neslinur
Fri 11 June 2010, 01:42 pm GMT +0200
Gıybet İyilikleri Yok Eder
Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü adamın kitabı önüne serilir/' Adam:
"Ey Rabbim işlediğim, şu ve şu hasenatım nerde, onlar amel defterimde yazılı değil?" der. Allah u Teala:
"İnsanları gıybet etmen sebebiyle onlar mahvoldu." buse yurur.[55]
Bir rivayete göre; Resul-i Ekrem(s.a.v), halkın bir gün oruç tutmalarını emretti ve:
"Ben kendisine izin vermeden sakın hiç biriniz iftar etmesin." buyurdu. Resul-i Ekrem(s.a.v)ıin emri üzerine halk oruç tuttu. İftar vakti oruç tutanlar, Resul-i Ekrem(s.a.v)'e geliyor ve:
"Ya Resulullah, akşam oldu, iftar edeyim mi?" diye soruyor.
Resul-i Ekrem(s.a.v)'de ona iftar için izin veriyordu. Sonunda adamın biri geldi ve dedi ki:
"Ya Resulullah, ailemizden iki genç kız oruç tuttular, iftar için sizden izin istemekten utanıyorlar, izin ver de oruçlarını açsınlar."
Resul-i Ekrem(s.a.v), adamın bu sözüne aldırış etmedi ve ondan yüz çevirdi. Adam üç defa aynı şekilde Resul-i Ek-rem(s.a<v)'den izin istedi. Resul-i Ekrem(s.a.v) her seferinde ondan yüz çevirdi. Adam dördüncü defa izin isteyince Resul-i Ek-rem(s.a.v) adama bakıp şöyle buyurdu:
"Onlar oruç tutmadılar. Sabahtan akşama kadar insanların etini yiyen nasıl oruç tutar? Git onlara söyle! Eğer oruçlu iseler kussunlar."
Adam kalktı genç kızların yanına gitti, durumu onlara bildirdi, onlar da kan ve et kustular. Bunun üzerine adam, Resul-i Ekrem(s.a.v)'e gelip, durumu ona haber verdi,
Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu:
"Nefsim-i kudret elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, o kan ve et parçası midelerinde kalsaydı, onları cehennem ateşi mutlaka yakardı."[56]
Başka bir rivayete göre, oruçlu iken başkalarını çekiştiren bu kız çocuklarından biri kusunca, kadeh yarıya kadar et ve kan doldu. Diğeri de kusunca kadehin kalan kısmı doldu. Bunun üzerine Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu:
"İşte şu iki kız, Allah'ın helal kıldığı yemekle oruç tuttular, Allah'ın haram kıldığı gıybet İle iftar ettiler; insanları çekiştire çekiştire etlerini yediler."[57]
Birkaç dakikalık gevezelik ve şehvetini tatmin etmek için hayatın boyunca bin bir zahmetle kıldığın namazları, tuttuğun oruçları, çektiğin tespihleri, verdiğin sadakaları ve diğer hasenatlarını yapacağın gıybet ile bir anda yakıp yok edeceksin.
Nitekim Resul-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: "Kıyamet günü bir kişi Allah'ın huzuruna getirilir ve eline amel defteri verilir. Ama işlediği hasenatı amel defterinde göremez. Bunun üzerine der ki:
"Ya Rabbi! Bu benim amel defterim değil. Hasenatımı içinde göremiyorum."
Kendisine denilir ki:
"Muhakkak ki Rabbin yamlgan ve unutkan değildir. Senin amellerin halkın gıybetini etmenden ötürü mahvoldu."
Ondan hemen sonra bir başkası Allah'ın huzuruna getirilir ve kendisine amel defteri verilir. O kişi amel defterinde işlemediği hasenatın kayıtlı olduğunu görür. Bunun üzerine derki:
"Ya Rabbi! Bu benim amel defterim değil. Çünkü ben bu güzel amelleri işlemedim."
Ona denilir ki:
"Filan kişi senin gıybetini etmişti. Bu nedenle de onun hasenatı sana yazıldı."[58]
Bir rivayete göre; Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu:
"Namazı beklemek üzere mescidte oturmak bir başka sonucu doğurmadığı sürece ibadettir." Ashab sordu:
"Ya Resulullah! Hangi sonucu doğurmadığı sürece?"
Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu:
"Gıybeti"[59]
Rivayet edildiğine göre, bir gün Hasan Basri' ye dediler ki:
"Filan kimse, senin gıybetini etti."
Bunun üzerine Hasan Basri ona, bir tabak yaş hurma yolladı ve şu haberi gönderdi:
"Duyduğuma göre, iyiliklerini bana hediye etmişsin, îen de o hediyene tam olarak karşılık vermeyi isterdim; ama yapamadım. Beni mazur gör!"
Gıybet olan bir sözle, bazen bir cemaat, bir mezhep, bir kavim veya bir ailenin mensupları toptan rencide edildiği için hem ümmetin birliği ciddi şekilde yaralar alarak müs-lümanlar güçsüz duruma düşürülmekte hem de öbür âleme büyük bir veballe gidilmektedir.
Rivayetler gıybetin bütün salih amelleri, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi yiyip bitireceğini ifade etmektedir. Nitekim Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurmaktadır:
“Kulun hasenatını yakıp kül etmede gıybet, kuru şeyleri yakan kül eden ateşten daha etkilidir."[60]