- Eğitimin Yaşı Yok!

Adsense kodları


Eğitimin Yaşı Yok!

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Fri 8 June 2012, 05:42 pm GMT +0200
Tencere



Serhat Albamya
| Mayıs 2012 | TENCERE   
   

Eğitimin Yaşı Yok!

Meşhur bir hikâye vardır. Fizikçi, matematikçi, jeolog ve kimyacıdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır, hemen yakınlarındaki bir köy evine sığınırlar. Kurulanıp ısındıktan sonra hepsinin dikkati odadaki soba üzerinde toplanır. Soba yerden yaklaşık bir metre yukarıda, altında dizili taşların üzerine kurulmuştur. Sobanın neden böyle kurulmuş olabileceğini tartışmaya başlarlar. Her biri kendi alanına göre fikrini açıklamaya başlar.
Kimyacı, “Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, daha kolay yakmayı amaçlamış olmalı” der.

Fizikçi, “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiştir” diyerek itiraz eder.

Jeolog, “Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış” diye açıklama getirir.

Matematikçi, “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış” diye fikir beyan eder. Bir türlü anlaşamazlar.
Bu sırada ev sahibi içeri girer. Her biri merakla adama döner, sobayı ne sebeple böyle yukarıya kurduğunu sorarlar. Ev sahibi biraz da mahcubiyetle cevap verir:
“Beyim, borumuz yetmedi!”

Bu hikâyeyi okuyunca abimin başından geçen olay geldi aklıma:

Abimin çalıştığı yer, bir belediyenin eğitim merkezinin karşısında fotokopi makinası da olan bir yer. Kursa yeni başlayanlar evraklar için sık sık dükkâna uğrar, kimliğiydi ikametgâhıydı, ne varsa fotokopi ettirir işlerini hallederler.

Bir gün yine bir kursiyer dükkânın kapısını aralamış, belgelerini fotokopi ettirmek istiyor, fakat ortada bir anormallik var: Gelen kursiyer, bu işler için hayli geç kalmış, yaşı yetmişlerde, yaşlı bir teyze. Teyzemiz evraklarını teslim edip fotokopilerini beklerken, abim “Ne güzel, yaşına başına rağmen kadıncağız yeni bir hobi için uğraşıyor!” diye düşünüyor. Kopyaları verirken dayanamayıp teyzeye soruyor:

– Teyzeciğim hayırdır, ne kursuna başlayacaksınız, ahşap boyama mı?

Cevap şaşırtıcı:

– Yok oğlum yok. Ben internetten oyun oynuyordum ama bilgisayar hata verdi. Torunlara soruyorum, bilgisayarı benimle paylaşmak istemediklerinden düzeltmiyorlar. Ben de sinirlendim, başladım bilgisayar kursuna!

İşte böyle. Hayat bazen tahmin yürütmeye gelmiyor, ters köşeye yatırıveriyor!

Kayda Değer Diyaloglar


Öğretmen arkadaşım işledikleri konu sebebiyle öğrencilerine ‘en son kime, nasıl bir iyilik yaptınız’ sorusunu soruyor. Birkaç normal cevabın ardından sınıfın haylaz çocuğu yaptığı iyiliği söylüyor:

– En son karpuz çalan arkadaşlarıma yardım ettim hocam!

Cevap şaşırtıcı, iyilik desen iyilik değil, yardım desen yardım değil. Ama daha şaşırtıcı şey şu ki, bu soru geçtiğimiz aylarda, yani kışın soruldu. Çocuk demek ki yazdan beri ne kimseye yardım etmiş, ne de bir iyilik yapmış. Gerçi iyilik anlayışı buysa yapmasın daha iyi!

* * *

Kalabalık otobüste ön kapıdan giremeyen yolcuları zar zor arka kapıdan alan şoför yolculara sesleniyor:

– Arkadaşlar, yeni binenler Akbil uzatsın!

Bir sesleniyor, iki sesleniyor, gelen Akbil sayısı binen yolcunun yarısı bile değil! Kafası atan adam homurdanarak garip bir beddua ediyor:

– İnşallah Akbiller rüyanıza girer e mi!

* * *

Adamın biri memleketine uğramış, oraları görmüş biriyle karşılaşınca başladı bir yerleri tarif etmeye… Biz de merakla dinliyoruz:

– Sen madem bizim memlekete gittin, orada merkezde bir cami var görmüşsündür…

– Evet abi, gördüm!

– O camiden aşağı in, ha orada bir çarşı var…

– Evet abi, hatırladım!

– Çarşıyı geçince düz gidiyorsun hiç bir yere sapmadan…

– Eee abi?!..

– Hah, orda bir hastahane var, onu bildin?

– Evet abi, bizim akraba çalışıyor orada.

– Hah, o hastahaneden sola devam et, biraz ileride bir sokak var…

Adam tarif ettikçe ediyor, her sokak yeni bir aralığa, her aralık yeni bir caddeye çıkıyordu. Tarif böyle uzayınca merakımız daha da arttı tabi…

– Elektrikçinin önünden dönünce karşına bir kahvehane çıkacak…

– Eee abi?!

– Hah! Biz maçları hep o kahvede izlerdik…

Laf buraya mı gelecekti diye dumur eden sohbetler olur ya… İşte onu yaşattı memleketine aşık amca.