sümeyra
Tue 13 December 2011, 06:12 pm GMT +0200
4269) El-Berâ bin Azib (Radıyallâhü anh)den
4269) "... El-Berâ bin Azib (Radıyallâhü anh)den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
"Allah imân edenleri sabit kavil (yâni şehâdet kelimesi) ile metanetli kılar" (âyeti) kabir azabı (yâni sorgusu) hakkında indi. Ölüye (kabirde) : Senin Rabbin kim? diye sorulur. O da* Rabbim Allah'tır ve Peygamberim Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'dir, diye cevab verir. İşte mü'min ölünün böyle (metanetle) cevâbı, Allah (Azze ve Celle) 'nin:
"Allah imân edenleri sabit kavil (yâni şehâdet kelimesi) İle dünya hayatında ve âhirette (yâni kabirde) metanetli kılar" mealindeki âyeti (nin canlı bir ifâdesi) dir." (İbrahim, 27)[145]
İzahı
Bu hadîs Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet edilmiştir. Bâzı rivayetlerde kabirde ölüye sorulan sorular "Rabbin kimdir, dinin nedir ve peygamberin kimdir" diye üçe çıkarılmıştır.
Hadiste geçen âyetteki Kavl-i Sabit Kelîme-i Şehâdet ve Kelime-i Teyhîd olarak tefsir edilmiştir. Bu hadîs de bu tafsiri te'yid eder.
Allah'ın mü'minleri sabit kılması, onlara metanet ve sebat ihsan etmesi dünyada imândan tâviz vermemeleri suretiyle gerçekleşir. Yâni mü'minler dünya hayatlarında baskı ve tehdide mâruz bırakılsa, hattâ ateşe bile atılsalar, gönüllerinde yerleşen imân ve dillerindeki tevhîd kelimesinden Allah'ın yardım ve desteği ile ayrılmazlar. Mü'-nünlerin kabirde sebat göstermeleri ve Allah'ın onlara yardım ve metanet ihsan buyurması ise meleklerin sorularına karşı verilecek cevâbı telkin buyurması ve onları doğru cevab vermeye muvaffak etmesi suretiyle olur.
Cümhûr, âyetteki âhiret kelimesini kabir mânâsına yorumlamıştır. Bu hadis de anılan kelimeden kabir mânasının kasdedildiğine delâlet eder. Çünkü gerek müellifimizin ve gerekse B u h â r i ile M ü s 1 i m' in rivayetlerinde bu âyetin kabir azabı, yâni kabir sorgusu hakkında indiği açıklanmıştır.
S i n d î, hadîsteki "Kabir azabı" ifâdesini kabir sorgusu mânâsına yorumlamış ve: Kabir sorgusu bâzan azaba sebep olduğu için sorgu kelimesi yerine azab kelimesi kullanılmıştır. Âhiretteki sebattan maksad kabirde meleklerin sorulan karşısında mü'minin metanet ve sebat göstermesidir, demiştir.
El-Kermânî de: Bu âyette kabir azabından söz edilmemiştir. Bu itibarla kabirde kulun basma gelen hallere kabir azabı isminin verildiği kanaatındayım. Kabirde meleklerle karşılaşmak, insanoğlu için alışılmış bir şey olmadığı için korku ve dehşete vesile olabilir. Ayrıca kabir bizatihi endişe verici bir konaktır. Bu gibi durumlar nedeniyle azab kelimesi kullanılmış olabilir, demiştir.
Mezkûr âyetin geniş tefsiri için tefsir kitablanna müracaat edilmelidir.
Bu hadîs ve hadîste geçen âyet, mü'minler için bir müjdedir. Çünkü gerek âyet ve gerekse hadis, Allah'ın mü'min ölüden korkuyu gidereceğine, onu olumlu ve sağlıklı cevablara muvaffak kılacağına delâlet eder.
4269) "... El-Berâ bin Azib (Radıyallâhü anh)den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
"Allah imân edenleri sabit kavil (yâni şehâdet kelimesi) ile metanetli kılar" (âyeti) kabir azabı (yâni sorgusu) hakkında indi. Ölüye (kabirde) : Senin Rabbin kim? diye sorulur. O da* Rabbim Allah'tır ve Peygamberim Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'dir, diye cevab verir. İşte mü'min ölünün böyle (metanetle) cevâbı, Allah (Azze ve Celle) 'nin:
"Allah imân edenleri sabit kavil (yâni şehâdet kelimesi) İle dünya hayatında ve âhirette (yâni kabirde) metanetli kılar" mealindeki âyeti (nin canlı bir ifâdesi) dir." (İbrahim, 27)[145]
İzahı
Bu hadîs Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet edilmiştir. Bâzı rivayetlerde kabirde ölüye sorulan sorular "Rabbin kimdir, dinin nedir ve peygamberin kimdir" diye üçe çıkarılmıştır.
Hadiste geçen âyetteki Kavl-i Sabit Kelîme-i Şehâdet ve Kelime-i Teyhîd olarak tefsir edilmiştir. Bu hadîs de bu tafsiri te'yid eder.
Allah'ın mü'minleri sabit kılması, onlara metanet ve sebat ihsan etmesi dünyada imândan tâviz vermemeleri suretiyle gerçekleşir. Yâni mü'minler dünya hayatlarında baskı ve tehdide mâruz bırakılsa, hattâ ateşe bile atılsalar, gönüllerinde yerleşen imân ve dillerindeki tevhîd kelimesinden Allah'ın yardım ve desteği ile ayrılmazlar. Mü'-nünlerin kabirde sebat göstermeleri ve Allah'ın onlara yardım ve metanet ihsan buyurması ise meleklerin sorularına karşı verilecek cevâbı telkin buyurması ve onları doğru cevab vermeye muvaffak etmesi suretiyle olur.
Cümhûr, âyetteki âhiret kelimesini kabir mânâsına yorumlamıştır. Bu hadis de anılan kelimeden kabir mânasının kasdedildiğine delâlet eder. Çünkü gerek müellifimizin ve gerekse B u h â r i ile M ü s 1 i m' in rivayetlerinde bu âyetin kabir azabı, yâni kabir sorgusu hakkında indiği açıklanmıştır.
S i n d î, hadîsteki "Kabir azabı" ifâdesini kabir sorgusu mânâsına yorumlamış ve: Kabir sorgusu bâzan azaba sebep olduğu için sorgu kelimesi yerine azab kelimesi kullanılmıştır. Âhiretteki sebattan maksad kabirde meleklerin sorulan karşısında mü'minin metanet ve sebat göstermesidir, demiştir.
El-Kermânî de: Bu âyette kabir azabından söz edilmemiştir. Bu itibarla kabirde kulun basma gelen hallere kabir azabı isminin verildiği kanaatındayım. Kabirde meleklerle karşılaşmak, insanoğlu için alışılmış bir şey olmadığı için korku ve dehşete vesile olabilir. Ayrıca kabir bizatihi endişe verici bir konaktır. Bu gibi durumlar nedeniyle azab kelimesi kullanılmış olabilir, demiştir.
Mezkûr âyetin geniş tefsiri için tefsir kitablanna müracaat edilmelidir.
Bu hadîs ve hadîste geçen âyet, mü'minler için bir müjdedir. Çünkü gerek âyet ve gerekse hadis, Allah'ın mü'min ölüden korkuyu gidereceğine, onu olumlu ve sağlıklı cevablara muvaffak kılacağına delâlet eder.