- Dört Temel Esas

Adsense kodları


Dört Temel Esas

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Thu 25 August 2011, 05:11 am GMT +0200
Mektubat-ı İmam Rabbanî k.s.’den



Mart 2008 111.SAYI


Ali KAYA kaleme aldı, TASAVVUF KLASİKLERİ bölümünde yayınlandı.


Dört Temel Esas

Ey bahtiyar kişi!

Size ve bize lazım olan şey, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat alimlerinin Kitap ve Sünnet’ten çıkardıkları esaslar doğrultusunda inancımızı düzeltmektir. Çünkü eğer bizim ve sizin anlayışınız bu büyüklerin belirledikleri esaslara uymuyorsa onun hiçbir değeri yoktur. Görmüyor musun tüm bid’atçı ve sapıklar bâtıl görüşlerini Kur’an ve Sünnet’ten aldıklarını ve bu iki kaynağa dayandıklarını iddia ediyorlar. Halbuki hak ve hakikat ile bunların uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.

Sonra, ikinci olarak helal, haram, farz ve vacip gibi dinin bilinmesi gerekli hükümlerini öğrenmek gerekir.
Üçüncü olarak bu öğrenilenlerle amel etmelidir.

Dördüncü olarak da sûfilere mahsus olan tasfiye (kalbi saflaştırma) ve tezkiye (nefsi kötülüklerden arındırma) yoluna girmek icap eder.

İnancı düzeltmedikçe dinin hükümlerini bilmenin bir faydası yoktur. İtikadı düzeltip dinin bilinmesi gerekli hükümleri öğrenilmedikçe amelin de hiçbir anlamı olmaz. Bu üçüne ulaşılmadıkça da tasfiye ve tezkiyeyi elde etmek mümkün olmaz.

Bu dört esas dışında kalanların hepsi gereksiz fazlalıktır. Ancak bu dört esasın tam ve mükemmel olmasını sağlayan Sünnet’i burada saymadık. Bu sayılanların dışında kalanların hepsi de mâlâyani (gereksiz işler) kapsamına girmektedir. Oysa Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

“Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi müslümanlığının güzelliğindendir.” (Tirmizî; İbn Mâce; Mâlik; Ahmed).

Demek ki müslümanın, kendisine yararlı işlerle meşgul olması gerekir.
Selam hidayete tâbi olanlara ve Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.’in yoluna sımsıkı sarılanlara olsun.

Hak Yolcusu Olmanın Şartları


Kıymetli kardeşim!

Şu hususu defalarca anlattım. Bu yol iki temel esasa dayanır: Biri, en basit bir edebi bile terk etmeyecek şekilde dinin çizdiği sınırlara göre istikamet üzere olmaktır. Diğeri ise, mürşidin muhabbetini gönlüne tam olarak yerleştirmek, bu muhab-bette sebat etmek ve asla herhangi bir itiraza yer kalmayacak şekilde ihlâsla ona bağlanmaktır. Mürşidinin bütün hareketleri ve işleri, müridin gözünde güzel görülmeli ve muhabbetle karşılanmalıdır.

Bu iki temel esasta bir kusur işlemekten Allah Tealâ’ya sığınırız. Allah Tealâ’nın yardımı ile bu iki temel istikamet üzere olursa, dünya ve ahiret kazancı elde edilmiş olur.

Ziyaret Edebi


Şunu iyi bilmek gerekir: Buraya kadar gelip ayaklarınızı yordunuz ve çabucak ayrıldınız. Bir takım sohbet hukukunu yerine getirmeye bile fırsat bulamadınız. Karşılaşma ve buluşmanın maksadı ya faydalı olmaktır ya da faydalanmaktır. Eğer bu iki özellik bir toplantıda bulunmazsa o meclisin bir değeri yoktur.

Bir kimse büyüklerden birinin huzuruna gelirken boş olarak gelmeli ki dolu olarak dönebilsin. Onların yanında aciz ve müflis bir kul olduğunu göstermeli ki onların şefkatine layık, feyizlerine ehil olabilsin. Doymuş olarak gelip gitmenin manası yoktur.

Dünya Nimetleri ve Ölçüler


Zaman darlığından dolayı zaruri olanları ve mutlaka yazılması gerekenleri özet olarak yazdım ve gönderdim. Nasip olursa daha sonra ayrıntılı bir şekilde yazıp gönderirim. İslâm küfrün zıddı olduğu gibi, ahiret de dünyanın zıddıdır. Bunların bir araya gelmesi söz konusu değildir.

Dünyayı terk etmek iki türlü olur: Zorunlu olanlar dışında bütün mübahlarıyla (yapılıp yapılmamasında bir günah ya da sevap olmayan işlerle) birlikte dünyayı terk etmektir. Bu ise dünyayı terk etmenin iki kısmının en yüce olanıdır. Diğeri ise dünyadaki mübahlardan faydalanmakla birlikte, haramlarından ve şüphelilerinden sakınmaktır. Bu kısım da aynı şekilde özellikle bu zamanda çok değerlidir.

Gökyüzünü arşla kıyaslarsak aşağı düşer
Toprakla kıyaslarsak ne kadar yüksektir!

Zinet eşyası takıp takıştırmak, ipek ve benzeri şeyleri giymek gibi dinin (erkekler için) haram kıldığı hususlardan kesinlikle kaçınmak gerekir. O dinin kaynağına salât ve selam olsun. Altın ve gümüş kapların süs ve ziynet eşyası olarak saklanmasında bir sakınca yoktur, hatta kısmen buna müsaade de vardır. Ancak bu kapların herhangi bir şekilde kullanılması haramdır. Su içmek, yemek yemek, koku koymak, sürmedanlık ve benzeri şekillerde kullanmak bu haram kapsamına girer.

Sözün özü, Cenab-ı Hak mübah dairesinin alanını gerçekten çok geniş tutmuştur. Bu sınır öylesine geniştir ki, mübahlardaki fayda ve lezzetler haram olanlardakine göre çok daha fazladır.

Bununla birlikte mübahların kullanılmasında Cenab-ı Hakk’ın rızası varken, haramların kullanılmasında gazabı vardır. Sağlıklı bir akla sahip olan kişi, haram olan lezzetin yerini tutacak mübah lezzet varken, Mevlâsının öfkesine sebep olacak fani lezzeti tercih etmez.

Allah Tealâ hem size hem bize Efendimiz s.a.v.’e tâbi olma konusunda istikamet ihsan eylesin. Muamelelerde her zaman takva ve verâ sahibi alimlere müracaat etmek, onlardan açıklama istemek ve fetvalarının gereğince amel etmek gerekir. Çünkü kurtuluş yolu dinin gereklerine göre yaşamaktadır. Dinin sınırları dışında kalan her şey bâtıl ve değersizdir.

“Gerçeğin dışında sapıklıktan başka ne var?” (Yunus, 32)