- Kişiler ne zaman müslüman sayılır?

Adsense kodları


Kişiler ne zaman müslüman sayılır?

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 19 February 2011, 02:45 pm GMT +0200

Kişiler Ne Zaman Müslüman Sayılır?

 

153- Hasan-ı Basrî (r.a.) dan Rasulullah (s.a.v.) in şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Müşrikler, "Lâ İlahe illallah" de­yinceye değin onlarla savaşmakla emrolundum. Bu sözü söyle­dikleri zaman şeriata göre hak ettikleri cezalar dışında can ve mallarım benden korumuş olurlar. Hesaplarını da Allaha vere­ceklerdir.

Kitabın müellifi İmam Muhammed der ki: Rasulullah (s.a.v.) Allah'ı birlemeyen putperestlerle savaşıyordu. Onlar­dan kim "Lâ İlahe İllallah" dediyse, bu sözünü İslam ı kabul ettiğine delil sayardı.

Netice olarak bir kimse malum olan şirk inancının zıddı olan tevhidi ikrar ettiği zaman İslama girdiği kabul edilir. Çünkü gerçek inancını tesbit etme imkanımız yoktur. Neyi ikrar ettiğini duyarsak, o inançta olduğuna hükmederiz. Şayet daha önce belirttiği inancından farklı bir söz söylerse bunu, inancını değiştirdiğine delil sayarız. Aslında putperestler Allah'ın varlığını kabul ediyor­lardı. Allahu Teala şöyle buyurur :

"And olsun ki,onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan: Allah derler. Öyleyken nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar?"[29]

Fakat Allah'ın birliğini kabul etmiyorlardı. Yüce Allah onların bu durumu ile ilgili olarak da şöyle buyuruyor : "Onlara: "Allahtan başka tanrı yoktur" denildiği zaman, şüphesiz büyüklenirler."[30]

Yine onların bu konuyla ilgili sözlerini şöyle haber veriyor : "İnkarcılar; tanrıları tek bir tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir, demişlerdi."[31]

Onlardan her kim, "Lâ İlahe İllallah (Allah'tan başka ilah yoktur)." derse, daha Önce üzerinde bulunduğu inancın tersini ikrar etmiş olur. Onun için de bu, imanına delil sayılmış ve Rasulullah (s.a.v.):

"Lâ İlahe İllallah" deyinceye değin müşriklerle savaşmakla emrolun-düm." buyurmuştur.

154- Mani dinine mensup olanlarla iki ilah olduğunu iddia edenler (Seneviyye) de bu durumdadır. Bunlardan biri "Lâ İlahe İllallah" derse, bu, onun İslamı kabul ettiğine delildir.

Ama yahudilerle hıristiyanların durumu böyle değildir. On­ların "Lâ İlahe İllallah" demeleri, İslama girmiş olmalarına delil sayılamaz. Onlar RasuIuUah (s.a.v.) döneminde onun pey­gamberliğine inanmıyorlardı. Bundan dolayı " Muhammedün Rasulullah" demeleri de gerekiyor. Nitekim, rivayete göre Ra-sulullah (s.a.v.) hasta olan yahudi komşusunu ziyarete gitti ve o yahudiye telkin sadedinde: "Şehadet ederim ki, Allah'tan baş­ka ilah yoktur ve ben Allah'ın rasulüyüm." buyurdu.

Hasta yahudi, babasına baktı. (Şehadeti getirmek için mü­saade istiyordu.) Babası da ona: "Ebû'I-Kasim'a cevap ver" dedi. Hasta, şehadeti getirdi ve sonra da ruhunu teslim etti. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sayemde bir kişiyi cehennem ateşinden kurtaran Allah'a şükürler olsun." Daha sonra ashabına dönerek: "Din kardeşinizin cenaze işlem­lerini yapın diye" emretti.

155- İmam Muhammed dedi ki: Bugün ise Irak toprakla­rında yaşayan ehl-i kitabtan bazıları var ki, "Lâ İlahe İllallah, Muhammed rasulullah" derler ama onun, Arapların peygam­beri olduğunu, İsrail oğullarına gönderilmediğini ileri sürerler. Bu konuda Yüce Allah'ın "Ümmiler arasından, kendilerine ayetlerini okuyan, onları arıtan, onlara Kitabı ve hikmeti öğre­ten bir Peygamber gönderen de O'dur..."[32] sözünün zahirini de kendilerine delil gösterirler. Onlardan her kim, bu inançla Muhammed'in Peygamberliğini kabul ederse yine İslamı kabul etmemiş sayılır. İslama girebilmesi için kendi dininden tama­men uzaklaşması gerekiyor. Hatta yahudi yahut hıristiyan olan bir kimse : "Ben müslümanım yahut müslüman oldum" derse yine İslamı kabul ettiğine hükmolunmaz. Çünkü batıl dinlerine İslam ismini verirler. Müslüman, Hakka teslim olan kimsedir.

Biz de Hakka teslim olmuş kimseleriz, derler. Bu nedenle sa­dece bu sözü söylemeleri, onları müslüman kabul etmemizi ge­rektirmez. Mutlaka, tabi oldukları dini de terketmeleri gere­kiyor.

Yine onlardan biri : "Ben yahudilikten beriyim" der, ama bununla birlikte "İslama girdim" demezse, İslamına hükmo­lunmaz. Olabilir ki yahudilikten çıkıp hır isti yanlığa girmiştir. Ama "Yahudilikten çıktım" dedikten sonra "İslama girdim" derse, o zaman hır is tiy anlığa girmiş olması ihtimali ortadan

kalkar.

Alimlerimizden bazısı der ki: Şayet "İslama girdim" derse, daha önce inanmakta bulunduğu dinden beri olduğunu söylemese de, İslamı kabul ettiğine hükmolunur. Çünkü söylediği sözde, İslama yeni girdiği anlaşılmaktadır ki bu, daha önce inanmakta olduğu dinin dışındadır ve bu söz eski dininden teberriyi

de içine alır.

Şayet mecûsî "Müslüman oldum yahut ben müslümanım" derse, İslamına hükmolunur. Çünkü onlar kendileri için İslam vasfını kabul etmezler, hatta İs­lam lafzını sövmek İçin kullanırlar. Onlardan birinin çocuğu huysuzluk yaptı­ğında ona "Müslüman" kelimesini söyliyerek azarlarlar. Bu nedenle yukarıdaki sözleri söyleyen mecûsînin İslamına hükmolunur.

156- Rivayet olunur ki biri, Hasan-i Basrî'ye gelerek: "Ya Eba Said, Hind'den bir gemi geldi. Gemiden, esir edilmiş kafir bir kız satın aldım. Onu alıp eve  getirdim. Ancak evde öldü. Şimdi ona ne yapayım? Tutup atayım mı? Yoksa yıkatıp üze­rine namaz mı kılayım?" diye sordu. Hasan-ı Basrî: "Sübha-nallah! Hayır. Aksine, onu yıkayıp kefenle, sonra da üzerine namaz kıl. Çünkü o, İslama girmiştir" karşılığını verdi. Hasan-ı Basrî'nin bu sözünün izahı şöyledir: Bu, küçük kız hakkındadır. Şayet esir edilir ve anne-babasmdan hiçbiri yanında bulumazsa, dârü'l-İslama getirildikten sonra müslümanlığına hükmolunur. Büyümüş için böyle bir durum sözkonusu değildir. İslamı kabul ettiğini belirtmeden önce ölürse, üzerine na­maz kılınmaz. Çünkü Ölü üzerine namaz kılmak, imanından dolayı müslümanın müslüman üzerindeki hakkıdır. Ama namaz dışında kalan yıkama, kefenleme ve gömme işlemleri yerine getirilir. Çünkü bu işlemler ademoğlundan her Ölen için uygulanan adetlerdir.

157- Rivayete göre biri, İbn Abbas'a gelerek: "Hıristiyan olan annem öldü, cenazesi ile ilgileneyim mi?" diye sordu. İbni Abbas " Cenazeişlerini yerine getir. Onu göm. Sadece üzerine namaz kılma" cevabını verdi.

Biz de aynı kanaattayız. Şayet cenazesinin defni ile ilgile­necek kafir bir oğlu yoksa, müslüman oğlunun bu görevi yerine getirmesi ve onu yırtıcı hayvanlara terketmemesi gerekir. Çün­kü müslüman kimse, müşrik bile olsalar, anne ve babasına iyi davranmakla emrolunmuştur. Yüce Allah şöyle buyurur: "... Dünya işlerinde onlarla (anne babanla) güzel geçin..."[33]

Onları yırtıcı hayvanlara yem olarak terketmesi, onlara iyi davranmak değildir.

Ama bu görevi yerine getirecek müşrik akrabaları varsa, iyisi, müslümanın bu işi onlara bırakmasıdır. Ama dilerse, cenazesinin peşinden gidebilir.

Rivayete göre, Haris b. Ebî Rabîa'nın hıristiyan olan annesi öldüğünde sahabeden birkaç kişiyle cenazesinin peşinden git­miştir. Ancak cenazeyle birlikte, cenazenin dinine mensup o-lanlar da bulunuyorsa, müslümanın onlara karışarak değil, ayrı bir şekilde yürümesi yahut cenazenin önünde gitmesi gere­kir ki, müşriklerin topluluğunu çoğaltmamış olsun.

158- Rivayete göre İbrahim en-Nehaî'ye, İslamı kabul etti­ğini belirtip henüz hiç namaz kılmamış olan esirin cenaze na­mazının kılınıp kılınmayacağı soruldu. O da, üzerine namaz kılınacağını söyledi.

Biz de aynı kanaattayız. Çünkü namaz kılmadan önce Is-lamı tamamlanmıştır. Namaz, sadece İslamî emirlerdendir. İslamm kendisi değildir.

Seleme'den rivayete göre, kendisi Şa'bî'den esirlerin durumunu sormuş, o da: "Namaz kılmışsa, üzerine namaz kılın" demiştir.

Seleme'den yapılan bu rivayetin izahı şöyledir: Şayet İslamı kabul etti­ğine dair esir müşrikten birşey duyulmaz, ama cemaat olup müslümanlarla bir­likte namaz kılarsa, müslümanhğma hükmolunur. Çünkü müşrikler, müslüman-lann cemaatle namaz kıldıkları şekilde cemaatle namaz kılmazlar. Müslüman­lara has olan bir fiili yapmak, onlara has olan bir sözü söylemek makamındadır. Onun için müslümanlara has olan bir fiili yapan kişi, müslüman olur ve o kişi erkek olup da İslamdan dönerse boynu vurulur.

Şayet yalnız başına namaz kılarsa, müslümanhğma hükmolunmaz. Ancak Davud b. Reşid'in İmam Muhammed'den bir rivayetine göre, müslümanların kıblesine yönelip kılarsa müslümanliğına hükmolunur. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor :"Kim, namazında kıblemize yönelir ve kestiğimiz hayvanın etini yerse, bizim lehimize olan, onun da lehinedir ve aleyhimize olan, onunda aleyhinedir."

Rivayetin zahirine göre oruç tutar, zekatını verir yahut hacca giderse, bu hareketleri müslüman sayılması için yeterli değildir. Ancak Davud b. Reşid'in, İmam Muhammed'den rivayetine göre, şayet müslümanların haccettikleri şekil­de Beyti haccederse, müslümanlığına hükmolunur. Çünkü müslümanlara has olan bir hareketi yapmıştır ve bu, onun müslümanhğma delildir.

Şüphesiz Allah en iyi bilendir.[34]


 

[29] Zuhrûf: 43/87

[30] Sâffât: 37/35

[31] Sâd: 38/5

[32] Cuma: 62/2

[33] Lokman: 31/15

[34] İmam Serahsî, İslam Devletler Hukuku, Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Eğitaş Yayınları: 1/165-169