazda elbisesini toplaması veya uzunca bir iş yapması caiz değildir.
Yine bir kimse namazda tebessüm ederse namazı bozulmaz.Fakat kahkaha ile gülerse namazı bozulur. [410]
4-Mütenakız İki Hadis
İddia:Hz,Âişe (R.A) "Rasulullah (S.A.V) asla ayakta bevletmedi"[411]dediğini, sonra da Huzey-fe'den (R.A) "Rasuîullah'm (S.A.V) ayakta bevlettigini"[412] rivayet ettiniz.Bu ise evvelki hadisin tersidir
Cevap:Biz deriz ki.burada-Elhamdülillâh-herhangi bir aykırılık yoktur.
Rasulullah, evinde ve Hz.Âişe'nin de bulunduğu yerde asla ayakta bevletmemiştir.Fakat balçık.sulu çamur veya pislik sebebiyle oturmak mümkün olmayan yerlerde ayakta bevletmiştir.Nitekim Huzeyfe'nin Rasûlullahı ayakta bevlederken gördüğü yer .birilerinin çöplüğü(mezbeleliği) idi.Orada ne oturmak,ve ne de düzgün bir şekilde durmak mümkün değildi.
Üstelik zaruretin hükmü,iradeye bağlı olanın hükmünün hilâfına (aksine) dır.
EBÜ MÜHAMMED: Bana Muhammed b. Ziyad ez-Ziyâdî tahdis etti,(ve) dedi:bize İsâ b.Yunus haber verdi (ve) dedi:bize el-A'meş,Ebû Vâil'den,o da Huzey-fe'den (R.A) haber verdi. (Huzeyfe şöyle) dedi: "Rasûlullahı gördüm.Bir kavmin çöplüğüne (subâta) geldi ve ayakta bevletti.Ben uzaklaşmak için geri gittim.ba-na:"-Yaklaş" dedi.Ben de ona yaklaştım ve arkasında durdum.Rasulullah (S.A.V) abdest aldı ve mestleri üzerine mesnetti."...
es-Subâta,mezbele,yani çöplük demektir.el-Kusâha ve el-Kumâme de çöplük demektir. [413]
5-Kur'âna Muhalif Zannettikleri Hadis
İddia:Suryân b.Uyeyne'den,o ez-Zuhrî'den,o da Ubeydullah b.Abdillah b.Utbe'den o da Ebû Hu-rayra.Zeyd b.Hâlid (R.A) ve Şibl'den.rivayet ettiniz ki"Bir adam kalktı ve RasÛluUaha (S.A.V) dedi ki: "- Tâ Rasûlallah! ALLAH İçin.aramızda ALLAHın kitabı ile hükmetmeni istiyorum." Sonra hasmı kalktı-Bu diğerinden daha zeki İdi-ve:"-Doğru söyledi,aramızda ALLAH'ın kltab İle hükmet .yalnız bana müsaade ef'dedi.
Rasûluilah:Iı-Söyle"dedi
Adam;Benim oğlum,bu adamın yanında işçi
idi.Onun karısı ile zina etti.Ben de ondan,yüz koyun ve bir köle mukabilinde oğlumu serbest bırakmasını istedim.Sonra İlim ehlinden olanlara sordum,bana,"oğluna yüz değnek ye bir sene sürgün cezası,bu adamın karısına İse recin cezası gerekeceğini" söylediler,dedi.
RasûlullahrNefsimi elinde bulunduran Allah'a andolsun ki,ikinizin arasında ALLAH'ın kitabı ile hükmedeceğim:Yüz koyun ve köle sana İade edilmiştir.Senin oğluna yüz değnek ve bir sene sürgün cezası, bu adamın karısına İse recm cezası! Yâ Uneys.bu adamın karısına git, eğer suçunu itiraf ederse onu recmet.dedi.Uneys gitti,kadın suçunu itiraf etti,o da onu recmetti" [414]
EBÛ MUHAMMED:Bunu bana Muhammed b. Ubeydjbnu Uyeyne'den bu şekilde tahdis etti.
Bu hadis ALLAH azze ve ceîle'nin Kitabına muha-liftir.Çünkü adam,ondan aralarında ALLAH Taâlâ' run Kitab'ı ile hükmetmesini istedi.O da adama:Nefsimi elinde bulunduran ALLAH'a andolsun ki.ikinizin arasında ALLAH'ın kitab'ı ile hükmedeceğim,dedi.Sonra da recm ve sürgün cezalan ile hükmetti.Halbuki Kur'an'da ne recm, ne de sürgün cezalarının ismi geç-memektedir.Ya bu hadis asıîsızdır,ya da,şayet doğru ise o zaman ALLAH'ın kitabından recim ve sürgün eksilmiş demektir.
Cevap: Biz deriz ki;Rasûlullah (S.A.V) buradaki "...ikinizin arasında Allanın Kitabı ile hükmedeceğim" " sözü ile Kur'an'ı kasdetmemiştir.O sadece "ikinizin arasında Allahu taâlânın hükmü ile hükmedece-ğim"demek istemiştir.
Kitap(yazı) kelimesi çeşitli manalarda kullanılır.
Bu manalardan birisi.ALLAH azze ve cel le'nin"...buiılar,üzerinize ALLAH yazısı olarak ha ramdır.Haram kılınanların dışında kalanlar size helal kılındı. " (4.en-Nisâ:24) ayetinde de olduğu gibi hüküm ve farz demektir. "... ALLAH'ın yazısı olarak " demek, ALLAH'ın sizin üzerinize farzı olarak demektir.
Yine ALLAH "... size kısas yazıldı " (2,el-Bakara, 178) buyurmuştur. Yani size farz kılındı, demektir.
"-Ey Rabbimiz, üzerimize şu savaşı niye yaz-dm ..." dediler. (4.en-Nisa, 77} ayeti,"...niye farz kıldın'^ emektir.
Keza "Tevratta İsrail oğulları üzerine şunu yazdık:Cana can." (5.el-Mâide:45) buyurmuştur.Ya-ni "...şunu hükmettik ve farz kıldık" demektir.
en-Nâbiğatul-Ca'dî'de şöyle demiştir:
"Velâ bağlan,bizim (şerefli) soyumuzu lekele-di.Siz de (zâten)lekeliydiniz.Fakat yazdığı zaman Allah böyle dememişti."
Yani:Akrabalık bağlan,bizim soylu şerefimizi lekeledi. Hükümde bulunuyorken ALLAH bunu vâcib kılmış değildir, "demektir. [415]
[399] HAN: 1/ 272; 6/ 441; 5/ 239,krş.HAN: 3/ 127; 5/ 135.
[400] Bkz.s.l60 (ve dipnot).
[401] Dukcyn b.Racâ .Şâir (Bkz.:eş-Şl'r: 143,Mısır 1322 tab'if
[402] Hz,Peygamber'in amcası .(M).
[403] en-Nesr:Nûh'un (A.S) kavminin putlarından biri.
[404] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 173-176.
[405] BUH:4 /12,14;HAN: 3 / 12; S / 300.
[406] BUH:4/ 11.
[407] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 176-177.
[408] BUH: 77 /40;HAN: 1/ 321;TIR: 4 / 242
[409] TIR: 25 / 36 (4/ 244).
[410] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 177-178.
[411] HAN: 4 / 196; 6 / 136,192, 213.
[412] BUH:4 / 60.62; HAN: 4 / 246; S / 382, 394.
[413] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 178-179.
[414] BUH: 53 / S ; 54 / 9; 83 / 3 (Bkz.s.300)
[415] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 179-181.