sümeyra
Thu 15 December 2011, 06:13 am GMT +0200
4252) "... Abdullah bin Ma'kil bin Mukrin (Radiyallâhü anh)dan
4252) "... Abdullah bin Ma'ki bin Mukrin (Radiyallâhü anh)dan; Şöyle demiştir:
Ben babam (Ma'kil) ile beraber Abdullah bin Mes'ûd (Radıyallâhü anh)ın yanına girdik de ben onu (yâni îbn-i Mes'ûd'u) şöyle söylerken işittim: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
(Günahtan) pişmanlık duymak, bir tevbedir, buyurdu. Bunun üzerine babam (Ma'kil), Abdullah (İbn-i Mes'ûd)a:
"(Günahtan) pişmanlık duymak bir tevbedir" hadîsini Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den sen işittin (mi)? dedi. Abdullah (îbn-i Mes'ûd) :
Evet, diye cevap verdi.'*
Not: Bu hadîs Zevâid nevilidendir. Ahmed ve Hakim de rivayet etmişler.[129]
İzahı
Nedm ve Nedamet: Bir şeyden pişmanlık duymak demektir. Burada günahtan pişman olmaktır. Tabii pişmanlığın tevbe sayılabilmesi için işlenen şeyin günahlığı dolayısıyla olması gerekir. Başka yönden pişmanlık duymak, meselâ içki içmekten haramlığı için değil de ona para verildiğinden dolayı pişmanlık duymak tevbe sayılmaz.
Günahtan tevbe etmenin üç temel rüknünün bulunduğunu bu babın girişinde anlatmıştım. Bunlar: Günahı kesinlikle bırakmak, günahlığı dolayısıyla ondan pişmanlık duymak ve bir daha işlememeye kesin karar vermektir. Bu durumda pişmanlık duymak tevbenin tamamı değil sâdece bir parçasıdır. Ancak en önemli parça olması hasebiyle sanki tamamı imiş gibi ifâde edilmiş ve "(günahtan) pişmanlık duymak bir tevbedir" buyurulmuştur. Bu ifâde pişmanlığın önemini belirtmek içindir. Çünkü usul ve şartlanna uygun geçerli bir tevbeye yönelmek için önce günahtan pişmanlık duymak gerekir.
Bu duygu meydana gelince kişi günahı bırakır ve bundan sonra o günahı tekrar işlememeye karar verir. Böylece tevbe oluşmuş olur. Şunu da belirteyim ki, işlenen günah kul hakkı ile ilgili ise o hakkı ödemek veya hak sahibi ile helâllaşmak, başka bir deyimle hak sahibinin suçluyu bağışlaması gerekir. Şayet işlenen günah kaza edilmesi gereken bir ibâdet ise tevbenin tamamlanması için o ibâdeti kaza etmek de gerekir.
4252) "... Abdullah bin Ma'ki bin Mukrin (Radiyallâhü anh)dan; Şöyle demiştir:
Ben babam (Ma'kil) ile beraber Abdullah bin Mes'ûd (Radıyallâhü anh)ın yanına girdik de ben onu (yâni îbn-i Mes'ûd'u) şöyle söylerken işittim: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
(Günahtan) pişmanlık duymak, bir tevbedir, buyurdu. Bunun üzerine babam (Ma'kil), Abdullah (İbn-i Mes'ûd)a:
"(Günahtan) pişmanlık duymak bir tevbedir" hadîsini Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den sen işittin (mi)? dedi. Abdullah (îbn-i Mes'ûd) :
Evet, diye cevap verdi.'*
Not: Bu hadîs Zevâid nevilidendir. Ahmed ve Hakim de rivayet etmişler.[129]
İzahı
Nedm ve Nedamet: Bir şeyden pişmanlık duymak demektir. Burada günahtan pişman olmaktır. Tabii pişmanlığın tevbe sayılabilmesi için işlenen şeyin günahlığı dolayısıyla olması gerekir. Başka yönden pişmanlık duymak, meselâ içki içmekten haramlığı için değil de ona para verildiğinden dolayı pişmanlık duymak tevbe sayılmaz.
Günahtan tevbe etmenin üç temel rüknünün bulunduğunu bu babın girişinde anlatmıştım. Bunlar: Günahı kesinlikle bırakmak, günahlığı dolayısıyla ondan pişmanlık duymak ve bir daha işlememeye kesin karar vermektir. Bu durumda pişmanlık duymak tevbenin tamamı değil sâdece bir parçasıdır. Ancak en önemli parça olması hasebiyle sanki tamamı imiş gibi ifâde edilmiş ve "(günahtan) pişmanlık duymak bir tevbedir" buyurulmuştur. Bu ifâde pişmanlığın önemini belirtmek içindir. Çünkü usul ve şartlanna uygun geçerli bir tevbeye yönelmek için önce günahtan pişmanlık duymak gerekir.
Bu duygu meydana gelince kişi günahı bırakır ve bundan sonra o günahı tekrar işlememeye karar verir. Böylece tevbe oluşmuş olur. Şunu da belirteyim ki, işlenen günah kul hakkı ile ilgili ise o hakkı ödemek veya hak sahibi ile helâllaşmak, başka bir deyimle hak sahibinin suçluyu bağışlaması gerekir. Şayet işlenen günah kaza edilmesi gereken bir ibâdet ise tevbenin tamamlanması için o ibâdeti kaza etmek de gerekir.