sümeyra
Sun 1 January 2012, 10:11 am GMT +0200
4099) "... Ebû Said-i Hudri (Radıyallahü anh)den rivayet edildiğine göre
4099) "... Ebû Said-i Hudri (Radıyallahü anh)den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
Siz gözleri küçük ve yüzleri geniş - yuvarlak bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Onların gözleri çekirge gözleri gibi olup yüzleride kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibidir. Kıl ayakkabılar giyerler, deriden mamul kalkanlar edinirler ve atlarını hurma ağaçlarına bağlarlar.'*
Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi basendir. Ravi Ammâr bin tağlib hakkında İhtilaf vaidir. Bu hadisi tbn-i Hibban, kendi el-A'meş yoluyla rivayet «tariftir.[128]
İzahı
Müellifimizin kısmen değişik iki senedle rivayet ettiği E b û H ü r e y r e (Radıyallâhü anh) 'in hadîsini Buhâri, Müslim, Tirmizi ve Ebû Dâvûd da benzer lâfızlarla ve müteaddid senedlerle rivayet etmişlerdir. Amr bin Tağlib (Radıyallâhü anh) 'in hadisini Buhâri de rivayet etmiştir. Ebû S a î d (Radıyallâhü anh)'in hadîsi ise notta belirtildiği gibi Zevâid nevinden olup İbn-i Hibbân tarafından da rivayet edilmiştir.
Müellifimiz bu hadîslerin Türkler hakkında vârid olduğuna babın başlığı ile işaret etmiştir. Müellifimizin rivayet ettiği hadîslerde vasıfları açıklanan kavmin Türk olduğuna dâir bir kayıt yok ise de Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd ve Ne-s â i' nin bâzı rivayetlerinde bu kavmin Türk olduğu kaydı mevcuttur. Şöyle ki:
B uhâri' nin Cihâd kitabında açtığı "Bâbû Kıtâlı't-Türk = Türklerle savaş Babı" bölümünde "Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'den rivayet ettiği bir hadîs şöyledir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: Siz, gözleri küçük, yüzleri kırmızı, burunları kısa-yassı ve yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (kalın, etli) olan Türklerle savaşmadık-ça kıyamet kopmayacaktır ve siz, ayakkabıları kıl olan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır."
M ü s 1 i m' in de "Kitâbü'l-Fiten"in 18. babında rivayet ettiği Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'in bir hadîsi şöyledir:
"Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki t Müslümanlar Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktrı. Onlar, yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (kalın, etli) olup kıl elbise giyen ve kıl ayakkabı İle yürüyen bir kavimdir."
Bu hadîsi Ebû Dâvûd ve Nesâi de rivayet etmişlerdir.
Bu rivayetler bu bâbtaki hadîslerin Türkler hakkında vârid olduğuna delâlet eder. Bu nedenledir ki Müellifimiz de Buhârî, Ebû Dâvûd ve Tirmizi gibi bu hadîslere ait babın başlığını bu şekilde düzenlemiştir.
Müslümanlar ile Türkler' den olduğu anlaşılan söz konusu kavim arasında vuku bulacağı bir mu'cize mâhiyetinde haber verilen savaşın şimdiye kadar meydana gelip gelmediğine dâir ilim ehlinin görüşünü ilerde açıklamak üzere şimdi hadîslerde geçen bâzı kelimeleri açıklayalım:
Hadîsler o kavmin ayakkabılarının kıl olduğunu ifâde eder. Avnü'l-Mabûd yazarı bu hususla ilgili olarak şu bilgiyi verir: Kurtubi, Tezkiremde : Onlar kıllardan mamul iplikten ehrise yaptıkları gibi ayakkabı da yaparlar. Hadîsin açık mânâsı budur. Bu cümleden maksad şu da olabilir: Onlar saçlarını o kadar uzatırlar ki gür ve uzun saçları bayağı elbise gibi vücudtannı örter ve ayaklarına kadar sarktığı için ayakkabıları kıldandır, tâbiri kullanılmıştır. Fakat birinci mânâ açık olanıdır, demiştir.
S ü y û t i: de: Kasdedilen mânâ birinci mânadır. Çünkü o kavmin memleketi soğuktur. Başka giysiler onlara yaramaz, demiştir.
E 1 - K a r i de: Yâni onlar çarık giyerler. Çarıklar tabaklanmamış deriden olduğu için kıl ayakkabı tâbiri kullanılmıştır, der.
N e v e v î de: Onlar kıldan mamul ayakkabılar giyerler. Bizim zamanımızda da bu nevî ayakkabılar giyerler, demiştir.
Zülf t Ezlef'in çoğuludur, Zelef kökünden alınmadır. Zelef, burunun kısalığı ve yassılığıdır.
Mecann: Micenn'in çoğuludur, kalkanlar demektir. Mutraka: Kat kat deri ile kaplanmış, demektir. Bir kavle göre yüzü deri ile kaplanmış demektir.
Nevevl: O kavmin yüzlerinin kat kat deri ile kaplanmış kalkanlara benzetilmesinden maksad yüzlerinin genişliği, yuvarlaklığı ve yanak yumrularının yüksekliği itibariyle anılan kalkanlara benze-tilmesidir, der.
El-Kari de: Yüzleri geniş ve yuvarlak olduğu için kalkanlara benzetilmiş ve kaim olup çok etli olduğu için de kat kat deri U« kaplanmış kalkanlara benzetilmiş, demiştir.
Cerâd t Çekirge demektir.
Hadak i Çekirgenin göz bebeğidir.
Derak da deriden mamul ağaçsız ve kirişsiz kalkandır.
Bu hadîslerde haber verilen savaş vuku bulmuş mu, bulmamış mı?
Bu hususla ilgili olarak K u r t u b i özetle şöyle derler:
617. ydın 5. ayında islâm memleketlerine saldıran Tatar orduları Horasan beldelerini kılıçtan geçirdiler. Sâsân Oğulları memleketlerinin altım üstüne getirdiler. N e ş â v e r şehrini yakıp yıktılar. Rey, Kazvin, Erdebîl, Merâğa ve Âzerbeycân bölgelerini istilâ ederek halkını imha ettiler. Ancak mağaralara sığınabilenler kurtulabildiler. Bu memleketlerde bulunan sayısız eşraf ve âlimleri öldürdüler. Kadınları ve çocukları öldürmekten geri kalmadılar. îsfahan ve dolaylarını da yakıp yıktılar. Atlarını cami ve mescidlerin direklerine bağladılar...
Aynî de Buhârî' nin şerhinde buna benzer bilgi vermektedir.
Hadîslerde haber verilen savaş Tatar ordularının yaptığı tahribat olabilir. Allah en iyi bilendir.
Amr bin Tağlib en-NÛmerl veya el-Abdl el-Cüvasl (BJU sabftbkttr. Cfkvftat Bahreyn'in köylerindendir. Bu zâtın iki hadisi vardır. Buharl İki hadisini de rivayet etmifttr. Nes&l ve İbn-i Mftceh de onon hartlutni rirâyet etinfflenBr. UtorBmt el-Kasan ve etHakem bin el-A'rectir. (HulAsa, 387)[129]
4099) "... Ebû Said-i Hudri (Radıyallahü anh)den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
Siz gözleri küçük ve yüzleri geniş - yuvarlak bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Onların gözleri çekirge gözleri gibi olup yüzleride kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibidir. Kıl ayakkabılar giyerler, deriden mamul kalkanlar edinirler ve atlarını hurma ağaçlarına bağlarlar.'*
Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi basendir. Ravi Ammâr bin tağlib hakkında İhtilaf vaidir. Bu hadisi tbn-i Hibban, kendi el-A'meş yoluyla rivayet «tariftir.[128]
İzahı
Müellifimizin kısmen değişik iki senedle rivayet ettiği E b û H ü r e y r e (Radıyallâhü anh) 'in hadîsini Buhâri, Müslim, Tirmizi ve Ebû Dâvûd da benzer lâfızlarla ve müteaddid senedlerle rivayet etmişlerdir. Amr bin Tağlib (Radıyallâhü anh) 'in hadisini Buhâri de rivayet etmiştir. Ebû S a î d (Radıyallâhü anh)'in hadîsi ise notta belirtildiği gibi Zevâid nevinden olup İbn-i Hibbân tarafından da rivayet edilmiştir.
Müellifimiz bu hadîslerin Türkler hakkında vârid olduğuna babın başlığı ile işaret etmiştir. Müellifimizin rivayet ettiği hadîslerde vasıfları açıklanan kavmin Türk olduğuna dâir bir kayıt yok ise de Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd ve Ne-s â i' nin bâzı rivayetlerinde bu kavmin Türk olduğu kaydı mevcuttur. Şöyle ki:
B uhâri' nin Cihâd kitabında açtığı "Bâbû Kıtâlı't-Türk = Türklerle savaş Babı" bölümünde "Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'den rivayet ettiği bir hadîs şöyledir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: Siz, gözleri küçük, yüzleri kırmızı, burunları kısa-yassı ve yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (kalın, etli) olan Türklerle savaşmadık-ça kıyamet kopmayacaktır ve siz, ayakkabıları kıl olan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır."
M ü s 1 i m' in de "Kitâbü'l-Fiten"in 18. babında rivayet ettiği Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'in bir hadîsi şöyledir:
"Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki t Müslümanlar Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktrı. Onlar, yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (kalın, etli) olup kıl elbise giyen ve kıl ayakkabı İle yürüyen bir kavimdir."
Bu hadîsi Ebû Dâvûd ve Nesâi de rivayet etmişlerdir.
Bu rivayetler bu bâbtaki hadîslerin Türkler hakkında vârid olduğuna delâlet eder. Bu nedenledir ki Müellifimiz de Buhârî, Ebû Dâvûd ve Tirmizi gibi bu hadîslere ait babın başlığını bu şekilde düzenlemiştir.
Müslümanlar ile Türkler' den olduğu anlaşılan söz konusu kavim arasında vuku bulacağı bir mu'cize mâhiyetinde haber verilen savaşın şimdiye kadar meydana gelip gelmediğine dâir ilim ehlinin görüşünü ilerde açıklamak üzere şimdi hadîslerde geçen bâzı kelimeleri açıklayalım:
Hadîsler o kavmin ayakkabılarının kıl olduğunu ifâde eder. Avnü'l-Mabûd yazarı bu hususla ilgili olarak şu bilgiyi verir: Kurtubi, Tezkiremde : Onlar kıllardan mamul iplikten ehrise yaptıkları gibi ayakkabı da yaparlar. Hadîsin açık mânâsı budur. Bu cümleden maksad şu da olabilir: Onlar saçlarını o kadar uzatırlar ki gür ve uzun saçları bayağı elbise gibi vücudtannı örter ve ayaklarına kadar sarktığı için ayakkabıları kıldandır, tâbiri kullanılmıştır. Fakat birinci mânâ açık olanıdır, demiştir.
S ü y û t i: de: Kasdedilen mânâ birinci mânadır. Çünkü o kavmin memleketi soğuktur. Başka giysiler onlara yaramaz, demiştir.
E 1 - K a r i de: Yâni onlar çarık giyerler. Çarıklar tabaklanmamış deriden olduğu için kıl ayakkabı tâbiri kullanılmıştır, der.
N e v e v î de: Onlar kıldan mamul ayakkabılar giyerler. Bizim zamanımızda da bu nevî ayakkabılar giyerler, demiştir.
Zülf t Ezlef'in çoğuludur, Zelef kökünden alınmadır. Zelef, burunun kısalığı ve yassılığıdır.
Mecann: Micenn'in çoğuludur, kalkanlar demektir. Mutraka: Kat kat deri ile kaplanmış, demektir. Bir kavle göre yüzü deri ile kaplanmış demektir.
Nevevl: O kavmin yüzlerinin kat kat deri ile kaplanmış kalkanlara benzetilmesinden maksad yüzlerinin genişliği, yuvarlaklığı ve yanak yumrularının yüksekliği itibariyle anılan kalkanlara benze-tilmesidir, der.
El-Kari de: Yüzleri geniş ve yuvarlak olduğu için kalkanlara benzetilmiş ve kaim olup çok etli olduğu için de kat kat deri U« kaplanmış kalkanlara benzetilmiş, demiştir.
Cerâd t Çekirge demektir.
Hadak i Çekirgenin göz bebeğidir.
Derak da deriden mamul ağaçsız ve kirişsiz kalkandır.
Bu hadîslerde haber verilen savaş vuku bulmuş mu, bulmamış mı?
Bu hususla ilgili olarak K u r t u b i özetle şöyle derler:
617. ydın 5. ayında islâm memleketlerine saldıran Tatar orduları Horasan beldelerini kılıçtan geçirdiler. Sâsân Oğulları memleketlerinin altım üstüne getirdiler. N e ş â v e r şehrini yakıp yıktılar. Rey, Kazvin, Erdebîl, Merâğa ve Âzerbeycân bölgelerini istilâ ederek halkını imha ettiler. Ancak mağaralara sığınabilenler kurtulabildiler. Bu memleketlerde bulunan sayısız eşraf ve âlimleri öldürdüler. Kadınları ve çocukları öldürmekten geri kalmadılar. îsfahan ve dolaylarını da yakıp yıktılar. Atlarını cami ve mescidlerin direklerine bağladılar...
Aynî de Buhârî' nin şerhinde buna benzer bilgi vermektedir.
Hadîslerde haber verilen savaş Tatar ordularının yaptığı tahribat olabilir. Allah en iyi bilendir.
Amr bin Tağlib en-NÛmerl veya el-Abdl el-Cüvasl (BJU sabftbkttr. Cfkvftat Bahreyn'in köylerindendir. Bu zâtın iki hadisi vardır. Buharl İki hadisini de rivayet etmifttr. Nes&l ve İbn-i Mftceh de onon hartlutni rirâyet etinfflenBr. UtorBmt el-Kasan ve etHakem bin el-A'rectir. (HulAsa, 387)[129]