- Haber-i Vâhidle İlgili Meseleler

Adsense kodları


Haber-i Vâhidle İlgili Meseleler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Wed 14 September 2011, 11:42 am GMT +0200
B. Haber-i Vâhidle İlgili Meseleler

 
a) Haber-i Vâhid-Nass İlişkisi

Hanefi mezhebinde, haber-i vahidin kesin ilim ifade etmediğini, ancak ameli icabettirdiğini gördük. Bu vücubiyet, Kur'an ve mütevatir haberin vücubiyeti gibi kesin olmadığından, hanefiler haber-i vâhidle sabit olan hükme vacip demişler ve bunu farzdan bir derece aşağı mütalaa etmişlerdir.

Pezdevî, farz-vacip ilişkisinden bahsederken "Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun" [740]ayetini zikrederek, "şüphe yok ki Allah, namazlarda Kur'an okumayı bu ayetle vacip (farz) kılmıştır. Bu konuda Fatihanın tayi­niyle ilgili haber-i vâhid [741] ise şüphelidir, dolayısıyla birincinin ikinciyle değiştirilmesi caiz değildir. Fakat ikinci, birincinin hükmünü tamamladığı için onunla amel vaciptir" demekte [742]ve şöyle devam etmektedir: "Kim haber-i vahidi reddederse kötü bir yola sapmış olur, kim de onu Kitap ve mütevatir sünnetle bir tutarsa, derecesini yükseltmekle hata etmiş olur. Doğ­ru yol, sadece bizim söylediğimizdir" [743]

Pezdevî, "hakkında şüphe olmayan nass" [744] diye tavsif ettiği söz konusu ayetin hükmünü farz, haber-i vâhidle sabit olanın hükmünü de vacip diye belirterek, nassla haber-i vâhid arasında bir ayırım yapmıştır.

Ebu Hanife'nin, başın meshedilmesiyle ilgili bir görüşünü [745] izah eden Serahsî, bu ayırımı daha açık bir şekilde şöyle yapmıştır:

"Başın meshedilmesinin farziyyeti nassla, kulakların baştan sayılması da haber-i vâhidle sabittir. Haber-i vâhidle sabit olan, nassla sabit olanın hükmünü ge­rektirmez. Nitekim namazda Hatîm'e yönelmek -her ne kadar o da Kabe'den sayılsa da- yeterli değildir. Çünkü Kabe'ye yönelmek nassla sabit, Hatîm'in Kabe'den sayılması ise haber-i vâhidle sabittir".[746]

Görüldüğü gibi, Serahsî de "nass" terimiyle Kur'an (ve mütcvatir ha­ber)1! kasdetmekte, haber-i vahidi bunun dışında tutmaktadır.

Nitekim İmam Muhammed'le Ebu Hanife arasında, bir fıkhı meseleyle ilgili olarak cereyan eden şu konuşmada da Ebu Hanife bu farka dikkat çek­miştir.

İmam Muhammed: Abdestte ve gusülde ağıza ve buruna su almayı unutan, sonra namaz kılan kimse hakkındaki görüşün nedir? Ebu Hanife:

Abdest alıp ağıza ve buruna su almayı unutanın namazı tamamdır. Cünüplükten veya hayızdan dolayı gusledip mazmaza ve istinşakı unutan kimse, ağzına ve burnuna su alır ve namazını iade eder. İ.M.:

Aralarındaki fark nedir? E.H.:

Kıyas bakımından ikisi de aynıdır. Fakat İbn Abbas'tan gelen bir rivayet üzerine burada kıyası terkediyoruz. İ.M.:

Bir kimse abdestte başını meshetmeyi unutsa ve böyle namaz kılsa durum ne olur? E.H.:

Başını meshetmesi ve namazım iade etmesi gerekir. İ.M.:

Ağıza ve buruna su alma hususunda namazın iadesini istemediğin halde, bunda niçin namazın iadesini gerekli görüyorsun? E.H.:

Çünkü başın meshi Allah'ın Kitabıyla farz kılınmıştır. Ağıza ve buruna su almak bunun gibi değildir.[747]



[740] Müzzemmil, 20.

[741] "Lâ salâte illâ bi-fâlihatil-Kitab", Tirmizî, Mevâkîl, 69.

[742] Pezdevî, Usul, II, 304.

[743] Age., II, 304.

[744] Age., II, 304.

[745] Bkz. Şeybânî, el-Asl, I, 45.

[746] Serahsî, Mebsut, I, 65.

[747] Şeybânî, el-Asl, I, 41-43. Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 135-136