Esila
Wed 2 February 2011, 02:24 am GMT +0200
Hicri Dördüncü Sene
Hz. Peygamberin Uhud Günü Savaştan Sonra Yaptığı Dua.
Fasıl
Hamza Ve Diğer Uhud Şehidlerinin Üzerine Cenaze Namazı Kılınması
Uhud Şehidlerinin Sayısı
Fasıl
Peygamber (S.A.V.)´İn Yaralı Oldukları Halde Ashabıyla Birlikte, Ebu Süfyan Ve Arkadaşlarını Korkutmak İçin Peşlerine Düşmesi
Uhud Savaşıyla İlgili Olarak Mü´minler İle Kafirler Tarafından Söylenen Şiirler.
Uhud Savaşıyla İlgili Son Söz.
Hicri Dördüncü Sene.
Reci Gazvesi
Amr B. Ümeyye Ed-Damrî Seriyyesi
Bir-İ Maune Seriyyesi
Hz. Peygamberin Uhud Günü Savaştan Sonra Yaptığı Dua
îmam Ahmed b. Hanbel, Mervan b. Muaviye el-Fezzarî kanalı ile İbn Rufaa ez-Zürkî rivayet etti İd, onun babası şöyle demiştir: Uhud günü olduğunda müşrikler çekip gittikten sonra Rasûlullah (s.a.v.) buyur-duki: «Saf halinde dizilin ki, Aziz ve Celil olan Rabbime hamdü senada bulunayım.» Bunun üzerine ashab onun arkasında saf halinde dizildi. O da şöyle dua etti:
«Allahım, bütün hamdler sana mahsustur. Allahım, senin verdiğini kısacak kimse yoktur. Senin kıstığını da açıp verecek kimse yoktur. Senin saptırdığını doğru yola hidayet ettirecek yoktur. Senin hidayete erdirdiğini saptıracak kimse yoktur. Senin men ettiğini veren yoktur Senin verdiğini de men edecek yoktur. Senin uzaklaştırdığını yakın kılacak yoktur. Senin yaklaştırdığını da uzak kılacak yoktur. Allahım, rahmet, bereket, lütuf ve rızkını bize bol bol ver. Allahım, senden halden hale dönmeyen, zail olmayan, devamlı nimetini istiyorum. Allahım, muhtaçlık gününde nimet, korku gününde de güvenlik istiyorum senden. Allahım, bize verdiklerinin şerrinden ve bize vermediklerinin şerrinden sana sığmıyorum. Allahım, bize imanı sevdir. Onu kalblerimizde süsle, küfrü, fasıklığı ve isyanı bize çirkin göster. Ve bizi doğru yolu bulanlardan eyle. Allahım, bizi Müslümanlar olarak öldür. Allahım, bizi Müslümanlar olarak yaşat. Bizi salih kimseler arasına kat. Bizi rüsvay olan ve fitneye düşen kimselerden kılma. Allahım, peygamberlerini yalanlayan ve insanları senin yolundan geri çeviren kafirleri öldür. Azap ve gazabım onların üzerine indir. Allahım, kendilerine kitap verilmiş olan kafirleri de öldür, ey hak olan Allah»[1]
Fasıl
Halk ölüleri ile meşgul olurken, Beni Neccar´m kardeşi Muham-med b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebi Sa´saa el-Mazinî´nin bana anlattığına göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle dedi:
- Sa´d b. Rebi´in ne yaptığını, diriler içinde mi, yoksa ölüler içinde mi olduğunu görüp bakacak bir kişi var mıdır ki, gelip bana bildirsin
Ensâr´dan bir adam dedi ki:
-Ya Rasûlallah, ben senin için gidip Sa´d´m ne yapmakta olduğuna bakarım."
Gitti, baktı ve onu ölmek üzere olan maktuller arasında yaralı olarak buldu. Adam dedi ki:
"Ona şöyle dedim: « Rasûlullah (s.a.v.), bana senin diriler arasında mı, yoksa ölüler arasında mı olduğunu araştırıp bulmamı emretti."
Sa´db. Rebidediki:
"Ben ölülerin içindeyim. Rasûlullah (s.a.v.)´a benden selam söyle ve ona deki: Sa´d b. Rebi sana şöyle diyor: «Allah bizden yana. Seni ümmetinden bir peygamber olarak en hayırlı mükafatla mükafaatlandırsın. Kavmime de benden selam ilet ve onlara de ki: Sa´d b. Rebi size şöyle diyor: «Bir an peygamberinize düşmanlar tarafından yol bulunursa, Allah katında sizin için hiçbir mazeret kalmaz."
Ensâr´dan olan adam dedi ki: Sonra ölmesine kadar orada kaldım. Rasûlullah (s.a.v.)´a geldim ve durumunu ona anlattım.»
Ben derim M: Sa´db. Rebi´i ölüler arasında arayan kişi Muhamnıed b. Mesleme idi. Çünkü, Muhammed b. Ömer el-Vakidî, bana bu yönde haber vermişti. Muhammed b. Mesleme, ağır yaralı olan Sa´d b. Rebi´e iki kez seslenmiş, ama Sa´d ona cevap vermemiş. Fakat ona: «Rasûlullah, senin durumuna bakmam için bana emir verdi.» deyince Sa´d, zayıf bir sesle ona cevap vermiş ve durumunu anlatmış.
"el-îstiab" adlı eserde Şeyh Ebu Ömer demiş ki: Sa´d´ı ölüler arasında arayan kişi Übey b. Ka´b´dır. Doğrusunu Allah bilir. Sa´d b. Rebi, Akabe gecesinde Rasûlullah´a bey´at eden Ensâr temsilcilerinden (nakible-rinden)´dir. Rasûlullah´m Abdurrahman b. Avf ile kardeş kıldığı kimsedir.
İbn İshak dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), Hamza b. Abdülmuttalib´i aramaya çıktı. Onu vadinin çukurunda, karnı ciğerinin hizasından yarılmış ve kendisine hakaret edilmiş, burnu ve kulakları kesilmiş bir halde buldu.
Muhammed b. Cafer b. Zübeyr´in bana anlattığına göre Rasûlullah (s.a,v.) şöyle demiştir:
«Gördüğüm o manzarayı müşahede ettiğimde, Safıyye´yi hüzün-lendirmek ve benden sonra bir sünnet olur endişesi olmasaydı, elbette Hamza´yı o halde bırakırdım. Böylece, yırtıcı hayvanların karınlarına ve