neslinur
Tue 13 July 2010, 01:29 am GMT +0200
Hakîkî Evlâd
Yukardaki bahsi tamamlayan bir husus da "hakikî evlâd'la "hükmî evlâd" arasının tefrik edilmesiyle alâkalı vahiydir.[38] Kur'ân bu meseleye Ahzâb sûresinde temas ederek: "(Allah) evlâtlıklarınızı da öz oğullarınız gibi saymanızı meşru kılmamıştır. Bunlar sizin dillerinize doladığınız boş sözlerinizdir. Allah gerçeği söylemiştir, doğru yola O eriştirir. Evlâtlıkları babalarına nisbet ederek çağırın, bu Allah katında daha doğrudur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, otakdirde onları dinde kardeşleriniz ve dostlarınız(mevâliniz) kabul edin"[39] buyurmuştur.
Rivayetler, bu âyet gelinceye kadar Zeyd İbnu Hârise'ye Ashâb'ın (radıyallahü anhüm} "Zeyd İbnu Muhammed" diye hitap ettiğini, bundan sonra, o tesmiyeden vazgeçildiğini belirtir.[40] Âyet-i kerimenin nüzul sebebi olarak da bu tesmiye kaydedilir.[41] Ebû Huzeyfe'nin mevlâsı Salim de aynen Zeyd'in (radıyallahü anhümâ) durumunda idi, Salim İbnu Ebî Huzeyfe diye çağrılıyor ve hakikî evlâd muamelesi görüyordu. Yukardaki âyet inince, aile içerisine ihtilâtı problem olmuş ve Ebû Huzeyfe'nin hanımı Sehle, Hz. Peygamber'e (a.s.m.) başvurmuştur.[42]
Görüldüğü üzere, vahiy evlâtlıkların öz evlât yerine tutulmalarını yasaklamakla kalmaz, onların nasıl isimlendirileceklerini de tesbît eder ki vahiyde yer alan bu ve diğer teferruat mevzunun taşıdığı ehemmiyeti ifâde eder.
Aile ve akrabaların tarif ve ta'yîni mes'elesinde anne, baba ve evlâd'ım kimler olduğu açıklık kazandıktan sonra bunlara bağlı olan diğerleri kendiliğinden anlaşılır.[43]