- Eserleri

Adsense kodları


Eserleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Mon 17 October 2011, 09:39 pm GMT +0200
3. Eserleri

Bursevî'nin yaşadığı dönemde medrese geleneğine uygun olarak İyi bir Arapça ve Farsça öğrendiğini, bu dilleri rahatlıkla konuşabildiğini Bursevî'nin hayatını anlatırken belirtmiştik. İyi bir öğrenim gören Bursevî, bütün bu biri­kimlerini zayi etmemiş, görev yaptığı yerlerde vakitlerinin çoğunu ders okut­makla ve kitap yazmakla geçirerek değerlendirmiştir.

Bursalı Mehmed Tahir, Bursevî'nin yüzbeş eserinin isimlerini tespit et­miş bulunmaktadır.[256] Bu sayı, Bursevî'nin bize verdiği rakamlara uygundur. Zira o telifâtının yüzü aştığını, 1137/1725 yılında vefatından kısa bir süre ön­ce yazdığı biyografisinde haber vermektedir.[257] Hasan Turyan'in Bursa Evli­yaları adlı kitabında bu sayının yüzaltmışbir olarak gösterilmesi İhtimal bazı eserlerin değişik isimlendirilmesiyle ya da bir kaç sayfalık kısa yazıların da ayrı birer olarak değerlendirilmesiyle açıklanabilir. [258]

Bursevî, önemli eserlerini Arapça yazmış, geri kalan altmış kadarını da Türkçe olarak kaleme almıştır. Bu eserlerin otuza yakını basılmış, diğerleri ise yazma olarak kalmıştır. Bursevî'nin eserleri şunlardır:

1. Rûhu'l-beyân

Yirmiüç yılda kaleme alman Bursevî'nin en büyük ve en meşhur bu e-seri, özellikle Kadı Beyzâvî (Ö.685/1286) ve Ebu's-Suûd Efendi (0.982/ 1574)'nin tefsirleri esas alınarak, tasavvufî, edebî ve ahlâkî nitelikli tefsirler­den yapılmış bir derleme niteliğindedir. Esasen tefsir, vaaz ve tefsir derslerin­de tutulan notlardan meydana gelmektedir. Nitekim Bursevî, bu gerçeği Rû-hu'1-beyân'ın önsözünde şu sözleriyle belirtmektedir:

"Ben bu şehirdeki Ulu Cami'de, şöhretli ve aydınlık saçan mabedde vaaz edip öğüt vermekten başka yapacak bir şey bulamadığımdan, Rum ille­rinin bir kısmında ikamet ettiğim sıralarda tefsir sayfalarından ve ilim vâsıtala­rından bir kısım sayfaları derlemiş olduğumdan, bunlar rüzgarın taşıdığı zer­recikler gibi ellerde dağınık bulunduğundan istedim ki, yakaladıklarımdan aşırt gidenleri özetleyeyim ve bana lütfedilen bilgilerden ona bazı şeyler ekleyeyim. Bunu tanzim edip inci dizisinde toplayayım ve sanatkar parmakla bu inciyi dizeyim. [259]

1117/1705 yılında tamamlanan eser, her bakımdan XVIII. yüzyıl Os­manlı müslüman Türk dünyasının kültür özelliklerini yansıtmaktadır. Bundan dolayı tefsirde devrin hakim kültürleri olan Arap, İran ve Türk kültürünün geniş izleri görülmektedir. Yine devrin ilim ve kültür müesseseleri olan med­reselerin çokça rağbet ettikleri gramer, belagat ve edebiyat inceliklerine de geniş yer verilmektedir Yalnız Arap dili ve edebiyatı ile yetinilmemekte, Farsça ve Türkçe edebiyat örnekleri de sergilenmektedir. Dolayısıyla Rûhu'l-beyân tefsiri, devrinin bütün kültür değerlerini yansıtan bir mozaik niteliğin­dedir. Ne var ki eserdeki bazı rivayetler ve bir kısım nakiller zayıftır. Eserde tefsirle ilgisi bulunmayan pek çok hikayelere, İbretli kıssalara ve tasavvufî şiirlere yer verilmiştir.[260] Nitekim Kevserî (ö.1371/1952), vaizlerin bu tefsire büyük bir ilgi gösterdiklerini, zira bu tefsirde kalpleri incelten hikayeler, Fars­ça kitaplardan nakiller ve sûfiierin işaretlerinden örneklerin bulunduğunu, kulakların dinlemekten zevk aldığı beyân çeşitlerinin olduğunu belirtmiş, fa­kat müellifin her eserden, esen ve debelenen herşeyden nakilde bulunduğu­nu söylemekten de çekinmemiştir.[261] Bursevî'nin vaaz için hazırladığı notlar­dan meydana gelen tefsir, ciddi bir süzgeçten geçirilmediği için hadislerine fazla itimat edilemez diye tenkit edilmiş,[262] müellifin hadis İlmine vukûfiye-tînin azlığı dolayısıyla eserde zayıf ve mevzu bir çok hadisin bulunduğu belir­tilmiştir.[263] Bursevî'nin hadis ilminde gerçekten yeterli olup olmadığı, onun eserlerindeki hadislerin tam bir listesinin çıkarılması ve bu hadislerin kaynak­larının bulunması sonucunda açıklığa kavuşacaktır. Böyle bir çalışma "Riva­yet İlimleri ve Bursevî" açısından önemli bir boşluğu dolduracak ve bize Rû­hu'l-beyân'daki hadisler hakkında daha sağlıklı bilgiler elde etmemize yar­dımcı olacaktır. Bursevî'nin tefsirinde kullandığı hadisler bizim tespitlerimize göre 5000 fazladır. Bu açıdan bakıldığı zaman Rûhu'l-beyân hadis yönünden çok zengin bir görünüm arzetmektedir. Burada Rûhu'l-beyân'da tenkide uğ­ramış hadislerden sadece bir kaç Örnek verilecektir.

"Men erâde en yenzura ilâ utekâillahi mine'n-nâr fe'1-yenzur ile'l-mütealimîn: Kim, ALLAH'ın ateşten azat ettiği kullara bakmak İsterse, İlim öğ­renenlere bahsin.[264] Süyûtî (ö.911/1505)'ye göre hadis mevzudur. [265]

"el-Veledü sirru ebîhi: Çocuk, babasının sırrıdır.[266] Hadis için "La asla leh: Aslı yoktur" denilmiştir. [267]

Hubbu'l-vatan mine'l-îman: Vatan sevgisi imandandır. [268] Sağânî (Ö.650/1252) hadise mevzu demiş, Sehâvî (Ö.902/1496) de hadise vâkıf o-lamadığını söylemiştir.[269]

Huzû şetra dînîküm anİ'l-Humeyrâ": Dininizin yansını Humeyrâ Aişej-den alınız, [270] İbn Hacer (Ö.852/1448), hadisin senedini bulamadığını, hadis kitaplarında da sahih bir isnadını göremediğini, yalnız İbnü'I-Esîr (0.606/ 1209}'in Nihâye'sinde kimin tahriç ettiği belirtilmeksizin zikredildiğini,[271]Deylemî (ö.558/1163)'nin de Enes b. Mâlik'ten isnadsız olarak rivayet ettiği­ni [272] söylemiştir. [273] İbn Kesîr (Ö.774/1373), üstadlan olan Mizzî (0.742/1341) ve Zehebî (ö.748/1347)'ye bu hadisten sormuş, fakat onlar böyle bir hadis bilmediklerini söylemişlerdir. [274] Karî (ö.1014/1605) de "hadisin bir aslı bilin­memektedir" demiştir. [275]

Kellimînî yâ Humeyrâ: Ey Humeyra! Benimle konuş. [276] Hz. Aişe ile ilgili dillerde şöhret bulan bu rivayetin de ulemâya göre bir aslı buluna­mamıştır. [277]

Mâ sabba'llahu fî sadrî şey'en illâ ve sabebtuhu fî sadrı Ebî Bekr: ALLAH Teâlâ, benim gönlüme ne lütfetmişse, ben de aynısını Ebû Bekir'e aktar­dım. [278] Aclunî, hadisin mevzu hadisler arasında geçtiğini ifade etmiştir. [279]

Mâ fedalekum Ebû Bekr'in bifazli savmin ve lâ salâtin ve lâkin bişey'in vakara fî kalbin; Ebû Bekir'in size olan üstünlüğü fazla oruç tutması, namaz kılması sebebiyle değil, belki kalbinde olan bir sır sebebiyledir.[280] İhyâ'da zikredilen hadis için Irakî (ö.806/1403), merfû hadisler arasında kaynağını bulamadığını söylemiştir. [281]

Ene ve Ebû Bekr'in keferesey rihân: Ben ve Ebû Bekir iki yarış atı gi­biyiz [282] Karî ve Aclunî, hadisin aslının bulunmadığı kanaatindedirler. [283]

Araştırmanın değişik yerlerinde bir vesileyle üzerinde durduğumuz Bursevî'nin eserine aldığı, kendi ölçülerine göre sahih olan, fakat muhad-disler tarafından tenkit edilen daha başka hadisler de vardır. Sahih hadis olmadığı belirtilen bu hadislerden bir kısmının kaynaklarını, ilgili oldukları konularda göstermiş olduğumuzdan aynı şeyleri burada tekrar etmek istemiyoruz.

2. Ferahu'r-rûh
 
Yazıcızâde Muhammed Efendi'nin 9008 beyitten meydana gelen Muhammediyye adlı eserinin şerhidir. Bursevî'nin bu şerhi, eserin şöhretini daha da artırmıştır. Tasavvuf ağırlıklı olan eserde bazı hadisler geniş şekilde şerhedilmiştir. İki büyük ciltten oluşan eserin müellif nüshası, Bursa Genel, nr. 59-61'dedir. Bîr çok yazmalan bulunan eserin baskı yer ve tarihleri ise şöyle­dir: Bulak, 1252/1836, 1255/1839, 1256/1840'da yapılan baskılan üç cilt, Bulak 1258/1842 ve İstanbul 1294/1877'deki baskılan ise iki cilt halindedir.

3. Rûhu'l-Mesnevî
 
Mesnevî'nin yediyüze yakın beytinin izah edildiği eser, "Arife işaret ye­ter" ve "Az çoğa delalet eder [284] gerekçesiyle iki ciltle yetinilmiştir. 1116/ 1704'te tamamlanan eserde, dörtyüze yakın hadis kullanılmıştır. Şerhu'l-Mesnevî olarak da bilinen eserin müellif nüshası, Bursa Genel, nr. 72-74'tedir.

Şerh, Matbaa-i Âmire'de iki kez basılmıştır. 1285/1868 ve 1287/1870te yapılan baskılan iki büyük cilt olup birinci cilt 528, ikinci cilt ise 580 sayfadır.


4. Şerh-i Pend-i Artar

 
Ferîdüddin Muhammed b. İbrahim el-Attâr'ın Pend-i Attâr adındaki e-serinin Bursevî tarafından yapılmış şerhidir. Pend-i Attâr şerhlerinin en ha­cimlilerinden olan eser 689 sayfadır. Bursevî eserin sonunda; "Bu şerh-i letâif-i meskûn ve maârif-i makrûn Şeyh İsmail Hakkı Burûseuî sebbetehu-llahu âlâ sırâh's-seviyyi kaleminden çıkdı ve hatt-ı itmam keşide encam reşide olup 1136/1724 sâli ferhinde fâlî müştemil olduğu şehr-i ramazanın on ye­dinci rûz-i cuma işraktan sonra mühr-i hitâm urulmuş ve defter tahrir ve to­mar durulmuştur" demektedir. [285] Bu şerhle, Bostan şerhinden Bursevînin Farsça kaidelere tamamen vâkıf olduğu anlaşılmaktadır. [286]

5. Şerh-i Hadİs-i Erbain
 
İmam Nevevî (ö.676/1277)'nin meşhur kırk hadisinin terceme ve şer­hinden İbaret olan eser Türkçe yazılan kırk hadis şerhlerinin en büyüğüdür. Şerhte her hadisin metni parça parça ele alınmakta, evvelâ sarf, nahiv, lügat bakımlarından hemen her kelime ve tabir üzerinde durulmakta, sonra gerek­tikçe başka âyet ve hadislerle mâna takviye edilmektedir. Eserle ilgili bir de­ğerlendirme yapan Abdülkadir Karahan eser hakkında şunları söylemektedir: "Bu kitap daha çok medreselerde talebe-i ulûma Nevevî Erbeûn'unu kolayca anlatıp öğretmek ve hazırlanan onlarca Arapça kırk hadis şerhi yanında kuv­vetle mevki alabilecek Türkçe kırk hadis olmak hususiyetini de hâizdir. [287] 1137/1725'te tamamlanan eserin İstanbul 1253/1834 baskısı 391 sayfadır. 1317/1899'te yine İstanbul'da neşredilen bir diğer baskısı İse 304 sayfadır. Şerhin müellif nüshası, Bursa Genel, nr. 39'da olup 197 varaktır. Şerhte ö-zellikle tasavvufî bilgiler ele alınmıştır.[288] Eser, yeni harflerle 1998 yılında İs­tanbul'da neşredilmiştir.

6. Erbaûn Hadis Sahîhatu'l-Mesânîd

 
Yine Nevevî'nin Riyazu's-sâlihîn min kelâmı seyyidi'I-murselîn adlı ese­rinden derlenen kırk hadis, müellifin ifadesiyle İsnadı sağlam rivayetlerden seçilmiştir.[289] Hadislerin kısa şerhlerinin yapıldığı eserin müellif nüshası, Bur­sa Genel, nr. 38'de olup 14 varaktır.

7.  Kenz-i Mahfî
 
Mutasavvıflar arasında şöhret bulan, "Ben gizli bir hazine idim" şeklin­de hadis olarak nakledilen İbarenin tasavvufî, Türkçe yorumudur. Mebhas başlığı altında on bölümden meydana gelen eser 1290'da İstanbul'da küçük boy 157 sayfa halinde basılmış, ayrıca "Gizli Hazine" adıyla Abdülkadir Akçiçek tarafından sadeleştirilerek yine İstanbul'da 1967 ve 2000 yıllarında yayınlanmıştır. Tamamen tasavvufî mahiyette bir şerh olan bu küçük risalede ne gibi hadisler kullanıldığını bir örnek olması açısından tercemeleriyle birlik­te sunacağız.

ALLAH, insanları karanlıkta yarattı. Sonra üzerlerine nurundan saçtı. [290] "O bir nurdur, onu nasıl göreyim.[291] Mahlukatı benden yararlan­sınlar diye yarattım. Ben, onlardan yararlanayım diye değil. [292] "Köy­lerde oturmaktan sakının. Zira köyde oturanlar, kabirde yatanlar gibidir. [293] "Kim bir hayır bulursa ALLAH'a hamdetsin. [294] Müezzinler, kıyamet günü insanların en uzun boylu olanlandır. [295] "Şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenler İçindir. [296]"Hikmet, müminin kaybolmuş malı­dır. [297] Ne mutlu ömrü uzun ve ameli güzel olana! [298] Bildiği ile amel edene, ALLAH bilmediğini de öğretir. [299] "Siz, dünya İşlerini benden daha iyi bilirsiniz. [300] Dünyadan bana ne! [301] "Fatıma benden bir parçadır. [302] "Senden bakma lezzeti isterim [303]"Siz muhakkak Rabbİnizi göreceksiniz. [304] "Benim ALLAH'la öyle bir vaktim var ki [305] "Ben ALLAH'tanım. Müminler de benim nurumun feyzindendir. [306] "Âlimler peygamberlerin varisleridir. [307] "Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz. [308] "İnsanlar uykudadır. Öldükten sonra uyanırlar. [309]"Ben kalbi kırık olanların yanındayım. [310] "Ben kıyamet günü insanla­rın efendisiyim. [311] "Çalışın, zira herkes ne için yaratılmişsa o şey ona kolaylaştıracaktır. [312] Rahmetim, öfkemi geçmiştir. [313] "Hiç bir peygambere benim kadar eziyet edilmedi. [314] "Bir cemaatın efendisi onlara hizmet edendir. [315]

Görüldüğü gibi Bursevî'nin kitaplarında kullandığı hadis sayısı bir hayli kabarıktır. Bu da onun İşlediği konularda hadislerle görüşlerini takviyeye ça­lışmasının, hadise bağlılığının bir tezahürüdür.
 
8. Şerhu Nuhbeti'l-fiker li-usûli'1-hadis
 
İbn Hacer el-Askalânî (ö.852/1448)'nin hadis usûlüne dair yazdığı Nuhbetü'l-fiker'İn geniş bir şekilde şerhini oluşturan eser, Bursevî'nin hadis usûlüne bakış açısını göstermesi bakımından son derece önemlidir. Zira bu Şerhte muhaddislerin geleneğine uygun usûl-i hadîs bilgilerinin yanında, mu­tasavvıfların benimsediği bazı teknik bilgiler de yer almaktadır. [316]

9. Şerh "İzâ tehayyertüm fi'1-umûr"

 
"İşlerinizde hayrete düşerseniz kabir ehlinden yardım isteyin" mealinde hadis olarak nakledilen ibarenin bir kaç varakhk şerhidir. [317]
 
10.  Risale fî hadîsi "el-Mü'mİnu mirâtü'l-mü'min"

 
"Mümin, müminin aynasıdır" hadisinin kısa bir açıklamasını ihtiva eden eserin müellif nüshası, Bursa Genel, nr. 41/4'tedir.[318] Risale, yukandaki hadi­sin sahih olup olmadığı hakkında kendisine sorulan bir soruya cevap maksa­dıyla yazılmıştır. [319]


11. Şerh-i şuabi'1-imân

 
İmanın şubelerinden bahseden Türkçe eser, 1304/1887'de İstanbul'da basılmıştır. Yakup Çiçek tarafından İman Esaslarına Tasavvufî Bir Bakış adıy­la tekrar yayınlanmıştır. İstanbul 2000.
 
12.  Risale fî ilmi'l-hadis
 
Eserin bizzat müellife ait 59 varaktık yazma nüshası Bursa Genel, nr. 34'tedir. Görebildiğimiz kadarıyla bu eser, orijinal bir telif olmayıp İbn Hacer el-Askalânî (ö.852/1448)'nin Nuhbetü'l-fiker adlı eserinin Bursevî tarafından istinsah edilen bir nüshasıdır.

13. Silsile-i Celvetiyye
 

Bursevî'nin kendi biyografisiyle Celvetiyye tarikatı şeyhlerinden bahse­den eser, müellifin İfadesiyle "Hicret-r nebeviyyenin binyüz otuzyedinci sah muhtevi olduğu şehr-İ Rebîüleuuetin bedrinde Medine-i Bursa'da Tuzpazan kurbunda [320] tamamlanmıştır. Eserin müellif nüshası Millet, Şer'iyye nr. 1040'dadır. Bir çok yazması bulunan Silsile, 1291/1874'te İstanbul Haydar­paşa Hastanesi Matbaasında basılmıştır. 144 sayfa olan eser, Türkçedir. Ay­rıca eser, 1981 yılında B. Dilcel tarafından da sadeleştirilmiştir.

14. Temâmu'1-feyz fî bâbi'r-ricâ
l
 
Tasavvufî konulardan özellikle Celvetiyye'n in âyin ve merasimlerinden söz edilen eserde müellifin hayatına ait detaylı bilgiler bulunmaktadır. Bursevî, bazı eserlerinde bu kitabını övmektedir. [321]

15. Fürûk


Yazılışları aynı, fakat mânaları ayrı olan müteradif ve birbirine benzer müteşâbih kelimeler arasındaki farklar ile mahallî kullanışları konu edinen eser, dil ve edebiyatla uğraşanlar İçin önemli bîr kaynak özelliği taşımaktadır. Arapça olan eser, Ali Enver Efendi tarafından el-Vüsûk fî tercümeti'l-Fürûk adıyla Türkçe'ye çevrilmiş, Mektep Mecmuası sene 3, numara l'den başla­mak üzere parça parça neşredilmiştir. Eserin aslı, 1308 yılında İstanbul'da 172 sayfa halinde basılmıştır. Fürûk'ta kelimelerin izahı esnasında hadislerle de istişhatta bulunulması esere ayrı bir değer katmıştır. Küçük bir garîbü'l-hadis çalışması olarak da değerlendirebileceğimiz bu eserdeki hadislerden bazıları şöyledir:

a. "Buheym" kelimesi üzerinde durulurken "Yuhşeru'n-nâsü yevme'l-kıyâmeti urâten hufâten büheymen: Kıyamet günü insanlar çıplak, yalın ayak tek   bir  renk  olarak  diriitileceklerdir [322]  hadisi   zikredilmiş,   burada büheym'den kastedilenin bedenlerin ebedi yaşayacak şekilde, her türlü ku­surdan uzak özellikler içinde yaratılacağı İfade edilmiştir. [323]

b.Şu kadar var ki, ancak, çünkü mânalarına gelen "beyde" kelimesi a-çıklanırken "Ene efsahu'1-arab beyde ennî min Kureyş: Ben, Arab'ın en fasi­hiyim. Zira Kureyş'tenim [324] hadisine yer verilmiş, bu kelimenin hadiste "gayra" mânasında kullanıldığı belirtilmiştir. [325]

c. Hayye ale'l-felâh" terkîbi tahlil edilirken buradaki "hayye"nin emir fiil mânasına gelen bir isim olduğu, gelin, süratle yönelin anlamına geldiği, Resûlullah (s.a.)'in "Yâ ehle'l-hendek! İnne Câbiran kad sanaa leküm sü'ran fehayyelen biküm: Ey hendek kazanlar! Cabir size yemek hazırlamış, haydi gelin [326] hadisi ile "İzâ zükira's-saühûn fehayye helen bi-umer: Salih insanlar anıldığı zaman Ömer'den başlayın [327] hadisleri örnek olarak gösterilmiştir.[328]

d. Râha" kelimesinin şerhinde bu kelimenin zevalden sonraki gidiş için kullanıldığı ifade edilmiş, "Men râha ile'l-cumuati fi's-sâati'1-ûlâ fekennema karrabe bedeneten: Kim, cuma namazına zevalin ilk saatinde giderse o kişi bir deve kurban etmiş gibidir [329] hadisi delil olarak zikredilmiştir. [330]

Bursevî, Fürûk'ta kelimeler arasındaki farklara İşaret ederken de şöyle bir örnek vermiştir:

"Ebleh "ile "ahmak" arasında şu fark vardır: "Ebleh adam denildiği zaman bundan gönlünde kin ve düşmanlık olmayan saf, temiz adam anlaşı­lır. Türkçe'de böylelerine "oğuz" tabir edilir. Hadiste, "Ekseru ehli'l-cenneti el-bülh: Cennetliklerin çoğu, dünya işlerine önem vermeyip, ahirete yönelen­lerdir [331] buyurulmuştur. [332]
 
16. el-Vârİdatü'I-kübrâ
 

Zamanları gösterilmek suretiyle değişik tarihlerde kalbine doğan gayba ait bilgilerin anlatıldığı eser, halen yazma haldedir. [333] 1131/1719'da tamam­lanan eserin 133 varaklık müellife ait nüshası Bursa Genel, nr. 87'dedir. [334]


17. Kİtabü'n-necât

 
Tasavvuf ve ilmihal bilgilerinden oluşan eser müellifin ifadesiyle "Hakâik-İ ilm-i hâl, usûl-i din-i celiyye, dekâkik-i imâniyye ve afcâidiyye"den bahse­der. [335] 1131/1719'da Türkçe olarak yazılan eser, 1290/1873 yılında İstan­bul'da basılmıştır. 294 sayfadır.

18. Tuhfe-i Vesîmiyye                                                                    
 
1133/1722'de tamamlanan eser, Türkçedir. Yazma nüshalan vardır. [336] Şeyda Öztürk tarafından Üç Tuhfe içinde yeniden yayınlanmıştır. İstanbul 2000.

 
19. Tuhfe-i Aliyye
 

Şeyda Öztürk tarafından yine Üç Tuhfe İçinde yayınlanmıştır. İstanbul 2000.


20. Tuhfe-İ Umeriyye

 
Tevhidin ve Ömer isminin mâna ve hakikatinin anlatıldığı eser, 1134/ 1723'te yazılmıştır. Türkçe olan eser, yukarıdaki eserle birlikte 1240/1824 yılında İstanbul'da basılmıştır.[337] Mehmed Ali Akidil tarafından Üç Tuhfe içinde yeniden yayınlanmıştır. İstanbul 2000.

21. Tuhfe-i İsrnailiyye
 
1132/1720'de yazılan eser, Türkçedir. 1292/1875 Matbaa-i Basiret bas­kısı 115 sayfadır.


22. Tuhfe-i Haîîliyye
 


Eserin adı kitabın baş tarafına "Halîlİyye-i Hakkı" olarak yazılmış, daha sonra;

"Evvel na't-ı Bârı eyieyelim

Sonra maksud neyse söyleyelim denilmiş ve ardından eserin ya­zılış gayesi; "Ehî kebîrim Halil Çelebi ilm-i hâlde bir risâle-i camia imlâsın ilkâ ve mütâalasıyla tezciye-i eukât idecek bir eser-i nâfıa tahririn istid'a ildikte."sözleriyle ifade edilmiştir. Sonunda ise eserin yazıldığı yer, "işte bu Tuhfe-i Halîliyye Üsküdar'da eyyâm-ı ma'dudede yazılub temam otdı" cüm­lesiyle belirtilerek 1133 senesi tarih olarak düşülmüştür. Yetmişsekİz sayfa olan eser 1256'da İstanbul'da basılmıştır.

 
23. Tuhfe-i Hasekiyye
 

Kelime-i tevhidin nefy ve ispatından bahseder. [338] 1133/1721'de ta­mamlanan eserin yazma nüshaları vardır. [339]

Sûfilerin Hadis Anlayışı


24. Tuhfe-İ Recebiyye
 
1131/1719'da yazılan eserin müellife ait orijinal nüshası, Esad Efendi nr. 1374'tedir. 97 varaklık bu nüshanın dışında, daha başka yazma nüshaları da mevcuttur. [340]

 
25. Tuhfe-İ Atâiyye
 

Türkçe yazılan eser, 1134/1722'de tamamlanmıştır. Eserin yazma nüs­haları vardır. [341]

 
26. Şerh-İ Salavât-ı Meşişiyye
 


Şâzeli şeyhlerinden İbn Meşîş'in eserinin şerhinden oluşan eser, 1113/ 1701'de yazılmıştır. Küçük boy olan eser, 1256/1840 yılında İstanbul'da ve 1279/1862'de Bulak'ta basılmıştır. Her iki baskıda da eser 80 sayfadır.

 
27. Şerh-i Usûl-i Aşere
 


Necmüddin Kübrâ (ö.618/1221)'nın el-Usûlü'1-aşere adlı risalesinin Türkçe şerhidir. Bursevî, eseri niçin şerhettiğini, "Bazı dostlar benden daha iyi anlaşılması için bu kitabı Türkçe'ye çevirmemi istediler. Ben de onların bu ricasını kabul ettim" sözleriyle ifade etmiş, sonunda ise eserin yazıldığı yer ve tarihi "ALLAH'a hamdoîsun bu şerh Şeyh İsmail Hakkı tarafından h. 11371 1724 Rebiüleuvel ayının sonlarında Bursa'da Camİ-i Lâmi-i Muhammediyye'ye bitişik olan kütüphanede tamamlandı" cümleleriyle belirtmiştir. [342] Bursevî'nİn bu şerhi, Mustafa Kara tarafından 1980'de yayınlanan Tasavvuf! Hayat adlı eser içinde [343] sadeleştirilerek neşredilmiş, ayrıca 1991 yılında Tasav­vufun On Esası adı altında Mustafa Çevik tarafından da yayınlanmıştır.

 
28. Müteferrikât
 

Çeşitli konulardan ve varidatlardan bahseden eser 1134/1722'de ya­zılmıştır 289 varaklık eserin müellif nüshası, Esad Efendi, nr. 1667'dedir. Başka yazma nüshalan da vardır. [344]

 
29.  Kitabü'l-hıtâb
 

1130/1718'de yazılan eser yirmi bölümden meydana gelmektedir. Ba­şında itikadı konulardan, sonunda ise İbn Arabî, Konevî ve Atpazari'nin ha­yatından bahsedilmektedir. Eser, 1256/1840 ve 1292/1875 yıllarında İstanbul'da basılmış, ayrıca Turgut Ulusoy tarafından da sadeleştirilmiştir. İstanbul 1975.

 
30.  Divân
 

Niyazi Mısrî (Ö.11Û5/1693) ve İbn Kemal (ö.940/1534)'in bazı şiirlerinin açıklandığı eser 1122/1711'de yazılmıştır. Eser, 1257/1841 yılında Bulak'ta ve 1288/1871'de İstanbul'da olmak üzere iki defa basılmıştır.


31. Şerh-İ Gazel-i Yunus Emre

 

Türkçe olan eserin müellife ait iki nüshası Esad Efendi, nr. 1521/2, vr. 26-42 ve nr. 1521/4 vr. 62-80'de bulunmaktadır. [345]


32. Şerh-i Gazel-i Bayram Veü
 

1118/1708'de yazılan eserin müellif tarafından yazılan orijinal metni Esad Efendi nr. 1511/1, vr. 1-26'dadır. [346]

 
33. Şerh-i Nazmı's-sülûk
 

Eserde tasavvufî bazı şiirler şerhedilmiştir. [347]


34. Huccetü'l-bâlİga
 

1133/1721'de yazılan eser "Esrâr-ı İtâhiyye, meârif-i rabbâniyye ve hakâik-i rahmanice"den bahseder. Müellif nüshası, İÜ. Ktp., nr.T. 2217-dedir. [348] Eser, 1291/1874'te Reşahat ayne'l-hayat adlı eserin kenarında (s. 1-124) basılmıştır.


35. Risâle-i Hüseyniyye
 

Eser, 1133/1721'de yazılmıştır. [349]


36. Şerhu Risale fi'l-adâbi'I-münâzara li Taşköprizâde

 

Taşköprüzâde (ö.960/1553)'nİn münazara ve âdâb risalesine yazılmış

bir şerhtir. 1092/1681'de telif edilen eser, Bursevî'nin yalnız tasavvufta değil, diğer ilimlerde de âlim bir zât olduğunu göstermektedir. [350] Arapça olan eser, 1273/1856'da basılmıştır. 64 sayfadır.

 
37. Ta'lika âlâ Mukaddimeti'l-Cezerî

 

Tecvidle ilgili 1087/1676'da yazılan eserin müellif nüshası, Bursa Ge­nel, nr. 38/7, vr. 175b-183a'da bulunmaktadır.


38. Mecâlisu'1-va'z ve't-tezkîr
 

1086/1675'te kaleme alınan eser, Türkçe-Arapça karışık olup yetmişüç vaazdan oluşmaktadır. 1266/1850'de Matbaa-i Âmire'de basılmıştır. 176 sayfadır. [351]

 
39.  Kitabü'n-Netice
 

Müellifin ömrünün sonuna doğru 1136/1724'te yazdığı eser, Türkçe o-lup tasavvufî ağırlıklıdır. Bursevî, bu eserinde pek çok konuya temas etmiş, hemen her cümlesi ile tasavvufî bir meseleye işaret etmiştir. Anahatlarıyla çeşitli gün ve saatlerde kendisine vârid olan âyet-İ kerime, hadis-İ şerif, Türk­çe, Arapça, Farsça şiir, mısra ve sözlerin izah ve tefsirlerinden İbarettir. Müel­lif, varidatlar üzerinde dururken önce kelimelerin zahir mânasını, daha sonra da bâtın mânasını tefsir etmiş, bu izah ve tefsirleri de âyet ve hadislerle des­tekleme yoluna gitmiştir. Ayrıca eserde peygamberlerle, salih insanların hayat hikayelerine, mürşidi Osman Fazh'nın (ö.1102/1691) hatıraları ile kendi ha­yatı hakkındaki bilgilere de yer vermiştir. Bursevî, 75 yıllık ömrünün bütün müktesebatını bu hacimli eserde toplamış gibidir. Esasen kendisi, "Bu kitapta nihayâttan kelâm vardır ki mübtedî onun fehminden âciz ve sâlik olmayan onun idrakinden kasırdır [352] diyerek, eserde derin tasavvufî konulara girdiği­ne işaret etmek istemiştir. Nitekim Kitabü'n-Netice'de zâhir-bâtın bütün mev­cudatın ve hâdiselerin sebep ve mahiyetleri tevhid noktasından bakılarak izah edilmiştir. Böylece zahir ve bâtının, âlem ile Adem'in hakikatlerinden bahsedilmiş, bu ifade ve açıklamalar ile vahdet-i vücûd anlayışı delilleriyle somut bir hale getirilerek gösterilmek İstenmiştir. Nitekim şu beyitler bu ger­çeğe işaret etmektedir:

"Âlem-i kesretten ey sâlik firar eyle yürü

Ferd-i vahid bâr-gâhında karar eyle yürü

Rûyi vahdet görmek istersen bu kesrette eğer

Saf kıl mir'ât-i kalbin tâb-dâr eyle yürü. [353] Eser, Ali Namlı ve İmdat Yavaş tarafından iki cilt halinde yeni harflere çevrilerek 1997 yılında İstan­bul'da neşredilmiştir. [354]

 
40.  Esrâru'I-hac
 

1700 yılında gittiği hac dönüşünde eşkiya tarafından elinden alınan e-ser, hac esnasında telif edilmiştir. [355] Eserin mevcut bir nüshası bilinmemektedir.


41. Şerhu'l-kebâir

 

1116/1704'te yazılmıştır. Büyük günahlardan bahsedilen eser, 120 say­fa halinde İstanbul Bâb-ı Seraskeriyye Matbaasında 1257/1841'de basılmıştır.


42. Vesiletü'l-merâm

 

1134/1722'de yazılan Türkçe eserin yazma nüshaları vardır. [356]

 
43.  Mecmûa-i Hakkı
 

Bu isim altında Bursevî'ye nispet edilen birden fazla kitap bulunmakta­dır. [357] Böyle bir Gser, 1257/1841'de Bulak'ta ve 1288'de İstanbul'da basılmıştır.


44. Kitabü'l-hutabâ

 
3118/1706 yılında Arapça yazılan eserin müellif nüshası Bursa Genel, nr. 85/1'dedir. 1-39'da bulunan bu yazmanın dışında başka nüshalan da vardır. [358]

 
45. Mecmûatü'l-esrâr
 


1102/1691 yıllarında Arapça olarak yazılan eserin 125 varaklık müellif nüshası Atıf Efendi, nr. 1500'dedir. [359]


46.  Kitabü'l-mir'ât

 

1130/1718'de tamamlanan eserde bazı hadisler tasavvvufî mahiyette şerhedilmiştir. Müellif nüshası, Bursa Genel, nr. 40/1'de olup 362 varaktır.

 
47. Nakdu'I-hâl
 

1134/1722 yılında telif edilen eserin yazma nüshalan vardır. [360]

 
48.  Hadarâtü'1-hams
 

Türkçe olarak 1132/1720'de telif edilmiştir. [361]

 
49.  Kitabü izzi'l-âdemiyy
 

Türkçe-Arapça karışık olan eser, 1135/1723'te yazılmıştır. Müellif nüs­hası, Bursa İsmail Hakkı Camii Kütüphanesi, nr. 34'tedir. [362] varaktır. [363]

 
50. Hayâtü'Ubâl
 

1135/1723'te tamamlanan eserin müellif tarafından yazılan nr. Bursa Genel, numara 84'tedir. 177 varaklık bu nüshanın dışında başka yazmaları da vardır. [364]

 

51.  Kitabü dürreti'l-irfâniyye
 

1131/1719'da yazılan eserin müellife ait tek nüshası İÜ. Ktp. numara T. 4019'da olup 60 varaktır.

 

52. Risâletü'l-câmia ilâ mesaili'n-nâfia
 

Türkçe olan eser, 1118/1706 yılında yazılmıştır. Nüshalan vardır. [365]

 

53. Şerh-i Nazm-ı Hayreti
 

1132/1720'de yazılan eser Türkçedir. [366]

 

54. Müzîlü'l-ahzân
 

Bursa Genel, nr. 263'te bulunan müellif nüshası 1134/1722'de yazıl­mıştır. Daha başka nüshaları da vardır. [367]

 

55. Kitabü'l-envâr [368]
 

Naim Envar tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir. İstanbul 1999.

 
56. Kitabü'l-kebîr
 

Bursa Genel, nr. 71'de bulunan 135 varaklık müellif nüshası 1133/ 1721'de yazılmıştır. [369]

 

57. Şerhu Fıkh-i Keydânî
 

1088/1677'de Arapça yazılan eserin müellife ait iki nüshası Atıf Efendi nr. 873 Üe İÜ. Ktp., T. 3706'da bulunmaktadır. [370]

 

58. Eyyühe'l-bülbül
 

Türkçe 1115/1703'te yazılan eserin müellif hattı Bursa Genel, nr. 89/3'tedir. [371]

 

59. Varidat- Hakkî
 

1115/1703 yılında tamamlandığı anlaşılan eserin müellife ait nüshası Bursa Genel, nr. 86/2'dedir. [372] Bursevî, bu eserde zikrettiği bütün varidatların ilham mahsûlü olduğunu söylemektedir. [373]

 

60. Ahİdname
 

Türkçe yazılan eser 1329/1911 yılında İstanbul'da basılmıştır. 54 sayfadır.

 

61.Nuhbetü'I-letâif
 

Arapça olan eser 1085/1674'te yazılmıştır. 86 varaklık müellife ait nüs­ha Bursa Genel, nr. 138'de bulunmaktadır. [374]

 
62.  Hakâiku'l-hurûf
 

1131/1719 tarihinde yazılan eserin müellife ait nüshası Bursa Genel, nr. 87/2'dedir.[375] Harflerle ilgili Bursevî'nin bir de Esrâru'l-hurûf adlı eseri vardır. [376]

 
63.  Kitabü'z-zikr ve'ş-şeref
 

1133/1721'de telif edilen eserin yazmaları vardır. [377]

 
64. Risale fi't-tasavvuf
 

1134/1721ıde yazılan eser Türkçedir. [378]

 
65. Kitabü hakku'sarîh ve keşfu's-sahîh
 

1133/1721'de yazılan Arapça eserin müellif nüshası Selim Ağa Hüdayi Efendi, nr. 468'de olup 507 varaktır.

 
66. Miracnâme
 

1121/1709 tarihli Türkçe müellif nüshası Bursa Genel, nr. 124'tedir. 21 varak olan nüshanın başka yazma nüshaları da vardır. [379]

 
67. Tuhfe-i Nefesi'r-Rahmân
 

Müellifin ömrünün sonlarına doğru 1137/1725'te yazdığı bu Türkçe e-serin de yazmaları mevcuttur. [380]

 

68.  Kitabü'1-fazl ve'n-nevâl
 

Bursa Genel, nr. 83'teki 101 varaklık müellif nüshası 1137/1724 tarihini taşımaktadır. [381]

 

69. Ta'lika âlâ cüz'il-evvel li'I-Kâdî
 

1127/1715'de yazılan eserin müellif nüshası Bursa Genel, nr. 31 'de olup 209 varaktır. [382]

 

70. Şerh-i cüz'i'1-ahîr Ii'1-Beyzâvî
 

1137/1725 tarihli bu hacimli eserin 3 ciltlik müellif nüshası Bursa Ge­nel, nr. 28-30'da bulunmaktadır. 319, 306 ve 110 varaktan oluşan eserin daha başka nüshaları da vardır. [383]

 

71.  Haşiye âlâ Envâri't-tenzîl
 

Nebe ile İnfîtar Sûreleri arasındaki sûrelerin tefsirini içine alan eser 1136'da yazılmıştır.

 

72. Tefsiru âyet-i "Vemâ besse fihimâ min dâbbe"
 

Şuarâ Sûresi (42), 28. âyetin tefsiri olan eser, 1122/1710 yılında yazıl­mıştır. Bilinen iki nüshası Atıf Efendi nr. 1496 ve Bayezid Genel, nr. 3507'dedir. Bayezid nüshası iki varaktır. (78a-80a.)

 

73. Tefsîru "Yâ eyyühe'n-nâsü'büdû"
 

Bakara 21. âyetin tefsirinin yapıldığı eser fazla hacimli değildir. Arapça yazılan eser, 1122/1710 tarihlidir. [384]

74. Tefsîru "Velekad ehazellahu misake Benî İsrail"

75. Tefsîru "İnnellezîne yuhâdiunallahe ve Resûleh",

76. Risâletü'I-zelzele,

77. Şerh-i İcazet Nâme-i Burmavî,

78. Şerh-i İcazet Nâme-i Şâmî,

79. Kitabü's-sülûk, [385]

80. Neticetü'l-letâif,

81. Şerh-i Kasîde-i Fâridiyye, [386]

82. Kitabü's-sülûk, [387]

83. Risâle-i Ammâriyye,

84. Risâletü'1-cehri ve'1-ıhfâ,

85. Risâletü'n-nevâfil,

86. Şerh-i Mektubi'ş-Şeyh,

87. Şerh-i Bostan-i Sa'dî,

88. Risâle-i Virdiyye,

89. Şerhu'l-usûl li-teysîri'1-vusûl,

90. Kitabü'n-nahv,

91. Risâle-i Lâyihât,

92. Risâletün-nasâyih,

93. Lübbü'1-lüb, [388]

94. Risâle-i Latife Kelime-i Tevhid, [389]

95. Beyatnâme-i Tubazâde,

96. Kttabut-teveccüd,

97. Kitabü'1-mesaili'1-kelâmiyye,

98. Şerh-i Mültekâ,

99. Hâşiye-i Velediyye,

100. Necat-i Tâm,

101. Ziyâ-i Ma'nevî,

102. Risâle-i Muhyİ'l-Beşîr,  

103. Şerh-i Mukaddime fî ilmi'n-nahv,  

104. Nevâdiru's-savm,

105. Hutabü'l-hutabâ,

106. Şerh-i Nazmı Ahmedî,

107. Risâle-i  Bahri,  

108. Beyatnâme-i Muhammed Bahrî,  

109. Risale-i  İn-i Şartiyye,

110. Şerh-i Nazm-ı Suhufî,

111. Şerh-i Nazm-ı Mısrî,

112. Şerh-i Nazm-ı  Abdî,  

113. Usûlü seb'a,  

114. Tuhfe-i Şeybiyye,  

115. Risâle-i Hayriyye,

116. Râhatu'r-rûh,

117. Risâle-i Ammâriyye,

118. Şerh-i Salati'ş-Şâfî,

119. Risâle-i Vahdet-i Vücûd.

Bursevf nin kaynaklardan tespit edebildiğimiz, ya da bizzat elde edip bakabildiğimiz eserleri bunlardan ibarettir. [390] Görüldüğü gibi Bursevî tefsir, hadis, fıkıh, belagat, sarf-nahiv, ilm-i tecvid, tasavvuf ve edebiyat gibi İslâmî ilimlerin hemen hemen her dalında küçük-büyük eserler yazmış, bu sahalar­daki ilmi kudretini göstermeye çalışmıştır. Bu araştırmada biz özellikle onun hadis sahasında yazdığı eserleri tanımaya, bu eserlerde kullandığı hadislerin kritiğini yapmaya, üzerinde durduğu, tartışma konusu yaptığı hadis usûlü meselelerini diğer ulemânın görüşleriyle mukayese etmeye çalışacağız. Ayrıca hadislerin anlaşılmasında ne gibi bir metod takip ettiğini, ortaya koyduğu fikirlerin ilmi boyutunu anlamaya gayret göstereceğiz. Dolayısıyla bundan sonraki bahiste "Bursevî'nin Hadis Tespiti" üzerinde duracak, bu başlık al­tında hadis usûlü ile ilgili değişik konuları araştıracağız.

[356] Halet Efendi, nr. 243, 62 varak; Hacı Mahmud, nr. 2260/2; Mihrişah, nr. 210, Hasan Hüsnü Paşa, nr. 810, Tahir Ağa, nr. 372; Selim Ağa Hüdayi Efendi, nr. 263,467 Hekimoğlu, nr. 514.

[357] Bursa Genel, nr. 38, 41, 85/2, 475.

[358] Bursa Orhan, nr. 713; Seİim Ağa, Hüdayi nr. 461.

[359]İstanbul Belediyesi, Atatürk Ktp., Osman Ergin, nr. 2752.

[360] Atıf Efendi, nr. 1515, 268 varak.; Esad Efendi, nr. 1787; Topkapı Sarayı, E.H. nr. 1277; İÜ. Ktp., nr. T. 2146, 2153.

[361] Millet, Şer'iye, nr. 869, 46 w.; 874, 875, İÜ. Ktp., nr. T. 2226/1, 3931/2, 4214/1.

[362] Atıf Efendi, nr. 1504/1.

[363] Atıf Efendi, nr. 1420/2.

[364] Atıf Efendi, nr. 1396; İÜ. Ktp., nr. T. 2281/2; D.T.C. Fak., İ. Saib Sencer, nr. 2122.

[365] Hacı Mahmud, nr. 2260; nr. 2902,52 vr.; Hüdayi Efendi, nr. 442; Bursa Ulucami, nr. 2749,

[366] Hacı Mahmud, nr. 2749/5; Selim Ağa, Hüdayi Efendi, nr. 469, vr. 180-182; 472/2,476.

[367] Atıf Efendi, nr. 1506; Hacı Mahmud, nr. 2735, 3118; Seiim Ağa Hüdayi Efendi, nr. 473.

[368] Millet, Şeriyye, nr. 1338/2.

[369] Atıf Efendi, nr. 1393/3,1420/5; Kasidecizade, nr. 305; İÜ. Ktp., nr. T. 2120/2.

[370] Hacı Mahmud, nr. 1027,100 vr.; Hüdayi Efendi, nr. 446.

[371] Esad Efendi, nr. 1791/2'dedir.

[372] Atıf Efendi, nr. 1479/2; nr. 1517; Esad Efendi, nr. 1791; Hüsrev Paşa, nr. 189.

[373] Vâridât-ı Hakkiyye, Bursa Genel, nr. 86, vr. 123a.

[374] Atıf Efendi, nr. 1512.

[375] Millet, Şer'iyye, nr. 1252/2.

[376] Atıf Efendi, nr. 1396/2, vr. 77-84.

[377] Mihrişah Sultan, nr. 193, 44 vr.; Atıf Efendi, nr. 1480; Hacı Mahmud nr 2752- Selim Ağa Kemankeş, nr. 28; İÜ. Ktp., nr. T. 3339/2.

[378] Laleli, nr. 1372/1, vr. 1-24; Selim Ağa, Hüdayi Efendi, nr. 187/2.

[379] Bursa Genel, nr. 76/1; nr. 17709/2; Atıf Efendi, nr. 1501/1, nr. 1781; İÜ. Ktp., nr T 245-nr. 343; nr. 621/2; nr. 2577; Topkapı Sarayı E.H., nr. 1615.

[380] Atıf Efendi, nr. 1405/2, vr. 25-36; nr. 1501/3; Hacı Mahmud, nr. 2920- Selim Ağa Hüdayi Efen­di, nr. 460.

[381] Hacı Mahmud, nr. 1703/2; nr. 2838; İstanbul Belediyesi, Atatürk Ktp., Osman Ergin, nr. 1174.

[382] Rağıb Paşa, nr. 196; Atıf Efendi, nr. 82; Nuruosmaniye, nr. 145.

[383] Bursa Genel, nr. 949-51; Rağıb Paşa, nr. 154; Bayezid, Umumi, nr. 755; Bayezid, Veliyyüddin, nr. 296; Atıf Efendi, nr. 282; Hasan Hüsnü Paşa, nr. 43; Hamidiye, nr. 197.

[384] Atıf Efendi, nr. 1496, vr. 122a-146a; Bayezid Genel, nr. 3507, vr. 80a-96a.

[385] Konya Yazma Eserler, nr. 282.

[386] Konya Yazma Eserler, nr. 1792.

[387] Konya Yazma Eserler, nr. 282.

[388] Ateş, bu eseri Bursevî'ye nispet etmektedir. İşarı Tefsir Okulu, s. 244.

[389] Koyunoğlu, nr. 10766.

[390] Bursevî'nin eserleri hakkında geniş bilgi için bk. Bursalı, Osmanlı Müellifleri, I, 121-124; İA., İ.H. Bursevî m<±; Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, V, 6. Bursevî'nin İstanbul kütüphane-ierindeki yazma nüshalarının tespitinde Kİtabü'n-Netice'yi neşreden Ali Namlı'nın notların­dan istifade edilmiştir.