sumeyye
Fri 6 May 2011, 12:14 pm GMT +0200
2- Hz. Süleyman'dan Bahseden Kur'an Âyetleri
Kur'an, yedi değişik sûrede onaltı yerde isim olarak Hz. Süleyman'dan bahsetmektedir. Bu âyetlerden ikisi O'nu peygamberlerin arasında saymakta, bir âyette Harût ve Marût olayıyla ilgili olarak ismi anılmaktadır. [5]
Şöyle ki:
Sâd: 38/30-34
30- "Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik (Süleyman) ne güzel kuldu! O, (Allah'a) çok döner (sesle çok tesbîh eder)di.
31- Akşam üstü kendisine safin (görkemli) hızlı koşan (saf kan Arab) atlan gösterilmişti.
32- "Ben, dedi, mal sevgisini, Rabb'imi anmaktan (ötürü) tercih ettim." Nihayet bu atlar perdenin arkasına gizlendi.
33- "Onları bana getirin" (dedi), bacaklarını ve boyunlarını okşamağa başladı.
34- Andolsun Süleyman'ı denedik: Tahtının üstüne bir ceset bıraktık, sonra (bize) yöneldi." [6]
Neml: 27/15-44
15- Andolsun biz, Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik de onlar: "Bizi inanan kullarından bir çoğuna üstün kılan Allah'a hamdolsun." dediler.
16- Süleyman, Davud'a mirasçı oldu (Davud'un peygamberliği, ilmi ve hükmü Süleyman'a kaldı). Dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi. Ve bize her şeyden (bolca) bir pay verildi. İşte bu, açık bir lütûftur."
17- Süleyraan'ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı, hepsi bir arada düzenli olarak sevk ediliyordu.
18- Kannca vadisine geldikleri zaman bir karınca: "Ey karıncalar dedi, yuvalarınıza girin ki Süleyman ve orduları, farkında olmadan sizi ezmesinler."
19- (Süleyman) Onun sözüne gülümseyerek dedi: " Rabb'im, bana ve anama, babama lütfettiğin nimete şükretmemi, senin beğeneceğin faydalı bir iş yapmamı gönlüme ilham eyle ve rahmetinle beni iyi kullarının arasına sok."
20- Kuşlan teftiş etti, (içlerinde hüdhüdü bulamadı) dedi ki: "Neden hüdhüdü göremiyorum, yoksa kayıplardan mı oldu?"
21- "Ona çetin bir azap edeceğim, ya da onu keseceğim. Yahut bana (mazeretini bildiren) açık bir delil getirecek/'
22- Çok geçmeden (hüdhüd) geldi: "Ben, dedi, senin görmediğin bir şey gördüm ve Sebe'dan sana gerçek bir haber gelirdim.
23- "Ben onlara hükümdarlık eden bir kadın buldum, kendisine (kralların muhtaç olduğu) her şey verilmiş ve onun büyük bir tahtı var."
24- "Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, onlara işlerini süslemiş de onları doğru yoldan çevirmiş, bu yüzden yola gelemiyorlar."
25- "Göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilen Allah'a secde etmeleri gerekmez miydi?"
26- "Allah ki O'ndan başka Tanrı yoktur, büyük Arş'ın sahibidir."
27- (Süleyman): "Bakalım, dedi, doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın?"
28- "Bu mektubumu götür, onlara at, sonra onlardan biraz öteye çekil de bak, neye başvuruyorlar (ne yapacaklar)."
29- (Hüdhüd mektubu götürüp attıktan sonra Sebe' melikesi) danışmanlarına dedi ki: "Ey ileri gelenler, bana çok önemli bir mektup bırakıldı."
30- "O Süleyman'dan (geliyor), Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamakta)dır."
31- "Bana karşı büyüklük taslamayın ve bana teslim (veya müslüman) olarak gelin (diye yazıyor)."
32- "Ey ileri gelenler, dedi, bu işimde bana bir fikir verin, (bilirsiniz ki) ben siz olmadıkça hiçbir işi (kendi başıma) kesip atmam."
33- Dediler ki: "Biz kuvvetliyiz, yaman savaşçılarız, ama emir senindir. Bak (düşün), ne buyurursan öyle yaparız."
34- Dedi ki: "Gerçekten hükümdarlar, bir ülkeye girdikleri zaman, orasını bozguna uğratırlar ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar; işte onlar, böyle yaparlar."
35- "Ben onlara bir hediye göndereyim de, bir bakayım neyle dönerler."
36- (Elçi hediyelerle) Süleyman'a geldiği zaman: "Sizler bana mal ile yardımda mı bulunmak istiyorsunuz? Allah'ın bana vermekte olduğu, size verdiğinden daha hayırlıdır; hayır, siz, hediyeleriniz ile sevinip övünebilirsiniz" dedi.
37- "Sen onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onlar için karşı koymak mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış-aşağılanmış ve küçük düşürülmüş olarak sürüp çıkarırız."
38- (Elçinin gitmesinden sonra Süleyman:) "Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (müslüman)lar olarak gelmeden önce, sizden kim onun tahtını bana getirebilir?" dedi.
39- Cinlerden ifrit: "Sen daha makamından kalkmadan önce, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim." dedi.
40- Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri, dedi ki: "Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim." Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: "Bu Rabbimin fazlmdandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti) Kim şükrederse, artık o kendisi için şük-retmiştir, kim de nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Caniy (her şeye ve herkese karşı ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır.
41- Dedi ki: "Onun tahtım değişikliğe uğratın, bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak?
42- Böylece (melike-kraliçe) geldiği zaman ona: "Senin tahtın böyle mi?" denildi. Dedi ki: "Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz müslüman olmuştuk."
43- Allah'tan başka tapmakta olduğu şeyler onu (müslüman olmaktan) alıkoymuştu. Gerçekte o, küfre sapan bir kavimdendi.
44- Ona: "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarım açtı. (Süleyman:) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk zeminidir." Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."[7]
En’am: 6/84
84- "Ve ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsim hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyûb!u »Yusuf'u , Musa'yı ve Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz."[8]
Sebe': 34/12-14
12- "Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgâra (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun eli altında Rabbmin izniyle iş görmekte olan bir kısım cinler de vardı. Onlardan kim bizim emrimizden çıkıp sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından tattırdık."
13- "Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. 'Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın.' Kullarımdan şükretmekte olanlar azdır."
14- "Böylece onun (Süleyman'ın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü, onlara asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber veren olmadı. Artık o, yere yıkıhp-düşün-ce, açıkça ortaya çıktı ki, şayet cinler ğaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılatıcı bir azab için de kalıp yaşamazlardı."[9]
Enbiya: 21/78-82
78- "Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip-yayıldığı ekin-tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahidler idik."
79- "Biz bunun (hükmü) Süleymana kavrattık, her birine de hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bunları) yapanlar biz idik."
80- "Ve sizin için ona, zorlu-savaşınızda sizi korusun diye, (madeni) gıyim-sanatını' öğrettik. Buna rağmen siz şükredenler misiniz?"
81- "Süleyman için de, fırtına biçiminde esen rüzgâra (boyun eğdirdik) ki, kendi emriyle, içinde bereketler kıldığımız yere akıp giderdi. Biz her şeyi bilenleriz."
82- "Onun için denizde dalgıçlık yapan bundan başka iş(ler) de gören şeytanlardan kimseleri de (emrine verdik). Biz onların koruyucuları idik."[10]
Nisa: 4/163
163- "Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, Torunlarına, İsa'ya, Eyyûb'a Yunus'a, Harun'a, ve Süleyman'a da vahy ettik. Davud'a da Zebur'u verdik."[11][/color]
[5] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 17.
[6] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 17.
[7] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 17-20.
[8] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 21.
[9] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 21.
[10] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 21-22.
[11] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 22.