neslinur
Thu 15 July 2010, 03:53 pm GMT +0200
Alçak Gönüllülük
Rahmet sıfatının işlevsel olmasının ön şartlarından birisi de alçak gönüllü olmaktır. Gurur, kibir gibi olumsuz huylar rahmeti engeller. Peygamberimiz (s.a.v.) bu konuda da insanlığa örnek olacak anekdotlar göstermiştir. Onun kendisiyle görüşürken heyecandan titreyen bu zata söylediği şu sözler alçak gönüllülüğünün en veciz ifadeleridir.
"Sakin ol! Ben bir hükümdar -değilim. Kureyş'ten kuru et yiyen bir kadının oğluyum."
Burada alçak gönüllülüğünü iki ayrı şekilde dile getirmiştir. Kuru et fakir ve alt tabakanın yediği bir yiyecektir. Zenginler taze et ile yemek yerlerdi.
Alçak gönüllülüğün ikinci ayağı kendisini babasına değil de annesine nispet etmesidir. O zaman toplumda âdet olan, nispetin anneye değil de babaya yapılması idi.
Bir gün Gatafan kabilesinden bazı kişiler Medine'nin etrafında develerinden iki tanesini kaybetmişlerdi. Bu sırada Gıfâr kabilesinden iki kişi aynı yerde su için kuyuya inmişlerdi. Develerini kaybedenler bu kişileri develeri çalmakla suçladılar. Durum Hz. Peygamber'e arzedilince, Hz. Peygamber onlardan birini hapsetti. Diğerine de develeri aramasını söyledi. Adam ytti ve çok geçmeden develerle beraber döndü. Sonra Hz. Peygamber, mahpus olana: "Benim hakkımda Allah'tan af dile" dedi. O da: "Allah seni affetsin ey Allah'ın Peygamberi" dedi. Hz. Peygamber: "Allah seni de affetsin ve kendi yolunda şehit kılsın." buyurdu. Bu adam Yemâme harbinde şehit olmuştur. [298]
Daha sonra suçsuzluğu ortaya çıkan bir insanın bir müddet hapsedilmesi hukukun gereği bile oisa Peygamberimizi rahatsız etmiş ve ona günah işlediğini düşündürtmüştür. Bunun sonucunda da muhataptan özür dilemek ve onu bir mânâda onurlandırmak için ondan Allah'a, kendisini affetmesi için dua etmesini istemiştir. "Özür dilerim"kelimelerinin unutulduğu günümüzde bir peygamberin hata yaptığını kabul edip, sıradan bir insandan özür dilemesi ve hatta Allah'tan da kendisini affetmesi için dua etmesini istemesi son derecede eğitsel işlev görecek bir Örnektir.
Peygamberimizin alçak gönüllülüğü ile ilgili bir başka örnek de şudur:
Şöyle ki, Hz. Peygamber, kötü koku sürünerek yanına gelen Sevâd b. Amr'a yanma geldiğinde "Kötü kokulu! Kötü kokulu! Bunu çıkar, başka giy!" diyerek, elbisesini işaret etmek
için elindeki asasıyla karnına dürter. Sevâd bu dürtmeden dolayı canının yandığını söyleyerek kısas yapılmasını ister. Hz. Peygamber karnını açınca da, orasını öper. [299] Hz. Peygamber, Sevad'da gördüğü bir olumsuzluğu gidermek için dürttü. Fakat bu dürtüşten muhatabı rahatsız olunca onunla helâlleşmek istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber hemen gereğini yerine getirdi. En küçük bir nazlanma ve geçiştirme gibi yollara sapmadı. Hatta olayı îzâh etmek için teşebbüse bile geçmedi. Haklı olduğunu düşünen muhatabının isteğini yerine getirdi.
Peygamberimiz bir gün bir Bedeviden hurma karşılığında kesimlik bir deve satın aldı. Deveyi alırken, evde onun parasını ödeyecek kadar hurma bulunduğunu sanıyordu. Eve gelip de evde hurma olmadığını görünce deveye ödeyecek bedel olmadığını anladı ve durumu Bedeviye izah etti. Buna canı sıkılan Bedevi: "Şu uğradığım haksızlığa bak!" diye söylendi. Bedevînin bu tavrı, Ashabı pek öfkelendirdi Bedeviye: "Be adam! Rasûlullah hiç haksızlık eder mi?" diye çıkıştılar. Hz. Peygamber Ashabını engelleyerek şöyle dedi:
"Bırakın söylesin. Zira hak sahibinin konuşma yetkisi vardır."
Daha sonra Bedevînin borcunu bir başkasından ödünç hurma alarak fazlasıyla ödedi ve konuşmasına devam etti.
"Borçlarını en iyi şekilde ödeyenler kıyamet gününde Allah'ın seçkin kulları olacaklardır." [300]
Peygamber özelliğine dair Tevrat'ta yazılı bilgilerin, Hz. Muhammed'de de olup olmadığını denemek için, Rasûlul-lah(s.a.v.)'a verdiği borcun, vadesi daha dolmadan, kendisinden, üstelik de çok kaba bir şekilde alacağını isteyen Yahudi âlimlerinden Zeyd b. Sa'ne'ye, Hz. Ömer kızınca, Efendimiz ona gülümseyerek baktı ve şöyle buyurdu:
"Ömer, sakin ol! Şu anda hem ben, hem de bu zat senden daha farklı bir davranış beklemekteyiz. Sen bana borcumu güzel bir şekilde ödememi, ona da alacağım daha uygun bir dille istemesini tavsiye etmeliydin. Gerçi borcun vadesinin dolmasına daha üç gün var ama, haydi sen kalk, ona borcumuzu öde. Kendisini korkuttuğun için de bir ölçek fazla ver." [301]
Rahmet sıfatının işlevsel olmasının ön şartlarından birisi de alçak gönüllü olmaktır. Gurur, kibir gibi olumsuz huylar rahmeti engeller. Peygamberimiz (s.a.v.) bu konuda da insanlığa örnek olacak anekdotlar göstermiştir. Onun kendisiyle görüşürken heyecandan titreyen bu zata söylediği şu sözler alçak gönüllülüğünün en veciz ifadeleridir.
"Sakin ol! Ben bir hükümdar -değilim. Kureyş'ten kuru et yiyen bir kadının oğluyum."
Burada alçak gönüllülüğünü iki ayrı şekilde dile getirmiştir. Kuru et fakir ve alt tabakanın yediği bir yiyecektir. Zenginler taze et ile yemek yerlerdi.
Alçak gönüllülüğün ikinci ayağı kendisini babasına değil de annesine nispet etmesidir. O zaman toplumda âdet olan, nispetin anneye değil de babaya yapılması idi.
Bir gün Gatafan kabilesinden bazı kişiler Medine'nin etrafında develerinden iki tanesini kaybetmişlerdi. Bu sırada Gıfâr kabilesinden iki kişi aynı yerde su için kuyuya inmişlerdi. Develerini kaybedenler bu kişileri develeri çalmakla suçladılar. Durum Hz. Peygamber'e arzedilince, Hz. Peygamber onlardan birini hapsetti. Diğerine de develeri aramasını söyledi. Adam ytti ve çok geçmeden develerle beraber döndü. Sonra Hz. Peygamber, mahpus olana: "Benim hakkımda Allah'tan af dile" dedi. O da: "Allah seni affetsin ey Allah'ın Peygamberi" dedi. Hz. Peygamber: "Allah seni de affetsin ve kendi yolunda şehit kılsın." buyurdu. Bu adam Yemâme harbinde şehit olmuştur. [298]
Daha sonra suçsuzluğu ortaya çıkan bir insanın bir müddet hapsedilmesi hukukun gereği bile oisa Peygamberimizi rahatsız etmiş ve ona günah işlediğini düşündürtmüştür. Bunun sonucunda da muhataptan özür dilemek ve onu bir mânâda onurlandırmak için ondan Allah'a, kendisini affetmesi için dua etmesini istemiştir. "Özür dilerim"kelimelerinin unutulduğu günümüzde bir peygamberin hata yaptığını kabul edip, sıradan bir insandan özür dilemesi ve hatta Allah'tan da kendisini affetmesi için dua etmesini istemesi son derecede eğitsel işlev görecek bir Örnektir.
Peygamberimizin alçak gönüllülüğü ile ilgili bir başka örnek de şudur:
Şöyle ki, Hz. Peygamber, kötü koku sürünerek yanına gelen Sevâd b. Amr'a yanma geldiğinde "Kötü kokulu! Kötü kokulu! Bunu çıkar, başka giy!" diyerek, elbisesini işaret etmek
için elindeki asasıyla karnına dürter. Sevâd bu dürtmeden dolayı canının yandığını söyleyerek kısas yapılmasını ister. Hz. Peygamber karnını açınca da, orasını öper. [299] Hz. Peygamber, Sevad'da gördüğü bir olumsuzluğu gidermek için dürttü. Fakat bu dürtüşten muhatabı rahatsız olunca onunla helâlleşmek istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber hemen gereğini yerine getirdi. En küçük bir nazlanma ve geçiştirme gibi yollara sapmadı. Hatta olayı îzâh etmek için teşebbüse bile geçmedi. Haklı olduğunu düşünen muhatabının isteğini yerine getirdi.
Peygamberimiz bir gün bir Bedeviden hurma karşılığında kesimlik bir deve satın aldı. Deveyi alırken, evde onun parasını ödeyecek kadar hurma bulunduğunu sanıyordu. Eve gelip de evde hurma olmadığını görünce deveye ödeyecek bedel olmadığını anladı ve durumu Bedeviye izah etti. Buna canı sıkılan Bedevi: "Şu uğradığım haksızlığa bak!" diye söylendi. Bedevînin bu tavrı, Ashabı pek öfkelendirdi Bedeviye: "Be adam! Rasûlullah hiç haksızlık eder mi?" diye çıkıştılar. Hz. Peygamber Ashabını engelleyerek şöyle dedi:
"Bırakın söylesin. Zira hak sahibinin konuşma yetkisi vardır."
Daha sonra Bedevînin borcunu bir başkasından ödünç hurma alarak fazlasıyla ödedi ve konuşmasına devam etti.
"Borçlarını en iyi şekilde ödeyenler kıyamet gününde Allah'ın seçkin kulları olacaklardır." [300]
Peygamber özelliğine dair Tevrat'ta yazılı bilgilerin, Hz. Muhammed'de de olup olmadığını denemek için, Rasûlul-lah(s.a.v.)'a verdiği borcun, vadesi daha dolmadan, kendisinden, üstelik de çok kaba bir şekilde alacağını isteyen Yahudi âlimlerinden Zeyd b. Sa'ne'ye, Hz. Ömer kızınca, Efendimiz ona gülümseyerek baktı ve şöyle buyurdu:
"Ömer, sakin ol! Şu anda hem ben, hem de bu zat senden daha farklı bir davranış beklemekteyiz. Sen bana borcumu güzel bir şekilde ödememi, ona da alacağım daha uygun bir dille istemesini tavsiye etmeliydin. Gerçi borcun vadesinin dolmasına daha üç gün var ama, haydi sen kalk, ona borcumuzu öde. Kendisini korkuttuğun için de bir ölçek fazla ver." [301]