- Hz Peygamber ve Sateâbîler Devri

Adsense kodları


Hz Peygamber ve Sateâbîler Devri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
seymanur K
Thu 13 October 2011, 04:23 pm GMT +0200
Hz. Peygamber ve Sateâbîler Devri:



Burada, İslâm hukukunun kaynakları deyimini, fıkh'ın asılla­rı (usûlü'I-fıkh), yani dayandığı kökler, deliller, fıkhî hükümlerin çıktığı yerler (menbalar) anlamında kullanıyoruz.

Hz. Peygamber hayatta iken İslâm hukuku, henüz bugünkü şeklini almış olmadığı gibi, kaynakları da biraz sonra sayacağımız miktara ulaşmış değildi. Zira Hz. Peygamber, asıl sâri' olan Allahu Teâlâ'dan aldığı hükümleri ümmetine bildirmeye devam ediyor ve kendisi de ikinci sâri' sıfatıyla bir kısım hükümler koyuyordu.

Ahlâk, inanç, ibâdet ve hukukî bakımlardan tam bir keşmekeş içinde bulunan bir toplumu, ancak yavaş yavaş (tedricî olarak) yükseltmek mümkündü. Hz. Peygamber de böyle yaptı. Kur'ân'ın yirmiüç yılda nazil oluşu da bu hikmeti göstermektedir. Kur'ân'ın hükümlerini bazan sözleriyle, bazarı da uygulamalarıyla açıklıyan Hz. Peygamber, hükümet, kaza (yargı) işlerini bizzat yürütürken, hayatın tabiî ihtiyaçlarından doğan alım satım, icar ve mîrâs hü­kümlerini, akidlere bağlılığı, ahde vefayı, her zaman hak ve adale­te uymayı bildirdiği gibi, itikadı ve ahlâkî prensipleri de koyuyor,

“Ben, ancak ahlâkî güzel­likleri tamamlamak için gönderildim”. [129] buyuruyordu.

“Hükümet işinde,hakkında onlarla müşavere et...” [130] âyetine uyarak ashâbiyle istişareyi bırakmayan [131] Hz. Peygamber, âyetlerde belirtilmeyen konular hakkında ağır hükümler konulmasından korkar ve şöyle derdi:

“Ben sizi kendi halinize bıraktığım sürece siz de beni kendi halime bırakın.”  [132]

Hz. Peygamber'in, kendisinden uzakta bulunan veya vazife ile gönderilen sahabîlerin Kitab ve Sünnet'de bir hüküm bulamadık­ları vakit re'y ile ictihâd'a başvurmalarına müsaade ettiği gözönüne alınırsa, bu devirde fıkh'ın kaynaklarının:

1) Kur'an (Kitab),

2) Sünnet,

3) Re'y ile ictihâd'dan ibaret olduğu anlaşılır. Re'y ile icti­hâd, Kitab ve Sünnetin delâlet ve işaretiyle olduğu gibi, bazan mas­lahat-i âmme (kamu yararı, latincesi: saLus populi)'ye göre, bazan da kıyas'a göre yapılıyordu. [133]

Sahâbiler devrinde kıyas, re'ye dâhildi ve toplu bir ictihâd olan icmâ' da şer'î dördüncü delili teşkil etmeye başlamıştı. İbn-i Hal­dun'a göre de icmâ' ve kıyas sahabîler devrinde ortaya çıkmıştı. [134]

Hem Hz. Peygamber, hem de sahâbiler devrinde, dînî ve ahlâkî esaslarla çatışmayan örf ve âdetlere de, gerektikçe hukukî bakım­dan uyulmaktaydı. [135]




[129] İmam Mâlik, eI-Muvatta\ Halebi tabı, Mısır, 1348, c. II, s. 211.

[130] Al-i İmran: 3/159.

[131] Hz. Peygamberin Uhud savaşına  çıkmadan önce sahâbîlerle yap­tığı istişare için bakınız: İbn-i Hişâm, Sîre, c. III, s. 67,

[132] Buhârî, el-Câmi'u's-Sahîh,  c. IV,  s. 425 {K.İ'tisâm:  2).

[133] Mehmed Seyyid, Usûl-i Fıkh: Medhal, s. 11; M.E. Zehra, Târihu'I-Mezâhibi'l-Fıkhıyye, s. 8, 16,21.

[134] İbn-i Haldun,  Mukaddime,  s. 378; Muhammed el-Hudarî, Tarihu't-Teşrî'i'1-İslâmî, 8. bası, Mısır, 1967, s. 97; Atıyye Mustafa Mü­şerrefe, el-Kadâ' fi'1-İslam, Mısır', 1949, s. 29,30.

[135] Ali Hasan Abdıdkadir, Nazratu'n Âmme fî Târihi'l-Fıkhi'l-İslâmî, 3. bası, Mısır,  1965, e. 56.

Dr. Abdulkadir Şener, İslam Hukukunun Kaynaklarından Kıyas, Istıhsan Ve Istıslah, Diyanet İsleri Başkanliği Yayınları: 31-32.