Rüveyha
Wed 15 October 2014, 11:04 am GMT +0200
İnceliğin Böylesi
Abdullah Demirtaş | Temmuz 2014 | HÂL DİLİ
Büyük alim İmam Malik rh.a, salih bir zat olan amcasından şu sözleri rivayet eder:
“Babam, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ı (Allah onlardan razı olsun) görmüştü. Onlar bir kafileyle Mekke’den Medine’ye dönerken Muarres denilen konaklama yerinde konaklarmış. İstirahat edip Medine’ye girmek için bineklerine bindiklerinde ise herkes terkisine bir çocuk veya köle alıp Medine’ye öyle girermiş. Hz. Ömer ve Hz. Osman da onlardan birini bineğinin arkasına alırmış.
Babam bunu anlattığında, ona:
– Bunu tevazu sebebiyle mi yapıyorlardı, diye sordum. Babam şöyle dedi:
– Evet! Onların yaya köle veya çocukları bineklerine almaları krallar gibi olmadıklarını göstermek içindi. Onlar krallar gibi kibirli olmak istemiyorlardı.
Sonra bana Hulefa-i Raşidîn’den sonra gelen bazı insanların, kendileri binekteyken hizmetçilerini arkalarında yürüttüğünü anlattı ve bunun kibir alameti olduğunu söyledi.”
Beyhakî, Şuabü’l-İman; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl.
Kalbin Beş İlacı
Abdullah Antakî rh.a. şöyle der:
Şu beş şey kalpteki manevi hastalıkları giderir:
• Salihlerle beraber olmak,
• Kur’an okumak,
• Mideyi doldurmamak,
• Gece ibadet için kalkmak,
• Seher vakti samimi bir kalple Allah’a yakarıp dua etmek.
İbn Hacer Askalânî, Münebbihât
Dost Nasihati
İkinci bin yılın müceddidi İmam-ı Rabbanî k.s. şöyle buyurur:
“Dostlarıma devamlı öğütlediğim ve ömrümün sonuna kadar da öğütleyeceğim nasihat şudur:
Öncelikle Ehl-i Sünnet’in akaid kitapları doğrultusunda inancı düzeltmek gerekir. Bunun ardından farz, vacip, sünnet, mendup, helal, haram, mekruh ve şüpheli şeklinde sıralanan fıkhî hükümleri öğrenip yapılacakları yapmak ve kaçınılması gerekenlerden de kaçınmak gelir. Bunları yerine getirdikten sonra, kalbi masivadan, yani Hak Tealâ’nın dışındakilerle meşgul olmaktan kurtarmak gerekir.”
İmam-ı Rabbanî k.s., Mektubat
Ölümü Seviyor musun?
Bilal b. Sâd rh.a. şöyle der:
“Ey Rahman’ın kulları! Birimize, ‘Ölümü seviyor musun?’ diye sorulsa, ‘Hayır!’ der. ‘Niçin?’ denilse, ‘Allah yolunda amel etmek için.’ der. ‘O halde amel et!’ denilse, ‘Sonra…’ der. Bu kimse ne ölümü sever, ne de amel etmeyi!
Onun en çok hoşlandığı şey Allah’ın emrettiği amelleri, ibadetleri ertelemek; en sevmediği şey ise elde edeceği bir dünya malının ertelenmesidir.”
Ebu Nuaym, Hilye; Beyhakî, Zühdü’l-Kebîr
Evladın Yükü
Salih adında bir elbise satıcısı ninesinden dinlediği şu hadiseyi anlatır:
Hz. Ali r.a. bir dirheme hurma satın almış, bir bohça içinde evine götürüyordu. Halktan biri kendisine:
– Ey müminlerin emiri, müsaade et de yükünü ben taşıyayım, dedi. Hz. Ali r.a.:
– Hayır! Çocukların babası onların yükünü taşımaya herkesten daha layıktır, buyurdu.
Buharî, Edebü’l-Müfred; Ahmed b. Hanbel, Kitabü’z-Zühd.
İlim Niçin Öğrenilir?
Hüccetü’l-İslâm İmam Gazalî k.s. ilim öğrenen kimselere şu tavsiyelerde bulunur:
“İlim tahsil eden kimsenin niyeti Allah Tealâ’nın rızası, ahiret saadeti, dinin hükümlerini ihya etmek ve İslâm’ın bekasını dilemek olmalıdır. Zira İslâm’ın bekası ancak ilimledir. Ayrıca ilim tahsil etmekle, akıl nimetine ve beden sıhhatine şükretmeye niyet etmelidir. İlim ile insanların kendisine yönelmesine, dünya malı elde etmeye, devlet reisinden veya yöneticilerden ikram görmeye niyet etmemelidir.
İmam Gazalî, Minhâcü’l-Müteallim
Hikmet Pınarı
“Dünya amel yurdu, ahiret ise mükafat yurdudur. Her kim burada salih ameller yapmazsa orada pişman olur.”
Ahmed b. Hanbel rh.a.
“İyilik yapmak Allah Tealâ’ya yakınlık, kulların kalbinde ise kalıcı bir takdir ve teşekkür vesilesidir.”
Ali b. Abdullah rh.a.
“Dünyalık bir şey için üzülmek, ahiret için tasalanmayı yok eder. Dünyalık bir şey için sevinmek de ibadetin tadını alıp götürür.”
Fudayl b. İyâz k.s.