neslinur
Fri 11 June 2010, 01:48 pm GMT +0200
3- BÖLÜM
Gıybet Sadece Dil İle Yapılmaz
Hne kadar gıybet genellikle sözlerle yapılıyorsa da aynı maksadı ima, işaret, hareket, yazı ve benzeri şeylerle de gerçekleştirmek mümkündür. Nevevi diyor ki: " Hatta bir kimsenin yürüyüşünü taklid etmek de gıybettir."
Resul-i Ekrem (s.a.v), Hz. Aişe'nin bir kadının taklidini yaptığını görünce şöyle buyurdu:
“Ben bir başkasını taklit etmem. Hatta bana şu kadar şu kadar (pek çok dünyalık) verilse bile!"[27]
Hz. Aişe(r.a) diyor ki:
''Evimize bir kadın geldi. Kadın gittikten sonra:
"Ne kısa boyludur" diye elimle işaret ettiğim vakit Resul-i Ekrem(s.a.v):
"Sen onu gıybet ettin, kalk da onunla helalleş."[28] buyurdu.
Gıybet çeşitlerinin en çirkini, kendisine salih insan süsü vererek yapılan gıybettir. Çünkü bu kişiler maksatlarını ilim ve takva ehlinin tabirleriyle anlatırlar. Bunlar gıybet etmekte, ama sanki gıybetten kaçındıklarını gösterir bir tutum sergilemektedirler. Fakat bilmezler ki, böyle yapmakla iki kötülüğü; hem gıybet hem de riyakârlığı bir arada yapmış olurlar.
Böyle kişilerin yanında birinden söz edilince: "Elhamdulillah bir makam peşinde değiliz" veya "Allah u Teala bizi filan amelden korusun" diyerek o kişinin böyle olduğunu ima yoluyla anlatarak gıybet etmiş olurlar. Böyle bir gıybet salih amel örtüsüyle örtülmüş bir gıybettir.
Kimi zaman da kişi hıyanetini daha da ileri götürerek vebalini daha da ağırlaştırır. Mesela "Gerçekten filan kişi çok iyi biridir. Kendini ilme ve ibadete vermiştir. Fakat ne yazık ki o da bizim gibi haramlara bulaşmıştır." der. Buradaki maksadı, o kişiyi yererken diğer taraftan kendini övmektedir. Böyle yapmakla gıybet, riya ve kendini tezkiye etme gibi üç büyük günahı bir arada işlemiş olur.
Gıybetin çeşitlerinden biri de " Arkadaşımızın başına gelenlere çok üzüldüm. Allah onu hidayet etsin."diyerek çekiştirdiği kişiye üzüldüğünü belirtmek ve dostluk gösterisinde bulunmakla bir nifak, ikiyüzlülük örneği göstermektir. Çünkü kişi bu ifadesinde samimi değildir. Eğer gerçekten onun durumuna üzülmüş olsaydı, onun meselesinden söz ederek onu teşhir etmez ve gıybetini etmezdi. Onun için gizlice dua ederdi.
Bir kişinin kötü fiilini, isim vermeden başkasına tariz yoluyla anlatmak için " Bugün birisi bize uğradı da şöyle böyle yaptı." dediğimizde, dinleyenlerden biri o gün bize gelenin kim olduğunu bilmezse veya o konuşmamızdan belirli bir kişiyi arılamazsa gıybet etmiş olmayız. Nitekim Resul-i Ek-rem(s.a.v) bir kimsenin herhangi bir hareketinden hoşlanmadığı zaman şöyle buyururdu:"Bazı kimselere ne olur ki şöyle şöyle yaparlar."[29]
Böylece Resul-i Ekrem(s.a.v), belirli bir kimseden bahsetmezdi.
Gıybet Sadece Dil İle Yapılmaz
Hne kadar gıybet genellikle sözlerle yapılıyorsa da aynı maksadı ima, işaret, hareket, yazı ve benzeri şeylerle de gerçekleştirmek mümkündür. Nevevi diyor ki: " Hatta bir kimsenin yürüyüşünü taklid etmek de gıybettir."
Resul-i Ekrem (s.a.v), Hz. Aişe'nin bir kadının taklidini yaptığını görünce şöyle buyurdu:
“Ben bir başkasını taklit etmem. Hatta bana şu kadar şu kadar (pek çok dünyalık) verilse bile!"[27]
Hz. Aişe(r.a) diyor ki:
''Evimize bir kadın geldi. Kadın gittikten sonra:
"Ne kısa boyludur" diye elimle işaret ettiğim vakit Resul-i Ekrem(s.a.v):
"Sen onu gıybet ettin, kalk da onunla helalleş."[28] buyurdu.
Gıybet çeşitlerinin en çirkini, kendisine salih insan süsü vererek yapılan gıybettir. Çünkü bu kişiler maksatlarını ilim ve takva ehlinin tabirleriyle anlatırlar. Bunlar gıybet etmekte, ama sanki gıybetten kaçındıklarını gösterir bir tutum sergilemektedirler. Fakat bilmezler ki, böyle yapmakla iki kötülüğü; hem gıybet hem de riyakârlığı bir arada yapmış olurlar.
Böyle kişilerin yanında birinden söz edilince: "Elhamdulillah bir makam peşinde değiliz" veya "Allah u Teala bizi filan amelden korusun" diyerek o kişinin böyle olduğunu ima yoluyla anlatarak gıybet etmiş olurlar. Böyle bir gıybet salih amel örtüsüyle örtülmüş bir gıybettir.
Kimi zaman da kişi hıyanetini daha da ileri götürerek vebalini daha da ağırlaştırır. Mesela "Gerçekten filan kişi çok iyi biridir. Kendini ilme ve ibadete vermiştir. Fakat ne yazık ki o da bizim gibi haramlara bulaşmıştır." der. Buradaki maksadı, o kişiyi yererken diğer taraftan kendini övmektedir. Böyle yapmakla gıybet, riya ve kendini tezkiye etme gibi üç büyük günahı bir arada işlemiş olur.
Gıybetin çeşitlerinden biri de " Arkadaşımızın başına gelenlere çok üzüldüm. Allah onu hidayet etsin."diyerek çekiştirdiği kişiye üzüldüğünü belirtmek ve dostluk gösterisinde bulunmakla bir nifak, ikiyüzlülük örneği göstermektir. Çünkü kişi bu ifadesinde samimi değildir. Eğer gerçekten onun durumuna üzülmüş olsaydı, onun meselesinden söz ederek onu teşhir etmez ve gıybetini etmezdi. Onun için gizlice dua ederdi.
Bir kişinin kötü fiilini, isim vermeden başkasına tariz yoluyla anlatmak için " Bugün birisi bize uğradı da şöyle böyle yaptı." dediğimizde, dinleyenlerden biri o gün bize gelenin kim olduğunu bilmezse veya o konuşmamızdan belirli bir kişiyi arılamazsa gıybet etmiş olmayız. Nitekim Resul-i Ek-rem(s.a.v) bir kimsenin herhangi bir hareketinden hoşlanmadığı zaman şöyle buyururdu:"Bazı kimselere ne olur ki şöyle şöyle yaparlar."[29]
Böylece Resul-i Ekrem(s.a.v), belirli bir kimseden bahsetmezdi.